luz
-
ibranicede badem anlamına gelen sözcük. o bakımdan yahudilikte "badem kemiği" diye adlandırılan sacrum kutsal sayılıyormuş. çok dayanıklı ve dirilişte tüm omurga ve bedenin diriliş* mayası veya başlatıcısı olarak kabul ediliyormuş. şeklen yılan başına benzetilmesi de kutsallık atfında rol oynuyormuş. sacrum kemiği yanmaz, parçalanmaz diye zamanında büyük efsane üretmiş.
kenan'da girişinde badem ağacı bulunan, öbür adı ölümsüzlük şehri olan efsanevi bir luz kenti de varmış. onunla ve ölümsüzlük arzusuyla ilintili bir hz. süleyman meseli de şalom gazetesi'nden..
sakrumun omurganın en alt kemiği (önce coccyx sandım) yani "badem kemiği" diye adlandırılmasına daha doğrusu ingilizceden çevirisine d. h. lawrence'ın anka kuşu kitabında denk geldim:
"ama gizin içindeki giz bu değil. hani badem kemiği dedikleri, omurganın son kemiği var ya, gövdenin tohumuydu o işte, mezarda yeni bir gövde göğerirdi o tohumdan, tıpkı, ocak ayındaki badem ağacı gibi." d. h. lawrence - anka kuşu -
-
sol'den gelen.
-
aynı zamanda ispanyolca bir bayan ismi
-
ispanyolca ışık demek. mauricio isla'nın kızının isimlerinden birisidir (luz elif).
-
nif bağlarının ışık tanrıçalarına adadığı yeni iki şarabının adı. kırmızı ve beyaz şaraplar fiyat performans olarak olağanüstü. kırmızı shiraz ve sangiovese kupajı, sabah kızartısının sahibi şafak tanrıçası eos'a atfedilmiş, beyaz ise narince, viognier ve misket kupajı, bu şarap da ay tanrıçası selene'ye ithaf edilmiş. iki şarabın da üzerinde umut karaman'ın illüstrasyonları bulunuyor. carrefourlarda 32 liraya satılıyor. kaçırmayın.
-
(bkz: nur)
-
(bkz: rénald luzier)
-
efes pilsen özel seri 10'un sunduğu cumartesi korku gecesinde izlenmiş, filmekimi 2019'da da yer bulmuş, tilman singer'in ilk uzun metrajı olan avrupaî film.
filmekimi yaşanan şehre getirmediğinden izleyememenin verdiği düş kırıklığıyla hiç yoktan beklentilerin yüksek tutulduğu filmde, sanatevi* stil çok şık durduğu kadar hikâye önemsizleştirilmiş. pandomim sekanslarıyla başlayan yapım, bunu teatral bir seviyeye taşıyarak farklı bir dil kuruyor. elbet bu dilden dökülen kelimeler - lynch'ten aşinâ olunacağı üzere - farklı zamanların üst üste geçirilmesi* ve bu zaman-mekân çizgilerinin sınırlarının bulanıklaştırılması ile güzel bir görsellikte konuşuyor. nitekim hikâyede bir araçtan başka bir şey olmayan, katolik kız okulu, lezbiyenlik deneylerinde bulunan kızlar ve ortalıkta ağızdan ağza gezinen bir iblisin neye hizmet ettiği soruları sorulmadan izlendiğinde, ilk iş için makul denebilecek bir film. -
(bkz: böyle bir yazar aslında yok)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap