• özellikle parasal rakamları gördükten sonra yaşadığım yerden şüphe ettiren yazıdır. günlük ortalama 200 euro nedir ya ne yapıyorsun sen her gün barda şişe mi açıyorsun. ortalama 120 kron nedir şehir içi ulaşım için, 20 krona metroya biniyorum ben stockholm'de.

    edit: yazarın isveç'te yaşadığına zerre kadar inanmıyorum. aklı sıra kanada'ya göç eden bir çiftin veda yazısı'na kontra yaparak debeye girecek çakal, yermiyiz bunları.

    edit 2: yazarın türkiye'de yaşadığının kanıtları kendi entrylerinden

    (bkz: #57756521)
    (bkz: #56927064)
    (bkz: #55637208)
    (bkz: #56617768)
  • isveç'in türkiye'den göç alımını engellemek adına yaptığı viral reklamı içeren başlık.
  • buranın kültürüne, havasına bilmem neyine alışmış biri olarak kısmen katıldığım durumdur.

    almanya gibi göçmenlere bel bağlamış memeleketlerde bile insanlar cinstir, türkleri bile ayrı bir cinstir. türkiye ile ilgili yayınladıkları görüntüler gerçekten de vahimdir.

    ama bütün bunlardan daha vahim bir durum var, o da ülkemizin durumu.

    türdaşları diğer ortadoğu ülkeleri gibi türkiye de bir diktatörlüğe, tek adamcılığa sürüklenmiştir. geleceğinin de bu boka batmış bu diğer ortadoğu ülkelerinden farkı olacağını düşünmemek zor.

    bu ülkenin beşte biri, dünyada deprem konusunda en riskli şehirler arasında tüm listelerde ilk beşte yer alan şehirde yaşamaktadır. kallavi bir depremde siyasi otoritesinin çökmesi, insanların açlıktan birbirlerini yemesi uzak bir ihtimal değildir.

    bu memleketin şehirleri insanlar için tasarlanmamıştır. ekonomisi kara para ve inşaattan ibarettir.

    ensest ilişkiler ve pedofili ve hatta taciz ve tecavüz olayları görünenin aksine isveç'ten çok daha yüksektir, hatta memlekette tacize uğramamış kadın sayısı sıfıra yakındır.

    bu memlekette de paran yoksa sokakta kalırsın. klasik türkiye'ye özgür aile yapısı kapitalizm yüzünden yok olmaya doğru gitmektedir. kaldı ki tıpkı isveç'te olduğu gibi buraya gelen göçmenler de sokaklarda yatıp kalkar durumdadır.

    ahlak hemen her kurumda çökmüştür ve bu ahlaksızlık meşru görülmektedir. hak ve hukuk çökmüş, kimin gücü kime yeterse düzeni başlamıştır.

    ölümler, rutin bir hale gelmiştir. bizden ölenlere şehit, onlardan ölenlere "etkisiz hale getirildi" denir, gazetelerde bir gün yer alır.

    özetle, bu memlekette hep beraber yaşıyoruz, hepimiz aynı gemideyiz. bu memleketteki kötü gidişat bitmezse, kendi kendimizi isveç'e veya bilmem nereye sürgün etmemiş bir çıkış yolu değildir.
  • ısvecce bilmeden orada is bulan benim birebir arkadasim, ben sana onu getireyim istersen adam daha 23 yasinda, ıngilizcesi cok iyi, uluslararasi bir firmanin ofisinde calisiyor stockholm'da ben de iki haftaya ziyaret edecegim hatta.

    bu noktada bence onemli olan sunu anlamak; ısvec'e gitmek var ısvec'e gitmek var. sen ısvec'e gidip donerci acarsan, araya kaynayamazsan evet hep turkiye'yi ozlersin, ama sen ısvec'e gidip oranin kulturunu alirsan, yuksek maasli bir yerde calisirsan bu ısveclilerin de sana farkli bakmasini saglar. sen suan anladigim kadariyla orada tam bir immigrantsin, halbuki expat statusunde kendini satabilseydin bu kadar nefret etmezdin diye dusunuyorum. tabi kulturel farkliliklarim var bu kultur bana ters diyorsan o senin kisisel gorusundur, herkes bu yuzden ısvec'e gitmemeli diye bir sey yok.

