*

  • harika bir yer, mutlaka gidilmesi gerek!
    bugün katıldığımda açıkçası nasıl birşeylerle karşılaşacağımı pek bilmiyordum. 9 kişilik bir ekiple elinize görme engellilerin kullandığı sopalarla yaklaşık birbuçuk saatlik bir parkura ilerledik, bu parkur zifir karanlık ve ekibin başında görme engelli bir rehberiniz mevcut. istiklal caddesinde tramvaya hemen sonrasında vapura ya da bir caddeden karşıdan karşıya karanlıkta geçmenin tecrübesini yaşatıyor. çoğu zaman ekipteki arkadaşlarınıza temas ediyorsunuz ve oradakilerle aranızda bir bağ oluşuyor, ta ki çıkışa gidip aydınlıkta yol alıncaya kadar, ışık bazen gözümüzün önünü kapatıyormuş bunu hissettiriyor insana. gözlerindeki ışık kaybolsa da yüreğindeki ışığı kaybetmemiş görme engelli rehberlerimize ayrıca teşekkür etmek gerek.
  • 19 ocak'a kadar sürecekmiş, metrolardaki afişlerde, sitesinde(!) vs. bu yazmıyor, geç kalmayın. bir de girişteki danışma masası danışmak için değilmiş onu anladık bugün. ne sorsanız "internet sitemizde bilgi var" diyorlar... bütün biletler satıldığı için yer kalmamış, dedik "belki gelmeyen olur", "yine de yeni bilet satamıyoruz" diyerek kapitalizme kendilerini kaptırmadıklarını kanıtladılar, ya da ticaret sıfır bilemedim...

    http://dialogistanbul.com/ şunu da verelim de boşuna oradakilere sormayın.
  • karanlıkta diyalog
    -----
    dünya üzerinde 130 kentte 7 milyondan fazla insana "dokunmuş" olan "karanlıkta diyalog", şimdi ve ilk defa türkiye’de ve istanbul'da...

    ibb ev sahipliğinde, ttnet'in ana sponsorluğu ve dünya göz hastanesi'nin stratejik ortaklığı ile dialogue in the dark istanbul tarafından hayata geçirilen "karanlıkta diyalog" sizi parkta dolaşmak, bir caddede karşıdan karşıya geçmek, vapura binmek gibi günlük hayat deneyimlerine sokar; ama tümüyle karanlıkta, duyularınızı uyandırarak ve farkındalığınızı derinleştirerek...

    görme engelli rehberler, sizin dokunarak, koklayarak, tadarak ve duyarak "yeni ve farklı" bir biçimde görmenizi sağlayacak ve sizi unutulmaz bir yolculuğa çıkartacaklar.

    "karanlıkta diyalog", 1988’de almanya’da prof. dr. andreas heinecke tarafından oluşturulup, hayata geçirildi.

    bu eşsiz ve ilham verici deneyim, istanbul'da üç yenilikçi formatla karşımıza çıkacak:

    deneyimsel sergi – herkese açık
    öğrenciler için atölye çalışmaları – okullara özel
    iş dünyası için atölye çalışmaları – şirketlere özel

    sergiye gelmeden önce

    ziyaretiniz için ipuçları...

    "sergide geçirmek için ne kadar zaman ayırmalıyım?"

    tüm ziyaretçilerden, biletlerinde mevcut olan sergi seans saatinden 30 dakika önce mekanda olmaları rica edilir. ziyaretçiler bir rehber tarafından karşılanacak ve sergiye girmek üzere hazırlanacaklardır. geç kalınması durumunda serginin gezilebilmesi, sonraki bir seans için yer müsaitliğine bağlıdır. deneyiminiz okul grupları için yaklaşık 1 saat, yetişkinler için ise 1,5 saat sürecektir.

    "sergiye elektronik cihazlarla girmem mümkün mü?"

    sergi tamamen karanlık bir ortamda gerçekleştiği için, ışık veren saat, cep telefonu, kamera gibi tüm elektronik cihazlar ve de yine karanlıkta parlayabilecek mücevher, fosforlu giyim ya da takının içeri sokulmasına izin verilmemektedir.

