• insan ilişkileri, beklentiler, sistem, duygular, tüm gördüklerimiz vs. ötesinde, tüm bu evren bildiğimiz evren değildir, bizler var olanı beynimizin yorumlama şekliyle bir evren tanımı yapabiliyoruz. madde en temelde atom altında sicim denen ve belli bir frekansta titreşen enerji partiküllerinden oluşur. maddenin enerjiye enerjinin maddeye dönüşümü esasında maddenin enerji olması dolayısıyla mümkündür. bu titreşim frekansları beynimizin frekansları yorumlamasıyla bize bildiğimiz tüm duyuları hissettirir. katı sıvı gaz veya plazma, bildiğimiz anlamda maddenin halleri yoktur. bizim algılama şeklimiz onların katı sıvı veya gaz olduğu yönündedir. dolayısıyla madde diye birşey de yoktur. evren, titreşen enerjidir. bizler birer alıcı olarak frekansları yorumlama yeteneği yüksek bilgisayarlarız. bir maddeyi tuttuğumuzda esasında ellerimizin atomlarıyla o maddenin atomları asla birbirine temas etmez. yada bizler aslında hiçbir zaman gerçekten oturmayız. elektronların birbirlerine uyguladığı itme kuvveti nedeniyle daimi olarak yüzeyden havadayız. gerçek bir temas asla gerçekleşmez. bizler, beynimizin yorumuyla itme kuvvetlerinin bileşkesi nedeniyle bunu bir temas olarak yorumlarız.

    bu evren bir illüzyondur dostlarım. kuantum fiziği bize bunu söylemekte. insan, gözlemci olarak dahil olduğu bu yapıda, gözlemiyle bir takım düzensiz titreşimleri düzenli olarak yorumlama yeteneğine sahiptir. atom altı parçacıkların aynı anda birden fazla yerde olabildiği çift yarık deneyiyle kanıtlanmış durumda. yani adeta biz gözlemlemeye başladığımız anda belirli bir düzene girerek orada olmasını umduğumuz hale bürünüyor enerji. eğer gözlemci olmasaydı evren düzensiz titreşimlerin bir arada bulunduğu bir yapı olarak enerjiden ibaret olacaktı, gözlemci gözlemiyle kendi gerçekliğini algılama biçimine bağlı olarak gerçekliğini yaratır. bunlar anlaması zor ve gerçekten karmaşık konular.

    tüm bu konularda izlediğim belgeseller, okuduğum yazılar ve düşüncelerim sayesinde emin olduğum tek birşey var, o da bildiğimiz anlamda maddenin olmadığı ve bu evrenin bir hologram evreni olduğu.

    http://www.youtube.com/watch?v=xjtf-kdfmxu
  • "mana"nın sözlükteki hali.
  • fiziğin, kimyanın, zamanın, mekanın ''ben'' kavgası; yani bunların birbirlerine üstün gelme sevdası ile sürekli -her an- değişime uğrayan ve bu şekilde var olan yokluk.
  • sandığımız anlamda hiç var olmamış, gel de sen bunu benim beş duyuma anlat....
  • geçici madde, ek madde, mükerrer madde, çerçeve madde, yürürlük maddesi, yürütme maddesi gibi çeşitleri vardır.
  • önce harfleri dizer sonra onlara mana vermeyiz, önce rastgele demiri, tuğlayı, keresteyi, çimentoyu yığar, şekillendirir sonra bina diye onlara fonksiyon biçmeyiz. önce ne ve nasıl yapacağımızı düşünmeyiz. nasıl bir ağaçta meyve son olmakla birlikte düşüncede ilktir. bunun gibi, önce niçin yapacağımızı düşünürüz. bir başka ifadeyle, neyi, nasıl hatta neyi niçin yapacağımızı değil, niçin neyi yapacağımızı düşünürüz.

    yani varlıkta gaye önce gelir. bunu mahiyet ve mana takip eder. son sıra ise fiziki yapınındır. dolayısıyla madde asla asıl ve asli değildir. madde mananın hizmetçisidir. onun fiziki alemde tezahürüne hizmet eder. ve madde manaya göre kalıp giyer. mana da niçine yani gayeye göre şekillenir. gaye de mana da onları düşünen şuur ve irade sahibi bir özne olmadan mümkün değildir. şu halde, kainatın varlığı da allah'a o'nun kainatı yaratmadaki gayesine ve bu gayeye göre ilminde kainata verdiği varlığa dayanır.
  • bir testte yer alan soru veya alistirmalardan her birine verilen isim.
  • ilk filozof thales 'madde canlıdır' demiş.
    kehrüba yüne sürtülünce samanı çeker. demiş ardından bu özeliğe (elektriklendi)=canlandı demiş.
    ayrıca: "mıknatıs taşı demiri çeker" de demiş. 1500 yılı aşkın süre, bu saptamalarına önemli bir eklenti yapılmamış. çinliler, mıknatıs kaşıkla fal bakarken, pusula'yı bulmuş.
    maddenin bileşenleri= (1. yük=kütle, 2. yük elektrik, 3. yük mıknatıs yükü, 4. yük= tök yükü) olarak önerildi. mko(1982, 1984). böylece madde'ye (devinen bir bir özdeğe etkiyen) kuvvet, genel görelelik ile de incelenir ise; bu bileşenler 20 ye dek çıkmaktadır.
    2016 coulomb'un doğumunun 280. yılıdır. bir etkinlik olacak mı?
  • madde ya da özdek, uzayda yer kaplayan (hacim), kütlesi olan tanecikli yapılara denir. 5 duyu organımızla algılayabildiğimiz (hissedebildiğimiz) canlı ve cansız varlıklara denir.
  • sadece somut olduğuna inanmadığım, inanamadığım, varlığın, var olanın yapı taşı. göremediğimiz şeye madde değildir dememiz, maddenin görülebildiği kadar doğal bir olaydır çünkü duyu da yetmiyor, teknoloji de... bu inanç değil, bilim değil. bambaşka bir şey. varlığın ta kendisi. maddenin görülebilenle sınırlı kalması bizim yetersizliğimizden dolayıdır. atom altını varoluştan 100 bin yıl sonra ancak görebildiysek, 101 bin yıl sonra da soyut olanı, metafiziksel olanı, görünmeyeni göreceğimizden kuşku yok. datalarımızdaki, beyinlerimizdeki kombinasyonların sayısı kadar akıllıyız biz. kombine edemediğimiz şeyleri düşünemiyoruz, düşünebilemediğimiz şeyleri de hayal edemiyoruz. beyin donanımsal olarak yetersiz. ludwig boltzmann bu yüzden, yetersizlikten, çözümleyememekten, 1906 yılında kendi elleriyle yaşamına son verdi.
hesabın var mı? giriş yap