• herkese, en çok da kendine yabancı karakter.. camus'nün yıllar önce yarattığı; günümüz kayıp gençliğine manifesto insan... "insanların hayatları farklı değildir ki, herkes aynı yaşar" diyebilecek kadar rasyonel, cinayetten sorgulanırken bile karşısındakileri irdeleyen onların her şeyi bu kadar önemliymiş gibi yaşamalarına şaşıran yabancı...
  • hep aylak adam* ile karşılaştırdığım, sonunda saçmanın içinden çıkış bakımından hangisinin daha başarılı olduğuna karar veremediğim camus karakteri.*
  • 6. nesil yazar aynı zamanda.
  • anti-hero. benle bir çok benzer olayı yaşayan, benzer tepkiler veren, benzer düşünen bir karakter. hayatı genel geçer kurallar ((bkz: common sense) çerçevesinde göörenleri anlamamak, anlamaya çalışmak ve hatta etin boşa harcanması olarak gören benle benzer bir yaşam ve toplum anlayışına sahiptir.

    --- spoiler ---

    günümüz türk insanı ne kadar dış görünüşe gçre kişileri ayrgılayıp, tasdik edilmeyen şeyleir yapıp yapmamalarına göredeğer biçiyorsa, o zamanlarda aynı haltın oluyor olması pek şaşırtıcı değil. bana şaşırtıcı gelen,-meursault'ya geldiği gibi-; insanların nasıl böyle genel geçer kuralalr uydurmuş olması ve nasıl bu derece bağlı kalabilmişolmalaları...
    zamanın fransız yönetimi için hiç bir değeri olmayan bir arab öldürdüğü için değil annesinison görmek istemediği, cenezesinin ertesi günü bir hatunla havuza gittiği için asılır meursalt.. entropi burda da sahneye çıkmıştır. evren düzen ister, benzerlikister, farklılık istemez...
    --- spoiler ---

    camus'yü sevmek için birbaşka nedendir kendisi..
  • adından etimolojik olarak, biraz da hayal gücü katılarak "ölü töre" anlamı çıkarılabilcek camus karakteri.
  • meursault gibi karakterlere nedense hep aşık olunur, bunun da sebebini aslında albert camus bir parça düşüş adlı romanında anlatmıştır. düşüş de jean-baptiste der ki "kadınlar napoleon gibidir, hep elde edilememiş yerleri kazanmak isterler." kadınlar hep yarası olan erkekleri tedavi etmek isterler, işte bu yüzden meursault'ya aşık olunur. ama bunun karşılığında meursault ne der: "ça m'est egal".
  • meursault icin hicbirsey fark etmez,onun icin hep hersey birdir;idamla yargılanmasıyla mahkeme salonunun cok sıcak olması arasında hicbir fark yoktur..
  • albert camus'nün yabancı adlı ünlü romanının, zeki demirkubuz'un yazgı adlı filmine de ilham veren baş ya da anti kahramanı.
  • bireyin kendine yabancılaşmasını tanımlamakta mükemmel kullanılmış bir albert camus karakteridir kendileri. bu yabancılaşma o kadar büyük boyutlara ulaşmıştır ki, karakterimizin annesinin cenazesine gittiğinde ağlamak bir yana, en ufak bir duygusal tepki bile gösteremediğine tanık oluruz.. içinde bulunduğu toplumdan izole edilmiş bir şekilde geçirdiği hapis günlerinde, meursault nun daha önce yitirdiği özü ortaya çıkmak için beklediği korunaklı ortamı sonunda bulmuştur.. hücresinde oturmuş, kendince önemsiz şeyler hakkında düşünürken, zihnine, biçimsiz bir şekilde, annesinin daha önce söylemiş olduğu ve şu an düşündükleriyle bağlantılı sözler gelmeye başlar ki bu da okuyucunun kafasını karıştırmaya yetmiş de artmıştır.. (bkz: ben)
  • maman est morte....
    diye kitaptaki ilk cümlesini kuran karakter. "anne öldü". cümledeki bu soğukluk bu yabancılık meursault'nun karakterini özetler. o masumdur, o suçludur. nerden bakıldığına bağlı.
hesabın var mı? giriş yap