• aşağıdaki soruları kamuda başörtüsünü savunanlara soruyorum.

    1- kravat takma zorunluğunu da kaldıracak mıyız?
    2- sakal yasağını kaldıracak mıyız?
    3- mini etek yasağını kaldıracak mıyız?
    4- diğer kutsal dinlerin, tüm dini simgelerinin takılmasına izin verecek miyiz?
    5- aklına gelen gelmeyen diğer tüm inançlara sahip insanların - neye inandığımın ne önemi var. neye inanacağımı sana mı soracağım pezevenk- inançları gereği giyinmelerine izin verecek miyiz?
    6- isteyen kamu personelinin şortla da işe gitmesine izin verecek miyiz?
    7- saçını uzatmak isteyen erkek personele izin verecek miyiz?
    8- küpe takmak isteyen erkek personele izin verecek miyiz?

    eğer tüm bu ve benzeri sorulara evet diyorsanız aynı anda tüm bu yasakları kaldıralım. yoksa bi siktirin gidin. sizin iki yüzlü sahte özgürlükçü tutumlarınızdan insanların midesi bulandı artık.

    bu ve benzeri sorular sana garip geliyorsa "şortla da derse mi girilir? insanlar, en azından kamusal saygınlığa uygun giyinmeli " gibi şeyler düşünüyorsan bil ki sen bir faşistsin. baskıcısın. hatta ve hatta ulusalcısın. bu da böyle biline.

    edit: 7 ve 8. maddeler ek.
  • bu kampanyanın afişlerini sokaklarda gördüm. bir talep var. başörtü takmak istiyor insanlar. istemek ayıp değil ya. isterler. ben de kamuda şeriat istiyorum mesela. bunu bir kampanya haline getirsem sorun çıkar mı acaba?
    bak türkiye'nin sorunu bu. herşey yavaş yavaş olacak. böylece ısınan sudaki kurbağa hikayesi ile sürüp gidecek hayatımız. oysa şöyle bir anda bir şeriat gelse şu ülkeye. valla bak çok istiyorum. hanya ve konyayı görsek bir anda. belki o zaman bir umut olur bu memleket için. belki o zaman demokrasinin, cumhuriyetin ne işe yaradığını anlarız. yoksa bu içinde ısınan su bulunan kazanda, kaynamamız çok bir zaman almayacak.
    o halde slogan atarak bitireyim mesajımı: kamuda şeriat istiyoruz.
  • taze pseudo-özgürlükçü kampanyamız. haliyle dincilerin ve liberallerin yeni gözdesi. şimdi böyle tiplere karşıt görüş beyan edip laf anlatmaya çalışınca yasakçı, laikçi, kafir vs.oluyorsun ya, yine de bir deneyelim bakalım.

    evvela, yasağın kalkıp kalkmaması hususuyla direkt bir alakası olmasa da, şu türban özgürlüğü denen olayın kendi içinde çelişkili, oksimoron bir ifade olduğunu hatırlatalım. sen başına/kıçına "özgürlük" koyunca -genelde kıçına konuluyor memlekette- özgürlük olmuyor bazı kavram ve durumlar. köle edinme serbestisi, farklı düşüneni katletme hakkı, çocuklarla evlenme özgürlüğü gibi şeylerin varlığı, her ne kadar birtakım kutsal kitaplarda yer alıyor olsa da ne medeniyete, ne hukuka, ne de insan haklarına uygundur. bu bağlamda, kadının ikinci bir cinsiyet olarak yer aldığı ve direktman erkeklere hitap edilerek yazılmış bir kitabın hükümlerinden yola çıkarak başını kapamak, kapamaya zorlanmak ile özgürlüğün ancak hurma taban fiyatları ile inşaat sektörü arasındaki kadar ilişkisi olabilir. kendi düşünce ve iradesi ipotek altında bir kimsenin özgürlüğü ne derece mümkündür, tartışılması gereken nokta buyken bizim memlekette bu olay bir de utanıp sıkılmadan özgürlük sosuna bulanıp önümüze tekrar tekrar servis edilmekte. türban karşıtı kimselere nazi muamelesi yapılmakta, tarikat neferleri devlet dairelerinde yuvalanmakta. neresinden tutsan elinde kalır, aklın mantığın almayacağı işler dönüyor ülkede ve bir kesim bunu özgürlük ve demokrasi kavramlarının alet edildiği laf salatalarıyla afiyetle mideye indiriyor. buraya kadarki kısım malumun ilanı.

    işin yasak boyutuna gelecek olursak, elbette kılık kıyafet yasağı gibi saçma sapan bir uygulamaya karşıyım. ve evet, türban da dahil buna. ben bu insanların beynini çıkartıp, bir güzel temizleyip akıl süzgecinden geçirdikten sonra tekrar yerine koyacak kalibreye sahip değilim. malum kesim tam tersini yıllardır başarıyla uyguluyor olsa da. yasaklarla, sansürle, zorlamayla güzellik olmayacağını bilecek kadar yaşım var. bir yanlıştan, hele ki toplumsal düzeyde bir yanlıştan dönülmesi gerekiyorsa o işin yasaklamayla, asmayla kesmeyle değil, ancak bilinçlendirme yoluyla gerçekleşebileceği kanaatindeyim. buraya kadar da tamam sanırım.

    şimdi gelelim işin meşakkatli boyutuna. türbana karşısın, kamu kuruluşlarında veya herhangi bir yerde türban serbestisini destekliyorsun, üstüne bir de bu kampanyaya laf ediyorsun. mal mısın olm? değilim işte, yani çoğunlukla değilim. bu hususta da düşüncelerimde herhangi bir çelişki olmadığı kanaatindeyim. burda anahtar kelime akp. sırf ak parti veya taklipçileri yapıyor diye karşı çıkmaksa birşeye bunun adı, varın öyle değerlendirin. hükümetin başındaki adamın ve tebaasının yapmaya çalıştığı ülkeye demokrasi ve özgürlük getirmek falan değil çünkü. intikam alıyorlar. geçtiğimiz 80 küsür senenin intikamını alıyorlar. biz zulüm gördük sıra sizde, diyorlar. yani aynı inancı ve fikirleri paylaşmadığım bu insanların ya yanlarında yer alacağım, ya da düşmanı olacağım. anayasa referandumunda liberal kesimi tavlamak için yaptıkları hala akıllarda. stratejileri kutsal kitaplardakine çok benziyor; dokuz ayette iyilikten, güzellikten, sevgiden bahset, onuncusunda bizden olmayanı öldürün. aynı zihniyet "darbecileri yargılayacağız" sözüyle, ülkenin geçmişiyle yüzleşme vaatleriyle ele geçirmedi mi yargıyı? buna alkış tutan liberaller, şu yetmezamaevetçi dediğimiz, azıcık utanıp sıkıldılar mı acaba olan biten onca adaletsizlikten, hukuksuzluktan sonra? o zaman ben hiç utanıp sıkılmam kardeşim bu kampanyaya destek vermediğim için. nereye gideceği belli, devlet dairelerinde çalışmakta olan başı açık yakınlarınızdan dinlersiniz önümüzdeki yıllarda.

    bu saf bir özgürlük çağrısı olsa, samimi olsa daha önemlisi, lehinde en çok sesi çıkanlardan olurdum. ama bu adamlar özgürlük diye diye türbanı ilkokula soktu be! aklınız alıyor mu, daha ergenliğe adım atmamış, kendi düşünce sistemini oluşturmaya dahi başlamamış ufacık çocukları böyle sapıkça bir uygulamayla belli bir zihniyete hapsettiler. en basitinden şu kıyaslamayı da mı yapamıyorsunuz: yetişkinliğe kadar başını kapamayan bir kadının sonradan kapanması olasıyken, aynı süreci başı kapalı geçiren bir diğerinin sonradan başını açması ne kadar mümkündür? zihniyetteki sakatlığı, yozlaşmışlığı göremiyor musunuz? bu kadar mı gözünüz döndü? peki bu zihniyetin nihai amacına, yavaş yavaş gerçekleştirmeye başladıkları "öteki"leri bertaraf etme hususuna da mı kör gözlerle bakmaktasınız?

