• öncelikle gayemin avukatlık mesleğiyle olmadığını, aşağıda vereceğim linkte bir avukatı işaret ettiğimi bilmenizi isterim. vereceğim linkte bulunan haberdeki kişilerle uzaktan yakından tanışıklığım olmadığını da söylemeliyim.

    gerek ekşisözlük gibi sosyal platformlarda, gerek meclis’te, gerek televizyonda, gerekse sivil toplum kuruluşları nezdinde düzenlenen eylemlerde yıllarca kadın hakları savunuldu. ki naçizane ben de o hakları savunanlardan biriyim.

    izmir’de bir olay oluyor ve bir erkek(!) karısını sebebi önemli olmaksızın şiddetli bir biçimde dövüyor. olay önce yargıya sonra basına yansıyor ki ben de birkaç dakika önce gördüm. kadının bacaklarındaki izden şiddetin boyutunu anlamanız mümkün. yargıya taşınan olay sonunda sanığın avukatlığını bir başka kadın yapıyor. yani bir kadın, kaynağı ne olursa olsun -para, isim duyurma ya da daha ulvi sebepler- başka bir kadına ağır şiddet uygulayan birini savunabiliyor.

    kadının kadına yaptığı kötülüğü hiçbir erkek yapamaz. ve bir kadın özgecan aslan’ın, münevver karabulut’un katillerinin minyatür bir örneğini savunabiliyor.

    link
  • utanç verici...
  • işin etik kısmı bir yana, parasına bakıyordur. yoksa, karısına el kaldıran şerefsizin işlediği suçun neresini savunacaksın. ha, kadına el kaldıran bu rezil yargı sürecine girerse, bahse konu avukat, malum politik ortamın avantajlarından faydalanarak adamın çok komik --ödül gibi bir-- ceza almasını sağlayabilir. ya da, mağdur durumdaki kadının gözünü korkutabilir. ben avukatı suçlamıyorum. bunların işçi konumunda olanları, bankalar adına borçluların peşinden koşturuyorlar. kaldı ki, o borçluların büyük bir çoğunluğu da kendileri gibi işçi/emekçi. kısacası, herkes ekmeğinin peşinde. kimseyi yargılamıyorum.

    ve karısına dayak atan öküzün bile avukat tutma hakkı var. benim sorunum bununla değil, adamın eşine dayak atma hakkını kendisinde görmesinde. açık bir şekilde söylüyorum: kadına el kalkmaz. kadına el kaldıran insan değildir. başka bir şey olmuştur; ama, o şeyin insan ile uzaktan yakından alakası yoktur.
  • o değil, bir de konu mahkemeye gidiyor, ciddi ciddi koca hakim dosyayı okuyor! oysa ki, sanık feminazi teşkilatına bir gece ansızın teslim edilmeli idi. onlar cezasını verirler, kadına elleyenlerin o elini ateşle temizlerlerdi.
  • kadinin kadina yaptigi kotulugu hicbir erkek yapmaz. dogru.
    adam karisini dover, kadin avukat adami savunur. savunanin yaptigi kotuluk daha buyuk. enteresan.
    kadin mesleginin gereklerini yaptigi icin hemcinsi tarafindan bir insani dovmekten daha buyuk kotuluk yapmakla elestirilir. komik.
    jinekologa gidip illa doktor kadin olsun demekle ayni kafa, belki ondan daha beter, onun feminist gecineni.
    bu yorumdan dolayi yazari doven olursa- kadin ya da erkek farketmez- ben hic ucret almadan savunurum, haksiz tahrikten indirim almayan ne olsun...
  • şüpheliyi mahkemeye sevk eden savcıdan, sanığı yargılayan hakim ve mahkeme üyelerinden hiçbir farkı olmayan avukat. yargılama ve savunma sanık hakkında yapılır. hükümlü hakkında değil. yoldan geçen vatandaşın gazete haberi okuyarak verdiği hükmün hukuk dünyasında hiçbir önemi yoktur.

    avukatın ismini öğrendiğim an başlık sahibinin doğrudan kendisini hedef gösterdiğini kendisine bildireceğim. meslektaşlarımıza tamamen yasalar çerçevesinde ifa ettikleri görevleri nedeniyle alenen hakaret edilmesi cidden canımı sıkıyor artık.

    suçlu olduğunu düşündüğünüz, preslenerek yok edilnesini istediğiniz şahıslar, yıllarca tutuksuz yargılanıyor ve yıllarca toplum içinde yaşıyor.on binlerce insandan mal ve hizmet satın alıyor. aldığı bu mal ve hizmetler sayesinde hayatta kalıyor. bazıları türkçe bilmiyor, mahkemede farklı bir dilde savunma yapıyor ve bu savunmaları tercümanlarca çeviriliyor. bu tercümanlar adamın kendi haklarını savunmasına aracılık ediyor, fakat tercümanlar suçu övmekle itham edilmiyor. mahkeme üyeleri sanık hakkında vatandaş gibi doğrudan hüküm kurmak yerine , sorgusunu yapıyor, savunmasını dinliyor,katipleri ise utanmadan bu savunmaları zapta geçiriyor, bak sen şu utanmazlara.

