• h.bülent kahraman (radikal)

    (2082 kişi okudu)

    türkiye'deki milliyetçiliğin evreleri var, önceden de belirttiğim gibi. bu iş ilkin trablusgarp ve balkan yenilgilerinin ardından patladı. türkçülükle baş gösterdi. bugün neredeyse aklımıza gelmeyen fakat türkiye'de sağ/milliyetçi politikaların oluşmasında çok etkili olmuş birçok kuruluş o dönemlerde ortaya çıktı. mesela milli türk talebe birliği onlardan birisidir. bu dönemde öne çıkmış birçok önemli isim bu sürecin gelişmesinde ayrıca rol oynadı. örneğin ziya gökalp'in ve diğer sistematik türkçülerin adları bilinir ama yahya kemal'in, bir 'ufuk', bir kimlik yaratmaktaki çabası unutulur. oysa, bu tür katkıların önemi daha fazladır. böylelikle türkçü/milliyetçi oluşumu tamamlanıp ardından gelen döneme büyük bir politik ve kültürel miras olarak devrediliyordu.
    ikinci dönem 1930-1944 arasında gelişir. türkçü tezlerin artık bir ulus-devlet kurduğu bu dönem orada kalmaz. çok karmaşık (eklektik) bir yapı içinde serpilip gelişir. zaman zaman ırkçı antropolojiden yararlanır, etnisist bir model kurar. fakat gücünün asıl kaynağı kitleleri yönlendirmektir. bunu da tarihyazımı (historiografi) ile sağlar. resmi tarih tezi ortaya saçılır. 1944 turancılık davası bu sürecin sonunu getirmiştir getirmesine ama milliyetçi/türkçü dönem etkisini icra etmiş, nesiller boyunca sürecek parametrelerini somutlaştırma olanağını bulmuştur. bunlar, egemen ve dışına çıkılmaz devlet halkası, organik/korporatist toplum, devlete karşı görevleri olan fakat asla muhalif olamayan, politik bir özne niteliği kazanamayan yurttaştır.
    üçüncü dönem milliyetçiliğin sağ siyasetler aracılığıyla ve muhafazakâr bir politik ideolojiyle bütünleşerek gelişmesidir ki, 1950'den sonrası bu gözle görülebilir.
    gene de iş, asıl, 1970'lerde hızlanır. 1968'de ülkü ocakları'nın, 1970'te aydınlar ocağı'nın kurulması işin sistematik hale getirilmesinin önemli adımlarıdır. 1976'da bir kez daha ders kitapları değiştirilecektir. 1981 anayasası modeli somutlaştıracak, 1983'te milli kültür raporu hazırlanacak, 20 haziran 1986'da atatürk kültür dil tarih yüksek kurumu, aydınlar ocağı raporu'nu benimseyecektir. milliyetçilik, artık devletin resmi görüşüdür.
    bu gelişmenin çok dramatik odaklarından birisini 1990'lar hazırladı. süregiden ve düşük yoğunluklu diye nitelendirilen pkk çatışması, onun sonucunda ortaya çıkan toplumsal gerilim, belli çevrelerin sürekli olarak menfi yönde yorumladığı, türkiye'yi gerçek ve somut bir dış baskı altındaymış gibi gösteren ab süreci, ona bağlı olarak ve gene belli çevrelerin kitleleri tahrik etmek için kullandığı ermeni sorunu, kıbrıs'taki gelişmeler bu dönemde milliyetçiliğin bir daha canlanmasına yol açtı.
    daha önemlisi bu dönemde milliyetçiliğin artık popüler kültürün bir parçası haline gelmesiydi. kazandığı büyük sembol değeriyle milliyetçilik bu dönemin en belirgin dili ve toplumsal örüntüsü haline geldi. içinde barındırdığı dayanışma ve cemaat ruhuyla, göç, yoksullaşma, merkezden kopma, yerleşiklik ruhunu kaybetme, milliyetçiliği zaten bütün tarihi boyunca en çok beslemiş kavram olan 'köksüzlük' gibi olgularla sarsılmış insanları bir araya getiren en etkili araç oldu milliyetçilik, islam'la birlikte. üstelik artık sağı ve solu birleştiriyordu da. şimdi bu milliyetçilik kılıfından çıkarılıyor. mesela orhan pamuk 'resmen' imha edilmek isteniyor. hiç kendiliğinden değil, hiç rastlantı değil. bir öncü bu, bir işaret fişeği, bir yoklama aynı zamanda.
    geldik, bir kıyıda durduk mu demeli bir kıyıdan hiç de yavaş olmayan bir biçimde açılmaya başladık mı?
  • milliyetçiliğin nasıl tahripkar olabildiğini en acı örnekleriyle yugoslavya'da çalıştığım yıllarda gördüm. priştina bombalanırken, yıllardır aynı apartmanda yan yana oturan sırplar'ın arnavutlar'ı sığınak haline getirilen bodrumlara almadıklarına tanıklık ettik. ya da tam tersine. insanlar daha birkaç gün önce komşu olduklarını, dost olduklarını unutuvermiştiler. konuşmuyor, konuşamıyor, yalnızca bayrak sallıyorlardı birbirlerine karşı. sırp bayrakları, hırvat bayrakları, boşnak bayrakları, arnavut bayrakları... ülke bayrağa kesmişti, param parça olmadan önce.

