• çilekeşin tokat gibi aşk şarkısı; o sert ötesi müziğin ve leziz gitar rifflerinin üzerine böylesine naif sözler ve kırılgan bir vokal oturtmak en başta yürek ister. bin kez helal olsun. finaldeki (aman ha benzetme değil kesinlikle) deftones tadı da çok yakışmış; bitiyor, ağlıyorsunuz.
  • bir prezervatif firmasi icin hazirlanan reklam senaryosunun kabul gormeyip sucuk sosis firmasina nasil kakalandigini bizlere kanitlayan urundur. diger dairede dovunup duran abazanin obez ozellikler ta$imasi da ayri bir dikkat cekici detaydir.
  • terk edilmişlik konulu sözlere ve kükreyen gitar tonlarına sahip çilekeş parçası. güzeldir.
  • terkedilmişlerin olduğu kadar bir kez dahaların da olabilecek şarkı.

    çilekeşi hiç dinlememiştim, sağda solda yok çalıyordu, ara sıra klipleri denk geliyordu. izlememeyi, dinlememeyi tercih ediyordum. önyargım bir grup özenti oldukları yönündeydi ve bu teze sıkı sıkı sarılmıştım.

    birisi vardı. lisede son yıl tanıştığım, çok şeyler paylaştığım ve üniversitenin ilk senesinde aptalca bir nedenle ayrılmayı teklif ettiğim. çok düşünmüştüm, herşeyi tartmıştım. herşey güzel giderken, şimdi hiçbir mantık çerçevesine oturtamadığım bir teklifti benimkisi. “olmaz” dedi, “olmamalı”; “olur” dedim, “olmalı”. oldu, benim için zor, onun için daha zor. kendi içimde iyi bir insan olduğuma inandırabilmek için kötü insan gibi görünmeyi kabullenmiştim. bir süre sonra acıtmamaya başladı bu ayrılık. ama duyduğum kadarıyla onun için durum böyle değildi. çok ağlamış, çok yıpranmıştı. bir nevi tough lovedı benimkisi; daha iyisi için acı çekmeli diyordum. salaktım belli ki.

    bir sene böyle geçti, o da üniversiteye başladı. bense bir masal aleminde herşeyin daha iyi olabileceğine inandırdım kendimi. kendimi kandırmada o kadar başarılıydım ki, bu konuyu ona açma isteği geldi, oturdu içime bir yerlere. yine çok düşündüm, kendimce herşeyi bir kez daha tarttım ve onunla konuşmaya karar verdim. aradım, konuştuk biraz, neler olup bittiğinden, havadan sudan bahsettik. sonra heyecanımı yenip lafı “bir kez daha”ya getirebildim. “bir kez daha” dedim ona. sustu uzunca bir süre. düşünmemişti belki bu ihtimali, uzunca bir süre çabaladıktan sonra kendine geldiğini sandığı anda aşkı çocuk oyuncağı gibi görüp tekrar dikilivermiştim karşısına. birşeyler söylemesi gerektiğini biliyordu. ağırca başladı konuşmasına; “bunları söylemeni tam bir sene bekledim, sense çıkmış bana şimdi söylüyorsun, kafamda bitirdiğim bir şeye bir kez daha şans vermemi istiyorsun.” susma sırası bendeydi, bunu fırsat bilip devam etti. “bugün bir başkası bana temiz, bembeyaz bir sayfa teklif etti.” heyecan seviyesi tekrar yükselmişti benim cephemde, nedense beklemediğim bir şeydi bu. bunları düşünürken, konuşmaya devam etti: “şu anda arkada çalan şarkıyı duyabiliyor musun?”; duyamıyordum, bunu söyledim. açıkladı, “körpe çalıyor arkada, çilekeşten; (hani bir gün özlersen, geri dönmek istersen gel, hiç düşünme bir an bile, bir bakışın yeter) diyor şarkıda.” zaman durdu. o kadar şaşırmıştım ki; buna söyleyebileceğim birşey yoktu. bunu anlamış olacak ki, “eğer sen bunları bana söylememiş olsaydın, ben yarın temiz, bembeyaz sayfaya yazacaktım adımı” dedi. tekrar umutlanmaya başlamıştım, sözlerinden aldığım güvenle tüm hissettiklerimi anlattım. “tamam” dedi. mutluydum, biraz daha konuştuk ve odaya gittim. şarkıyı aradım hemen, buldum dinledim, sözlerine dikkat ettim. bambaşka birşeydi hissettiğim. şimdi düşününce “tam hollywood klişesi” diyebiliyorum ama o anda bulutlarda olduğum için bunu düşünemiyordum. bir kez dahaya başladık, bir kez daha hata yaptım ve bu sefer son noktayı koyan o oldu. çok koymadı bu kez, nedeninin bilmediğim bir şekilde... ama ne zaman bir yerlerde çilekeş ismini duysam, o an mümkünse, değilse günün ilerleyen saatlerinde dinlediğim tek çilekeş şarkısı olan körpeyi dinlerim ve bir şarkı süresince, yaşadıklarıma saygı duruşunda bulunurum. bugün de lafı geçti çilekeşin, şimdi tam hatırlayamadığım bir anda. ben de saygı duruşunu bu kez bu yazıyla süslemek istedim.

    biterken çilekeş – körpe çalıyordu desem, şaşıran çıkmaz sanırım...
  • trakya'da günlük hayatta çok kullanılan kelimedir.

    misal;

    - adaş kimin düüünü bu bea...
    + aa bilmüün mü bea, te bizim küyden çakır salii'nin kızanı evlendirüyo.
    - aaaa, e çakırın kızan daa körpeydi bee nerden gene çıktı?
    + kızan körpe ama kaşıkçıdan ender var yağlı tuumlarda çalışıüüy onun kızı...
    - bre anasını beee körpeye bak sen.
    + e ne ya.
  • türkçe rock piyasasının kalbimize sağlam hançerler sapladığı zamanlardan, çok güzel bir çilekeş şarkısı.
  • çilekeş'in ilk albümünün dikkat çekici şarkısı.
    sözleri de şu şekilde;

    duyduğunu bilmeden bağırdım arkandan
    gördüğünü bilmeden ağladım

    hani bir gün özlersen
    geri dönmek istersen gel
    hiç düşünme bir an bile
    bir bakışın yeter
    hani bir gün özlersen
    geri dönmek istersen gel
    hiç düşünme bir an bile
    bir gülüşün yeter

    akıbetimi bilmeden yollara düştüm
    umudumu yitirmeden geri döndüm

    hani bir gün özlersen
    geri dönmek istersen gel
    hiç düşünme bir an bile
    bir bakışın yeter
    hani bir gün özlersen
    geri dönmek istersen gel
    hiç düşünme bir an bile
    bir gülüşün yeter

    hani bir gün dönersen
    gelip de beni göremezsen
    hiç üzülme bir an bile
    bir gözyaşın yeter...
  • en azindan salaminin ne kadar kotu oldugunun altini cizmek istedigim firma. ne igrenc bir sey be o salam keserken bicaga ecus bucus bir seyler takilip duruyor, kitir gitir sesler filan.. yeni bir drag me to hell cekerim lan sirf o salamla. hayir tamam atiklardan yapiyorsunuz da bari iyi ogutun be insafsizlar, nerdeyse tum tavuk ayagi cikacak icinden.
  • citir da denilebilir. dalindan koparilmamis ve tam olgunlasmamis meyve icin sikca kullanilan bir terimdir.
  • toy, olgunluga erismemis
hesabın var mı? giriş yap