• öncelikle (bkz: michael jackson şarkıcısı) fakat ''kedi'' başlığında incelense arada kaynayıp gitmesi muhtemeldi bu güzel belgeselin. ayrı bi' başlık açılması iyi olmuş.

    sonradan gelen edit: işbu entry yazıldığında başlık '' kedi filmi'' şeklindeydi. sonradan kedi film şeklini almış.

    uzun zamandır izlemek istiyordum fakat hiçbir kaynakta bulamıyordum. zannediyorum ki benim gibi çok insan vardı. fakat başka sinema kapsamında 8 haziran itibarı ile gösterime giriyormuş. gidip izlemek farz oldu.

    https://www.facebook.com/…/videos/1334132286683217/

    gittim, izledim.

    bu gece kadıköy rexx'te, filmin yönetmeni ceyda torun'nun da katılımıyla, vizyon öncesi ön gösterim yapıldı. filmden sonra da yönetmen ile soru-cevap bölümüne geçildi. aklımda kalan birkaç notu aktarayım.

    - rexx'in en büyük salonu olan 1 numaralı salonun (ortalama 600 kişi kapasiteli) yüzde 70'inden fazlası doluydu. geçenlerde aynı salonda tereddüt'ü izlemiştim aynı şekilde o da ön gösterimdi ondan kesinlikle daha kalabalıktı.

    - ceyda torun'u oldukça sempatik ve doğal buldum.

    - filmin çekimleri 2014 yazında yapılmış ve 2.5 ay sürmüş.

    - filmde anlatılan 7 kedi hikayesinin tamamı istanbul'un avrupa yakasından. anadolu yakasında geçen hikaye yok. yönetmen caddebostan, göztepe gibi semtleri dolaştığını, ham materyal içinde buralardan da hikaye olduğunu fakat filme konabilecek bütünlükte hikaye çıkmadığını söyledi.

    -filmin blu ray'ı temmuz ayında çıkacakmış. filme koyamadıkları birçok extranın ve son elemede filme konmayan 2 hikayenin de bunun içinde olacağını söyledi.

    - izleyiciler tarafından sorulan bi' soru üzerine hikayesi anlatılan yedi kediden biri olan duman'ın öldüğünü üzülerek öğrendik. psikopat ve gamsız hala hayattaymış.

    - abd gösterimlerinde, insanların türkiye'yi hiç böyle düşünmediklerini, türk insanının kediler konusunda bu kadar duyarlı olabileceğini tahmin etmedikleri şekilinde izleyenlerden geri dönüş almış. bu filmle bu algıyı bi' nebze de olsa değiştirebildiği için çok mutluydu.

    - filmin şu ana kadar yaptığı hasılat yapımcının verdiği bütçeyi karşılamış.
  • geçen hafta atina'da "oi gates ths konstantinoupolis" adıyla yunanca altyazılı olarak gösterime giren, vesileyle cümbür cemaat izlediğimiz film. oldukça ilgi çektiğini gördüm, bir edebiyat dersimizde de bahsi geçince izlemek istedim. istanbul sahneleri herkese bir iç çektirirken, aynı şeylere gülüp içlenmek de mutlu etti. salonda çoğu insanın ara sıra kendi kedisinden ya da iyi tanıdığı bir minnoştan "bizimkisi de şöyle..." diye bahsetmesi de güzel bir ekleme oldu filme.

    --- spoiler ---

    bülent üstün'ün kedi cenazesi hikayesine müslümanı hıristiyanı tüm salon hunharca güldük.

    --- spoiler ---

    ülkede bütün olan bitenden sonra iyice umutsuzluğa kapılmışken, güzel insanların aslında halen bir yerlerde var olduğunu bilmek umutların henüz tükenmediğini gösteriyor. film bittiğinde ise bir sokak dolusu analı yavrulu kediyi beslemiş, sevip okşamış gibi mutlu çıkıyor insan sinemadan. elbette çok daha farklı ayrıntılar verilebilirdi ama her şeyi insanın gözüne sokmadan, sokaklarda kendi kendine dolaşırken izler gibi anlatışı hoş olmuş bu filmin. ödülü de bol olur dilerim.
  • tatlı mı tatlı bir belgesel.
    ağırlıklı olarak kedili mahallelerde çekildiği için en çok cihangir ve nişantaşı civarlarında çekim yapılmış.
    bu nedenle birkaç saatliğine istanbul'u bu semtlerin içinden izlemiş olduk ve durup dururken bu minnoşlar yüzünden istanbul'a olan duygularım coştu.
    kedilerin gözünden bakınca sanki her yer beton olmamış, taksim mahvolmamış, sokaklarda çeşitli insanlık dramları yaşanmıyor ve mahalle sakinlerinin tek derdi sokak hayvanlarının sağlığıymış gibi geldi bir anlığına.
    sokak hayvanları için didinip duran merhamet dolu insanları görünce içim ısındı.