    geçenlerde bir taksici, hırsızı katili nasıl savunuyorsunuz diye soruyor. sen hırsızı katili nasıl gideceği yere ulaştırıyorsan aynen o şekilde savunuyoruz güzel kardeşim. fırıncı bunlara nasıl ekmek satıyorsa, hükümlü mahkuma cezaevi tabibi nasıl tedavi uyguluyorsa aynen o şekilde yapılıyor işte. işin iç yüzünü, şüpheli, sanık, hükümlü açıkça ikrar dahi etse bilemeyiz. bunun vicdan muhasebesini yapmak da , sanık hakkında hüküm vermek de, hükümlüye cezamızı kesip toplum dışına itmek de bizim görevimiz değil. kendi linç kültürünüze katılmayan insanları suçu övmekle itham ediyorsunuz hepsi bu. herkes aynı barbarlık ve bilgisizlik düzeyinde olmak zorunda değil.

    hakkında ceza davası açılan şahıs, kalkıp avukata gidip, ben karımı şöyle dövdüm , ben kavga ettiğim adamı afiyetle öldürdüm, hadi git mahkemeye de dövmeyi öldürmeyi akla diye gelmiyor.mahkemelere çıkıp, bir insanın bir başka insanı darp etmesinin ne kadar da gerekli ve güzel bir davranış olduğunu söyleyerek savunma yapılmıyor. somut olayın mevzuatımızda nereye isabet ettiğinin tahlilinde, müvekkilimizin lehine olacak konularda mahkemeyi bu isabetli tahlile yönlendirmeye çabalıyoruz. sanığa hukuk ve mevzuat dilinde mahkeme ile iletişimini kuvvetlendirmek babında bir nevi tercümanlık ediyoruz. avukatı failin suç ortağı görmek, olay mahalline varıp delilleri karartan bir tetikçi gibi lanse etmek, en hafif tabiriyle gelişmemişliktir, barbarlıktır, dağlılıktır.

    meslektaşlarımızın bu şekilde küçümsenmesine asla izin vermeyeceğiz. bilginiz olsun.
  • kocayı savunan avukat bir tarafa bir de savcıların görevlerinden birinin "sanık lehine de delil toplamak" olduğunu duysa hasedinden çatlayacak yazar beyanı.

    not: karısını döven adam adam değildir o ayrı.
  • bu avukatın varlığı hukukun olmazsa olmaz unsurlarından biridir. buna bozulan insandan da kimseye fayda gelmez. avukata gerek yoksa savunma hakkına da gerek yok, savcıya da, hakime de. kafaya gel.
  • kişi ne suç işlemiş olursa olsun mahkemede kendini savunamaz, avukat gerekir. onun içindir.
  • toplum olarak olayları ne kadar da büyütüyor ve abartıyoruz. kadına şiddet yükselince buna karşı gösterilen tepkilerin de misliyle artması ve artık bunun bir tepkiden ziyade bir baskı unsuruna dönüştüğünü görmek ne kötü.

    kadına şiddet uygulayan birini savunacak değilim. fakat birisi böyle bir halt yemişse, bunun cezasını hukuk önünde ödeyecektir zaten. burada asıp kesmenin bir anlamı yok.

    sanığın avukatının kadın olmasına gelirsek. her ne kadar suçlu da olsan, hukuken kendini savunma hakkın vardır. bunun için de hukuk bilgisi olan bir kişinin, nam-ı diğer bir müdafiin yardımını talep edebilirsin. devlet de sana bir avukat atar, onun da cinsiyetine bakmaz. üstelik görevlendirilen avukat, bir engel ve ya ret sebebi yoksa görevlendirmeyi kabul etmekle mükelleftir.

    o yüzden de sanığın avukatı da kadınmış gibi bir argümanla eleştiri yapmak oldukça abes. avukat da ayak üstü yalan söyleyip müvekkilini aklayacak değildir. o kişinin haklarını korumak ve yargılamanın adil bir şekilde yapılmasını gözetlemek zorundadır. usûl eksiklikleri varsa bunu söyler, haksız tahrik varsa haksız tahrik var der, cezada indirim yapılması ve ya şahsi cezasızlık vs. varsa bunları dile getirerek müvekkilinin savunma faaliyetine katkıda bulunur.

    bu işler tek taraftan bakarak olmuyor sevgili sözlük yazarları. evet, ortada bir kadına şiddet ve bunun faili bir erkek olabilir. toplum olarak tepki gösterilmesini de belirli bir noktaya kadar anlayabilirim. fakat zaten hukuk önünde bu kişi yargılanacaktır, o yüzden burada atıp tutmanın da hiçbir anlamı yoktur. olaya diğer cepheden de bakmalı ve olayın iç yüzünü bilmeliyiz. bilmediğimiz detaylar, konuyla ilgili düşüncelerimizi değiştirebilir. o yüzden ön yargılı olmamak gerekir.
hesabın var mı? giriş yap