• --- spoiler ---

    civcivlere yürek parçalatan, koreli çağan ırmak filmi.
    altı dalda oscar'a aday. anneanneyi oynayan koreli hümeyra bile aday.
    --- spoiler ---
  • kararlarımızı belirleyen ana dinamiğin inanç mı yoksa akıl mı olduğu üzerine odaklanan film. hangisi olmalı veya nasıl harmanlanmalı gibi sorular bırakıyor önümüze.. diğer taraftan kendi fikrini de pek saklamıyor..

    önce şunu belirteyim, artık bu politik doğruculuk içeren, zihni sinir tarafta kalan doğru sözler sinirlerime dokunuyor.. demokrasilerin en öndeki cepheleri cehalet ve otoriterlikle boğuşurken ve sürekli mevzi kaybederken, bu yönde söz söylemek yerine, akla dayanan yaklaşımların eksik taraflarıyla ilgilenmek bana biraz fazla lüks geliyor.. biraz fazla köy yanarken saçımızı taramakla ilgileniyoruz sanki.. neyse.. filme gelirsek..

    --- spoiler ---

    iki cephe oluşturulmuş.. inançlılar ve rasyoneller (akılcılar) .. anne ve tarım işlerinde yardımcı paul inanç cephesinde öne çıkıyor.. baba ve büyükanneyi akılcı tarafta görüyoruz..

    su çıkarmaya çalışırken aklı seçen baba bir süre sonra suyun tükenmesi ile sıkıntıya düşüyor.. inanç savunusu ile öne çıkan anne farkında olmadan oğlunun sağlık bulduğu bir ortamdan uzaklaşmanın çabası içinde.

    yine de film boyuncu inançlı tarafın bol bol korunup kollandığı malum.. büyükanne torununa cenneti talep etmemesini salık verdiği gecenin sabahında felç geçiriyor.. paul 'ün inancı gereği taşıdığı haç ile dalga geçen çocuklar aslında farkında olmadan ailenin yaşadığı susuzluk koşullarını aşağılıyor.. yine rasyonel taraftaki büyükanne ekinlerin yok olmasında baş rolü oynuyor.. oysa inançlı paul işlerin yolunda gideceği inancını babaya aşılamaya çalışıp son anda kutuya eklemeler yaparak desteğini gösteriyor ve sonuç ile ilgili tahmininde haklı da çıkıyor..

    keza inançlı anne oğlunun sağlığını öncelerken rasyonel babanın işlerini öncelediği gözümüze sokuluyor.. ve bu konuda uyarmak erdemli taraftan göz kırpmak annemize düşüyor..

    günün sonunda zaten baba da suyu akılcı yöntemlerle değil hurafe yöntemleriyle aramayı kabul ediyor..

    elbette film sadece inanç rasyonelite ekseni ile sınırlı kalmıyor.. başka katmanlar da var. bir göçmen hikayesi izliyoruz.. aynı zamanda birbirleri ile ayrı düşmüş bir çift izliyoruz. ve ilişkilerinin nasıl kopma noktasına geldiğini görüyoruz..

    diğer taraftan baba sürekli hayatı kontrol etmek için çaba harcarken neredeyse kendi kendine gelişen minarinin günün sonunda ellerinde kalan ürün olduğunu görüyoruz.. doğru yere doğru inançla ekilenlerin rasyoneliteye, kontrolcü yaklaşıma karşı galibiyetine şahit oluyoruz..

    inanç ve rasyonelitenin harmanlanması gerektiği, kilisenin sadece sosyal gereksinimler için bile çok önemli olduğu, tüm o rasyonel kabuk altında baba tarafından kiliseye ihtiyaç duyulduğu yine diğer alt metinler..