    farkettim ki istanbul'u sevmek hem güzel hem acı veriyor.
  • istanbul kedilerinin tapesi yayınlanacakmış bu isimle. yönetmen de ceyda torun'muş.

    http://bantmag.com/…el-nine-lives-cats-in-istanbul/
  • bu filmi sinemada izlemenin en güzel yanlarından biri de, o anda tıpkı sizin gibi hisseden bir salon dolusu insanın içinde olduğunuzu bilmeniz. bir buçuk saatliğine de olsa, bu dünyadaki yalnızlık hissiniz azalıyor, erteleniyor. beğeneceğimi biliyordum da, bu kadar bayılacağımı vallahi ben bile tahmin etmemiştim.
  • bugün üç kedisever arkadaş izledik bu belgeseli. kanyon'daki salonun yarısının dolu olması beni mutlu etti açıkçası. başta bir endişe duydum, sıkılır mıyım acaba diye ama, film akıyor. başından sonuna kadar sırıtarak izliyorsunuz. bir de herkes kedici olunca, aynı tepkilerle izlemek hoş bir duygu.

    tabii belgeselin "istanbul" yönünü de es geçmemek gerek. insan eli bu şehri ne kadar mahvederse de etsin, istanbul'un asgari güzellik eşiğinin altına hiç düşmeyeceğini bilmek de ayrı bir huzur nedeni.

    bu şehir, kedileriyle çok güzel.
  • bizim evdeki kediyi heyecanlandırmasa bile beni ziyadesiyle heyecanlandırmış kedi belgeseli.
    bak oğlum seninkilerin filmi çıkmış dedim, sen ne konuşuyorsun lan değişik dedi yürüdü gitti.
  • istanbulsever ve kediseverlerin bayilacagi (kotu kedi serafettin dahil) istanbul kedilerinin hikayelerini anlatan cok guzel bir belgesel. bir cok festivalde yer aldiktan sonra su aralar amerika'da gosterime girmis, baya da popular olmus ayrica.
  • turkiye'den abd'ye ihrac edilip ciddi basari yakalayan ilk film olmustur. baska bilen varsa yazsin. cok cok az sayida sinemada/sehirde gosterime girmesine ragmen 2.5 milyon dolar hasilat diyorum.

    ayrica medya cok ilgi gostermis, %97 rotten tomatoes skoruyla bu senenin elestirmenlerin en begendigi filmlerinden biri olmustur. oscar'a secilir mi bilmem.
  • bu filmi ancak dün izleme fırsatı buldum. inanılmaz güzel, iç ısıtan tatlı bir film. kedi sahipleri, kediler, mekanlar, şarkılar, her şey güzel, harika bir aktarım olmuş. istanbul'da yaşıyorsanız ve kedilerle içli dışlı bir insansanız yeni bir şey görmeyeceksiniz belki ama zaten kedilerle içli dışlı bir insan, her biri farklı karakterde olan bu hayvanları seyretmekten, hikayelerini dinlemekten hiçbir zaman sıkılmaz.

    benim şansım san francisco'da, yabancı bir kitleyle seyretmek oldu. sokaklarında hiçbir evcil hayvan bulunmayan bu şehrin sakinleri kedilerin her hallerine şaşırdılar. binanın çatısında gezen, insanlardan haraç toplarmış gibi yiyecek bir şeyler toplayan, camında belirip, pozdan poza girip, kendini zorla eve aldıran, balıkçıdan balık çalan (göz hakkı diyelim) kediler bizim için çok güzel ama nihayetinde sıradan hikayeler, onlar için ise olağanüstü, müthiş keyifli görüntülerdi.

    filmi sitesinden satın alabiliyorsunuz. itunes, amazon gibi ortamlarda da var.

    https://www.kedifilm.com/
hesabın var mı? giriş yap