• ekonomisi eskiden sadece demir madenine* dayanırken son yıllarda gelir turizm ve esrange adlı uzay merkezinden sağlanmaktadır..

    kiruna'ya gidecekler için tavsiyeler sunmak gerekirse..

    yola çıkmadan evvel trenle gidilecekse www.connex.se adresinden biletler alınır... yellowhouse ya da stf adlı hostellerden rez. yapılır..

    stockholm-kiruna arasında 16 saatlik bir tren yolculuğunu tamamlayıp kiruna'ya varıldığında eşyalar hemen hostele bırakılır ve şehrin küçücük merkezindeki tourist information'a gidilir.. turlar hakkında bilgi alınır.. esrange'e gitmek için en geç bir gün önceden rez. yaptırmak gerekmektedir ki yeterli sayıyı toplamadan turu düzenlemiyorlar.. iron mine için de acele etmek gerekir. genelde bir gün ingilizce bir gün isveççe tur olur.. kiruna'ya kadar gelip de huskylerle kızak kaymadan, aurora görmeden dönmek caiz olmadığından bu tip bir tur için de rezervasyon yaptırıp hemen aurora görebilmek için acilen dua etmeye başlanmalıdır.. turların saatlerine göre boş kalan vakitte ice hotel ziyaret edilmelidir.. ice hotel'e kiruna'nın merkezinden yarım saat süren bir otobüs yolculuğu ile ulaşılabilir, zira otel jukkasjärvi'dedir. (bkz: #9045750) ice hotelin hemen 700-800 mt ilerisinde jukkasjärvi kilisesi vardır ki kendisi 1607 yılında yapılmış bir tahta kilisedir. kiruna'da ziyaret edilecek diğer kilise de kiruna kilisesi'dir. kiruna'nın merkezindeki bu kilise alışıldık kiliselere göre bariz farklar taşır. (bkz: #9045825)..
    2 kilise, 1 ice hotel, 1 iron mine, 1 space center gezip, huskylerle tur yaptıktan sonra hala kirunadaysanız (ki bunlar 2 ya da 3 gününüzü alır) hjalmar lundbohm'un restore edilip müze haline getirilmiş evini gezebilirsiniz. bu eve gittiğinizde kapıyı yaşlıcana, saçı başı dağılmış bir teyze açar ve hemen hangi ülkeden geldiğinizi sorar. 9 dil bildiği için size uygun herhangi bir dilde rehberlik yapacaktır. yalnız rehber teyzemiz türkçe bilmemektedir. bu evde yaklaşık 200 tane kiruna tarihine dair fotoğraf vardır. şehrin ilk evinden, demir madenlerinin ilk günlerine, orada yaşayan samilerin ilk yazarına, ressamına kadar pek çok fotoğraf sergilenmiştir. rehber teyzemiz hem kiruna tarihi hakkında bilgi verir hem de o dönemlere ait ilginç hikayeler anlatır. bu müzeden çıktığınızda siz de artık kiruna rehberliği yapabilecek hale gelirsiniz..
    müzeden döndüğünüzde yavaş yavaş tren saati yaklaşır.. emanetten eşyalarınızı alır, tren garına doğru ağır ağır yol alırsınız..
  • kiruna denilince akla kuzey ışıkları, kar kızakları, samilerin geyik çiftlikleri gelir. fakat şehrin dünyaya örnek olan daha dikkat çekici bir hikayesi var.

    demiryolunun uzatılmasıyla birlikte, kiruna 1908 yılında 20 bin km2 alana sahip bir belediye statüsü kazanır. kuş uçmaz, kervan geçmez bir coğrafya yavaş yavaş insan çekmeye başlar. ulaşım ağıyla beraber diğer şehirlere bağlanır. peki kuzey kutup dairesi* içindeki bu çorak ve soğuk topraklar neden önemlidir? tabii ki endüstrileşme ve beraberinde ortaya çıkan hammadde ihtiyacı. kiruna ve etrafındaki loussa dağları, çok zengin demir cevheri yataklarına sahiptir.