    --- spoiler ---
  • her ne kadar koreli bir aile gözünden izlediğimiz bir hayat kurma mücadelesi gibi görünsede de aslında son derece evrensel bir gurbet hikayesi diyebiliriz minari'ye. ailesine daha rahat bir hayat kurmak adına geleceği olmayann civciv cinsiyeti seçme işine bel bağlamayıp, amerikada yaşayan koreliler için bir çiftlik kurma fikriyle yeni bir hayata atılan ve bu süreçte ailesinin da aynı mücadeleye sürüklemek zorunda kalan jacob ve özellikle kalp hastası oğlu david gözünden izlediğimiz çok samimi bir film. aile'nin adaptasyonuna ve david'in gözlemlerine çok sakin keyifli bir sinema diliyle tanık olsak da süre olarak biraz fazla uzayıp bir kitap okuyor hissine kapıldığım anlar oldu ancak sona yaklaştıkça aile kavramını çok daha iyi anlamamızı sağlıcak olayların yaşanmasıyla film kendini buldu. ekranda görünen her oyuncunun muazzam iş çıkardığı filmde yıldız ise kesinlikle hem oyunculuğu hem hikayesiyle david oldu. bir noktada film bana -belki de sürekli steven yuen'i görmemden de olabilir- burning'i hatırlattı. her iki filme de hakim olan izleyiciler muhtemelen david'in gözünden izlediğimiz akış ve bir takım malum sahnelerle aynı şeyi düşünebilir :) bununla birlikte çocuk gözünden yetişkin hayatlarına tanık olma konusu üzerinden ise florida project'e benzettim. kıssadan hisse film bu saydığım eserlerle eşdeğer, izlenilmesi gereken bir yapım olduğunu anlamışınızdır sanırım. 8.5/10
  • bu filmin 6 dalda oscar adayı olmasının, pandemi nedeniyle çekilen film sayısının yetersizliğinden başka bir açıklamasını bulamıyorum. ne oyunculuklar ön planda, ne değişik bir senaryo var ne de görsel bir şölen sunuyor. sosyal medyadaki kpop tayfasının sonuçta koreliler var filmde diyerek verdiği yüksek puanlarla imdb puanını yukarıda tuttuklarını düşünüyorum.
  • "minari minari wonderful minari" nidalarıyla izlemeyi bitirdiğim lee ısaac chung'un yarı-otobiyografik filmi. büyük bir keyifle seyretmiş olsam da göçmen bir bilingual ailenin yeni bir yerde yeni bir hayata tutunmasında seksenlerdeki korelilere karşı gösterilen yaygın ırkçılığın öyle ya da böyle yansıtılmamasında biraz hayal kırıklığına uğradım. en azından ailenin amerikalılarla karşılaşma sahneleri aceleye getirilmemiş olsaydı daha tatminkar bir filmle karşı karşıya olmuş olurduk.
    --- spoiler ihtimali ---

    ailenin küçük çocuğu david ve anneanne arasındaki ilişkinin gelişimini seyretmekten duygusal olarak çok etkilendim, sanki rahmetli anneannem gelmiş onunla sohbet ediyormuşum gibi hissettim. david'in anneannesine "sen fazla korelisin" tutumu bir çocuğun gözünde asimilasyonun en güzel örneğiydi.
    kendi hayallerinin ötesinde bir şeyi görebilmekte zorlanan baba ile iletişim ve bağ kurarak bir aidiyet peşinde olan annenin ilişkisi de fazlasıyla gerçekçiydi. uyarı the walking dead serisinden steven yeun'un hayranları adama uyuz olabilirler.
    --- spoiler ihtimali ---
  • son derece sıcak bir film olsa da senaryosu çok da güçlü olmayan bir filmdi. güzel bir tat bıraktı ve asla sıkıcı bulmadım. ama filmde zirve noktası eksikliği çok göze çarpıyordu.
  • 2021 oscar ödülleri için güçlü aday filmleri izleme maratonuma devam ediyorum...

    the walking dead'in glenn'inin başrolde olduğu 93. akademi ödüllerinin iddialı filmlerinden biri.

    açıkçası izlediklerim içinde (nomadland ve chicago 7lisi) en zayıf olanı. en iyi filmi alırsa yazık olur.
    ha kötü film mi hayır ama fazla ortalama ve biraz da kuru olmuş.

    kore savaşından sonra gelişen ilişkiler neticesinde kore'den abd'ye göç edip abd'de hayatta kalma mücadelesi veren koreli bir ailenin yaşadıklarını yalin biçimde anlatiyor film.

