• birlerle başlar klasik türk tipi versiyonu. lastik ayak bileklerindedir. sonra üçler gelir ki o da diz arkası seviyesine işaret eder. ha, ikiler de vardır ama o ingiliz lastiğinde kullanılır genelde. daha sonra, oyunun en zevkli heyecanlı ve iddialı bölümü olan dörtler gelir. iyi oynadığını kastetmek üzere canlı diye anılan arkadaşlar burda hünerlerini gösterir, kendine çok güvenmeyenler, bu "canlı"lardan aracı olarak yararlanırlar burda yanmamak için. dörtler çoktan seçmeli bi bölümdür. kalça altı, kalça ortası, kalça üstü gibi fetiş isimlerle anılır, bel veya koltukaltı seviyesi de bu seçenekler arasına girer. gene ingiliz lastiğine mahsus olan bi seviye daha vardır ki, o da havaya kaldırılmış ellerin bilekleri seviyesidir. tabi orda atlanıp zıplanmaz, kollarla atlanır daha doğrusu. birinci level bittikten sonra kapalılar başlar ki, bu çok daha heyecanlıdır. 1ler, 3ler tek bacak kalınlığına getirilmiş, 4ler de ise yan durularak yarım kalça genişliği sağlanmış, ebenin işi zorlaşmıştır. kapalılardan sonra gelen bölüm çok beklenir çünkü kapalılarda genelde çok yanılır ve ebe sürekli değişir. akabinde biraz daha farklı bi atlama çeşidi olan "çaprazlar" ve kapalıların çaprazları vardır. daha sonra hareketliler başlar. lastiği bacak ve bellerinde tutma görevi gören arkadaşlar sabit durmak yerine sağa sola atlayıp zıplamakta, sürekli bi devinim sergilemektedirler. eh bu bölümde zaten itinayla her sırası gelen yandırtılır, oyun bitmez. devam etse hareketlilerin kapalıları, çaprazları falan gibi kombinasyonlara dönüşecektir. zaten teneffüs zili yahut camdan çağıran anne sesi de eninde sonunda bu kısır döngüye son noktayı koyacaktır. lastik atlarken klasik hareket serisi toplam 9 harekettir. 1,2,3,4*, 5*, 6-7-8* ve 9* şeklinde gidişatı vardır.
    "dolmuş" tabir edilen versiyonda ise iki zavallı yine lastiği tutmak görevini yerine getirirken, sürü sepet insan sıraya girip, atlayarak geçerler. önce 1 yapılır ve arkadan gelen herkes "1" yapıp yoluna devam eder. bi de "minibüs" vardır ki, onda da herkes sırayla "1,2,3,4,5,6-7-8, 9." serisini sıra kendindeyken ve arkadan gelen yokken tamamlar.
  • oynanan bişey. iki kişi lastiği niçine girer diğerleri atlar zıplar, atlayan ve zıplayanlarla lastiği tutanlar belli periodlarda değişir. almanlar, ingilizler diye değişik atlama yöntemleri vardır. yana, yana, ortaya, dışarı..
  • "birkiüçdörttttbeşşşşaltıyedisekizzz vakvak vikvik makas dış iç orta!" diye neşeli çığlıklar atılarak oynanan bir oyundur. artık nedense -mahallede oyun oynamalar bittiği için midir? evet. - kızçocukları arasında oynandığı pek gözlemlenmektedir.

    tuhafiyeciden alınan 2-3 metrelik bir don lastiğinin iki ucunu bağlamak ve ayaklara geçirip, gerdirmek suretiyle ip hazır hale getirilir. oyuncumuz vakvak, vikvik figürlerini ve daha bir çok diğer hareketi bu ipe basarak ya da üstünden atlayarak, zıplayarak gerçekleştirir. tabii yanmadıkça ve de atladıkça da levelatlanır; lastiğin boyu yükseltilir. o lastik yükseldikçe bacak uzunluğu ve popoyu yerden kaldırma yeteneğinin de yüksek olması gerekir. bu arada mahallenin kızkaçıranlarla, fişeklerle, dokuzaylıklarla falan uğraşan haşarı erkek çocukları lastik atlayan kızlara çeşitli itlikler yaparlar ve kızlara duydukları ilgiyi bu şekilde gösterirler.

    bu itliklerden en gözdesi üçler diye tabir edilen levelda yapılır. üçlerde lastik diz hizasındadır ve bu haylazlık lastiği dizi hizasında tutmakta olan iki kızdan birisinin arkasına sinsice yaklaşıp birden çekip bırakmaktır...

    dizin arkasındaki yumuşak bölgeye "şlank!" diye çarpan lastik çok can yakar.

    bu erkek çocuklarının en fırlamaları daha sonra bu "şlik şlak!" şakasını ortaokul düzeyinde kız arkadaşlarının sutyenini çekiştirip, sırtlarını acıtmak suretiyle modifiye etmişlerdir... sonra da asla ama asla tek elle sutyen kopçası açmayı öğrenememişlerdir.

    yaa, yok işte öyle "şlik şlak!" sayın süper salak arka sıra arkadaşım cenap; al sana karakan'dan bir nasihat... ama seni de yaşatan tabiat.
  • bunun üçgen şeklinde oynananında roller "biir" "ikii" filan diye önce bağıranın kazandığı bir yöntemle dağılırdı. bir diyen oyunun kitabını yazmış, kamaya kama demeyen, başladı mı oyunun sonunu getiren ve beden derslerinde en iyi amuda kalkan kız olurdu. yanında mutlaka lastikle okula gelirdi, teneffüslerde merdivenlerden inmek için erkeklerle yarışırdı. iki diyen biraz daha temkinli olurdu genelde, bir diyen kadar çevik olsa da onun kadar bilgili ve tecrübeli olmazdı. içinden "önden o gitsin, ben onu taklit ederek oynarım sonlara doğru." derdi herhalde, hiç iki olmamıştım çünkü. üç ve dört aslında tamamen aynı bilgi ve beceriye sahip olurdu, ikisi de ilk ikisinden önce yanardı, hatta üç olmanın korkunç bir baskısı vardır "üç önce yanar." beklentileri nedeniyle. üçün dörtten tek farkı erken hareket etmiş olmasıydı, fırsatları değerlendirme meselesi bir yerde. beş oyunun en alakasızı olurdu, genelde sonradan bulunurdu, hatta yaşı küçük olurdu diğerlerinden, arkadaşlarını pek tanımasa da yaşça büyüklerle oynamak hoşuna gittiği için orada bulunurdu. onun yerine bir direk konsa fark etmezdi aslında, ama ses olur soluk olurdu. oyunda kuralları altı koyardı, o yüzden iyi bir oyuncu bir diyemediyse ya da bir demeyi göze alamıyorsa altı derdi, üç ya da dört onu tatmin etmezdi. sonra biraz kontrol delisi olurdu, kuralları koymanın getirdiği avantajla oyunu kendi lehine çevirmeye çalışırdı. bir de bizim ilkokula özgü olsak gerek, erkek olurdu.
  • polimerize izoprenden oluşan elastomer.
  • 2 kişilik olanında her arkadaş grubunun farklı metotları olurdu, hatta oyunun bir kısmı bizzat oyuncular tarafından oluşturulurdu. biz en fazla 20'lere kadar çıkarırdık oyunu, ama bir alt sokaktaki kız grubunun 50'lere kadar oynamışlığına şahit olmuştum. o kadar kademe yaratmak için müthiş bir yaratıcılık gerekmekte ayrıca, tebrik ediyorum onları.

    2'den fazla kişi içereninde ise genelde aynıdır oyun tarzları. ip bele çıkarıldığında, bazı uzun bacaklı ve gıcık kızlar inat ederlerdi sıçrayacak dönülmesi için; ama yakın arkadaşlarla oynandığında, yere oturup bağdaş kurup geri dönerdik genelde (kurbağalama gibi bir şeydi adı). ayrıca tekler, kapalılar, açıklar gibi bölümleri olurdu ilerledikçe.

    hey gidi!` :swh`

    ayrıca bu zamana kadar başlığının açılmamış olduğuna çok şaşırdım. aramaya da inandım` :aramaya inanmak` ama bulamadım: (ara: lastik* oy*)

    edit: aklıma geldi. 3. bir kişi yerine bir sandalye koymak suretiyle de oynardık bazen. bir keresinde; oynayacak kız bulamadığımız için oyuna soktuğumuz erkek arkadaşlarımızın bazıları, bizden hamarat çıkıp bize fark atmışlardı. sonra hep oynamak istediler de biz almadık.` :swh`

    edit2: işbu entry lastik oyunu başlığındaydı ama başlık taşınmış. bence lastik ve lastik oyunu iki farklı başlıkta incelenmeliydi. neyse...
  • yunancada esnek anlamında kullanılan elastikôs kelimesinden dilimize geçmiş.
  • yetenekli ellerde iyi bir sinek avlama silahına dönüşebilen şey. kauçuk olanı daha sağlam olduğundan daha makbuldur.
  • "bir çık,
    biiriki çık,
    biirikiüç çık,
    biiriki üç dört çık,
    ikibuçuk beş çık,
    iki dört altı çık....."

    diye oynanan çok zevkli ve faydalı bi oyundu bu.
  • "haftaiçi çalışıyorum ne yapacağım, lastikçiye nasıl gideceğim" vs. diye düşünenler için, brisa yeni bir uygulama başlatmış. sadece 10 tl karşılığında arabanız nerede ise oraya geliyorlar, lastikleriniz değiştirip gidiyorlar. faydalı ve pratik gibi görünüyor. http://www.lastik.com.tr/
hesabın var mı? giriş yap