    tarımın imkansız olduğu bu bölgede, isveç ulusal maden işletmeleri (asıl adı: luossavaara-kiirunavaara (lkab)) demir cevheri madenciliğini başlatır ve şehir böylece gelişmeye başlar. şu anda, kiruna'da 18 bin kişi yaşıyor.

    fakat, şehrin asıl hikayesi bundan sonra başlıyor. madenciliğin yarattığı yer altı boşlukları yüzünden şehrin bir bölümü toprak altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya, toprağa gömülmek üzere. bu sebeple, isveç hükümeti, şehri taşımaya karar verir. binalar, eski anıtlar vs. olduğu haliyle şehrin diğer ucuna taşınacaktır. yıllar alacak uzun bir süreç başlar.

    şehri temsil eden yapılardan biri saat kulesidir. önceki ve sonraki halini buradan görebilirsiniz. ya da şehrin genel görünümü içindeki hali burada.

    bir diğer simge yapı ise, isveç'te aynı zamanda en güzel yapı olarak seçilen kiruna kilisesi.

    benzer şekilde toplamda, 20 adet taşınması gereken yapı var. bu örnekleri vermemin sebebi, varolan bir tartışmaya dikkat çekmek aslında. çünkü burada yaşayan insanları en çok ilgilendiren şey, teknik imkanlar veya planlamalar değil. bu taşımayla beraber değişecek olan yapıların dokusu, yeni yerleşim yeri ve insanların evinde hissetmesi konuları gündemde. şehir planlamacıları, insanları bu noktada rahat tutmaya ve birlikteliği hissettiren mimari öğeleri olabildiğince korumaya çalışıyor.
    bu yüzden, kafalardaki taşınma, yapıların taşınmasından daha çok konuşuluyor. insanlar, aidiyet duygusunu kaybetmek istemiyor.

    bu hikayenin etkileyici tarafı, demir cevheriyle başlayıp insanlara bir yaşam alanı yaratmasında. isveç'in 20. yüzyılda yükselişinin itici gücü demir ve çelik sanayi. kiruna, bunun mihenk taşlarından. biraz da bu sebeple, şehir, insan ve devlet, oradaki atmosferi ve aidiyet duygusunu beraberinde taşımaya önem veriyor. sadece taşa, betona ve teknolojiye odaklanmıyor.

    her hikayede olduğu gibi, bu hikayede de sesi daha az duyulanlar var. 1900'lerde şehir kurulmadan önce de, orada varlığını sürdüren sami halkı madenciliğe karşı. çünkü atalarının topraklarının madencilikle talan edilmesini istemiyorlar. diğer yandan, kuzey ışıkları kampçılığı, köpekli kar kızağı deneyimi ve ren geyiği restoranlarıyla turizmden geçimlerini sağlıyorlar.
  • yazin avcilik, kisin snow safari, geyik ve kizaklarla tur, balik avlama, vb aktivitelerin yani sira ice bar'da gonlunuzce eglenebileceginiz, sehir merkezi 500 haneli ve sakinleri agirlikli olarak sami irkindan olan kent. isi kisin eksi 15 ila 65 yazin +8 ila -4 olabilen yer.
  • isveç'te, kuzey kutup dairesi'nin 200 km kuzeyinde yer alan, nüfusünün büyük çoğunluğunun şehirde bulunan demir madeninde çalıştığı küçük ve sakin bir şehir.

    şubat ayında gündüz hava sıcaklığının -15 ile -20 civarında değiştiği, geceleri ise -30 hatta -40 civarına düştüğü, dışarı üflediğiniz nefesinize sokak ışığında baktığınızda nefesinizin kristalize olarak ışıltılı bir serpinti haline geldiğini görebileceğiniz, kirpiklerinizi dondurarak birbirine yapıştıran soğuk ve beyaz bir şehir.

    her yeri 1.5 m kar ile kaplı olan, buna rağmen kimsenin yürürken kayıp düşmediği, tüm yolların açık olduğu*, hiç bir aracın yolda kalmadığı ve kaza yapmadığı* ve daha önemlisi korna bile çalmadığı sessiz ve huzurlu bir şehir.

