• daha once bize savasi bol kanli bir sekilde cepheden anlatan bircok film cekildi. bu filmin en onemli ozelligi, fazla bomba patlatmadan, bir asker ve arkada kalan sevgilisi klisesine girmeden savasi iki hane uzerinden sadece 4 kisinin hayatina odaklanarak anlatmaya calismasi. bunda kesinlikle basarili oldugunu dusunuyorum. "savas yikicidir ve anlamsizdir" temali filmlerden benim izlediklerim arasinda bu film kadar savasin insanlar uzerinde biraktigi yikimi ve drami bu kadar sade ve etkileyici bir sunumla anlatanina rastlamadim.

    her savasin bir amaci vardir. toprak, somuru, petrol, politika... ayni zamanda savaslarin degismeyen ortak ozellikleri vardir: olum, gozyasi, askerler, siviller, terk edilmis evler... askerler savasabilmek icin silahtan cok once milli ideolojiyle donatilirlar. cunku bir askerin neden oldugunu bilmesi gerekir. bu daha sonra olen askerin devlet tarafindan kutsanmasiyla taclandirilir.

    niko ve ahmed, abhazya da 90 larin sonunda cecenler ve gurculer arasinda baslayan savasta ayri tarafta savasan 2 askerdir. ivo ve arkadasi marcus ise butun estonyalilar evlerini terk etmesine ragmen topraklarini terk etmemis mandalina zamanini bekleyen 2 tarafsiz sivil. ivo, insanligin vicdanini simgeliyor. marcus savasin kapilarina yaklastiginin farkinda. birgun savas, niko ve ahmed i yari olu bir vaziyette ivo nun evinin onune getirir. ivo, hem cecenin hem de gurcunun kimin hangi tarafta olduguna bakmadan ikisininde hayatini kurtarir ve evinde bir kavga olmamasi icin ikisinden de soz alir. iki yarali iyilesirken bu esnada resmi ideolojileri carpisir. iki tarafin dinleri carpisir. ivo, savasin anlamsizligini onlara kavratir kavratmasina; ama yine de savasin en buyuk ganimeti olan olumun mandalina bahcesinden iceri girmesinin onune gecemez.

    bilge ivo, ne guzel soyler. "hangi taraftan oldugu ne farkeder. ikisi de ayni yere gomulur."

    izleyin, izlettirin.
  • şiir gibi filmdir.

    --- spoiler ---

    -yani oğlunu gürcüler mi öldürdü?
    -evet, ama ne fark eder ki?
    -nasıl yani? oğlunun mezarının yanına bir gürcü gömdün.
    -ahmed, fark eder mi?
    - ....
    -cevap ver!
    -hayır, fark etmez.

    --- spoiler ---
  • sinir bozucu derecede güzel olan film.

    --- spoiler ---

    hiç tanımadığın bir insanı soğukkanlılıkla, sebepsiz yere öldürmeye çalıştığını; ancak o insanı tanıma fırsatın olsa aslında öldür(e)meyeceğini, doğal olarak savaş denen siktir boktan icadın ne kadar siktir boktan bir icat olduğunu bizlere bir kere daha, farklı bir şekilde gösteriyor.

    filmin geçtiği yerlerde yaprakları dökülmüş, ocak ocak duran küçük ağaçlar var. sanırım onlar fındık ocakları. o yüzden orası benim köyüm gibiydi. o çamurlu yollardan ben de onlarla birlikte yürüdüm, o odunları yararken ben de onlarla birlikte odun taşıdım.

    ahmed ile niko'nun sonda dost olacağı apaçık ortada ama filmi izlerken istemsiz olarak bu geldi aklıma.
    http://vimeo.com/21362582

    --- spoiler ---
  • güzelliğini bir yana bırakarak coğrafya bilgim hakkında beni derin düşüncelere gark eden film. estonya ile gürcistan, çeçenistan, abhazya arasında bağlantı kurmaya çalışmaktan filme konsantre olamadım. google maps bile estonya'dan abhazya'ya yol tarifi hesaplayamıyor lan. biri bana açıklasın lütfen o estonyalı ihtiyarların orada ne işi vardı?
  • 4 adam, 8-9 figuran, 2 ev, 3-4 araba, biraz mandalina ağacı, 3-5 silah ile çekilebilecek en güzel filmlerden biridir. tabi çeçen rolündeki arkadaşın gürcü olmasına şaşırmasam da tip olarak çeçenlere gerçekten benzemesi başka bir hoş olan filmdir.
  • zaza urushadze'nin yönettiği 2013 yapımı az kişi tarafından bilinen şahaser filmlerden birisidir. kaldı ki daha film başlamadan çeçen karakteri destekleyeceğini düşünen, telefonunda şöyle bir videonun mp3 hâli bulunan kişiye bile vay be dedirtti*.