    nice haydut, talancı, cani o bayraklara sardılar kendilerini. insan kasapları ellerinde salladıkları bayrakların gölgesinde kahraman oldular. kosova'daki yugoslav ordu birliklerinden birinde görev yapan sırp çavuş bozidar martiç ise "vatan haini" sayıldı. komutanın emrine karşı gelip arnavut kadın ve çocuklara ateş açmadığı için vatan haini sayıldı. sadece bayrakların ve namluların konuştuğu bir yerde, ateş altındaki arnavut kadın ve çocukları vurmayıp güvenli bir yere taşımasıydı onu "vatan haini" yapan.

    dogan tılıc
  • her türden takipçisinin bölücülük paranoyasını illa ki yaşadığı, doğası gereği bölücü akım, bakış açısı, tarih anlayışı vs.
  • savunucularının genellikle, fiziksel şartlardan doğan doğal tepki ve davranışları, ideolojilerini olumlamak, ideolojilerine zemin hazırlamak maksadıyla kullandıkları görülür.

    bilerek ve istenerek yaratılan toplumsal paranoyaların nedeni genlerde aranır, türk milletinin hassasiyetinin genlerinde yattığından, "hassasiyet geni"nden bahsedilir.

    insanın yurdunu, yani içinde yaşadığı, ihtiyaçlarını karşıladığı, sevdiği/sevmediği pek çok insanla bir arada bulunduğu ortamı sevmesinin doğal bir eğilim olması, bir ideoloji olarak milliyetçiliği doğrulamaz/olumlamaz malesef..
  • kendi çöplüğünde ötmek isteyenlerin kapitalizmi; tabii ki tavırların arkasındaki nedenleri anlamak, o tavırların ifade edilmesinden daha önemli olduğunda...
  • her milliyetçilik bağrında iyilik ve kötülük tohumlarını bilikte taşır. hem ilericilik, hem gericilik milliyetçiligin genetik yapısına işlemiştir. bu milliyetçiliğin tarihsel açıdan rvarlık amacıydı. toplumlar milliyetçiligi kullanarak blirli bir hedefe örneğin sanayileşme, kalkınmaya yönelir, bunu ise ‘geriye’ kendi içlerine dönerek, geçmişte kalan mitleri, kahramanlık öykülerini canlandırarak yaparlar. milliyetçilik iki yüzü olan eski roma tanrısı janus gibiydi.r milliyetçilik modern çağın giriş kapısında durur. insanoğlu bu kapıdan geçmeye, ilerlemeye çalışırken, umutsuzca geçmişe bakmak zorunda kalıyor. *
  • ayni zamanda kultur emperyalizminin birincil $ekilde saldirip sahtelerini ortaya cikardigi, bir kelime veya kavramin kar$iti olarak indirgeyerek yok etmeye cali$tigi, hangi milletten, etnik kokenden, ulkeden olursa olsun her insanin, uygun capta sahip olmasi gereken duygudur. taraf olmak zorundasin, bir takimin uyesi olmak zorundasin, tek ba$ina olabilecegin tek $ey koledir. bu "takim" siyasi olarak milliyetcilik demektir...
    bu "takim" oyununu yikmak ister emperyalist guc. her$eye evet deyip kabullenen, kabullenemese de tepki, tavir koyamayan bir kitle yaratmanin bir numarali yolu o kitleden "milliyetcilik" okunu sokup cikarmaktir. (bkz: alti ok)

