• "alıntı" demeyi beceremeyen bir güruhun facebook vb. yerlerde ıkınmak yöntemiyle keşfettikleri ifadedir. "okuryatar" diye bir oluşum bunun bir örneğidir mesela.

    kitapla aralarındaki uzuuun mesafe / deriiin uçurum çok açıktır.

    ille gerekiyorsa açıklama: "kitap cümlesi" diye bir şey yoktur. bazı cümleler sınav kâğıdına, bazıları ekşisözlüğe, bazıları kitaba ve dahi bazıları dilekçeye yazılırlar, kader işte. ama bu mecralar onları cümleden başka bir şey yahut "bir cümle türü" yapmaya yetecek farklılıklar yaratan bir ölçüt teşkil etmezler. yazdıkça iyice uyuz oldum.
  • barışmak mı? gülünç bir deyim... gene de kimsenin hareketlerimi yorumlamasına müsaade etmem.
  • bu sarsıntı çağında duyarlıkla yaşamak gerçekten cesaret istiyor.
  • kitap cümlesi değil ama kitap kadar yoğun duyguları olan birisinin yazısı; 'izin verme zihninde kavgalar çıkmasına düşünüp başkalarını. sakin ol, sorgulama bu kadar hayatı.'
  • gerçekten, bir insanın yüzündeki ifadenin açıklığı, onun ne kadar onurlu olduğunun da işaretidir.
  • insan ada değildir; bütün de değildir tek başına, anakaranın bir parçası, okyanusun bir damlasıdır; bir kum tanesini bile alıp götürse deniz, küçülür avrupa, sanki kaybolan bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurdunmuş gibi; bir insanın ölümüyle eksilirim ben, çünkü bir parçasıyım insanlığın; işte bu yüzden hiç sorma çanların kimin için çaldığını, çanlar senin için çaliyor...
  • "duyduğu ateşi tarif edebilen yeterince yanmıyor demektir"
  • ben pek öyle dost canlısı birisi değilimdir. hatta birçok kişi beni soğuk bulur ama, nedense bu adama ilk andan itibaren sempati duymuştum
  • bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar.
  • bir arada olmanın kaçınılmazlığından başka bir neden yok muydu bizi yaklaştıran?
hesabın var mı? giriş yap