• kara deliğin içi ışıl ışıl olsa bile biz göremeyiz, zira bizim görebilmemiz için ışığın oradan çıkarak bize ulaşması lazım. zira göze ışın gelmezse göremezsin. bunun dışında ışığın yoğunlaşarak maddeye dönüşme ihtimali de mümkün. e=m.c^2 formülüne göre bir enerji olan ışığın yoğunlaşarak maddeye dönüşmesi "teoride" mümkün görünüyor. ancak gözlemleme imkanımız olmadığı için sadece teoride cevap vermem mümkün bunlara.
  • bir yanlış bilgiyi düzeltelim: karadeliklerin muazzam bir kütle çekim gücü vardır ama ışığın kütlesi olmadığı için karadeliklerin çekim gücünden etkilenmezler. öte yandan karadeliklerin sahip olduğu kütle çekim gücü öylesine yüksektir ki bulunduğu yerdeki uzay-zaman dokusunu büker ve ışık da bu bükülen dokuya deyim yerindeyse düşer. peki bu karadelik içine düşen ışığa ne oluyor dersek, gözlerinizdeki retinaya düşen fotonların başına ne geliyorsa ondan farksızdır. gözbebeğinizden dışarı yansıyan bir ışık gördünüz mü hiç?
  • gözlemlenebilir* kanıtlara dayanan bir cevap verenin; nobel fizik ödülünü alacağı sorudur.
  • hayret, çoğu kişi esas olayı kaçırmış. bildiğim kadarıyla açıklamaya çalışayım, hatam varsa düzeltilirse sevinirim.

    kara deliklerin yuttuğu ışığa bir şey olmuyor. zira kara delikler ışığı yutmuyor.

    bi karadeliğe yaklaşınca değişen şey ışık değil, zamandır. zaman yavaşlamaktadır.

    zaman o kadar yavaşlamaktadır ki, ışık hızı dahi (gözlemci olan bize göre) bu kara delik çevresinden kaçamaz. hızı yine sabittir. oradan geçecektir. ancak (gözlemci olan bize göre) uzayın o bölgesinde zaman bizimkinden daha yavaş akmaya başlar ve biz c hızı ile sabit bir şekilde seyahat eden ışığı karadeliğin kütlesi oranında yavaşlamış bir zamanın içinde görürüz. karadelik içinde bildiğimiz anlamda fizik kuralları geçerli değil diye düşünebiliriz, ancak fiziksel denklemleri sağlayan değerlerde bir değişme olmaz. "spagettification" denilen olay da aslında zamanın bükülmesi ile görüntü frekansında yaşanan değişime verilen addır.

    ışık karadeliğe yaklaştıkça bir miktar bükülür evet, ancak deliğin içine düşmez. doppler efekti, bizim karadelik çevresinde, olay ufkunun oralarda gördüğümüz ışık huzmelerini oluşturur. ancak bu noktada zaman o denli yavaşlamıştır ki, ışık ufuk noktasında takılı kalır ve hatta teoriye göre geriye işlemeye başlar (bundan tam emin değiliz aslında). bunu zincirleme bir trafik kazasına benzetebilirsiniz. inanılmaz hızla konvoy halinde giden araçlardan en öndekinin frene bassa da duramadığını ve beton bir duvara çarptığını, arkasından gelenlerin de birbiri ardına ona çarptığını hayal edin. en öndeki araç artık durmuştur, arkasından gelen araçlar sadece onu daha da sıkıştıracaktır. duvarın ötesine geçemese de daha küçük bir hacme sıkışmaya devam edecektir. karadelik olay ufkunda, zamanın neredeyse durduğu noktada etrafına gelen cisimleri biriktirecek, sıkıştıracak, spagetti gibi cisimlerin farklı noktalarına farklı zamanlar uygulayacaktır ancak sonsuza yaklaşan bir düzeyde bu eylemi sürdürse de olay ufkunun ötesine geçirmeyecektir, en azından bildiğimiz anlamda. öyle yoğun bir kütleçekimi o donmuş an içinde uygulayacaktır ki ışık ya da madde artık yapıtaşına ayrılacaktır. bu bir nevi kilit-çözünme hali "karadelik" dediğimiz olgunun gizemidir. ötesinde ne olduğunu bilemiyoruz. çünkü ötesine hiç bir şey geçemedi, ışık dahi. zaman ne durumda bilmiyoruz. belki zaman yırtıldı o noktada ve uzayın başka bir noktası ile bağlantı kurdu? (bkz: solucan deliği) problem işte burada, karadeliğin merkezinde zaman ve mekan nasıl işliyor bilemiyoruz. sadece o karadeliği oluşturan ölmüş yıldızın çekirdeğinin orada, bildiğimiz fizik yasalarının ötesinde bir şekilde, tekillik olarak bir noktada sıkışmış olduğunu, diğer tüm cisimleri de muazzam kütlesiyle evrenin yapıtaşına parçalayarak gittikçe yavaşlayan bir zaman içerisine çektiğini biliyoruz.