    80lerde geçiyor hikâye, koreli kalmak, amerikanlasmak asimile olmak gibi unsurlar vurgulanıyor

    bizde almanya'ya yaşanan yoğun göçler neticesinde bir türk ailesi üzerinden o dönemde yaşananlari sıkıntıları bu şekilde yalin biçimde anlatan bir türk filmi de izlemek isterdim doğrusu.
    ama biz şaban'ı almanya'ya gönderip komedi filmi yapmayı tercih ettik.
  • terrence malick filmlerini özellikle de the tree of life ile a hidden life anımsatmış filmdir. gerçi terrence malick ile birlikte çalışmış ve hayranlığını gizlemeyen brad pitt'in yapımcı olduğu filmde bu esinlenmeyi görmek şaşırtıcı olmamalı.

    minari gerçeği andıran bir rüya gibi film . uyandığımızda 'hala rüyada mıyım yoksa az önce olanlar gerçek miydi?' dedirten anları anımsattı bana. o güneş ışığının tepeden vurduğu, açık alanda geçen sahneler rüyamsı bir havaya sahiptiler (malick'in hayat ağacı filminde olduğu gibi).

    geçmişi, çocukluğu, fedakarlığı, toprağı ve suyu, aile olabilmeyi, aile kalabilmeyi, çalışmayı, çabalamayı, sosyo-ekonomiyi, kendine yetebilmeyi, inancı ve inançsızlığı, geleneği ve çaresizliği çok iyi biçimde ele alıyor.

    david beni çocukluğuma götürdüğü ve belki de kendi hayatımdan kesitler bulduğum için filmi bu kadar beğendim. ben de o yaşlarda nispeten içine kapanık, bulunduğu çevreye yabancı, dışarıyı keşfetmek isteyen, tanrı korkusu olan(?) ve tabi babaannemle birlikte yaşayan bir çocuktum.

    başarılı, aldığı ödülleri hak eden, yabancı topraklarda aile olabilmeyi anlatan güzel bir film.
  • çaresizliğin insana neler yaptırdığını çok çok iyi anlatan film.
    hayatın böyle zamanlarında ya dibe batarsiniz ya da çıkarsınız.
    yine hafif kahkaha atmalı hafif sorgulamalı hafif kıyaslamalı güzel bir uzak doğu filmi olmuş.

    --- spoiler ---

    ah be jacob. ne yaptıysan ailen için, kiyamam sana.
    minari mı yoksa babaanne mı iyi geldi bilinmez ama david'in tatlış olduğu bir gerçek.

    spoiler ---

    8/10
  • 80'lerde amerikan rüyası peşinde arkansas'a göç eden koreli bir ailenin gündelik yaşam hikayesidir. bu aile hikayesinin arka planında küçük bir kasabada göçmen olma durumu ve dönemin zorlu ekonomik koşulları bulunmaktadır. filmin genel olarak yavaş bir temposu var. bu tempoya çok alışık olmayan seyirci kitlesinin filmi sıkıcı bulmasını anlıyorum. ailenin küçük erkek çocuğu ve anneanne karakteri sayesinde filme ilginizi kaybetmiyorsunuz. küçük sevimli oyuncualan s. kim kendisine yüklenen sevimli aksiliğiyle ilgiyi çekme sorumluluğunu başarılı oyunculuğuyla taçlandırdığı için bu sıralar ödülden ödüle koşuyor. tv programları da cabası.
    minari metaforu ise filmin aile üzerine verdiği mesajları benim için daha tartışmalı bir hale getirdi. yönetmen lee ısaac chung bir röportajında minari bitkisinin "öldükten sonra geri gelerek ikinci sezonunda güçlü bir şekilde büyüyen ve (filmde de gördüğümüz gibi) kendiliğinden çok emek harcanmadan yetişen bir bitki" olduğunu söyleyerek minari bitkisini neden metafor olarak kullandığını açıklamış. röportaj

    --- spoiler ---
    aile-minari metaforu filmin sonunda yi ailesinin yaşadıkları tüm maddi ve manevi kayıplara rağmen güçlenerek geleceğe doğru ilerleyeceği mesajını veriyor gibi geldi bana. eğer öyleyse yangın sahnesinden hemen önce eşler arasında gerçekleşen tartışmada biraz sıkıntı var gibi geldi. anneanne ve torunlar arasındaki çatışma film içerisinde gelişti, büyüdü ve bir noktada çözüldü. hatta yangın sahnesiyle çocukların anneanneyi ne kadar sevdiklerini gördük. ancak yi hanım ve yi bey arasındaki çatışmanın nasıl çözüldüğünü tam göremedik gibi geldi. bir anda yangın çıkmasıyla yani daha büyük bir sorun çıkmasıyla ailenin bağlanması yerine eşler arasındaki farklılıkların uzlaşmaya varmasını görmek isterdim. zira biri kent biri kır yaşamı istiyor ve evde biri iyiye biri kötüye giden iki hasta insan var. bu insanlar kuş uçmaz kervan geçmez arazide nasıl yaşayacaklar.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap