• hiçbir şeye şaşmamak aziziye camii'nden başka:
    https://www.google.com.tr/…o1192500.htm%3b783%3b588

    edit: kaynak fotoğraf değiştirildi.

    (bkz: empati/#25356011)
  • akraba düğününde konyalım oynamaktır.
  • kenyalı olmaya eşdeğerdir
  • hayata ultra geriden baslamaktir.
  • söylerken utandığım
  • çok fazla dıştan bakılmaktır, izmirli otostop çektiğinde alındığı arabadan indirilmezken istanbullu tarafından, o arabadan indirilmektir.

    her yerde hiçbir şey yapmamış olmana rağmen manyak damgası yemektir.

    kadına tecavüz oranının en az olduğu şehirlerden biri olmasına rağmen yobaz sapkın damgası almaktır.

    ateistin rahat rahat ben ateistim demesi halinde dayak yememesine rağmen dışarıdan gelenlerin döverler bunu demesidir.

    konyalı olmak aynı zamanda şüpheci olmaktır. gurbete gittiğinde sırf konyalı olduğun için o kadar örselenirsin ki birinin samimiyeti fazla gelir sana.

    herkesin seni kafada takke elde kuran gece para sayar sanmasıdır konyalı olmak.

    bir ortamda bir kıza beş farklı şehirden erkek bakıyorken yakalınıldığında azarı tek başına yemektir konyalı olmak.

    izmir'de onlarca eşcinsel öldürülürken aynı evde 5 transeksüel yaşayabilir konyada. mahallelinin de bilgisi dahilinde ama yine de anlayışsız sanılmaktır konyalı olmak.

    suriyeliler zulmetmeye başladığında gettolarına başlarına yıkıp ana haberlerde haber olamamaktır konyalı olmak.

    akp'li değilim ama konyalı gibi konyalı olsaydım bende akp'ye verirdim oyu çünkü her boku yiyip yiyip de her boku yeme potansiyelini konyaya atanların oluşturduğu nefrettir bu.
  • düğün yemeği ayağına tek tabaktan 5-6 kişi yemek yiyip salyaları paylaşmaktır.
  • kökeni konya olmamasına rağmen doğma büyüme bir konyalı olarak az çok bu şehir hakkında birşeyler söylemeye hakkım var diye düşünüyorum.

    ailem kulu kürtlerinden olsa da sonradan şehre göç edenlerin yerleştiği özalkent tarafında büyümedim ben. bizimkiler altmışlı yıllarda şehre gelen herkes gibi önce mevlana bölgesine sonra da ihsaniye taraflarına yerleşmişler. iyi kötü esnaflık yapmaya çalışmışlar, bazı üyeleri de yolunu bulup yurtdışına çıkmış. kimi nedenlerle babam çıkamadığı için bu şehirde küçük esnaflığı devam etmek zorunda kaldı, akranları çoğunlukla gurbette yolunu buldukça o da kaldığına kahırlandı acısını bizden çıkardı ya neyse bu başka bir yazı konusu.

    sonradan gelenler gibi büyümedik biz sizin anlayacağınız. gerçek konyalı gibi hissettik her daim. çocukluğum ihsaniye aziziye arası geçti, her boş vaktimde dükkana fırlardım. fuar tarafından gidip alaaddin tepesini dolanarak iş bankasından bedestene giden yolun her santimini, sağındaki solundakini her dükkanı ezbere bilirdim. onlar da eksiksiz beni bilirdi, daha çocuk olmama rağmen yol boyu belki onlarca kişiyle selamlaşırdık, şakalaşırdık. şimdi bile kırk yılda bir yolum düştüğünde o yol üzerinde tesadüfen beni tanıyan birisi denk gelse beni durdurur hatırımı sorarlar.

    bana has bir durum değildi bu o yıllarda. herkes öyleydi o zamanlar bu şehirde. birbirini tanımayan çok az kişi vardı, hiç yoksa iki haftada bir konyaspor maçında ya bilet kuyruğunda ya tribünde mutlaka karşılaşılır birlikte bağrılırdı. ertesi gün mutlaka bir yerel gazete alıp maçla ilgili ne yazılmış bakılırdı. küçük bir şehirdi anlayacağınız. çoluk çocuk bilmez şimdi iş merkezlerinin olduğu bölgeye kocabahçe derdik, büyük bir at çiftliğiydi. bisikletlerle filan sokak aralarında rahatça tur atardınız, hiç birşey olmazdı kimseye.

    il halk kütüphanesi tıklım tıklım çocuk olurdu mesela. giderdik değişik kitaplar bulur okurduk, ödevlerimizi yapar çantalar sırtımızda karma ortaokulunun önünden devlet hastanesine doğru gider oradan mahalleye varırdık bu sefer.

    peki ne oldu da o günlere bugün elinde kelebekle adam öldürmeye maça giden çomarlar doldu bu şehre? eskiden de yok değildi ancak bu kadar pervasız, yaptığı pisliklerle gurur duyan bir güruh da yoktu. aslında bir çok benzer şehirde ne olduysa aşağı yukarı burada da aynısı oldu. sanayi geliştikçe zenginleşen bir sonradan görme kitle oluştu, şehrin belli bölgelerinde devasa siteler kuruldu, burada yaşayan zümrenin züppe çocuklarıyla eğitimsiz sanayi tayfası arasındaki uçurum günden güne büyüdü. kendini ifade edemeyen bu genç kitle eskiden bisikletle cirit attığımız ama artık sitelerden, iş merkezlerinden adım atılamayan caddelerde son sürat serserilik yaparken belki çocukken yakın arkadaşı olan, sanayide yanyana dükkanları olan yani ortak bir kaderi paylaşan ama fakat babasının siyaseten doğru atlara oynaması sayesinde şimdi altında son model arabası, meram’da villası, organize’de fabrikası olan eski dostuna kinini kusacak bir ortam arayan adamlara dönüştü.

    biraz şans eseri, biraz da aykut sayesinde başarılı olmaya başlayan konyaspor tam da burada devreye girdi. bu eğitimsiz kitle takımın başarısını kendi başarılarıymışcasına sahiplendi. cenk’in golü az daha bu başarıya gölge düşürecekti, hayır bu olamazdı. ilk defa birşeyleri başardığını düşünen bu cahil kitle hemen olaya el koydu ve bir süper kahraman topluluğu edasıyla sorunu çözdüler. zannetmeyin ki şimdi bu insanlar yaptıklarından utanıyorlar aksine gurur duyuyorlar zira başarı için kendini feda eden birer kahraman onlar artık.

    yıllardır konya hakkında önyargılı olan arkadaşlarımı ikna etmek için kendimi paralarım. şimdi bu soytarı genç çomarlar kendilerini birşey başarmış hissededursunlar konya artık beni ve benim gibileri kaybetti asıl. öve öve bitiremediğimiz şehre artık doğru düzgün adam gelmeyecek maalesef, kendileri gibi olanlar gelir ancak iki türbe gezip dua edip dönerler bu vakitten sonra.
  • ağır bir yüktür gerçekten konyalı olmak. size nerelisin diye sorulduğunda boynunu büküp yere doğru bakarken konya demektir.
hesabın var mı? giriş yap