    not: ışığı yutmuyor derken biraz hatalı anlatmış olabilirim. problem şu; yuttuğu maddelere ve ışığa, yani olay ufkunun ötesine olduğu formunu koruyarak geçebilen maddelere (eğer geçebiliyorsa) ne olduğunu bilmiyoruz. ışık ve diğer maddeler, uzay-zamanın o denli büküldüğü bir noktaya ulaşınca, olduğu haliyle yutulmuyor diye tahmin ediyoruz. formunu, henüz bilmediğimiz bir takım yasalar çerçevesinde başka bir şekle büründürüyor olabilir (olmayadabilir). fotonları üstüste biniyor, sıkıştırılıyor. belki string diye tahmin ettiğimiz evrenin esansı olan en ufak yapı taşlarına kadar ayrılıyor ve ne olduğunun bir önemi olmayan saf bilgi haline dönüşüyor. bir bilgisayar oyununun 1 ve 0'lar olarak ayrıştırılması gibi düşünebiliriz. 1 ve 0'lara kadar ayrıldıktan sonra ona artık battlefield ya da pubg diyebilir misiniz? birbirinden bir farkı kalır mı? hayır, o sadece çekirdek bilgidir. dışarıya bir sızıntı yapmayacak bir şekilde parçalanmış haliyle içeride birikir.
  • karadeliklerin olay ufkunu geçen herşey (ışık dahil) teoride karadeliğin kütlesine dahil olmaktadır.

    ışık için biraz değişik bir durum söz konusu, olay ufkunun büyüklüğü schwarzchild radius denen bir formül ile hesaplanır ve karadeliğin kütlesi ile orantılıdır. schwarzchild radiusun 2.6 katı ise ışığın olay ufkunun etkisine girdiği ve bükülerek karadeliğin içine düşeceği mesafedir. schwarzchild radiusun 3 katı ise accretion diskin bulunabilir olduğu mesafedir. daha yakınındaki kütleler olay ufkuna doğru çekilecektir.
    ışık için aradaki o 0.4 schwarzchild radiusluk mesafe ise ışığın kaçabilir olduğu mesafedir ve teorik olarak bir karadeliğin interstellar filmindeki gibi görünmesine sebep olacağı rivayet edilmektedir.

    interstellardaki kara delik

    biliminsanlarının ışık ile ilgili fikir yürüttükleri kısım basite indirgeyebildiğim kadarı ile yaklaşık bu kadar.

    gerçekte bunu söyleyebilmemiz için ise önce açıklığa kavuşturmamız gereken bazı kavramlar var.

    (bkz: information paradox)
    (bkz: singularity)
  • gunlerdir mazbata ve futbol yerine bu soruna kafa yoran bu yazar kardesimize nobel fizik odulu verilmeli.
  • (bkz: singularity)
    (bkz: tekillik)

    bu soruyu sormak yerine kara deliklerle ilgili 1 tane kitap okusanız, sadece 1 tane çok daha derin sorulara ve daha tatmin edici bir bilgeliğe yelken açmış olursunuz.