    neden mi karşıyım bu kampanyaya? çünkü istediğiniz kadar süsleyip püsleyin, bir özgürlük çağrısı değil. bu, bir kesime "özgürlük" adı altında bir diğerini baskı altına alma gücünü sağlama amaçlı bir kampanya. bu kampanyayı destekleyen çoğu kimsenin aynı hassasiyeti bir eşcinselin hakkını savunurken, bir alkol yasağına karşı, ülkedeki hukuksuzluğa tepki vererek göstermeyeceğinin bilincinde olmak, olayı bütünüyle samimiyetsiz ve geçersiz kılıyor çünkü. ağzınızdaki baklayı çıkarın da millet olarak rahat edelim, özgürlük falan değil sizin derdiniz. "ya bizdensin, ya değilsin" diyorsunuz, ben de değilim diyorum. bu kadar basit esasen.

    ve odtü'lülerin birkaç yıl önce türbana karşı yürürken açtıkları pankartta yer alan ifadenin altında duruyor hala imzam:

    özgürlükçüyüz ama salak değiliz
  • mütedeyyin ve muhafazakar özel sektör temsilcilerinin kendilerine çok kısıtlı olarak ve onların da sıklıkla kasiyerlik,trikotaj ya da ön muhasebe tadında çok üst düzey olmayan işler verdikleri göz önüne alındığında ve iktidarın yapısı ele alındığında kadınların iş gücüne katılımını arttırmak amacı ile gündeme alınan konudur. en nihayetinde gerçekleşecektir. sonra zaten gerisi gelir.ayrımlar,ayrışmalar,ön yargılar vs. vs.
  • büyükşehirler ve bazı göz önünde olan yerler dışında, zaten var olan uygulama, hem de yıllardır. üç yıl gerede devlet hastanesi'nde çalıştım, sene 94-97, ebe ve hemşireler beyaz kefen gibi bir kıyafetin üstüne (dilek hanif'in tasarladıklarından hallice) başörtüsü takıyorlardı zaten. kimse de karışmıyordu. ama istiyorlar, her şeyi, kendi istedikleri şekilde, "tam anlamıyla" istiyorlar, almadan rahat etmezler, etmeyecekler. özgürlük filan palavra, buna inanan varsa eğer, gitsin bir çay koyup gelsin, açık havada dolaşsın belki beyni daha iyi çalışır.

    biraz ara vermişlerdi kemalizm nanesi yüzünden dindarlıklarına, kaldıkları yerden devam edecekler, imza, miting, referandum bunlar işin süsü.

    yahu, bir dolaşın anadolu'yu, sadece istanbul, ankara, izmir'i değil; yozgat'ı (a hah zaytung sen çok yaşa), kırşehir'i, bolu'yu, adıyaman'ı vs. vs., gezin görün lütfen, özgürlük kimin lehine, kimin aleyhine işliyormuş, iyice bir anlayın. sadece başım açık diye ve kolsuz giydiğim için evimin camları taşlanıyordu, münferit olay filan anlamam ben, ne çektiğimi, ne yaşadığımı iyi bilirim. üstelik o zamanlar akp falan fesmekanı da yoktu. anadolu ve dahi tüm türkiye akp ruhunda, hakim anlayış bu, inançlı, muhafazakâr. amin. ha, ben niye "onlar" diye konuşuyorum böyle, şundan; benim istediğim ve arzu ettiğim hiçbir şeyi ilginçtir, desteklemez bunlar. ne kamuda etek boyunun diz üstü olmasını desteklerler, ne jean pantolon giyilmesini (hadi bakalım benim inancım da öyle, açık giymezsem panteon'da toplaşmış tanrılarımı kızdırıyorum) ne de kolsuz çalışmayı. (askılı kıyafetler çocuklar için bile sakıncalı mı bulunmuştu ne?) sadece kendilerine özgürlük.

    aman neyse ne, ne hâliniz varsa görün, imza toplayanlar arasındaki en çılgın destekçilerin, en ağlak savunucuların da erkek olduğuna dikkat edin bir zahmet.

