• özellikle solcuların gidip izlemesi gereklidir. yıllarca kendileri çalıp kendileri oynadı. eğer bahsettiğiniz gibi her görüşe saygılıysanız gidin izleyin. biz sizi yıllarca izledik. bir arkadaş demiş ki solcuları aşağılama ve ülkücülük propogandası yapılmış. ee allah aşkına solcuların yaptığı hangi filmde ülkücüler aşağılanmadı. hangisinde komunizm propogandası yapılmadı. hangisinde solcular madur gösterilmedi. hangisinde ülkücüler yamyam gibi gösterilmedi. ki bu ilk ülkücü yanından bakılan film.
  • an itibariyle izlemiş olduğum filmdir.
    karakterlerin gerçek olduğunu bilmenin, hikayenin sonunu bilmenin acısı helak etti tüm salonu. emeği geçen herkesten allah razı olsun.

    gelen mesajlar üzerine ek:

    cidden bu filme bu kadar ilgi olacağını tahmin etmemiştim, beyler bayanlar, ilk defa yanlı olmayan, sadece ülkücülerin yaşadığı olaylar anlatılmış, babamın, amcamın, büyüklerimin anlattıkları, o haksızlıkları sindiremeyişleri tamamen beyaz perdede.
    gidin, izleyin.
  • türk milliyetçiliğini hala daha ırkçılık zannedenlerden biri böyle demiş:

    "türk milliyetçiliğinin vurgulandığı bu filmin yapımcı kadrosu bilin bakalım kimlerden oluşuyor? evet, çerkeslerden. biz neden böyle olduk anlamadım. :("

    yine yine yeniden
    (bkz: türk milliyetçliği)
    (bkz: milliyetçilik)
    (bkz: ırkçılık)
  • topkapı sarayında padişah oğullarının xvii. yüzyıl başlarından beri bir
    çeşit tutuklu yaşamı
    sürdürdükleri, yüksek duvar ve şimşir ağaçları ile çevrili, harem
    dairesine bitişik ve bir çok odalarla oniki bölümden oluşan yapıdır.
  • gün itibariyle vizyona girecek olan ve 80'lerin ülkücülerini anlatacak olan filmdir.

    yönetmenliğini mahmut kaptan, senaristliğini de bektaş topaloğlu'nun yaptığı, başrollerini ise ismail hacıoğlu, nilay duru, şefik onatoğlu ve fırat şahin'in paylaştığı filmin diğer oyuncuları da kaliteli isimlerden oluşuyor.

    ideolojiniz ne olursa olsun, ülkücülerin o zamanki yaşadıklarını görmeniz açısından, objektif bir şekilde gidip izleyin derim. bir de bu film, ülkücüleri ülkücülerin anlattığı ilk film olması hasebiyle de kıymetlidir.

    şahsen merakla bekliyorum. filmden beklentim yüksek değil, fakat izlenmesi gerektiğine inanıyorum. umarım başarılı bir gişe elde edilir.
  • gökhan kırdarın trip isimli albümünün 8. ve son şarkısı. sözleri de şöyledir:

    söz gerekmez
    bedenim uçuşur sıcak emeline
    kuşa kafes sunulmaz
    ama hep böyle bak

    düş bitince yerini bırakır kabusa ne yazık
    sana inanç verilmiş ama sen öyle san

    bebek büyüyecek elbet
    benle sevişmek isteyecek
    uçmak zorunda kalacağız
    sen burda kal

    bebek büyüyecek elbet
    benle sevişmek isteyecek
    uçmak zorunda kalacağız
    sen burda kal
  • ne kadar kötü bir mekan olduğunu anlatmak için yaşamak gerekir.

    diynamic festival 2018'e giden bizler için berbat bir hatıra bırakmıştır tüm organizasyon ekibiyle ve çalışanlarıyla. 2 saatten fazla sıra bekleyen insanlar, biten su, berbat tasarımı, kaba personeli.

    bir daha asla asla asla gitmem. giden herkese de yalvarıp vazgeçiririm.
  • ülkücü hareketin 80 darbesi dönemini konu alan sinema filminin adı. filmi bugün izledim ve on üzerinden beş verdim. fragmanı gördüğümde güzel olacağını düşünmüştüm. bugün film izlemek için gittim görünce izledim. eleştirilerimi sıralamak istiyorum;
    --- spoiler ---

    1) kostümler kötüydü. o pelinsu çantası taşıyan abla vardı bir tane hiç hoş değildi. elif kızımızın kostümleri özellikle.
    2) solcuların seslendirmelerinde bir gariplik, iticilik vardı.
    3) yan karakterlerin hikayeleri yeteri kadar oturmamıştı. muhsin yazıcıoğlunu bari daha detaylı işleselerdi.
    4) filmin sonunu daha güzel bağlamalılardı. o da çok havada kaldı.
    5) özensizdi. özenli olan tek şey ismail hacıoğlu idi.

    gelelim beni yakalayan kısımlarına ;
    1)ülkücü hareketin muhafazakar ayağının işlenmiş olması nedeniyle hikaye bana çok tanıdık geldi. dinlediğim anıların canlanmış halini gördüğümü hissettim.
    2)niyaz-i mısri teması alabildiğine hoşuma gitti.
    3) silahsız mücadele gönüllüsü mehmet beybabamı anımsattı. izlerken onu hatırladım.
    4) tıpkı babamın anlattığı gibi "puştlar" işlenmiş hoş olmuş o vandal ülkücülerin kimler olduğunu görmüş olduk.
    5) kitapevi filme gitmeden beklediğim bir mekandı. ahmet abinin* kitapevi hasan abi olmuş burada.
    --- spoiler ---

    güzeldi güzel olmasına ama pek yavandı.
  • kardeşimin eşiyle gözyaşları içinde seyrettiğini söylediği filmi anlatırken gözleri dolmaya başladı; abi mutlaka seyretmelisin dedi. henüz seyredemedim.

    kafes filminin uyarlandığı kafes romanının yazarı lütfü şehsuvaroğlu:

    "film tutunamayanları, ezilmiş kesimleri, darbelerden mağdur olan iyi, güzel temiz aileleri, genç kızları, delikanlıları, 12 eylül döneminde çok çile çekmiş kalpleri bir araya getirdi. gerisi zaten gam değil.

