• bana kalırsa net gerizekalılık ama yapacak bir şey yok. hayır bir de "hukuk algısı" yönünden öyle acınacak bir toplumda yaşıyoruz ki, şu kazuistik yöntemi bile anlamayan insanlara laf anlatmaya çalışıyorsun.

    bakın sevgili arkadaşlar,

    1. kazuistik yöntemde, her bir somut olay teker teker düzenlenir. ayrı ayrı.
    2. her bir olayın da ayrı bir yaptırımı veya sonucu olur.

    buraya kadar okey miyiz?

    3. önünüzde hangi olay varsa, direkt olarak onun düzenlendiği maddeye bakmanız gerekir.
    4. netice olarak, a olayı mesela üçüncü maddede düzenlenmişse, siz ona kalkıp b olayı için düzenlenen beşinci maddeyi = uygulayamazsınız.

    anlamayan var mı bunu?

    o halde devam edelim,

    5. "hm bunun yaptığı şey a olayına benziyor, aslında 3. maddeyi uygulamam lazım ama tam olarak a da diyemiyorum, ben en iyisi 5'i uygulayayım. kesin bir yerden bir şeyler çıkar." = diyemezsiniz.

    çünkü sevgili arkadaşlar, kazuistik yöntem tam da bunu yapamamanız için tasarlanmış bir şeydir. bu yöntemde yorum yoktur. bir şey ya a'dır ya değildir, üçüncü bir hal imkansızdır. 3. maddeyi uygulayamıyorsanız, sırf a'ya benzediği için 5'e de gidemezsiniz. çünkü beşinci madde, a'ya benzeyen olaylar için düzenlenmemiştir. oraya sadece b'ler girer.

    hala tamam mıyız?

    6. "ya bu a işte bildiğin ama ispatım yok. basayım üçüncü maddeyi, gitsin derdini marko paşa'ya anlatsın" diyemezsiniz. çünkü bak yukarıda ne dedik, bir şey ya a'dır ya değildir. ve a olduğunu ispatlayamadığınız hiçbir şeye a muamelesi yapamazsınız.

    okey?

    *
    işte türkiye yargısına bunu anlattığım gün, o gün ölmek yasak.
  • yasa yapılırken kullanılan yöntemlerden olaycı yöntemdir. bu yönteme göre hazırlanan yasalar, her somut olay öngörülmeye çalışıldığı için çok ayrıntılıdır, ancak buna rağmen her olayı öngörülemediğinden iyi bir yöntem değildir. özellikle anayasaların daha soyut, kısa ve ilkelere dayalı olanları idealdir.
  • bu anlayışa göre yargıtay içtihadı birleştirme dairesi diye bir organ olmaz.

    herhangi bir yasanın sonuçlarına ilişkin olarak yargıtay daireleri farklı kararlar veriyorlarsa, kanun koyucunun müdahalesi, yasayı kauzistik bir anlayışla yeniden düzenlenmesi gerekir.
  • hukukla ilgili bir yöntem. bireysel fikrim her olayın kendi koşulları içerisinde değerlendirilmesinden yana. tıpkı tarihi olayların kendi döneminin ve şartlarının
    koşullarına göre değerlendirilmesi gerektiği gibi.

    belirli bir çerçeve çizilip ana hatlarıyla kurallar belirlenebilir, fakat bütün detaylarıyla
    henüz olmayan bir şeyi detaylandırmak tam manasıyla olamayacaktır.
  • kanunlaştırmada olaya dayanan yöntem. daha spesifiktir ve hakimin yorum yetkisi kısıtlanır.

    bana kalırsa sağlıklı değildir. tam karşıtı soyut yöntem'dir.

    alman anayasası buna benzer şekilde ayrıntılıydı sanırım. ama tam değildi.

    örnek olarak verilebilir:

    (bkz: allgemeines landrecht für die preussischen staaten)
  • hukukta bi boka yaramayan yöntemdir. hatta merhum prof. dr. dural bunu açıklarken, prusya land kanunundan örnek verir: prusya land kanunu, tıpkı bizim mecelle gibi çeşitli hukuk dallarından oluşan bir külliyattır ve 30.000'i aşkın öğeden/maddeden(?) oluşur. fakat bu kanun düzenlediği yüzlerce konu ve binlerce maddeye rağmen eksik ve yetersiz kalmıştır.

    çünkü her şeyi kitaba yazamazsınız. mutlaka kitapta olmayan bir şey hayatın akışı gereği karşınıza çıkacaktır. onu önceden bulup öngörmek ilahi bir yetenek olsa gerek. kanun koyucu kural koyarken genelden yazar ki uygulanabilmesi ve yorumlanması mümkün olsun.

    mesela idare, askeriye falan çok sever kazuistik yöntemi. onlarda emrin yorumlanması diye bir şey olmadığından ne yazıyorsa odur. "pencereden dışarı sarkılmayacaktır" gibi bir hüküm bile yeterince kazuistik değildir. basit bir şeyi düzenlerken bile onlarca maddeden oluşan yönergeler, yönetmelikler, uyulması gereken kurallar listesi yaparlar. mesela bu konuda bizim de kazuistik yöntemle yapıp yöntemi eleştirdiğimiz normatif şeye* bakılabilir: (bkz: plaj görgü kuralları/@traianus01) (bkz: #110766822)

    fakat hukukçular böyle yapamaz, ben bu kuralları yazarken aklıma bir sürü ihtimal geldi, onları yazabildim. bizim öngörmediğimiz bir şeyin, durumun olmaması o kadar olasıdır ki, örneğin, plajdaki şezlonglara sıçmak yasaktır demedik. ama elemanın gelip biri sıçabilir. işte hukukçu, daha doğrusu norm koyucu kazuistik yöntemle norm yapamaz. ortak kullanılan eşyaya zarar vermek yasaktır yazmak zorundadır, bizim plaj örneği için söylüyorum.

    kanundan kitaptan gidelim, kasten öldürme suçunun ne şekilde işleneceğine dair farklı maddeler bulunur bulunmasına da, gene seçimli hareket mevzuu vardır burada da. bıçakla mı öldürdün, yoksa süpürge sapıyla mı, orasıyla ilk aşamada ilgilenmez hukukçu, daha doğrusu bıçakla öldürmeyi ayrı, süpürge sapıyla öldürmeyi ayrı ayrı düzenleyemez. ama kazuistik yöntemle başlarsın tüm kesici delici yakıcı... alet ve ateşli silahları saymaya. bu bir örnek.

    keza işin medeni kısmında bu daha da bellidir, zaten cezacılarda kıyas yasağı vardır, o açıdan hukuk hakiminin en azından yorum konusunda kafası rahattır. mantıklı ve adil olduktan sonra istediği gibi (öyle çok da istediği gibi değil ama:) yorar ve karar verir.

    kazuistik yöntem ilkelliktir, hamallıktır, demodeliktir ve biraz da aslında "ama biz demiştik" demek için yapılır. peki ama ya demediysen?
hesabın var mı? giriş yap