    bu cabanin dunyadaki ve turkiye'deki ilk degi$tirildigi kavram "anti kominist"tir. hala yansimalari vardir. genel olarak soguk sava$ ba$larinda amerikan emperyalizminin harekatidir bu.
  • başka uluslardan gelen, ya da gelebilecek olan baskıları etkisiz kılmak icin gelişen duygular ve düşünceler olarak algılandıgında ilerici bir yanı oldugundan sozedilebilir.. ki ulusal kurtuluş savaşlarının bir çogunda milliyetcilik bu yanıyla kendini gosterir..

    diğer yandan milliyetçilik kendini en çok şu şekilde ortaya koyar;
    * temel amacı diğer ulusların ozelliklerini tumuyle yoketmektir.
    * ideolojik-politik baskı araçları ve militarist araçlar diger kültürleri yoketmek amacıyla seferber edilir.
    * emperyalist içeriklidir.
    * ırkçıdır.
    * sömürgecidir.
    * bir sınıfın bir başka sınıfı sömürdügünü gizlemeye yöneliktir.
    * yalana dayalı bir resmi ideoloji yaratma ve yayma gayreti icindedir.
    * bilimsel degil tamamen ideolojik bir tutumdur.

    uzun sözün kısası; kürt milliyetciligi, ataturk milliyetciligi gibi tanımlar üzerinde ahkam kesmeden önce her yönüyle incelenmesi gereken bir hadisedir..
  • cesitli analojilerle incelenebilecek kavram mesela suna bir bakalim:

    "millet uyesi oldugumuz bir ailedir. vatan, millet denen ailenin yuvasidir, devlet de millet-vatan ile millet-dunya iliskisini duzenleyen tuzel kisilige sahip, siyasi bir teskilattir. nasil ferdi kimlik, ferdi onur ve ferdi ahlak mevcutsa, fertlerden olusan bir millet icin de milli kimlik, milli onur ve milli ahlak mevcuttur". ayrintili bilgi icin (bkz: milliyetcilik/#8399498) simdi bu tanimlamaya gore millet ile milletin yuvasi birbiriyle ortusmektedir. ben a alielesindenin ve a ailesinin mustakil bahceli evinde oturuyorum, dolayisiyla bu evde a ailesinin degerleri, onuru ferdi ahlaki gecerlidir demektir. oysa gercek hayatta biz mustakil evlerde degil cogunlukla cok aileli apartman komplekslerinde yasariz. yani ayni apartmanda hem t ailesi hem de k ailesi yasar. ancak t ailesi tutup da bu apartmanda bizim ailenin daha fazla ferdi oturuyor ve biz eskiden beri k ailesini hep doverdik, zaten k ailesinin oturdugu daire sivasiz badanasiz, k ailesinin fertleri de egitimsiz kultursuz diyerek butun apartmanda t ailesinin degerlerinin, dilinin ve inanc sisteminin gecerli olmasini isterse o zaman apartman yasanmaz hale gelir. yani k ailesi yikin bu apartmani ben kendi mustakil evimi yapacam derken ne kadar abukluk ediyorsa t ailesi de bu apartmanda benim borum oter dedigi zaman o kadar abukluk ediyordur. gerekli olan o ya da bu ailenin degerlerinin hukmetemesi degil bir ortak apartman kulturunun gelistirilmesidir. iste eger aile yuva analojisi yapilacaksa boyle yapilir. tek aile tek yuva tek kural cook eski caglardan kalma gecersiz bir analojidir.

    naif bir deyisle anayasanin turkiye cumhuriyeti vatandasi olan herkes turktur deyisi bu apartman kulturunu yaratmaya yonelik bir cabadir. bunu etnik bir turk milliyetciligi olarak ele alanlarin alnini karislamak lazimdir. yoksa etilerin, sumerlerin hep turk kulturunun bir parcasi gibi gosterilmeye calisilmasi sanli bir anadolu tarihi yaratmak kadar bir anadolu apartmani kimligi yaratmak icindir de. ne mutlu turkum diyene ve turkiye cumhuriyteti vatandasi turktur deyislerinin kafatascilarin mezesi olmasi orjinal fikrin zaafi degil apartman kulturunu sahiplenemeyen bizlerin zaafidir.

    turk milliyetciligi dedigimiz sey anadolu apartmanininda sadece turklerin yasamasi gerektigini savunan, bu apartmanda tek dil tek din tek ses olmasi gerektigini soyleyen bir durustur. buna karsi olmak illa ki kurt milliyetcisi olmak anlamina gelmez. kaldi ki kendini bu apartmanin bir sakini gibi hissetmeyen ve rahatsizligini oyle ya da boyle dile getirenlere saldirmadan once apartman yoneticisinin apartmandaki herkes icin gerekli hizmetleri saglayip saglamadigina bakmak lazimdir. sen bir ailenin elektrigini suyunu sik sik keser, copunu toplamaz sabah kapiciyi kapisina gondermez bodrum katina tikar ben bari ust katlara cikayim dediginde istila ediyor bizi boguyor diye bar bar bagirinirsan zavallilar kendilerini vatandas gibi hissetmezler tabii. turkiye cumhiryetine vatandaslik bagi ile bagli olan herkesi birer t.c. vatandasi gibi hissettirmek devletin goreviyken ve bu gorevi bu topraklardaki hukumetler besyuzyildir savsaklamisken cikip da kardesim nooluyor oturun oturdugunuz yere kurt partisine oy vermeyin, kurtce konusmayin, kurt belediye baskani secmeyin demek ne haddimize? tamam terorun her turlusune lanet, tamam ulkenin bolunmez butunlugu, tamam lanet olsun pkk. ama unutmayin etnik turk milliyetciliginin anadoluda yeri olmamasi gerektigini soylemek illa ki biji pkk. biji apo demek degildir.

    aksine, etnik turk milliyetciligine karsi olmak anadolu apartmaninin huzurunu saglamanin tek yoludur zira ancak etnik turk milliyetciligini reddedersek etnik kurt milliyetciligine senin anadoluda isin yok, biz burada apartman kulturu yaratmaya calisiyoruz diyebiliriz. aksi takdirde gucu, gucu yetene demektir ki bunu besyuzyildir denedik. cozum olmadigini anladik. ne kurtler turk oldu, ne kurtler yok oldu, ne kurtce yok oldu ne de kurt kimligi. bir ulkede turk kurt cerkez rum ermeni vs kimlikelrinin beraber yasamasi oncelikle hakim grup olan turklerin etnik milliyetcilik hirsindan vazgecmesi ile mumkun olabilir.
  • yüklüce bir akademik literatüre sahiptir. hızlı bir giriş için:
    http://www.nationalismproject.org/
hesabın var mı? giriş yap