    birazcık açıklamak gerekirse: karadelik gibi süper kütle çekimli cisimler maddeyi, maddenin bulunduğu koordinatları ve maddenin bulunduğu zamanı aynı anda zamanda, mekanda ve özünde aynı "şey"e dönüştürür. yani maddenin bulunduğu zaman boyutu, mekan boyutu ve kütlesi tek bir şeye çöker. buna tekillik denir. tüm evrenin müthiş bir tekillik öbeğinin artık stabilitesini koruyamayarak patladığı bir anda başladığı düşünülmektedir. (bkz: büyük patlama)

    bir yanlış bilgiyi düzeltelim: kütle çekimi gücüyle etkileşime girmeniz için bir kütlenizin olması gerekmez. zira aslında buradaki güç bir çekimden ziyade bir tür "düşme" durumudur. büyük kütleli cisimler uzayı bükerler. diğer cisimler bu bükülmenin yarattığı bozulmaya doğru düşerler. şöyle bir şey. görceli olarak kütlesiz diyebileceğimiz ışık hüzmesi (bkz: foton) de buna dahildir. bu bükülmeyi yaratan cismin kara delik kadar muazzam olması gerekmez, dünya bile fotonların kendisine doğru bir miktar düşmesine, doğrultularının eğilmesine neden olabilecek bükülmeyi yaratır.
  • karadeliğin yuttuğu ışık, madde ve diğer her şey muazzam kütle çekimi ile birlikte birbirine yapışıyor.

    bu çekim zamanla kara deliğin yaptığı ve tespit edilebilir frekanslardakı ışımalar ile zamanla uzaya geri püskürtülür.

    ve çok uzun zaman sonra ışımalarla kütle kaybeden kara delik asgari kütlenin altına düştüğünde muazzam bir patlama ile içinde kalan son madde ve ışığı uzaya geri gönderir.
  • kara delik dediğimiz şey olay ufkundan sonra tamamen bildiğimiz fizik kurallarının yok olup gittiği, tüm denklemlerin 0 veya sonsuza uzadığı, gözlemlemenin de şimdilik imkansız olduğu ve gelecek için de imkansız göründüğü bir şey.. olay ufku da, uzay-zamanın delicesine bükülüp içinden bir şeyin geri çıkamadığı noktadır, kara deliğin kütlesinin doldurduğu hacmin sınırı değildir. kara deliğin kaplayacağı çap çok daha küçüktür.

    olay ufkunda bildiğimiz uzay-zamandan kopuyorsunuz zaten.. siz orada bütün evrenin kısa bir sürede yok oluşunu izliyorsunuz.. dışarıdakiler ise, sizi olay ufkunda asılı kalmış görüyorlar.

    olay ufkunu aştığınızda zaten bir zamanlar içinde olduğunuz evren, zaman bükülmesi dolayısıyla gerçekten de yok olmuş oluyor..e evren yok olduysa, kara delik nasıl var gibi paradokslar var..

    yani demek istediğim şu, bizim için kara delik dediğimiz şey, olay ufku.. ötesi hakkında hiç bir fikrimiz yok..kolay kolay olamaz da.. evrenin uzay zamanından ve fizik kurallarından koptu o foton çünkü.. zaten orayı aşan bir parçacığın kütlesine, enerjisine ne olduğu önemini kaybediyor hepsi kara deliğe eklendi ve sizin evreninizden silindi, ama yani fiziken noldu sorusunun sizin evreninizden tek cevabı var: olay ufkunu asla geçmedi ki, üzerinde asılı kaldı...
  • ışık nedir? görsel kısmından öte bir şey ifade ediyor mu? ben daha işin orasındayım. yani bir ışık kaynağı (diyelim ki güneş) kendisinden ışık çıkıyor diye azalıyor mu fiziki olarak. ısı veya ışıkla birlikte yayılan radyasyon vs. değil de direkt ışıktan bahsediyorum. ampulden çıkan ışıkları bir kutuda biriktirsem 10 yıl boyunca 1 gram eder mi. ya da hacmi olur mu.
    başka sorularım da var; ışık hızı saniyede 300milyon metreyse(veya her neyse) neden arabanın farı 300 metrede bitiyor. ya da bitmiyor da biz mi görmüyoruz. bu durum ışığın şiddetiyle ilgiliyse araba hareket ettiğinde ve farın aydınlattığı yer değiştiğinde az önce aydınlık olan yer karanlığa döndüğünde orada az önce varolan ışık yer mi değiştirdi yoksa tüketildi mi. yok mu oldu. bir kere varolan bir şey nasıl yok oldu? odamda lambayı kapattığımda az önce yayılan ışık yok olduysa karadelikte ne olduğunun ne önemi var? biz daha evimizdeki ışığa sahip çıkamıyoruz. tamam burası şakaydı.
hesabın var mı? giriş yap