    "ışık veren ya da parlayan eşyalarımı sergi boyunca muhafaza edebileceğiniz güvenli bir yer mevcut mu?"

    ziyaretçilere, hem yukarda belirtilmiş olan ışıklı/parlayan eşyalarını hem de deneyim boyunca taşımak zorunda kalmamaları için cüzdan, gözlük, çanta, çakmak ve tüm diğer kişisel eşyalarını koyabilecekleri kilitli bir dolap ücretsiz olarak tahsis edilecektir. bununla birlikte ziyaretçilerin sergi alanına girmeden önce yanlarında bir miktar bozuk para bulundurmaları tavsiye edilmektedir. (9. sınıf ve üzeri gruplar için geçerlidir)

    "çocuklarımı getirebilir miyim?"

    sergi 9 yaşından büyük çocuklara tavsiye edilmektedir. bireysel ziyaretlerde 12 yaşından küçük çocuklara bir yetişkinin eşlik etmesi gerekmektedir. ancak, ailesinin ya da yasal vasinin rızası olduğu takdirde her yaş grubuna açıktır.

    "sergiye tekerlekli iskemleyle girilebiliyor mu?"

    sergiye tekerlekli iskemleyle katılmak durumunda olan ziyaretçiler, bilet aldıkları esnada satış temsilcisine durumu bildirmeleri halinde, sergi süresince kendilerine gereken yardım ve destek sağlanacaktır.

    sergide elektrikli tekerlekli iskemleler kullanılamamaktadır ama mekanik tekerlekli iskemleleri sergi mekanında mevcuttur.

    "peki ya sergi bitmeden çıkmak istersem?"

    tüm sergi deneyiminiz boyunca güvenlik ve rahatınızı sağlamakla sorumlu rehberler size eşlik ediyor olacaklar. ancak, yine de bitiminden önce sergiden ayrılmak isterseniz, kolayca ulaşabileceğiniz birçok çıkış noktası mevcut olacaktır.

    "dışarıdan yiyecek içecekle girebiliyor muyuz?"

    sergi alanına dışarıdan yiyecek içecekle girilememektedir.

    "sergiye topuklu ayakkabılarımla katılabilir miyim?"

    sergiye topuklu ayakkabıyla katılmanız kesinlikle tavsiye edilmez. ziyaretçilere sergiye rahat ayakkabı ve giysilerle katılmaları önerilir.

    "sergi süresince diğerleriyle konuşabiliyor muyuz?"

    ziyaretçilerin, hayatlarının bu eşsiz deneyiminde konuşmaları, gülmeleri, keşfetmeleri, soru sormaları ve keyfini çıkarmaları yasak değil, aksine tavsiye edilmektedir!

    deneyim süresi

    sergi deneyimi okul grupları için 1 saat, yetişkinler için ise 1,5 saattir. lütfen girişe hazırlık ve check-in için giriş saatinizden yaklaşık yarım saat önce mekanda olunuz.
    [http://www.biletix.com/…k-grup/66384260/istanbul/tr http://www.biletix.com/…k-grup/66384260/istanbul/tr]
    -----
    tam 25.00 tl indirimli 17.00 tl - gayrettepe metro istasyonu dialog sergi alanı, istanbul

    çok hoş bir deneyim herkese tavsiye ederim. (yukarıda yazsa da birdaha yazma gereği duyuyorum) zifiri karanlık hiçbir şey görmediğiniz ortamda en fazla 9 kişi olarak içeriye giriyor ve 1.5 saat içinde istanbul'un çeşitli yerlerini deneyimliyor ve körlük deneyimini yaşıyorsunuz. gün içinde yapabileceğiniz bazı deneyimleri gerçekleştiriyorsunuz. sizi bir görme engelli rehber yönlendiriyor. (şahsen bizimki oldukça iyiydi) kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. biletleri önceden alın oraya gidip girmeyin sınırlı kişi sokulduğu için yer bulamayabilirsiniz. şahsen biz gidip bir gün sonrasına almak zorunda kaldık. bir süre sonra duvarları tutmamanızı tavsiye ediyorum böylece tam boşlukta kalıyorsunuz daha iyi bir deneyim oluyor. korkmanıza gerek yok rehberler gerçekten iyi. mutlaka deneyimleyin.
    tavsiyem bir süre sonra duvarlara dokunun denmediği sürece dokunmadan ilerlemeniz.
  • bir türlü ısınamadığım etkinlik. kaç kere önünden geçtim gittim, aslında merak da ettim, ama bi varmadı ayaklarım etkinlik alanına.

