• özellikle kız çocuklarına anlatılırken son derece bilinçli ve dikkatli olunması gereken çocuk masalı*:

    "güzel prenses bir gün sarayın bahçesinde altından yapılmış pırıl pırıl topuyla oynarken topunu bahçedeki karanlık ve derin bir kuyuya düşürür. kuyunun başında çaresizce ağlarken yanı başında bir kurbağa belirir. küçük prenses kurbağanın o yağlı, pis, çirkin görüntüsü ve kokusu karşısında hafif bir tiksinti duyar. ancak korkusundan kaçıp gidemez. kurbağa yumuşak bir sesle prensese neler olduğunu sorar, prenses de her şeyi çaresizce kurbağaya anlatır. kurbağa güzel prensese altın topunu kuyudan çıkarabileceğini, ancak bazı şartları olduğunu söyler. zavallı prenses o kadar çaresiz bir durumdadır ki şartları daha duymadan kabul eder ve kurbağaya topunu çıkarması için yalvarır. kurbağa hemencecik kuyuya dalar ve birkaç saniye sonra prensesin o ışıl ışıl parıldayan altın topuyla kuyunun ağzında belirir. prensese şartlarını söyler: prenses kendisiyle birlikte bir gece yemek yiyecek, aynı gece onunla birlikte uyuyacak ve sabah olunca da kendisini öpecektir. bunları duyan prenses şaşkınlıkla bir çığlık atar ve asla böyle bir şey yapmayacağını söyler. sonra da aldırmadan, mutluluk içinde elinde topuyla saraya doğru koşmaya başlar. koşarken arkadan kurbağanın yalvarmalarını duyar, içi hafifçe cız etse de aldırmadan koşmaya devam eder. tam sarayın kapısından içeri girecekken kralla burun buruna gelir. bu arada zavallı kurbağacık da nefes nefese saraya doğru koşmaktadır. kral prensese neler olduğunu sorar, ancak prenses cevap veremeden kurbağa tüm olanları bir çırpıda anlatır. o şefkatli, sevecen kral birdenbire sinirlenir ve sevgili kızına bağırmaya başlar. verdiği sözleri tutması gerektiğini, aksi takdirde onu bir daha saraya kabul etmeyeceğini söyler. zavallı prenses de mecburen o iğrenç kurbağayı eline alır, odasına götürür. o gece kral, prenses ve kurbağa birlikte yemek yerler. sonra prenses kurbağayı odasına alır ve o gece aynı yatakta uyurlar. sabah olunca da iğrenerek ve korkarak da olsa kurbağayı öper. tam o sırada beklenmedik bir şeyler olur. o iğrenç, kötü kokulu kurbağa gitmiş, yerine çok yakışıklı bir prens gelmiştir. prenses karşısındaki bu adamın güzelliği karşısında öylece kalakalır ve hiçbir şey söyleyemez. prens yumuşacık sesiyle prensese hikayesini anlatır. aslında büyük bir krallığın sahibiyken kötü bir cadı tarafından kurbağaya dönüştürülmüştür. büyünün bozulmasının tek yolu ise güzel bir prensesin onu öpmesidir. kulaklarına inanamayan prenses koşa koşa gidip bunları krala anlatır. ertesi gün genç çift çok güzel bir törenle evlenirler, ve sonsuza dek mutlu yaşarlar....."

    pek çok diğer çocuk masalı gibi bu masal da çocukların bilinç altına büyüme ve olgunlukla ilgili kavramlar yerleştirme ve farkettirmeden cinsel eğitim verme amacı gütmektedir*. masaldaki her nesne ve kişi çocuğun hayatına ve iç dünyasına yönelik önemli noktalara işaret etmektedir. örneğin masaldaki prenses çocuğun kendisi, yani egosudur. çocuk bu kahramanla özdeşleşip kendisini çözmeye başlar.masalın başında prensesin oynamakta olduğu altın top, çocuğun henüz gelişmekte olan narsist ve benmerkezci kişiliğini temsil etmektedir. sarayın bahçesindeki karanlık ve derin kuyu da dış dünyanın acımasız gerçeklerini ve çocuğun savunmasızlığını simgeler. top kuyuya düşünce çocuk daha önce bilmediği, tanımlayamadığı erişkinler dünyasının acı ve sevimsiz gerçekleriyle aniden yüz yüze gelir. prensesin yardımına koşan çirkin, kötü kokulu, ürkütücü kurbağa çocuğun yeni yeni gelişmeye başlayan en derin cinsel arzu ve dürtülerinin dışa vurumu, yani ididir. aslında aşina olduğu bu güdüler çocuğu korkutmakta ve tiksinmeyle karışık bir korkuya neden olmaktadırlar. bu yüzden masaldaki prenses kurbağayı reddeder ve kaçar. kral ise, masalda çocuğun süperegosunu simgeler. verdiği sözleri yerine getirmezse onu saraya kabul etmeyeceğini belirterek toplumun çocuk üzerindeki etkisini ve doğruları vurgular. ayrıca, buradaki en önemli nokta, kralın kurbağayı yatağına alması ve öpmesi konusunda prensesi cesaretlendiriyor oluşudur. bu da çocuğun henüz gelişmekte olan cinsel dürtülerine karşı hissettiği utancın esasen anne ve babasına karşı hissettiği suçlulukla ilgili olduğunu vurgular. kısacası masalı dinleyen çocuk, bilinç düzeyinde olmasa bile bu dürtülerinin anne ve babasının onayını alabilecek normal şeyler olduğunu hisseder. öpüşme sonrası kurbağanın prense dönüşmesi de bir olgunluk alametidir. çocuk seksin masumiyeti ve güzelliği hakkında bilgilenir, büyümenin ve erişkinlerin dünyasına girmenin sandığı kadar acı ve zor olmadığını hisseder. artık cinsellik onun için hayatın normal bir parçasıdır.

    (bkz: freud a ne yaptık da çocuklarımız böyle oldu)
    (bkz: the uses of enchantment)
  • bir seher vakti karşıma çıkan delikanlıdır. yalnız kendisi afrikalı zenci kurbağa prenstir uyandırayım. öyle öpeyim prensim olsun falan derseniz çok ağır şekilde cezalandırabilir öpenleri. fotosunu çekip seri adımlarla uzadım. doğal haline bıraktım.

    işte o prens;

    http://img21.imageshack.us/…1/4980/kurbagaprens.jpg

    http://img5.imageshack.us/…5/4923/kurbagaprens2.jpg
  • trakyalı kurbağa prens güzel kızla karşılaşır...

    - ablaa bi kerecik öpeyim de insan olayım bea...
    + hasiktir ordan pis kurbaa...
  • tum masallar icinde kadini pasivize etmeyen tek masaldir, bilakis erkek zavalli bir kurbaga kiligindadir ve kurtaricisi da kadindir.
  • dinledigim tek ve en fantastik versiyonu ufacik ama agir konya sivesi konusan bi cocugun (bizim eski komsunun torunu, tanimazsin) agzindan idi.. aklimda kalan tek cumle ise :

    ".. seninki gilinciyi gaptiiynan kuut demis bunun gaffasiya.."

    o yasta nerden kaptin o siveyi bre cocuk.. hey gidi ya..
  • (bkz: prens charles)
  • bu masala erkan can yorumu şöyledir:

    yer abd, eyalet arizona ve arizona çölü. şimdi burada yaşayan bir kurbağa var. bu kurbağanın tek özelliği dudaklarının çevresinde acayip uyuşturucu madde taşıması. efsaneye göre bizim lavuk arizona çölünde nerden geldiyse yürüyor. aç susuz günlerdir. efendime söyleyeyim. karnı aç, karşısına bu kurbağa çıkıyor. pat kurbağayı alıyor tabi eline yiyecek. ağzına götürüyor, kurbağanın dudakları onun dudaklarına bir deyiyor bizimkinin kafa değişiyor. uçuyor. bilmiyor tabi uyuşturucu meselesini. bir bakıyor avucuna kurbağa yok. bir bakıyor karşıya pat karşısında bir tane prens. şimdi buradan ne çıkar? şu çıkar. karşısındakini prens zannettiğine göre bizim lavuk neymiş? kadınmış. peki o dönemde çölün ortasında tek başına bir kadın ne yapıyormuş? ne yapacak fahişelik yapıyormuş tabi. peki biz ne yapıyormuşuz? kafası güzel bir fahişenin fantezilerini çocuklarımıza anlatıyormuşuz.
    bu mudur masumiyet?
  • pamuk prenses 2 ' de erkan can 'ın gerçek versiyonunu anlattığı masal
  • öpülmeden önce kurbağa olan prenstir.ama gün olur devran döner 2000li yıllara gelinir ve görülür ki artık prens * öpülünce kurbağa oluyordur.her şey çok değişmiştir.
  • kalbi 3 odacıklı mı yoksa 4 odacıklı mı merak ettiğim prens. kimle karşı karşıya olduğumuzu bilelim canım.
hesabın var mı? giriş yap