    özgürlükmüş, peh.

    şu tanıma sonuna kadar katılıyorum, bulanın aklına sağlık; pseudo-özgürlükçü kampanya.
  • abd , ingiltere , fransa vs. birinci dunya ülkelerinde belli cikarlara dayali bir takim politikalar geregi, kadinlarin baslarini kumas parcasi vs. örtmesi icin taninan " sözde " özgürlüktür. cunku bu adamlar ulkesine zarar verebilecek bir cogunlugu asla ulkelerine almazlar, bu konuda saglam yasalari vardir. bak bakayim hangisinin nufusunda %20 uzeri islami etnik grup var. turkiye gibi ulkelerde taninacak ozgurlukte ulkeyi ancak bir afganistan 'a donusturur. cunku cogunluga ait zihniyet o. niye o ? ehh onu da turkiye de menderes ten bu yana uygulanmakta olan abd gudumlu wahabi destekli din eksenli , beyin yikayici politikalarda aricaksin .. ugur mumcu bos yere oldurulmedi ..
  • inançlar sorgulanmaz. bir hristiyan öğretmen müslüman çocukları eğitebilir amacı eğitmektir. bir müslüman hakim bir yahudiyi tarafsızca yargılayabilir. anayasa ve kanunlar diye bir durum var. ha ayrıca, zihni başörtülü olduktan sonra ha takmış ha takmamış ne farkeder? kalbinde haç dövmesi varsa kolyesini takıp işe gitse bana zararı nedir? kolyesini çıkarınca dinden cıkarıp tarafsız düşüneceğine inanıyorsak ayrı bir konu. ancak büyük saçmalık şu ki, müslümanlığı bu kadar güzel yaşayabildiğimiz bir ülkede, atatürkçüleri dindarlara, dindarları atatürkçülere düşman etmelerine, insanları böyle ayırmalarına mal mal bakıyor olmamız.
  • bence yerinde bi özgürlük olur.
    kadının inancına göre başörtüsü takması gerekiyo.
    takmasının başkasına zararı da yok,
    e bırakın o zaman taksın.
    başörtüsü yüzünden okuyamayan yada yeterli eğitimi alamayan çok zeki insanlar da böylece eğitimlerini alıp, istedikleri kurumlarda çalışabilip ülke ekonomisine katkıda bulunsun.
    süryani olan da inancına göre haçlı fes giymek istiyosa o da giysin..
    x inancına sahip kişi de inancına göre sutyen giymek istemiyosa o da giymesin..

    ama o zaman bazı başörtülüler başörtüsüzlerin efendisiymiş gibi davranır diyosanız ben de diyorum ki; bazı başörtülüler öyle yaparsa bütün başörtülüler açılsın çözüm değildir.
    bazı başörtülülerin örtüsüzleri hor görmemesini sağlayacak çözümler üretin.
  • mini etekli bir bayan ya da küpe takan bir erkek ya da bir eşcinsel ya da rahip kıyafeti giyen bir hristiyan ya da vs. vs kamuda özgür olduğu zaman veya en azından bu kitle tarafından özgür olmaları adına desteklendiğinde sonuna kadar destekleyip, en önde bayrak sallayacağım talep.

    hatta yukarıdaki ütopyayı geçtim, kamuda rüşveti yok edin ben gene destekleyeceğim lan kampanyanızı.
hesabın var mı? giriş yap