    bu gibi etkinlikler, her ne kadar "diğer duyularımızın ne kadar güçlü olduğunu keşfetmemize yarayan benzersiz bir deneyim" olarak da tariflense de, özünde "haydi biraz empati yapalım çünkü çok iyi kalpli insanlarız" diyecek kişileri cezbeden samimiyetsiz etkinlikler gibi geliyor.

    görme yetisinin ne kadar önemli olduğu aşikar, keza körlüğün sıkıntıları da muhakkak tahminlerimizin ötesindedir. peki bunu tahmin edebilir hale gelmemiz şart mı ve öyleyse bile yolu bu mu, emin değilim. bu etkinliğin hatta, empati kurabilmekten ziyade, başkasının eksikliğinden kendimize sevinç devşirmeye yaradığına inanıyorum.

    "ay şekerim halimize şükredelim, vallahi zor, çok zor. allah sabır versin."

    körlerin hayatı çok zor. hele ki belli bir yaşa kadar görebilen birinin sonradan kör olması daha da zor. o kişinin hayatındaki diğer insanlar için de hayat zor. eşi için, çocukları için, anne babası için.. bu hayatları kolaylaştıracak bir şeyler mutlaka yapılmalı, ama işte bu vicdan masturbasyonundan fazlası olmalı.

    ilaç kutularında, asansör düğmelerinde ufak ufak başladı bu çabalar.. ama hala o kadar göstermelik.. olsun. yollarda kılavuzluk edecek kaplamalar, genellikle doğru da uygulanmamış fakat, olsun.

    ama hangi tasarımcı, hangi mühendis ürünlerde körleri düşünüyor? anca yakınında bir kör olacak da, öyle.. git karanlıkta bir buçuk saat zaman geçir, çıkınca iphone için nasıl bir uygulama yazsam da köşe olsamın hesabına gir.. toparlayamadım lafımı da..

    düşün; paran var, körsün, ev kiralayacaksın. hangi kira sözleşmesini okuyup da imza atabileceksin? yanında birini götürmek, bir başka deyişle mutlaka birine muhtaç olmak çok mu hoş? bir şeylerin etrafından dolanmak zorunda neden kalınsın? mutlaka bir prosedürü vardır, işte noter huzurunda (kör olan gerçekten notere gittiğinden nasıl emin olacak?) sözleşme okunur, sözlü olarak onay alınır filan, bişeydir.. ya da çok güvendiğin biri, diyelim ki kardeşin kiralar, sen oturursun. bu mu iyi? değil.

    bunun yerine sözleşmenin iki tarafın da okuyabileceği formatta yazılabilmesi düşünülmeli.. teknik müsait, sadece ulaşılabilir/yaygın değil.

    bir kanun değiştiğinde ben vatandaş olarak o kanuna göre hareket etmekle yükümlü değil miyim? kanunu bilmiyordum desem bahane sayılıyor mu bu? sayılmıyor. hadi körüm, gerçekten de bilmiyorum kanunu. okuyamıyorum, herhangi bir yerde sesi kaydı da yok devlet tarafından yapılmış.. bulacağım da yazılımla okutacağım da.. bir de güveneceğim, filan..

    empati filan güzel de, işte, bi sinmedi içime..
  • toplumsal bilincin oluşması için herkesin gitmesi gereken sergi.
    kendi adıma bugün çok güzel bir deneyim yaşadığımı söyleyebilirim. açıkçası bu kadar kapsamlı bir şey beklemiyordum şaşırttı beni. içerisi öyle böyle değil zifiri karanlık kesinlikle bir şey göremezsiniz. girerken o labirentten geçerken uçsuz bucaksız karanlık bir delik gibi. sopalarla yön buluyorsunuz. rehber var o da gözleri görmüyor.
    içeride neler yok ki; park, vapur, tramway, manav, cafe, sinema... adeta gözleri görmeyen bir insanın istanbul'da bir gününü yaşıyorsunuz. sadece bu kadar değil tabi her şey ayrıntısına kadar düşünülmüş, çiçek kokuları, kuş cıvıltıları, denizin sesi, istanbul'un gürültüsü de size eşlik ediyor. diğer insanlarla da sürekli iletişim halindesiniz. tabi sürekli çarpışma da kaçınılmaz..
    rehber çok hakim sanki her şeyi görüyor.. ve çok da eğlenceli; şarkılar, espirilerle çok güzel vakit geçirmenizi sağlıyor. tabi eğlenmenin yanında espiriyle gülerek kurdukları bazı cümleler insanın canını yakıyor. zira misal tramwaydayken biz hiç görmedik tünel taksim arasında neler var anlatın bize dediklerinde içime oturdu...
    bir de zaman çok çabuk geçiyor nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. hepimize yarım saat gibi gelmişti oysa bir buçuk saat olmuş..
    dışarı çıktığınızda ise adapte olmak çok zor. ışıktan rahatsız olmak bir yana bir de sersemleşiyorsunuz.
    kısacası gidin ve gördüğünüz için şükredin. en basitinden bir rengi görmek, ne olduğunu bilmek bile öyle büyük bir mutluluk ki.
  • ne kadar şanslı ve kutsanmış olduğunuzu anlamanızı sağlayacak, gidip deneyimleyebileceğiniz en güzel yerlerden bir tanesi. bugün gitme şansına eriştim.
    sergi size, istanbul'da göremeyen birinin hayatı nasıl yaşadığını ''dokunarak'' anlatıyor diyebilirim. çıktığınız 1,5 saatlik gezi ise inanılmaz bir deneyim olarak yüreğinize ve aklınıza kazınıyor.

    ilk başta karanlık korkutucu gelebilir, kendinizi sudan çıkmış balık gibi hissedebilirsiniz. ama parkurdan çıkıp rehberimizi ilk defa ışıkta gördüğümde, işte o zaman hayatın gerçekliğinden zifiri karanlıktan daha çok korktum. biliyorum ki, her an karanlığa gömülebileceğimi bilmek hayatı daha dikkatli ve görerek yaşamama vesile olacak.

    tek başıma gittiğimden grubumda ismini bildiğim kimse yoktu ama inanın çıkarken her birinin ismini biliyordum, bunun yanında ilk defa yeni tanıştığım insanların seslerine bu kadar dikkat etmiştim, kokularından ayırt ediyordum kimin kim olduğunu o zifiri karanlıkta. oldukça uzun bir süre de isimlerini unutmayacağıma eminim.

    mutlaka gidin, gezin ve rehberinize soru sorun.
  • yer, zaman, beden algısının kaybolduğu; deneyimlenecek en farklı etkinliklerden biri. bitiminde içsel bir sorgulama başlıyor tabi ' bu ülkede, bu insanlar için hayatı neden kolaylaştıramıyoruz?' diye
  • haftaya katılacağım etkinlik. şimdiden heyecanlandım ve açıkçası biraz da ürktüm. 90 dakika zifiri karanlıkta kalmak çok zor geldi. kaybetmekten en çok korktuğum organım gözlerimdir bir de. umarım pişman olmam.
  • biraz empati için, belki biraz da ön yargıları kırmak için fazlasıyla sıradışı -"ve güzel" demeye dilim varmıyor- bir deneyim.

    olay özetle şöyle: görüşün tamamen sıfır olduğu, zifiri karanlık bir günlük hayat simülasyonu yapılmış. yaklaşık doksan dakika boyunca, görme engelli bir rehberin yardımıyla, en fazla sekiz kişiden oluşan bir takımın parçası olarak bu simülasyonda yaşıyorsunuz elinizde değneğiniz ve görmeyen gözlerinizle.

    orada, gözlerinizi kapamaya benzemiyor hiçbir şey. kör ebe oyunundaki gibi, sıkılınca -mızıkçılık yapmış olmak pahasına!- gözünüzdeki bağı çıkarıp atmaya benzemiyor. sesler var, kokular var. bir de dokunuşlar. duyabildiğiniz her sesi duymak, dokunabildiğiniz her şeye dokunmak, koklayabildiğiniz her şeyi koklamak zorunda olduğunuzu düşünün. keyfiniz için değil, ihtiyacınız olduğu için. gerçekten ihtiyacınız olduğu için.

    içeride geçen ilk beş dakika, bir simülasyonun parçası olduğumu bilmeme rağmen, ömrüm boyunca yaşadığım en zor beş dakikalardan biriydi sanırım. belki de en zoru. kalakaldım, bir duvara tutunup oradan ayrılmamak istedim. bir elim duvarda olduğu sürece biliyordum çünkü nerede olduğumu. sağa veya sola doğru bir adım atsam, bir daha eski yerimi yeniden bulamayabilirdim. simülasyon olduğunu bile bile.

