• bir yazar.*
  • en güzel gecelerimden birini yaşatan efsane yazar. severim kendisini.
  • bu suser aslen iğrenç bir adamdır...

    evde iki ayağına farklı çorap giyer, teki kesin ters olur. tepside ve hatta yoklukta tabakta tütün sarar. evde şapka takar, gecede 5 şapka değiştirir. şort giymeyi sever, gecede 7 şort değiştirir. dışardan gelince üstündekileri direk yere çıkarır, evden çıkarken iftaiye eri gibi tekrar giyip devam eder.
    sabahları uyandırılmayı sevmez, uyandırılırsa terörle uyanır. kafası güzelken çok komik danseder.
    çok iyi abaddon oynar, favori cümlesi "abi creep'e vurma" dır.
    kahvaltı da genelde çikolatalı kruvasan yer. biscolata mood sever. kola sevmez, çünkü hep kola içer.
    kolay kolay sinirlenmez, sinirlenirse rage'e girer. pokemon sever. anime sever. oldschool hip-hop sever.
    koşma yetisi yoktur, koşunca bacaklarının ağrıdığını iddia eder. kantarda kemikli otuz beş kilo çeker. belirli aralıklarla ağzının ağrıdığını iddia eder.
    beraberken bi kere canının sıkıldığını hissetmezsin, öyle de bir aura'sı vardır
  • nays item alan yazar.
  • kedisiyle yattığıma dair sapıkça iddialar ortaya atan, kedisini sevdiğimin carrysidir. güzel adamdır.
  • entry'lerini okumadan güne başlamadığım über insan.
  • yaklaşık 4 sene önce karşı karşıya geldiğimiz, zaman geçtikçe de birbirimizi tanıdığımızı düşündüğüm tavşancık, tavşan kardeşçik. üç beş bişiler yazasım geldi hakkında. beğenmezse silerim, tanımak isteyene de yardımcı olmuş olurum.

    dönem dönem hayatında radikal kararlar alır ve işin garibi bunları uygular.

    vazgeçemediği totemleri, diğer insanlara nazaran farklı öncelikleri vardır. *

    rahat olmayı sever, son zamanlarda normal insan müziği bile dinlemeye başladığına şahit olmuşumdur.

    çok insan sevmez, bu durumun yaratacağı az da olsa dezavantajları çoktan göze almıştır.

    defalarca kendisine de söylediğim arkadaşlığımızın temelini oluşturan dota'yı bırakırsak arkadaşlığımızın biteceğine dair korkularım vardı. artık yok. artık life is overrated deyince aklıma oyundaki carry'miz gelmiyor çünkü. yaşadıklarımız, konuştuklarımız, paylaştıklarımız, ufak kavgalarımız çoktan almış dota'nın yerini.

    yazının buraya kadarki kısmını 3 mayıs 2016'da yazıp devamını getirememişim, bugüne nasipmiş.

    çok kısa zaman değil ama uzun da olmayan bir geçmişten beri birazcık bunalımda olduğunu hissediyorum. yardım çağrılarıma yanıt vermiyor. elimi uzattıkça kendini geri çekiyor ama bunu bataklıktaymış da çırpınırsa batacakmış gibi bir düşünceyle yapıyor sanki.

    tanıştığımız gün hayatımın en güzel günü diyebilir miyim emin değilim ama en özel günlerinden biri olduğuna ve hayatımın sonuna dek de unutmayacağıma eminim.

    yakında, birlikte yayıncılık kariyerimizi şekillendirmeyi düşünüyoruz. çok keyifli şeyler olacağını hissediyorum. hele bir de pubg oynamamaktaki ısrarından vazgeçerse neler olacak neler.

    bu arada, cumartesi dükkanı tutmaya gidiyoruz. bakalım neler olacak tavşan kardeş...

    söylemeden de bitirmeyeyim yazıyı, ne olacak bizim bu kappa pride hallerimiz yahu?
  • aklıma şu hikayeyi getiren yazar.

    "two gay guys walk into a bar **. bartender says we dont serve your kind here.
    all of a sudden they find themselves in dota 2. one say to another "ı'm gonna farm", the other says "siz girdiniz diye girdim". they lose. so they leave.
    then they go after a treasure buried in yozgatland. they walk into a cave. the jinn says we dont serve your kind here. they get scared and ran away.
    they go back to their broke-ass lame life. but at least they're happy together.
    they're all giggly and cuddly and decide to go into ekşi. ssg says get a room you two! "
  • kendisi ve psikolojik desteğe ihtiyaç duyanlar hakkında win/win durumu oluşabilmesi için şu duyuruya göz atabilirsiniz.
  • iyi bir niyetle yaptığın şeylerin kötü sonuçlanması seni düşündürmesin, bu süreçteki aktarımda yaptığın yanlışlara, karşındaki insanın tepkisi değişebilir ve bu olağan bir şeydir. herkes senin düşündüğünü, hissettiğini yaşaması gibi bir şey mümkün değil. insanlar senin dışında yaşayan farklı organizmalar, yeri geliyor anneni babanı bile ne alaka bu insanlar diye düşünüp kan bağı dışında bir bağ kuramadığın zamanlar oluyor. böyle zamanlarda kendine dön bence biraz daha sorgula yaptıklarını,geçirdiğin zamanlar hakkında sesli düşün, he o zaman da işin içinden çıkamayabilirsin çünkü her zaman davranışlar sonuçlarını desteklemiyor.
    o zaman yapabilecek bir şeyin olmadığını bil ve kendinle kal biraz bence otur düşün direkt, karşındaki insana etkinin aslında ne kadar az olduğunu fark et, uzaklaş biraz o andan,kişilerden ve bulunduğun durumdan. ne zaman böyle hissetsen yalnız kaldığında sonuca varıyorsun,düşünmek için sahip olduğun vakit en değerlisi biliyorsun.iyi niyetinden emin misin, bunu okuduğunda evet diyorsan gerisini önemseme,lütfen kendine bunu sor olur mu.
hesabın var mı? giriş yap