• geçirdiğim ağız içi bir ameliyat sonrası ağız içindeki kanı tahliye etmek için boğazımın iki yanına dren takılmışti. drenlerin işi bittikten sonra çıkarıldığı sırada tecrübesiz bir asistan kazara kanamaya sebep oldu. boğazımdan oluk oluk kan gelmeye başladı. üstüme akan kanın sıcaklığını hissediyordum. annem kağıt rulo peçeteyi defalarca eline dolayarak boğazıma tampon yapsada on saniye sürmeden bembeyaz olan peçete kana bulanıyor ve daha fazla kanı içine çekemeyecek duruma geliyordu.

    odada birden panik havası oluştu. ben durumun çok ciddi olduğunu düşünmediğimden "birazdan geçer birazdan geçer" diye kendimi yatistiriyordum. yatakta oturur pozisyondayken artık gözlerimin bulanıklaştığını hissettim ve yatay pozisyona geçtim.

    çok garip bir histi. öleceğimi düşündüm. ama çok huzurlu derin bir uykuya dalmak gibiydi. canım acımıyordu. fiziksel olarak çok yorgun ve uykusuz olduğunuz bir günün sonunda rahat yatağınıza uzanıp uykuya çok hızlı dalmak gibiydi. yalnız biraz serin bir odada uyumak gibi ve üzerimebir battaniye örtülse hiç fena olmaz diyorsunuz. şunu anladım ki sızıntı şeklinde değilde atar damar kanaması geçiren birisi 1 dakika içinde eğer kanama durdurulamaz ise yukarıda bahsettiğim kafa yaşanıyor. neyseki tıbbi müdahalenin hemen yapılabileceği bir yerdeydimde ucuz kurtuldum. ama para verseniz hissedilemeyecek bir deneyimdi.

