• genellikle kendisi mutsuz olduğundan, başkalarını da mutsuz görme isteği sonucu oluşan arkadaşlara yapıştırılan sıfattır.
    yoksa bir insan kendisi mutluyken başkalarının ne durumda olduğunu yeterince önemsemez.
  • bazen olmayan kişidir, siz özgüveniniz fazla olduğu için kıskanıldığınızı sanıyorsunuzdur
  • az biraz da zeki ve üstüne üstlük fesatsa çok ciddi problemler yaratabilecek arkadaştır.

    bunun bir de kıskanç kuzen versiyonu vardır ki evlerden ırak.
  • aşırı seviyede kıskanıyorsa mesafe koyulması gereken arkadaştır.
  • her soktuğu lafi sen sineye çekerken artık bir yerde dolup sen ağzini acinca zeytinyağı oluveren tiptir..
    ama bu habis kalbinden dolayı ne uzar ne kisalirsin iste.
  • çok sevdiğiniz tahta tarakla saçlarınızı uzun uzun tararken yatağının üzerinden sizi sessizce izler, izler, izler, izler...
    sonra ıslak saçlarınızdan akıp giden o tarak yere düşer ve ortadan ikiye bölünür, aynı anda arkadaş yataktan fırlar ve ayakta dans ederek şarkı söylemeye başlar...

    iç dünyamı son gücümle baskılayıp ben de gülümsedim, sonra da japon yapıştırıcısı ile yapıştırdım tarağı, ilk hali ile aynı oldu.

    mesela, hediye gelir sana, alır bakar,suratı asılır ve ertesi gün aynısını sevgilisine aldırtır, haha.

    senin çok istediğini bildiği bir şey, onun gram aklında yokken hatta ne olduğunu bile bilmezken bir anda onun da rüyalarını süslemeye başlar ve her imkanını, ona senden önce sahip olmak için kullanır.

    o değil de, yalnız olan, kimsesiz olan, elinde bi haltı olmayan benim; bu insanlara ne oluyor, bi canım var o mu battı insanlara anlamadım. hehe
  • arkadaşlık anlayışı sorgulanması gereken insan.
  • kıskançlığını belli etmemeye çalışırken kasar da kasar, ıkınır da ıkınır. kıpkırmızı olur. idealleri kıskanır, başarıları kıskanır. çabalayıp ulaşmak istediğiniz noktayı bile kıskanır, ağzından en ufak bir destek sözü çıkmaz.

    bazen de, kıskanılan durum/şey büyük önemli bi şey olsa neyse de, ufacık değersiz şeyleri bile kıskanan kişilikte olur, işte onu boşverin, o sizi kıskansın, siz onun düştüğü hal ile eğlenin.
  • artık sadece erkek arkadaş edinme kararı almama neden olandır.
  • yakın zamanda başıma gelendir.

    olayı böyle bir karara bağlarken, kendimi çok sorguladım; "ulan, benim egolarım fazlaysa?" ama bir yerden sonra kendisi de gösterdi ki; hayır. onun kendisiyle olan savaşı ve ezikliği benim egolarımdan daha fazla imiş. bir an önce kurtulmak istersiniz çünkü katlanılmaz hale gelmiştir. cümleleri, konuştukları, tavırları... ha bunlardan rahatsız olarak dolaylı bir şekilde kendini de sevmemiş oluyorsun diyenler elbet olmuştur ama bu değil, sadece bencillik; kendine özgü olmak durumuyla alakalı. bir an önce sıyrılmak ise, en iyi çözüm yolu. üç gün arayla aynı saç rengi, aynı kıyafetler, yüze gülüp arkadan konuşmalar, fakir edebiyatı yapmalar... oy allah!

    diğer insanlara anlatsanız elinize ne geçecek, nitekim ortak arkadaş çevreniz çoksa, siz böyle bir insanı bir önce hayatınızdan siktir etmekle meşgul olduğunuzdan ötürü, anlatmadığınız şeyleri, bütün o insanlara teker teker hikayeyi nerdeyse tersine çevirip anlatır. nitekim evleri ayırırken birçok eşyamı da beraberinde (ç)alıp götürünce, derdinin ne olduğunu açık açık belli etmiş oldu. ha tam da daha kötüsü ne olabilirdi diye düşünürken, kendi ellerimle diktiğim giysiyi üstünde görünce ve bunu yüksek bir şiddet ve yalancılıkla inkar ettiğine şahit olunca; "tanrım didim." o an ona öyle acıdım ki, sanırım o an elimde olmadan ona yapabileceğim en büyük kötülük bu olmuştu.
hesabın var mı? giriş yap