    sanırım filmi güzel kılan yalın olması, örneği soundtrack üzerinden vereyim. evet, bir savaş filmi, lakin savaşı anlatan bir filmden ziyade çevresinde savaş olanları anlatan bir film. dolayısıyla film savaşın ne olduğundan ya da ne kadar kötü olduğundan ziyade insan olmak motifini işliyor, bunu yaparken de doğadan faydalanıyor. illa quntel bir şekilde demem gerekecekse walter benjamin başganın work of art in the age of mechanical reproduction*** eserinden alıntı yapayım. "sinemanın belirleyici özelliği, yalnızca insanın çekim aygıtı karşısında kendini sergileme biçiminden değil, fakat aynı zamanda bu aygıtın yardımıyla çevreyi betimleyiş biçiminden de kaynaklanır." devam edecek olursak "güdüsel-bilinçaltı alanını ancak ruhçözümlemeyle öğrenebilmemiz gibi, görsel-bilinçaltı konusunda da ancak kamera aracılığıyla bilgi edinebiliriz.[1].

    tamam malumatfuruşçuluğumuzu yaptık, şimdi spoiler kısmına geçiyorum.

    --- spoiler ---

    üstteki entrylerde savaşın insanı ve coğrafyayı nasıl etkilediğinden bahsedilmiş. ufak birkaç şeyden bahsedeyim. filmin hemen başında çıkan çatışmada ahmed karakterimiz gürcülerden ikisini öldürüyor ve birisini ağır yaralıyor. tabii ki bu işlemi roketatarla, sanırım rpg, ile gerçekleştiriyor. artık gönderme midir, yoksa ufak bir dokundurma mıdır bilmiyorum; ama ahmed çeçen ve birinci çeçen rus savaşı sebebiyle çeçenlerin milli sembollerinden birisi rpg olmuştu. aynısı filmde bahsi geçen abhaz gürcü savaşı için de geçerli olabilir, zira sohum'un abhazların eline geçmesinden sonra şu fotoğraf sembol gibi bir şey olmuştu. şurada videolu hali var, 3:20 civarında.

    hem ahmed'i hem de nika'yı tedavi eden ivo ve margus abhazya'da kalan son estonyalılardan. bu estonlar fi tarihinde çarlık zamanında sürülenlerdendir, bizdeki malakanlar olarak düşünebiliriz sanırım. bu estonlar savaşın ortasında mandalina peşindedirler? aslında biraz saçma gelebilir, lakin bu işi para için de yapmıyorlar. asıl dert bence margus'un dediği gibi o kadar mandalinanın heba olması da değil, ailesinin oraya vermiş olduğu emek. margus'un da ivo'nun da derdi toprakları, bir bakıma artık oraya ait olmaları.

    filmin sonu etkileyici ve ivo'nun oğlunun da abhazya için öldüğünü öğrenmiş bulunuyorduk. lakin ivo kafasında savaşları çözmüş vaziyette, bunu da anlamış oluyoruz(savaşta babalar oğullarını, barışta oğullar babalarını gömer). ona göre insanlar savaşmaz, birbirlerini tanıyorlarsa hiç savaşmazlar, ki filmin sonunda da iki düşman birbirleri için savaşıyordu. velhasılı kelam film demek istiyor ki insanlar savaşmaz, devletler falan savaşır şeklinde düz yorumumu da yapayım.

    --- spoiler ---

    bir başka gürcü filmi için:

    (bkz: repentance)

    [1]: tekniğin olanaklarıyla yeniden üretilebildiği çağda sanat yapıtı, xiii.bölüm
  • çok şeyler anlatan, anlamlı bir film. klasik savaş filmlerinden çok farklı; drama, ajitasyona sığınmadan yalnızca doğallığı ve gerçekçiliği ile adamın göğsüne saplanan bir hançer gibi. birçok farklı duygu üzerinize sirayet ediyor film boyunca. özellikle son sahnedeki diyaloğun ardından savaşların ne kadar anlamsız olduğunu idrak edebiliyoruz. film bitince tek bir cümle dökülüyor ağızlarınızdan.
    "böyle olmamalıydı."

