kırık bir kalp sonrası yeni hayata başlamak

• yıkık bir şehirde dolaşmak gibidir. çevrene baktıkça karamsarlaşırsın, yalnızlığa sürüklenirsin. amaç edinmek en doğrusudur bu şehirden kaçmak için.
• (bkz: kırık olsa yerinde duramazdın)
• bırak soğusun parçaların. tekrar bitişiğinde başka bir şey olacaksın. ^*
• unuttuğunu hissettikten sonra alınan nefesin bile daha farklı olması. özgürlük hissine yeniden kapılıp kendi kendine kalmanın keyfini çıkarmak.
• (bkz: yere düşen kalp kırıklarının toplarken ele batması)
• şöyle bir şey tam olarak.
• hiçbir acı sonsuza kadar sürmez ama bazen hiç iyileşmeyecek derin izler bırakır.
• yine yeni yeniden olması gerekendir.
  böylesi durumlarda kendimi anka kuşuna benzetirim; yanar,kül olur ve vakti geldiğinde küllerinden yeniden doğar...
• başlanır ancak hiçbir şey eskisi gibi değildir artık.
• benim kalbim çok fena kırılmıştı bir keresinde. yani ben öyle olduğunu sanmıştım.
  
  kalp değil, hevesler, umutlar, güven kırılıyormuş. çünkü kalbim hala sıcak. pıt pıt atıyor görmelisin, dünyanın en masum şeyi olabilir.
  
  onunla ilk defa bir tiyatro salonunda göz göze gelmiştik. bacaklarımı kendime doğru çektim yanımdaki koltuğa oturması için, yalnızdı o da benim gibi. bir insan tek başına tiyatroya gidiyorsa bence dünyanın en yalnız insanlarından biridir.
  
  ara verildiğinde oyun hakkında bir iki soruyu biraz da tanışabilmek için rastgele sormaya başladım. fesattım bildiğin lan. gayet uysal, tatlı tatlı anlatıyordu. o gün orada bitti ve biz bir daha karşılaşm... hayır, ertesi hafta başka bir oyunda arada gördüm onu, eski bi arkadaşımı görmüş gibi minik heyecanlarla yanına gittim. gülümsüyordu. numaralarımızı aldık ve hafta içi bir akşam buluşmaya karar verdik.
  
  sonra sevgili olduk, yanında zaman çılgın atıyordu, ayaklarım yerden kesilmişti. bar tuvaletleri bile gözüme güzel görünüyordu. hayata kimsenin adını koyamadığı bir renk gelmişti. ben aşık olmuştum.
  
  tüm hevesler yeşermiş, tüm umutlar büyümüştü, kalbim hala sıcaktı.
  
  ...
  
  evlendik, bebek bekliyoruz şimdi. ev taksiti ödüyor, haftasonları refüje pikniğe gidiyoruz. soğan salatası yapıyorum ben ona, o da benim için karpuzun çekirdeklerini ayıklıyor. abv sonu hep aynı bu aşkın. kırık kalpten sonra yaşamaya refüjde piknikle en hanımı tarzında başlıyorsun. başlamak istemesen de seni buna zorluyor hayat.
  
  sona doğru boka sardım ama kabul et güzeldi.