3 entry daha
  • bir türlü ısınamadığım etkinlik. kaç kere önünden geçtim gittim, aslında merak da ettim, ama bi varmadı ayaklarım etkinlik alanına.

    bu gibi etkinlikler, her ne kadar "diğer duyularımızın ne kadar güçlü olduğunu keşfetmemize yarayan benzersiz bir deneyim" olarak da tariflense de, özünde "haydi biraz empati yapalım çünkü çok iyi kalpli insanlarız" diyecek kişileri cezbeden samimiyetsiz etkinlikler gibi geliyor.

    görme yetisinin ne kadar önemli olduğu aşikar, keza körlüğün sıkıntıları da muhakkak tahminlerimizin ötesindedir. peki bunu tahmin edebilir hale gelmemiz şart mı ve öyleyse bile yolu bu mu, emin değilim. bu etkinliğin hatta, empati kurabilmekten ziyade, başkasının eksikliğinden kendimize sevinç devşirmeye yaradığına inanıyorum.

    "ay şekerim halimize şükredelim, vallahi zor, çok zor. allah sabır versin."

    körlerin hayatı çok zor. hele ki belli bir yaşa kadar görebilen birinin sonradan kör olması daha da zor. o kişinin hayatındaki diğer insanlar için de hayat zor. eşi için, çocukları için, anne babası için.. bu hayatları kolaylaştıracak bir şeyler mutlaka yapılmalı, ama işte bu vicdan masturbasyonundan fazlası olmalı.

    ilaç kutularında, asansör düğmelerinde ufak ufak başladı bu çabalar.. ama hala o kadar göstermelik.. olsun. yollarda kılavuzluk edecek kaplamalar, genellikle doğru da uygulanmamış fakat, olsun.

    ama hangi tasarımcı, hangi mühendis ürünlerde körleri düşünüyor? anca yakınında bir kör olacak da, öyle.. git karanlıkta bir buçuk saat zaman geçir, çıkınca iphone için nasıl bir uygulama yazsam da köşe olsamın hesabına gir.. toparlayamadım lafımı da..

    düşün; paran var, körsün, ev kiralayacaksın. hangi kira sözleşmesini okuyup da imza atabileceksin? yanında birini götürmek, bir başka deyişle mutlaka birine muhtaç olmak çok mu hoş? bir şeylerin etrafından dolanmak zorunda neden kalınsın? mutlaka bir prosedürü vardır, işte noter huzurunda (kör olan gerçekten notere gittiğinden nasıl emin olacak?) sözleşme okunur, sözlü olarak onay alınır filan, bişeydir.. ya da çok güvendiğin biri, diyelim ki kardeşin kiralar, sen oturursun. bu mu iyi? değil.

    bunun yerine sözleşmenin iki tarafın da okuyabileceği formatta yazılabilmesi düşünülmeli.. teknik müsait, sadece ulaşılabilir/yaygın değil.

    bir kanun değiştiğinde ben vatandaş olarak o kanuna göre hareket etmekle yükümlü değil miyim? kanunu bilmiyordum desem bahane sayılıyor mu bu? sayılmıyor. hadi körüm, gerçekten de bilmiyorum kanunu. okuyamıyorum, herhangi bir yerde sesi kaydı da yok devlet tarafından yapılmış.. bulacağım da yazılımla okutacağım da.. bir de güveneceğim, filan..

    empati filan güzel de, işte, bi sinmedi içime..
141 entry daha
hesabın var mı? giriş yap