    --- spoiler ---
    dedenin tiyatrocu gürcüye "seni seyretmeye geliriz" deyip ahmed'in taklidini yapması ve daha sonra gürcünün ölmesi. hakkaten de böyle olmamalıydı.
    --- spoiler ---
  • sinemaya dair inancımızı bu tarz filmler pekiştirecektir. işte spielberg'ün tüm savaş filmlerini toplasan derinliğine ulaşamayacağı bir savaş filmi. açıkçası böyle filmler izleyince sinema sanatına biraz daha hayran oluyorum. çünkü benim için sinema aynı zamanda psikoloji, felsefe ve edebiyat demek.

    --- spoiler ---
    tanklar ve yağan bombalar etrafı kuşatmışken ve her geçen gün canlı sayısı daha da azalırken mandalinalarını nasıl satacağı üzerinde kafa yoran adam olmak isterdim ben.
    --- spoiler ---

    nedir şimdi bu? savaş ile mandalina ticareti arasındaki bağ ve yaşama sevinci, emeğinin karşılığını almak isteyen çiftçinin ekonomik yönsemesi, gündelik gerçekliğin dış kuvvet tarafından sekteye uğratılması, dostluk, kardeşlik ve güven; nedir şimdi bütün bunlar? işte bunlar felsefesinin de, edebiyatın da, psikolojinin de kafa yorduğu şeyler. bu küçük film de işbu nedenden çok daha fazla önem arz ediyor. bu küçük filmleri sırf sinema dolayımında okumamak gerek bu yüzden.

    ama örneğin spielberg'de bunlara rastlayamazsınız. tek bir karede amerikan bayrağını gösterir size o. ağır çekimde kolunu yitiren amerikan askerinin trajedisini gösterir. neyse, bunları söylemekle yeni bir şey söylememiş olduk.

    --- spoiler ---
    ne diyordum, mandalina bahçesinde acele acele mandalina toplayan o adam olmak isterdim ben. yaşam bir turuncu mandalina denli güzel değil mi? yaşamın güzelliğini anlamak için dalındaki mandalinaya bakmak ve koparıp yavaş yavaş soyarak tadına varmak; yaşamın basitliği, sadelik içindeki güzelliği başka nasıl anlatılabilir?

    iyi ve kötüler de net değil. insanların savaş cehennemi içinde dönüşebileceği kadar kötüler. hepimiz gibiler. güney doğu'da yaptığı askerliğin bitiminden sonra, çevresine tarantinovari şiddet yüklü sahneler anlatan ya da uyduran, örneğin öldürdüğü teröristin kulağını kesip kola şişesine atıp beklettikten sonra kulağı anahtarlık olarak kullanan yurdum insanı denli kötü değiller! teşhirci adamlar değil bunlar.

    savaş kimisini mandalina toplarken gösteriyor, çünkü onlar hiç değişmemiş, kaldıkları yerden yaşamaya devam ediyorlar. bazıları ise dost düşman gözetmeden herkese yardım eli uzatıyor, çünkü savaş onu da değiştirememiş. her insan özünde iyidir'in peşinden giden bir iyimser. kimisi de işinin gereği insan öldürüyor, onu da savaşın cehennemi atmosferi bir katile dönüştürmüş. sonuçta bir insanı öldüren el, aynı zamanda mandalina da toplayabilir. hepimiz biraz da çevremizin ürünüyüz sorunsalı.
    --- spoiler ---

    yaşamı, yaşamayı öven yaşama filozofu nietzsche'nin zerdüşt'üne yakışan bir küçük mucize bu film.
  • --- spoiler ---

    -burayı seviyor musun?
    + seviyorum. ve nefret ediyorum

    --- spoiler ---
  • az önce izlediğim ve ciğerimi delip geçen film. bu kadar az kadroyla, gürültüye patırtıya girmeden, dingince ama hiç sıkmadan ancak bu kadar güzel bir film çekilebilir ve savaşın anlamsızlığı, insan olmanın tek birleştirici yanımız olduğu bu kadar iyi anlatabilirdi. ve ivo, sen ne güzel bir insansın.
hesabın var mı? giriş yap