    -darbeleri anlatan sol filmlerde genelde ülkücüler hep kötü gösterilirdi. kafes'te ise solculara bu şekilde yaklaşılmaması dikkat çekiyor.

    30-40 yıldır sol kesimin yaptığı dizilerde filmlerde ülkücüler kaba, nobran, org gibi yaratıklar halinde, anasız babasız sevgisiz, sevgilisiz büyümüş ve kullanılmış, kötü kalpli, vurdulu, kırdılı insanlar diye gösterildi. ilk defa böyle bir filmde bu haksızlığı gidermiş olduk.

    her iki taraftan da kullanılanların olduğu, her iki taraftan da kötü niyetlilerin olduğu aslında iyi kalplileri yönlendirmeye çalıştığını, suçları onlara atmış olduğunu göstermiş olduk.
    ...
    -filmde amerikalı ve türk generallerinde yaptığı toplantıdan çıkan "eylem planı 3" var. bu tutanakların bir bölümünün bizzat size getirildiğini söylemiştiniz. neydi bu eylem planı?

    kafes'te mehmet sipahi'ye getirilen bu tutanaklar gerçekte aslında bana getirilmişti o zaman. bu 3 amerikalı general ve 3 türk generalin yaptığı toplantının tutanakları. gençliğin depolitizasyonu hedeflenmiş. erkeksi ve brava dergilerinin çıkarılması öngörülüyor. başında da hıncal kulunç diye bir adam var. bugün islamcı camianın baş tacı yaptıkları yazarlar oradalar. magazinle sporu buluşturma planı. eskiden futbol seyircisi magazin takılmazdı. ama 80'den sonra magazin spor programları yapıldı. bu süreç eylem planı 3'ün yansımalarıdır. ihtilal 78 de planlandı fakat "yeterince kan olmadığı için bekledik" dediler.

    kafes 80 öncesi ve sonrasında yaşanan dramı, ülke gerçeklerini masaya yatırıyor. sadece üzüldüğüm bir nokta var.

    burada ben lütfü şehsuvaroğlu, "vatan sana canım feda, her türk asker doğar, ne mutlu türküm diyene, bir iki üç dört ," kararıyla askerlerini koşturan bir asteğmen olarak hür ortamda istiklal marşı'nı söyleyen, her ortamda 37 senedir mehmet akif'i taceddin dergahı'nda anan ben olarak söylüyorum ki; gerek istiklal marşımız gerek bu sloganlar hürken atılabilir, bize zorla attıramazlar.
    işte o zorla attırma dönemi, bu değerlerimizden tepki duymamız için yapılmış bir amerikan projesidir.
    ...
    -filmin devamı gelecek mi?

    birinci film kafes, ikinci film bekle. seyirciler de film devam etsin istedi. nitekim senaryo da o şekildeydi. mehmet sipahi'nin kızı elif ve nazım arasında bir hikaye göreceğiz. biri solcunun, biri sağcının kızı. ikisi de babalarının davalarını küçümsüyorlar. her kuşak kendi romanını yaşar. o yüzden ben bu filmi gezi parkı'na kadar getirdim. bunlar bir çevre mücadelesi yapıyorlar ve 12 eylül'ü de araştırıyorlar. asıl düğüm ikinci filmde.
    ...

    *** bak burası önemli ***
    12 eylül'ün gerekçesi olan ideolojik çatışmalar, sağcı olmakla solcu olmakla ülkeyi bölmezdi. şimdi bölme riski var. çünkü 12 eylül etnik kimliği tebarüz ettirdi.

    --burayı biraz daha açabilir misiniz?

    yani, o dönem kürt marksistlerle türk marksistler aynı çatı altında çalışıyordu. kürt ülkücülerle türkmen ülkücüler aynı dernekte çalışıyordu. etnik kimliğini aşmıştı insanlar. devlet bunu bozdu. etnik kimliği tebaruz ettirerek, apo'yu ve pkk'yı da kullanarak, kuzey ırak'da insiyatif geliştirdi. buradaki en büyük menfaat elbette yahudi ingiliz medeniyeti menfaatidir. bölgede ikinci israil'i kurmak istemektedir. çünkü israil'in güvenliği halihazırda çok zordur."

    http://www.gazeteciler.com/…l-darbe-var-91943h.html
  • yeni izleme şerefine nail olduğum bornova belediyesi şehir tiyatrosu tarafından sahnelenen oyun. hem de en önden izledim oyuncularla aramdaki mesafe bazı sahnelerde yarım metre falandı.

    ne denebilir ki. bornovada oturuyor olmanın en güzel yanı böylesine muhteşem bir tiyatro kadrosunun oyunlarını rahatça izleyebiliyor olmak olmalı.
hesabın var mı? giriş yap