• bir ismin birden fazla görünen halleri, belki gece yatağınızın altından çıkan fötr şapkalı korkunç adamın isimsizliğinde çoğalmış, çok isimliliği gibi.

    aslı itibariyle bir kişiyi tanıma sürecine girince insan, o ismin yarattığı ilk intiba kaybolabiliyor, hatta öyle bir an geliyor ki bazen çok iyi tanıdığınız bir yakınınızın ismini bile unutabiliyorsunuz ya da başka bir adla çağırmak istiyorsunuz onu, kendi koyduğunuz muallak bir adla, tam net değil.. işte burada bir isim, iki isme hatta daha fazlasına dönüşebiliyor.

    bazen de kendi basitliğine kanaat getirmiş bir adamın isimleri önce tek bir isme sonra da isimsizliğedoğru dönenebiliyor.bu da olası

    bir süreç olarak isim pratiğinin aldığı yol= önce isim, sonra isimler, sonra tekrar isim ve sonra yok olmaya yüz tutmuş isim/(kimlik)/sizlik.
  • esami
  • (bkz: esma)
  • nasıl moda üzeri bunların sonuna konan -can ekleri hoş durmuyorsa son hecenin dönüştürülerek -oş haline getirilmesi de tüyleri diken diken edebilecek kadar irite edici.

    örn. reyhan-reyhoş *
  • en görkemlileri, ihtişamın anavatanı olan roma imparatorluğu'nda ortaya çıkan sanat eserleri.
  • isimler.. biz daha henüz dünya üzerine yeni adım atmışken ebeveynlerimiz tarafından üzerimize iliştirilmiş çağrışım yaratan sözcükler. sahip olduğumuz çağrışımlar çoğumuzun iradesi dışında bize verildi. belki hoşnut değiliz, belki kendi çağrışımlarımızı kendimiz seçsek daha rahat edecek. dünya.. üzerinde milyarlarca insanoğlu var. bir çağrışım üzerine durup düşünmek çok emek istiyor. örneğin bizi hatırlatan çağrışım 'mehmet' olsun. sen hangi mehmetsin, binlercesi var, seni ötekilerden farklı kılan ne? tabi ki karakterin ve kişiliğin. peki o zaman bizi biz yapan isteğimiz dışında bize iliştirilen bu çağrışımlar mı yoksa bizi ortaya koyduğumuz karakterler mi? dünyamızda insanlar çeşit çeşit, isimler sıkça tekrarlar nitelikte. karakterler ya da kişilikler öyle mi? illa ki benzerlerimiz vardır ama bizi benzerlerimizden ayıran doktorinler de var. bir karakteri ismi ile hatırlamak mı doğru yoksa özellikleriyle mi? bu noktada kendimi şanlı sayıyorum. çoğu zaman isimleri karıştırırım. hatta unuturum. bazen nazlıya nazan, bernaya beyza derim. fakat bu isimlerin bendeki karşılığı olan karakterleri hiçbir zaman unutmam, tıpkı karşılaştığım bir yüzü yıllar sonra hatırlamam gibi. hepimiz birer karaktere sahip olacağız diye de bir şey yok ama illa ki vardır seni sen yapan bir çağrışım zihinlerde. adını unutabilirim, karıştırabilirim.. ama karakterini, kişiliğini, seni sen yapan özelliklerini..asla. zaten önemli olan da bu değil mi, isimlerimizin ne önemi var? nelerden hoşlandığın, hangi aktivitelerden keyif aldığın, seni hangi cümlelerle güldürebildiğim.. bunları bilmek yetiyor. isimler gelip geçicidir ama isimlerin ortaya koyduğu karakterler her zaman kalıcıdır. birçok ismim var zihinlerde, beni nasıl görmek istiyorlarsa öyle seslenirler, karakter ismi çoğu, öyle de olmalı. karakterler isim olmalı, isimler karakter değil.
  • {ad bir büyüdür. adlar yalnız seçip ayıklamada kullandığımız şeyler değildirler. dünyayı kurmamızı sağlarlar. çünkü dünyayı adlarla kurarız.} bilge karasu - imbilim ders notları

    (bkz: isim/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap