• yazımı ve okunuşunu genel olarak herkesin mefta diye bildiği kelime.
  • arapça kökenli ve ölmek/öldü sözcüğünden gelen mat* ile özdeş/akraba sözcük.
    bu durumda mevt ölüm mü oluyor? matador ise boğa öldüren olarak mat/mevt ile ilintili.

    (bkz: üzküru mevtaküm bi'l-hayr)
    (bkz: ba'sü ba'de'l-mevt)
  • bilinmez bir diyara yelken açmış bir yolcudur. onu bu yolculuğuna uğurlamak, geride kalanların görevidir. bu konuda (bkz: kefen parası/@derinsular)

    mevta kişi bu yolculuğuna çıkarılana dek, geride kalanlara acıma ve hüzün hissi hakimdir. bu durum, mevtayı hiç tanımayanlar tarafından dahi bir parça hissedilir. ancak defin işlemi tamamlanınca işler değişir. zira mevta defnedildikten sonra, artık ölmüş bulunan bir insandan ziyade, ehl-i kubura karışmış bir kimse olarak algılanır. bu nedenle de, acıma ve hüzün hissi, yerini ürküntü ve korkuya bırakır. örneğin, hasta yatağında ya da trafik kazası sonucunda asfaltın üzerinde cansız yatmakta olan birinden pek kimse korkmaz. ama gece vakti mezarlıktan geçme düşüncesi ürperti vericidir.

    aynı şekilde, ölmüş bir kimsenin mezarından kalkması da korku vericidir. bu durum bütün kültürlerde aynıdır - ki bu da, ölüm ötesi ile ilgili korkuların inşa edilmiş (bkz: social constructivism/@derinsular) olmaktan ziyade, insana özgü (bkz: primordial) olduğu anlamına gelir. zira hemen her insanın, mezardan değil yabancı biri, öz babası bile kalkıp gelse ödü patlar. (bkz: hortlamak/@derinsular) bu korkunun nedeni, ölüm ötesinin insan için bilinmez olmasındır - ki konunun can alıcı noktası da zaten budur. şöyle ki, hasta yatağında cansız yatan biri, olayın tazeliği nedeniyle, psikolojik anlamda halen bizden biridir. çünkü beş dakika sonra bizim de başımıza gelebilecek olan bir şey yaşamıştır. işin bu kısmında herhangi bir bilinmezlik yoktur. ama aradan zaman geçince, bu kişi zihinlerde "öbür diyara ait" bir kimse olarak kategorize edilir ve böylelikle o bilinmezliğin "bir parçası" olur. dolayısıyla da, geride kalanlar, bu kimseden, tıpkı o bilinmezlikten korktukları gibi korkarlar.

    the ring filmindeki küçük kız, bu konuya iyi bir örnek olabilir. filmdeki ilgili video kasetinde hayattaki halini gördüğümüz bu sevimli küçük kız, ölüm sonrasından geri gelirken korkunç bir hal almış şekilde tasvir edilir. hele serinin ilk filminin son sahnesinde o büyük plazma ekrandan bir çıkışı vardır ki, insanın aklını alır.

    tema:
    (bkz: islam dinine göre defin işlemi/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: islam/@derinsular)
  • mübarek doğum günü kutlu olasıca kardeşim. ya da kutlu doğumu mübarek olsun. bilemedim.
  • akıllının biri tarafından, hakkında girilen bütün entry'lere eksi verilmiş insandır.
    hayır anlamıyorum, çocuk gibi; "mevta'yı sevmiyorum. sizi de sevmiyorum. yazdıklarınızı ise hiç sevmiyorum. al sana, al sana, al sana!!" diyerek deli dana gibi dellenip günahsız insanların, günahsız entry'lerinden ne istiyorsun?
    bu adamı sevmeyebilirsiniz. gelin başlığına yazın çekinmeden. o bu tür şeylerden yüksünecek biri değildir.
    bu adamın tarzını biliyorum. tek amacı sözlükte canı istediği gibi eğlenmek. gerektiğinde geyiğini de yapar, ciddiyetini de gösterir.
    sevmiyorsun diye, cezasını sevenlerine çektirmek ayıp değil mi? cık cık cık*

    (bkz: koruma içgüdüsü)
  • yeni bir sekizinci nesil yazar, hoşgelmiş.
  • (bkz: mefta)
  • sadece atlantis ailesinde sarhoş/yorgun yerine kullanılageldiğine inanmak istemediğim kelime. keyifli yorgunlukları anlatmak için kullanılır. mesela:
    - ay nasıl da gezdik, ne kadar eğlendik... ay öldük bittik yani, öyle böyle değil!
    - ohhh, mefta!
    (bkz: ölü gibi)
  • 8. nesil yazar. kendisi dünyanın en süper, süper kahramanının yaratıcısıdır. yazılarıyla beni içinde bulunduğum bulanımdan farkında olmadan çıkarmış, yazar olmamı sağlamış ve bana beni asla terk etmeyecek hayali bir kahraman hediye etmiştir. bugün kendisinin doğumgünüdür. gönül ister ki, dünyanın en güzel hediyeleri de onun olsun...
hesabın var mı? giriş yap