    özetle; çokta kötü olmayan bir tür ölüm şekli.
  • eski bir olay. taksimde bir bar cafedeydim. ırkçı bir güruh tarafından saldırı gerçekleşti.
    önceleri bir hedef belirlediklerini düşündüm. ama hedef gözetmeksizin yapılan bir saldırı olduğunu anladığım an zaten kafamın üzerinden sallanan şuursuzca bıçak geçişlerinden reflekslerle sıyrılmaya çalıştığım andı. insanlar kaçışıyor masalar sandalyeler havalarda uçuşuyordu. cebimde çakım vardı çıkarmadım. vs vs vs. kısa kesiyorum.
    sonra bir sessizlik oldu. heryer boştu. yerden kalktım. etrafa dağılmış mekana baktım. sonra bir sıssslama sesi duydum. etrafta oldukça fazla kan vardı. nereden geldiğini bilmiyordum. yerde uzanmış saldırganlardan birisine baktım. kafama bıçak sallayanlardan birisiydi. yerde eli kolu kendine ait değilmiş gibi yatıyordu. sırtını açtım. baktım. yaralanmamıştı. sonra çevirdim uyanır gibi oldu. yavaş yavaş sendeleyerek doğrulurken ön tarafına üzerindekini sıyırarak baktım. ön tarafında da herhangi bir yara almamıştı. kollarına bakarken ayağa kalkar gibi oldu. sonra en son bacaklarına baktım. ayağa kalktı. ben kafamı kaldırırken suratıma yumruk attı ve kaçtı. tam gözümün üstüne koymuştu. tüm bunlar bir dakika içinde gerçekleşmişti. peşinden bir iki adım attım.bu kadar kanı akmıştı ama hala beyinsizce kaçmaya çalışıyordu. o kapıdan koşarak giderken sendeledim. kafama, suratıma aldığım yumruğun etkisinden olmalı dedim. ve dağınık dükkanda bir yere oturdum. baş dönmesinin geçmesini bekliyordum. sonra o ssss sesi yine duydum. kendi kendime bir yok artık dedim. kendimi kontrol ettim. üstümde birşey yoktu. sonra sol botumda bir ağırlık hissettim. botu çıkardığım an çorabın içeriden itişle hafif bombelendiğini gördüm. çorabı çıkarınca kanın tazyikle ayak bilek kemiğinden sola doğru fışkırdığını gördüm. bir küfür edip elimle tampon yaptım. ama hala ses geliyordu ve sağ taraftaki duvara kanlar şıçrıyordu. anlayamadım. sonra sağ tarafa bakınca bir deliğinde bileğin diğer tarafında olduğunu gördüm. anladım ki bıçak bilekten girip diğer taraftan çıkmış ve ikili atardamarı kesmişti. aynı zamanda 4 ayak parmak tendonu kopmuştu. soğuk kanlılıkla mümkün olduğunca hızlı bir şekilde üzerimdeki tshirt'ü yırtıp baldırımdan turnike yaptım. ayağa kalkıp aklıma gelen ilk hastane olan taksim ilk yardıma gitmek için yola koyuldum. bir kaç sokak ilerledim sesler az geliyordu görüntü zaman zaman bulanıktı. insanlar garip garip bakıyordu. sonra başımın oldukça fazla döndüğünü farkettim. düşmemek için sanırım bir kiliseydi büyük demir parmaklıklı kapısına sırtımı verdim. ellerimi parmaklıkların arasına dirseğime kadar sokup kendimi çarmıha gerilmiş gibi yaptım. çünkü zaten kimse yardıma gelmiyordu. yere düşersem işim biterdi. sonra göz kapaklarım ağırlaştı. sonra uzun boylu ve beyaz takım elbiseli bir adam koşarak geldi. ben onu show tv seki 3 sınıf canlandırmalarda mafya rollerinden oynayan uzun boylu oyuncuya benzettim. beni kucağına aldı. dayan dayan. aç gözünü dedi. kucağına alıp deli gibi bağırarak koşmaya başladı. bende ona iyi olduğumu sadece biraz yorgun olduğumu ve çok kan kaybettiğim için olduğunu söyledim. yarı geveler gibi konuşuyordum. arada değmesin yağlı boya diye seslendim. güldü. sanırım o son enerjimide o espri için harcamışım. sonrası kopuktu ama hatırlıyorum. bir an sedyede kendime geldim. acil girişinde. etrafta zaten acil girişi olduğu için oldukça fazla koşturan insan vardı. birisi çabuk çabuk koşun diye bağırıyordu. diğeri nabız al dedi. bilmem ne ölç dedi. içeriye doğru sedye hızlıca ilerlerken sürekli birisi yankılı sesle annenin adı ne babanın adı ne deyip duruyordu. ama sürekli yapıyordu. bir yandan uzakta bir hemşire sesi belirdi hastayı kaybediyoruz nabız 24'mü dedi 7-4 mü dedi hatırlamıyorum.. ama bunlardan birisiydi. bende en son canımla kim lan hasta diye kafamı çevirdim zaten fazlasını yapamıyordum. ve kafamı çevirmekten çok diğer tarafa boşluğa sallandırmak gibi oldu. benden başka kimse yoktu. sonra yeniden sesler duydum annenin adı ne babanın adı ne!!!.
    bir an aklıma daha öncede bunu sorduklarını ve artık konuşmak yorduğu için sol elimle sor arka cebimdeki cüzdanı yere atıp orada yazıyor demiştim. ama hala bana bunu soruyor diye düşünürken. saçma bir huzur ve boşluk ile beraber tekrarlayan sesler azalarak ve yankılanarak uzaklaştı. annenin adı ne? babanın adı ne !! ısmim. . ısmim.. sonra
    gözümü açtığımda ameliyathanedeydim. orası ayrı bir film oldu zaten.
    şuan hayattaysam o show tv canlandırma oyuncusu sayesinde (adamın kim olduğunu bir bulabilsem minnet duygularımı en canı gönülden ileteceğim) ve benim için insanüstü uğraşan personeller ve tendonlarımı bağlarken beni izleme kardeşim manyakmısın, adam gelmiş izliyor siz bunu bayıltmadını mı diye hemşireleri hafif gülerek azarlayan ve beni farketmeden önce "gripinin gelsin biri gitsen biris silicem gelmişi geçmişi" diye şarkısını ( sarkının adını hatırlamıyorum) mırıldanan o genç doktor sayesinde şuan bunları yazıyorum.
    sonuç : birden fazla kez ölümle burun buruna geldim. hiçbirinde acı hissetmedim.her seferinde sadece huzur ve boşluk vardı. boşverin takmayın kafanızı yani. kaygılanmayın. ama elbette bilemem belki insandan insana ve o an ki psikolojisine göre veya başka şeylere göre değişiyordur. ben defalarca öleceğimin bilincine vararak ölümün kıyısına geldim. hiçbirinde acı hissetmedim. kan kaybı zaten sizi soğuk bir günde sıcak yorgana girmişsiniz gibi mayıştırıp derinlere daldırıyor. hepsi bu. en azından ben bunu deneyimledim ve bu şekilde bilgi verebilirim. bunları neden anlattığımı da anlamadım.ama sanırım başlığı görünce minnet duygusunu istemediğim insanları anıp bilinçsizce kendimi olayı yazarken buldum.
  • kan kaybinin yasam sinirlarinin ustune cikmasiyla olabilecegi gibi (vucuttaki toplam kan miktarinin 4/5 oranina dusmesi ) kaybedilen bunca kani, vucuda acilen, tekrar kazandirilabilmek icin verilecek kanin da sebebiyet verdigi olum.
    zira, boylesi bir kan azalmasini dengelemek icin verilecek kan ile, bu kez de karaciger yetmezliginden oteki dunyaya konuk olunmasi mumkundur.
    bu nedenle, magduru periyodik zamanlarda verilecek konsantre eritrosit esliginde ayaga kaldirmak tibben tercih edilen yontemdir.
  • vücuttan bosalan kanin bir uyusukluk ve uykuya neden oldugu varsayimi dogruysa eger, ehveniser bir ölüm sekli gibidir. donarak ölmenin de ayni sekilde tezahür ettigi söylenir..
  • en güzel ölümlerden biri olmalı. uyuşa uyuşa tatlı tatlı ağırlık çöke çöken
  • "kırmızıyım
    aktım, akacağım bedenine gecenin"

    http://yikanmakistemeyencocuklarolalim.blogspot.com/…
  • 7.62 ve üstü kalibrede vurulduğunuzu anlarsanız başınıza gelecek şey.
  • (bkz: kan kaybı)
  • (bkz: vampirizm)
  • (bkz: regl) yumurtalarin radyoaktif maddelere mazur kalmasi durumunda olagan bi sapitma sonucu asiri kanamadan olme de olabilir**.
hesabın var mı? giriş yap