    görme engelli olarak tramvaya bindim bugün. vapura bindim, bir köprüden geçtim, bir parktaki banka oturdum, bir kafede meyve suyu içtim, sinemaya gittim, yazı yazdım. ve bunların hiçbirini yardım almadan yapamadım, hiçbirini. simülasyon olmasına rağmen.

    bugün, görme engelli birini tanıdım. ömrünün kırk yılını görerek yaşamış, ancak son dört yılını karanlıkta geçirmiş birini. karanlık dediysem, gerçek anlamda bir karanlık. ışık eksikliği yani. yoksa apaydınlık bir insan kendisi.

    sevinçlerini, hayal kırıklıklarını, mutluluklarını, sitemlerini anlattı vakit elverdiğince. doksan dakika dolduğunda "oldu mu o kadar yahu?" deyince ben, sarılıp "ee, böyle rehberi buldun tabii, su gibi akmıştır zaman!" diye takıldı gülerek. sarıldım, "haklısın vallahi abi" dedim.

    "geçenlerde, taksim'de bir görme engelli... alkol almış, biraz sallana sallana yürüyormuş." diye bir anıya başladı. "çevredeki insanların ona bakışı, 'zaten görme engellisin be adam, bari şunu içme!'den ibaretti. oysa görme engelli de bir insan. sadece gözleri görmüyor. onun da duyguları, hırsları, sevinçleri, öfkeleri var. sadece gözleri görmüyor, sizden tek farkı bu. siz içmek istediğiniz için içebilirken, o neden içemesin ki?" diye devam etti.

    ön yargım yok sanırdım ben. yani bu deneyimin başında "ön yargılarınızdan kurtulacaksınız" dediklerinde, "ne ön yargısı yahu? görme engelli birine ne ön yargım olur ki benim? yardım ediyorum hatta elimden geldiğince." diye düşünmüştüm. kendimi bir an taksim'e gönderdim, sallana sallana yürüyen o görme engelliyi gördüm karşımda. "içme şunu be adam!" diye düşünmedim belki ama, "ah be abi" dedim, "yapma şunu be". rahatsız oldum sonra.

    bugün, görme engelli biri gözlerim oldu benim. görme engelli biri gösterdi sağımı, solumu, karşımda ne olduğunu, nereye basmam gerektiğini. farkında olmadığım ön yargılarımı kırdı o görme engelli. ne de iyi yaptı o görme engelli.

    doksan dakika bitince çıktım ben simülasyondan. ışığı ilk görüşüm o kadar rahatlattı ki beni, koşup sarılacaktım neredeyse ışığa. o da benimle ışığa doğru yürüdü ama göremedi ışığı. acınacak bir şey de değil bu onun için. sadece farkında olunması gereken bir şey. onu normal bir birey olarak görüp, yaşamını olabildiğince kolaylaştırmak -en azından zorlaştırmamak- gerekiyor sadece. isteği bu kadar. öyle söyledi.

    tercihen bir veya iki arkadaşla gidip bir yaşamak lazım. giriş kapısında soğuk soğuk durduğun, bir baş selamını bile esirgediğin, tanımadığın o takım arkadaşlarınla içeride -yalnızca doksan dakikada- samimiyeti ilerletip diyalog kurmak ve rehberin ettiği lafları aklının bir köşesine not edebilmek için bile değer.

    "bakın, vapurdayız. pek çoğu boş boş denize bakıyor şimdi, dalgalara dalıyor gözleri. biz ise rüzgarı hissediyoruz, martıları duyuyoruz, havayı kokluyoruz. denizi görüyoruz."
  • bu serginin ilanları bir yerlerde gözüme çarptı geçenlerde. görme engellilerin yaşadığı sıkıntıları her zaman empati yapmışımdır bir nebze olsun onları anlayabilmek için. ilk fırsatta gitmek istiyorum. gitmeden önce internette araştırmak istedim. şöyle bir sayfa buldum sergiyi araştırırken. sergiyle ilgili gerçek anlamda bilgi veriyor. blog sahibi spoiler da vermiş, gitmeden spoilerı okumak istemedim ama dayanamadım. gitmiş kadar oluyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap