• zeytinyağlısına bayılıyorum. uydurma bir tarifim var. yalnız benim yemek tarifi anlayışım "kafana göre" olduğundan biraz farklı gelebilir. buyurun:

    malzemeler: (iki kişilik)

    iki adet pırasa
    bir adet havuç
    on adet kereviz sapı
    istediğiniz ölçüde zeytinyağı
    kekik
    pul biber
    tuz

    bonus: yakışacağını düşündüğünüz diğer baharatlar.

    yapılışı:

    pırasaları taze soğan gibi doğruyoruz ve zeytinyağında kavuruyoruz. üzerine ince doğranmış havuç ve kerevizlerimizi ekliyoruz. biraz daha kavurduktan sonra baharatlarını ekleyip kapağını kapatıp kısık ateşte pişiriyoruz. kaç dakika pişecek derseniz havuçlar yumuşayıncaya kadar.

    sonuç: aşırı kolay ve aşırı lezzetli bir yemek. yanında salata ve sarımsaklı yoğurtla harika gidiyor.

    afiyet olsun.
  • evde bulunca "aaa bloody mary yapayım o zaman" diye çılgın attığım malzeme.
    ulan başka hiç bir şey yokmuş ama demiş bulunduk diye gittik aldık yaptık.
    "aaa kıyma var, neden alinazik yapmıyorum" demek gibi oldu
  • diyet yaparken cips niyetine çıtır çıtır yiyebileceğiniz, muhteşem aromalı tadıyla doyum olmaz bir yiyecekken, türkiye'de bulabilmek için mucizeye ya da macrocenter'a ihtiyacınız olan sebze.

    ülkece manyak miyiz neyiz, kereviz sapını neden yemiyoruz ve satmıyoruz kardeşim?

    yiyin, yedirin.
  • elit tariflerin yanina kendi tembel tarifimi birakmaya geldim. kereviz sapi, salataya asiri yakisir, mutlaka koyun. ben rokayla asiri yakistiriyorum.

    ama konumuz bu degildi.

    bir dilim ekmegi aldiniz, koy ekmegi veya tam bugday olabilir.

    uzerine lor peyniri surdunuz, lor fazla saglikli gelirse, şlaaaps diye yapistirin labneyi.

    uzerine ince ince kiydiniz kereviz sapini, yapraklarini serpin. lopcuk lopcuk yiyin sonra. olamaz boyle bir lezzet.

    garantisi benim, begenmeyen tembelovskiler beni bulsun, kesin bir seyi yanlis yapmissinizdir.

    bir de lutven zeytinyaginin icine biberiye koyun, o kadar lezzetli olur ki gozlerinden denizler fiskiran animeler gibi aglarsiniz (bunun kerevizle alakasi yok). yemek yapmaya bu kadar useniyorum iste.
  • aslinda vitaminsel olarak hakikaten besleyici olsa da, kerevizin sapindan alinan kalori miktari, kereviz sapini sindirirken harcanan kalori miktarindan daha azdir.

    yani, rejim icin birebirdir.

    ama tadini super buldugum icin citir citir yerim, su anda da citir citir yemekteyim hatta.
  • dilimlenip, limon suyu + su + biraz yag + sarimsak karisiminda haslanip, ardindan yogurt + tuz + karabiber karisimina bulaninca fantastik olan sebze... lakin muhtemelen keramet yogurtta. ben de kafamdan yogurt boca etsem, ben de yenecek kivama gelirim herhalde...
  • çoban salataya konulduğunda, nane gibi değil gibi, ferah gibi değil gibi, ilginç bir tad katıyor.
  • direk zeytinyağlı yemeğini yapınca pek beğenmemiştim bunu ama zeytinyağlı pırasaya koydum bir miktar, yemeğe şenlik kattı renk kattı adeta. yalnız pişirirken portakal suyu koymak şart bence...
  • bu tanrı armağanı sebzeyi dilimleyin,
    az yağda havuçla birlikte soteleyin,
    üstüne su ve kaynayınca patates ekleyin. patatesler de pişince yoğurt - yumurta sarısı - un üçlüsünden oluşan terbiyeyi ve tuzunu ekleyip tatlar bütünleşene kadar az daha kaynatın.
    sonra bzzt.

    ps: sebzeleri ne kadar küçük doğrarsanız o kadar hızlı pişer tabi. bir de terbiye önemli.

    ipek gibi çorba yemin ediyorum ulvi bir şey. normal şartlar altında kerevizin kökünü pek sevmem, aramam ama bu yerken sağlığı hafifliği hissettiğim bir şey oldu. harika bir sebze çorbası alternatifi. ana yemek muamelesi yapıyorum çoğu zaman kendisine.
  • efenim zamanında ben bunlardan on tane yiyip er1(sahilden kadıköy - erenköy) otobüsüne bindim. saat tam iş çıkışı ve 57. dakikada ne kadar büyük bir hata yaptığımı fark etmeye başladım. gideceğim yere kadar bekleyeyim diyorum, ama pek mümkün görünmüyor. bu sırada camdan tuvaleti düzgün olan bir yer kestirmeye çalışıyorum çünkü herhangi bir yerde insem büyük ihtimalle şişli etfal'de ayaküstü sıçan teyzeye dönüşeceğim. neyse gözüme bir mcdonald's kestirdim; ama otobüs durmadan devam ediyor, bende dayanacak güç kalmadı. kapılar açılır açılmaz inip koşmaya başladım ve sanırım bir tavukçuya girdim. adamlara sadece tuvalet diyebildim ve ilk kapıdan içeri girdim. hasbelkader orası kiler olsaydı olacakları düşünmek bile istemiyorum. sonra adamların sadece tuvaletlerini kullanıp çıkmış olamamak için "aa eve de servis yapıyor musunuz ehehe?" deyip broşürlerini alıp geldiğim gibi gittim.

    diyeceğim odur ki, bu mereti yemeden önce tuvalete ulaşımınızın kolay olduğundan emin olun.
hesabın var mı? giriş yap