    demir madenindeki kazı işinin muntazaman devam ettirilmesi nedeniyle her gece saat 01:20'de yerin 1 km derinindeki madende patlayıcıların ateşlendiği ve bu nedenle her gece aynı saatte boğuk bir gürültüyle yerin ayaklarınızın altında titrediği tuhaf bir şehir.

    açık ve duru bir gece, şehir dışına çıktığınızda uçsuz bucaksız karla kaplı tepeler, donmuş bir göl ve devasa çam ağaçlarının üzerinde istanbul'da asla göremeyeceğiniz kadar çok sayıda yıldızı, samanyolunu hatta şanslı iseniz büyülü kuzey ışıklarını görebileceğiniz bir şehir.

    saat 6'dan sonra akşam yemeği yiyecek bir yer ararken tüm şehir sakinlerinin dükkanlarını kapatarak evlerine çekildiğini fark edeceğiniz ve açık olan iki restorandan birinin fast food restoranı diğerinin de kebapçı olması nedeniyle marketten alacağınız donmuş mikroldalga yemeğinizi* hostel mutfağındaki mikrodalga fırında ısıtarak yemek zorunda kalacağınız ve bundan gocunmayacağınız bir şehir.
  • adamlar en olmadık yere kurmuş bu şehri. kışın havanın buz gibi olmasından, karanlıktan ve yazın sivrisinek bulutlarını yararak yürümek zorunda kalmanızdan bahsetmiyorum. onlar o civarlarda nereye kursan yine olacak, mecbur. ama iki şahane mallık var ki;
    1. şehir bir tepenin hemen güneyinde, böylece o meşhur "geceyarısı güneşi"ni göremiyorsunuz, çünkü tepenin gölgesi bütün şehre düşüyor lök diye, karanlık oluyor geceyarısı yaz ortasında bile. şaka gibi.
    2. şehir madenin kazılacak tarafında, böylece maden kazılmaya devam ettikçe şehir yavaş yavaş çökecek. neyse taşıyorlar şimdi zaten.
    deli mi ne yahu?
  • bbc nin haberine göre kentin yakinındaki dağdan çıkarılan ve artik tukendigi sanilan demir cevherinin maden damarlarının kentin altına doğru uzandığı saptanmis. yeni keşfedilen damarların bir asırdır çıkarılan madenden daha fazla olduğu da ortaya cikinca kenti olduğu gibi taşımaktan başka çare olmadığına karar verilmis.

    http://www.bbc.co.uk/…09/02/090220_foockiruna.shtml
  • 27 mayıs'tan sonra yatsı namazının kılınmadigi sehir. zira, yatsi ezani o günden sonra, imsak ezani ile ayni saate tekabül ediyor.
  • ocak sonunda iki gün kalacağım, isveç'in kuzeyinde minik bir şehir.

    bilen, giden suserlardan nerede kalınır, nereler gezilir, ne yenir içilir, havaalanından sonrası için ulaşım nasıl yapılır ve bütün bunlar yapılırken düşük bir bütçe ile seyahattan alacağımız keyif nasıl maksimize edilir tavsiyelerine oldukça açığım.

    edit: hain ekşiciler, kız olsam yeşillenmeye hak getirecektim şimdiye.
  • bu şehre "off kuzey ışıklarını görcem lan, holley!" nidalarıyla gitmeyiniz efendim, hayal kırıklığına uğrarsınız. öyle her gece havai fişek gösterisi gibi çıkmıyor bu meret. baya baya şanslı olmanız lazım. bunu ben değil 21 yıl kiruna'da yaşamış ve bu 21 yıl boyunca kuzey ışıklarını en fazla 10 kez görmüş olan kirunalı bir arkadaşım söylüyor.

    tur rehberlerinde vs. "kuzey ışıkları sizi büyüleyecek, gelin bu fırsatı kaçırmayın!" tarzında reklamlarla aklınızı çelmeye çalışırlar, gaza gelip yola çıkmadan önce bu ihtimalin düşük olduğunu aklınızda bulundurun en azından. tabi kuzey ışıklarını göremesem bile yine de gitmek istediğim, ilginç bir yer, orası ayrı.
  • lulea university of technology'nin bir kampusune sahip olan sehir
hesabın var mı? giriş yap