• tırnak yiyerek başladığım , kolumu kopartmaya çalışırken bitirdiğim doctor who bölümü.
    --- spoiler ---
    son sahnede donna , doktorun molto bene deyişini taklit ettikten sonra doktorun bir 'lütfen yapma.' deyişi vardı. yemin ederim doktor bana o şekilde 'lütfen yapma' dese değil susmak çenemi bile dikerim.
    --- spoiler ---
  • doctor who'nun steven moffat'ın yazmadığı bölümlerinden en güzeli. belki de tümüyle en güzel bölümüdür.

    aynı adlı bir soundtrack parçası da vardır. pek hoştur.

    --- spoiler ---

    aynı parçanın son otuz saniyesi the end of time'da gallifrey çökerken de kullanılmıştır.

    "gallifrey falling, gallifrey falls!"

    --- spoiler ---
  • russell t davies'in imza attığı, sineklerin tanrısı* tadında, belki de en güzel doctor who bölümü. planet of the ood ile beraber doctor who'nun insanlara ismail abi tadında "bi kendinize gelin, bi silkinin" mesajını verdiği bölümlerden biridir ayrıca. bunun dışında da belirtmeli ki david tennant bu bölümde şahane bir oyunculuk sergilemiştir. bundan önce the family of blood adlı bölümde david tennant'a yuh, bu ne güzel oyunculuk demiştim, fakat bu bölümde daha bile iyiydi diyebilirim.

    --- spoiler ---

    bölümün dikkat çeken noktaları için, donna noble* sadece başta ve sonda kısa süre gözüktü. david tennant son sahnede endişeli, şoktan kurtulamamış hali çok başarılı canlandırdı; bunun dışında sesini karşısındaki mahluğa kaptırdığında sabit yerinde dururkenki mücadele etmeyi anlatan oyunculuğu da şahaneydi.

    --- spoiler ---

    senaryosuna, oyunculuğuna ve ek sürpriz olarak colin morgan'ına kurban olduğum bölümdür.

    edit: russell t davies'in yazdığı en güzel doctor who bölümü demek istedim ilk cümlede; ama katletmişim cümleyi, burada düzelteyim.
  • kısa bir an ekranda rose tyler'ın da göründüğü, doktorun yine insanın içindeki canavarla yüzleştiği, hayır sky'dan bahsetmiyorum, idiot karı-koca ve profesörden bahsediyorum, bir bölümdü.

    bir de diğer bölümlerden farklı olarak, sanırım ilk defa bir bölümün ucu açık bırakıldı. uzaylıyla yüzleşmedik, savaşmadık, görmedik. yardım etmedik.
  • jimi hendrix tarafından çalınan efsanevi parçadır, voodoo soup albümünde bulunur, 6:03'lük keyiftir.

    aynı zamanda paul gilbert tarafından cover edilmiş parçadır. gilbert hotel albümünde bulunur, o da tavsiye edilir.
  • coldplay görünümlü bon iver şarkısı. ha kötü mü? değil. hatta coldplay standartlarında baya iyi.*
  • itunes festival’da dinlememle ilk başta pek sevmemiş olmama rağmen çok sevdiğim coldplay şarkısı. değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
  • beni en çok korkutan, hatta tek korkutan doctor who bölümüdür kendileri. dün gece yatmadan izledim, uyuyana kadar beş defa sağımı solumu kontrol ettim. sabaha kadar da bölümün tekrarını gördüm rüyamda. ne sibermen denen zımbırtılar, ne dalekler, ne vashta nerada. bu ne korkunç şeydir arkadaş, ruh hastası oldum. molto bene!
  • dinlenildikçe güzelleşen parçalar kategorisine girecek nadide eser. coldplay'in değişimini beğeniyorum. mylo xyloto'dan sonra yavaş yavaş başka diyarlara kayacağının sinyalini vermişti. önemli olan tutması. grupların birtakım arayışlara girmesi yeni bir olay değil hemen reddetmemek gerek.

    klibi beğenmediğimi ben de belirtmek isterim,yalnız kulaklığa alıp şöyle karanlık bir odada dinlendiğinde lezizliği anlaşılabiliyor.

    dipnot: bu parçanın bir breakdown'ı olsa cillop olurmuş be.
  • coldplay'in artık coldplay olmadığının kanıtı parça. ha kötü müdür? güzeldir. orası ayrı.
hesabın var mı? giriş yap