    bunlara ek olarak ben de amerika'dan dondum ve donme sebebim yalnizlikti. soyleki, biz ne yaparsak yapalim bu ulkede buyumusuz, bu ulkenin kulturu bizde var. amerikalilar ile ayni gecmisi paylasmadigimdan dostluklarim hep sinirli kaldi, bizdeki kardesligi bulamadim yani. ya da onlarda arkadaslik farkli bir tarzda, bilemiyorum. eninde sonunda ben hep kendime sunu derim, onca profesor, phd ogrencisi amerika'ya gidiyor orada okuyor orada calisiyor sonra geri donuyor. bu adamlar salak degil, egitimli ve orada bir yasam kurma sansi olmasina ragmen donuyor. bunu iyi sorgulamak lazim. benim acimdan bu yalniz hissetmekti, bir baskasi kultur olarak benimseyememis olabilir ama ne sebepten olursa olsun insan kendi ulkesinden tamamen kopamiyor.
  • ülkesinin dağını, taşını öpmek için geri döndüğü vakit tam havalimanında bir canlı bomba saldırısında ölüyormuş. ne komik, şey trajikomik olur değil mi? e daha türkiye-isveç karşılaştırması yapacaktık? hemen öldün, neyse cennet vatan beeeeeee. gelin gelin, panayır var. batının ahlaksızlığını(!) almışsınız gelin bir de doğunun ahlaksızlığını alın. spoiler vermeyelim, yaşayıp görün.
  • suphesiz ki konya'nın kulu ilcesine dönmüstür.
    (bkz: kulu)
  • isveç büyükelçiliğivize müracaatlarından yılmış ki sözlükte başlık açtırıyor aleyhine. bir kez daha hayran oldum isveç'lilere. bravo, tebriks.
  • burada iki saat sokağa çıkıyorsun da görmediğin manzara kalmıyor.

    bırakın isveç'i rahat artık, güzel ülke işte, güzel insanların olduğu ülke, ben de gördüm, ben de soludum havasını.
  • halasıgillerden malmölü vatandaş damlamış hemen memleketinden bahsedildiğini duyunca. aklınca da kayseri üzerinden gider yapıyor tavşan kardeş. ergen tribi de atarmış yavru kuş bol bol tüm sesli harfleri ı yapınca. bir de bunu bol bol o yaparak konuşanlar var, onu da yapsana 2a'daki arkadaşların da eğlensin.

    sgk'nın geri ödeme sisteminin haddinden fazla psikiyatri muayenesine yine hatta ilaçların neredeyse sınırsızca kullanımına izin vermesi nedeniyle kayseri'deki vatandaşların ortalama bir avrupalıdan daha fazla sağlığa ulaşım imkanı olduğunu da bilmeden atıp tutmuş sosyal devlet olanakları isveç'te daha fazla diye.

    bak bakalım hekim muayene sayılarında isveç nerede, türkiye nerede?
    oecd ortalama hekim muayene sayıları-2013

    açıp bakmazsın da sen şimdi, bazlama ağır gelmiştir. türkiye'de 8,2 muayene/sene, isveç'te 2.9 muayene/sene. istersen ims rakamlarını da yarın bir ara paylaşırım, antidepresan ilaç kullanımında kim nerede diye. emin ol yukarıdakinden farklı rakamlar çıkmayacak.

    senin gibilere okullarda anlatıyoruz bunları. anlayan anlıyor, anlamayan sınıfta kalıyor, anlamak istemeyen okuyamıyor zaten. bu tipler de boşta gezenin boş pseudoentelektüeli olarak ekşide ahkam kesiyor.

    bilmediğin konularda ahkam kesme çocuk. arkadaşın biri yaşadığı yerdeki tecrübelerini paylaşmış, otur dinle. paşam hala tarafından malmölü anne tarafından monte carlo yerlisi ya, kayseri'ye laf atmış bir de. ekran arkasından ego tatmin eden ezik bir garibansın düdük makarnası, kime ne artistlik yapıyorsun?

    ınlıdın mı bıkıyım.
  • bu yil dort-bes gunlugune stockholm'de turist olarak bulundum. orada barmenlik yapan bir turk abimizle muhabbet etme sansi gecti elime tesadufen. adam 20 yildir isvec'te yasiyor ve neredeyse ana dili gibi konusuyor isvecce'yi. bardaki musterilerle muhabbeti cok iyi, her gelen selam veriyor. isvec'e yerlesme hikayesini falan sordum, hayatini sordum. ve sasiracaksiniz ama mutlu degildi. cunku onca zaman gecse bile adam kafasinda hala turkiye'de yasiyordu. o aksamki maclari benden iyi takip ediyordu, haberler desen turkiye gundemine cok iyi vakif. kopamamisti buradan, kopamaz da. isveclilerden nefret ediyordu, o kadar iyi iliskiler kurabilmesine ragmen. cunku ikinci sinif vatandas muamelesi gormus ve goruyor. ben turkiye'ye donecegim icin beni kiskaniyordu. yani var boyle insanlar. yurtdisina her yerlesen insan gulluk gulistanlik bir hayat surmuyor. ozellikle turkler; cogunlukla egitimsiz insanlar gitmis buradan. yaptiklari isler kalifiye meslekler degil. yani cok iyi bir hayat standardi yok cogunun. bizim sandigimiz gibi muthis hayatlar yasamiyorlar. yasayan da vardir elbette ama azinliktadir.

    ayrica yurtdisinda yasayan turklerde gozlemledigim bir sey var; adamlar turkiye'yi hepimizden daha fazla seviyor. cunku icinde yasamiyorlar. turkiye'yle ilgili akillarinda hep guzel hatiralari kalmis, ya da yaz tatillerinde gelip mis gibi tatillerini yapiyorlar burada. o yuzden bu insanlara da turkiye'deki zorluklari anlatamazsin.

    velhasil, oyle bir cikmazda dogmusuz ki, kalsak da mutlu olamiyoruz gitsek de. kalsak buralarin yabancisiyiz, gitsek oralarin yabancisiyiz.
hesabın var mı? giriş yap