• aha.... arzunun kanunu adlı bi film bu ama asıl önemli olan bu film antonio banderas'ın ilk rol aldığı film, filmde banderas gay bir porno yıldızını canlandırmış, filmde de çatır çatır bafiletmiş kendini, walla artık rol icabı mı, iş icabı mı bilemiorum, durum budur!
  • (bkz: femme fatale)
  • (bkz: lo dudo)
  • feci alıntıdır.
    "ispanya, renkli, 35mm, görüntü 1:1.66, 1987, 102’
    yönetmen: pedro almodóvar
    senaryo: pedro almodóvar
    görüntü yönetmeni: ángel luis fernández
    kurgu: josé salcedo
    müzik: pedro almodóvar, bernardo bonezzi, fred bongusto, fabio mcnamara
    oyuncular: carmen maura, antonio banderas, eusebio poncela, miguel molina, fernando guillén, pedro almodóvar, victoria abril
    dil: ispanyolca, fransızca ve türkçe altyazılı
    1987 berlin ff teddy (en iyi gay&lezbiyen filmi) ödülü

    1987 san francisco uluslararası gay & lezbiyen ff izleyici ödülü

    1988 bogota ff en iyi yönetmen, en iyi senaryo, en iyi kurgu ve en iyi kadın oyuncu ödülleri

    1988 fotogramas de plata en iyi film ödülü
    1988 sant jordi ödülleri: en iyi ispanyol erkek oyuncu ve izleyici ödülleri

    “…sin un amor la vida no se llama vida…”
    “…sevgisiz yaşama yaşam denmez…” meksikalı grup the panchos’un filmdeki şarkısından

    karanlık bir aile geçmişi dışında, bir sevgili, bir suç ve bir sırrı paylaşan iki kardeşin öyküsü bu. filmde skandal arayanların hevesi kursağında kalır… filmde olan tek şey, tutku… kusurlu bir başyapıt bu; gittikçe uzmanlaştığım bir tür.”-pedro almodóvar

    usta ispanyol yönetmen pedro almodóvar’a uluslararası şöhretin kapılarını aralayan arzunun kanunu, yarı gerilim yarı komedi ama hepsinden de öte tutku dolu bir aşk filmi. bireyin gereksinimleri ile toplum tarafından ona uygulanan ahlaki zorbalık arasındaki çelişkiyi çok başarılı bir şekilde yansıtan filmde, arzularını tatmin etmek için yüksek bedel ödemek zorunda kalan erkeklerin öyküsü anlatılıyor bu kez. senaryolarını yazıp filme çeken eşcinsel bir yönetmenin arzuları ve karşılıksız aşkını yine kendine özgü mizah anlayışı ile ele alan yönetmen, zekice ve esprili diyalogları, sağlam olay örgüsü ve başrollerinde gözde oyuncuları carmen maura ve antoni banderas ile izleyenleri büyülüyor. almodóvar sinemasında önceliği her zaman duyguların aldığını bir kez daha kanıtlıyor.

    film yönetmeni olan pablo, ailesi sayesinde madrid’de rahat bir yaşam sürmektedir. güzel, tiz sesli kızkardeşi tina ise annesinin başından atmaya çalıştığı küçük bir kıza bakıcılık yapmaktadır. ama pablo bir gün eve, bir bakanın oğlu olan antonio’yu getirir. antonio pablo’ya çılgınca âşık olur; onu ve çevresindekileri etkisi altına almaya çalışır. antonio ihtiras denizine gözü kapalı ve dikkatsizce atladığı gece, acılar ve arzular su yüzüne çıkmaya başlar…"
  • ask'nın düzenlediği film artı isimli güz film festivali kapsamında ankapol sinemasında gösterilen filmlerden biridir.
  • almodovar su sadik izleycisini/hayranini hic hayal kirikligina ugratmamistir, her filminde mutlaka etkilemeyi basarmistir bu bedeni. bu filmde de, icimdeki almodovar bolgesine ki baska hicbir sanatci giremez oraya, yeni bir bina daha insa etmistir. cok gorkemli bir bina
  • almodovar aslinda hep ayni hikayeyi anlatiyor dedirten sukela otesi film.

    reenkarnasyonu icin: (bkz: la mala educacion)
  • antonio banderas'ın ya gerçekten çok iyi bir oyuncu, ya da hiç oyuncu olmadığını anladığımız bir film. aslında itiraf ediyorum ben onu da anlamadım. gerçi anlasam ne yazar. gene şurada sözü döndürüp dolaştırıp filmin hissettirdiğine getireceğim. almodovar bunda da çizgiden çıkmamış, vermiş coşkuyu iliklere... ha bi de homofobikler için 'aman' konseptli bir uyarı levhası asalım da tam olsun şu entrye...
  • 1987 yılında çekilmiş olmasına rağmen her karesinde pek cüretkar ve karmaşık insan ilişkilerine değinmekten çekinmemiş, sert bir mastürbasyon sahnesi ile başlayan film.

    --- spoiler ---

    olaylar başarılı bir yönetmenin sevgilisi tarafından terk edilişi akabinde kendisine bağımlı, saplantılı yeni bir sevgili edinmesi ile başlıyor. kısa bir süre sonra bağımlı ve saplantılı halini ayyuka çıkaran yeni sevgili antonio'nun, yönetmen sevgilisi pablo'ya karşı hissettiği sahiplik duygusu ile eski sevgili juon'a karşı duyumsadığı kıskançlık duygusu birbiri ile örtüşecek kadar yakınlaşıyor. bu yakınlık antonio'da kızgınlığa sebep oluyor ve en sonunda içinde biriktirdikleri yok etme isteğine dönüşüyor. her şey bittiğinde, yaptıklarının bedelini ödeyebilecek kadar cesur antonio aşkından değilse bile kendisinden vazgeçmeyi tercih ediyor. belki kendini, belki sevgilisini cezalandırıyor. bilemedim.

    şu hali ile tipik şehvet, tutku, aşk temalı filmleri andırıyor olsa da; filmdeki karakterlerin tamamının erkek olması -ki var olan tek kadın, yönetmen pablo'nun kız kardeşi de bir dönemler babasıyla ilişkiye girmiş ve bu vesile ile de cinsiyet değiştirmiş- bu filmi klişelerden uzaklaştırmış ve grotesk bir havaya bürünmesine sebep olmuş oluyor.

    haliyle, pek uyumlu olduğunu düşünerek; (bkz: grotesk/@rehayunluel)

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap