• -
    ''kız arkadaşın var mı?'' diye sordu.

    ''bazen.''

    ''o nasıl oluyor?''

    ''sadece sarhoşken gidiyorum. bazen içeri alıyor, bazen almıyor. hiçbir şey içmiyor ama kafası benden güzel. komşulara kuzen numarası yapıyoruz. karışık bir durum.''

    ''onu elinde tutmak istiyor musun?''

    ''bazen.''

    ''o zaman onu sürekli suçla,'' dedi. ''bazen suçlama sürekli suçla. suçsuzluğunu kanıtlayamadığı sürece sana kötü davranamaz.''

    ''niye öyle yapsın ki?''

    ''çünkü kadınlar doğuştan suçlu olduklarına inanmaya yatkındırlar.''
    -
    emrah serbes afili parçalar (madde 85: hisler ansiklopedisi)
  • her hıçkırıktan, büzülmüş dudaktan, dolmuş gözden, unutulmuş doğum gününden, selam vermeyen arkadaştan, kırık kalpten, olumsuz düşünceden, hissedilen acıdan, duyulmuş öfkeden, bozuk plaktan, kesilmiş ağaçtan, yetim çocuktan, aç yatan insandan, karşılıksız aşktan, esirden, mahkumdan, infazdan, düşük nottan, az maaştan, edilmemiş ibadetten, çöpe atılan ekmekten, yerine getirilmemiş sözden, kokmuş çöpten kendine pay çıkarmak.

    ben böyle böyle duygusal oldum, yoksa aptal mı?..
  • sizi en çok seven, sizi ne olursa olsun hep sevecek olan birini; aslında hep çok sevmeniz gereken, ya hep sevdiğiniz ve seveceğiniz birini de aslında, artık sevmiyor gibi hissettiğinizde de oluyor.. bunu hiç söylemiyor, bunun aksini kendinize ispat gibi, sizi duymasa da belki anlamasa da elini her tuttuğunuzda ona söylediğiniz birini, içten içe sevmiyormuşsunuz gibi hissettiğinizde..

    böyle ona baktığınızda artık onu sevdiğinizi anımsayamadığınızda oluyor.. acıya bulanık bir sürü his belki, ama sevgi olmayınca hissettiğiniz.. işte o zaman kendinizi sadece suçlu değil, böyle çirkin, kirli, kötü ve hatta katil gibi bile hissedebiliyorsunuz.. tüm samimiyetsizliğiniz suratınıza öfke ile çarpıyor.. bu çok boktan bişey..
  • şu hayatta yaptığım en iyi şeydir sanırım. isteyerek ya da zorla. küçüklükten beri bu duyguyu bilerek büyüdüm. suçlu yoksa ortada nöbetçi olarak ben varım. kimseye hesap sormadım soramadım. neyse ya suç bende derim konu kapanır.
  • sonucun müsebbibi olmamanıza rağmen karşı tarafın zeytinyağ gibi üste çıkma becerisi sebebiyle olabilmekte. kendinizi savunma, aklama fırsatı bile bulamazsınız.
  • kendine göre doğru olduğuna inandığı davranışı realize etmesi sonucunda etraftaki gözlerin -ki bunlar bu olayı tasvip etmeyen insanlar topluluğudur- kişiyi suçlar bakışları altında insan vücudunu iliklerine kadar kaplayan histir.
  • kendini suçlu hissetmeyi egosu kabarıklara özgü sanırdım. o kadar önemli insanlar ki etrafta olan biten her kötü şey, her üzüntü, sıkıntı, çile onlar yüzünden. durum hiç öyle değilmiş. koca gezegende kendini sadece çürüyüp yok olacak bir organizma, şanslıysa çiçeğe böceğe karışıp, sonsuzluk zincirinde bir halka olarak gören birinin bile suçluluk duygusuyla tanışabileceğini fark ettim. tanışma çok sert bir çarpışma ile gerçekleşti. etkisini hiçbir zaman yitirmeyecek gibi. zamanla çarpışma titreşimlerinin büyüdükçe etkisini yitirmeyeceği gibi. hep aynı şiddetle kalacak gibi.
  • (bkz: vicdan)
    (bkz: pismanlik duymak)
  • gecicidir...

    bir sure sonra ara sira kafaya takilan "keske" ye birakir yerini...

    o keske de gider zamanla, gulumseyerek hatirlanan seyler kalir geriye...

    pismanliktan farkli degerlendirmek yerinde olur. pismanlik hayata dairdir...
hesabın var mı? giriş yap