• mevlana'nın dediği iddia edilen laf.
  • bazen vahhabi zihniyetlilerin bazen de sabetaycıların mevlana'ya attığı iftiraya konu olan söz.
  • risale-i nur ve fg yayınlarını kurandan üstün görenlerin uydurduğu söz.
  • cahilce atılmış bir iftira. yaşar nuri öztürk bir tv programında eleştiriyordu mevlana'yı. eleştirdiği nokta mesnevi 1'in ön sözünde geçen, "bu mesnevi ki kur'an'ın nuruna nur katar" cümlesi. ancak bunda eleştirilecek bir nokta yoktur. hatta bir ihtimal mevlana her zamanki zekası ve müthiş bakış açısı ile bir ayetin(tevbe/32) tefsirini yapmıştır.

    kelime kelime çevrimi şöyledir tevbe/32'nin:

    1. yurîdûne : istiyorlar
    2. en yutfîû : söndürmek
    3. nûra allâhi : allah'ın nurunu
    4. bi efvâhi-him : ağızları ile
    5. ve ye'ba allâhu : allah istemez
    6. illâ : ancak, ...’den başka
    7. en yutimme : tamamlamak
    8. nûra-hu : onun nuru, nurunu
    9. ve lev : ve ise de
    10. kerihe el kâfirûne : kâfirler kerih gördüler

    suat yıldırım şu şekilde çevirmiştir;

    "onlar allah'ın nûrunu ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler.allah ise, nûrunu tam parlatmaktan başka bir şeye razı olmaz.kâfirler isterse hoşlanmasınlar!"
  • mevlevilerin yüzyıllarca tekkelerine aldığı, okuduğu ve kullandığı ahmed eflaki'nin kitabında geçen bir hikayeden alındığı iddaa edilen küfr ve şirk sözü. ahmed eflaki kitabını celaleddin'i rumi'nin torununun tavsiye ve emriyle yazmıştır. bu kitapta bu tartışmanın bir müderris ile rumi'nin arasında geçtiği ve bu sözü mesnevinin vahiy olduğuna inanmayan müderrise karşı rumi'nin hakaretlerle birlikte söylediği iddaa ediliyor. yaşayan en büyük islam tarihi, fıkıh ve ilahiyat uzmanlarından ali akın tarafından da doğrulanmıştır ki ali akın söylediklerini deliliyle kanıtlamasıyla meşhur bir alimdir.
    ilahiyatçı ali akın: 'mevlana mesnevi kuran dan da üstündür diyor bunlar sapıktır..'

    diyelim ki bu iddaa uydurma, sonuçta torunu anlatıyor o da sultan veledden dinlemiş araya uydurma sızmış olabilir günahları boynuna. ancak zaten mesnevi'nin orjinal nüshalarında da bu kitap dinin aslının aslıdır, alemlerin rabbinden inmiştir, batıl ona ne önden ne arkadan yaklaşamaz (ki bunlar kur'anı tanımlayan ayetlerdir) deniyor bu bile yeter.

    (bkz: tasavvuf ayrı bir şirk dinidir/#57314191)
  • biri hâlıkın sözü, diğeri mahluk un sözü olması hasebiyle yanlış bir mukayesedir.
  • kuran hakikatin tükenmez cevheridir.
    bu cevher ki; hele hele günümüzde çok derinlere gizlenmiş bir halde, ona ulaşılmayı, temasa geçilmeyi, gün yüzüne çıkarılıp işlenmeyi, ondan kalplerin ziyneti olacak zümrütlerin, yakutların, elmasların elde edilmesini bekliyor.

    mesnevi bu cevhere götüren harita, o cevheri çıkaracak kazma kürek, elde ettiği cevheri işleyecek zanaatkar, onu en uygun değerinde sahibine teslim edecek dürüst, hilekar olmayan tacir.

    mesnevinin yüceliği, insanın öz fıtrat kitabı olan kuran'a yaklaştırması kişiyi ona ulaştırarak vesile olmasındandır. tüm hak yoluna ileten vesileler övülmüştür. vesileye kıskanılıp hased etmek edebsizliktir.

    bir meyvenin, çiçeğin mahiyeti onun buluduğu ağaca, dalına nisbetle değerlendirilir.
    söğüt dalında diken , gül ağacında armut kokusu aramak söğüt ve gül'in hakikati için bir şey ifade etmez. söğüt güle yakıcı güneşte gölge olmuş, gölgesi ile onu korumuş orada yetişmiş ise o gül söğüdün gülü olmuştur. o söğüt, o güle nisbetle daha değerlidir. o gölge olmasa idi o toprakta gül zuhur etmeyecek meydana gelmeyecekti.mesnevi günümüzde halen bir söğüt ağacı, gül ise ebediyen güldür.sen eteklerinde gül bahçesinin esintilerini istiyorsan önce söğüt olup ekeceğin gül tohumunun üstüne titre ve eğil .o zaman tüm yüceliklerin mahiyetini akl-ı küll ile edrak edecek hünere kavuşursun.

    cevap anlamak isteyene yöneliktir. kaldıramayacağı taşın altında hinlik arayanlara değil.
hesabın var mı? giriş yap