• hala "arabalar" ve "motorsikletler" tarafından yapıldığı zannedilen sporlar bütünü.

    otomobil, araç ve motosiklet(r yok, dikkat!) ile yapılır. araba olan bizim kullandığımız. kondüsyonun en babasını, konsantrasyonun son raddesini ister motorsporları. okuduğu "gastenin" "sipor" sayfalarından öğrendiği haberlere bile konsantre olamayan, en fazla konsantrasyonu peste kankasının eline vermek için kullanan zihniyet istediği kadar kabul etmesin; motorsporları sporcularının ve motorsporları severlerin üzerinde bir etkisi olmayacaktır.

    formula 1 bu sporların en ticarisi olmasından mütevellit, sıkça "spor diil ki olm" eleştirilerine maruz kalıyor. gerek elektronik sistemlerle, gerek şasi ve motorların daha fazla öne çıkmasıyla eleştirilecek yanı da yok değil hani. ama günümüz için. grand prix geçmişini bilmeden (formula 1 değil, grand prix geçmişi, 1950'den bile geriye gidiyor bak) laf etmek için de malzemeler: 1 adet bilgisayar, 1 adet mantıklı tuş kombinasyonlarını engelleyecek klavye ve bol miktarda cahil cesareti.

    fakat motorsporları deyince işin içine ralli de giriyor. çok tehlikeli sular olur kendileri. pikniğe giderken karşıdan "araba" gelecek diye "hassiktir hassiktir" fısıldamalarıyla gidilen orman yollarının iki kat dar olanlarını yan yan ve 200km/s ile gider ralliciler. grup b sizin için bir pop grubu çağrışımı yapmasın, açın araştırın.

    ralliye dakar da dahil ayrıca. karikatürlerde "suu, suu..." diye sürünen elemanların olduğu yerde gaz kesmeden giden adamlar yarışıyor, bir kısmı da motosikletle. yön bulmak neredeyse imkansız, gps ile bile, üstüne mangala oturmuş gibi sıcak, üstüne oyun parkındaki fırlama veledin küçükken gözünüze kum attığı gibi sürekli ağızda yüzde çıtır çıtır kum, ve bu spor değil bazılarına göre.

    motorsporlarına motosiklet de her yönden dahil, isle of man tourist trophy'de bisikletle yarım fren gittiğiniz ada yollarında gözünü kırpmadan 300'ün üzerine çıkıyor babalar. superbike'ta ilk yarışta sakatlanıp aynı gün ikinci yarışa sakat sakat çıkıp sugo'da yarış kazanan sürücü var. kırık bacakla, omuzla, elle, kaburgayla defalarca yarışan sürüyle sürücü var. joel robert'e bir sorun "abi motorsiklet spor mu ya, plesteşın gibi bişey" deyin, 68 yaşında adam "dö stuğ" (fransızca destur) deyip bassın sizin kafayı waffle makinesine.
  • o araçların kullanılması ve yarış şartlarına dayanılabilmesi için ciddi anlamda büyük kondisyon gerektiğinden ve sporcular bu kondisyonu sağlayabilmek için deli gibi antrenman yaptığından, hatta ve hatta birçok spor dalına göre çok daha efor harcadığından, ayrıca her sporda olduğu gibi kendi içinde bir disiplin bulunduğundan, spor olarak adlandırılması son derece doğal olan faaliyetler bütünü.
  • motor sporlarindaki ölüm nedenleriyle ilgili bir makaleye rast geldim, elden geldigince cevirip paylasayim dedim.

    20. yüzyilin baslarindan beri yapilan bu sporlar butununde, teknolojiyle paralel olarak ölüm oranlarinin azaldigini görmekteyiz. ancak tehlike halen devam etmekte, bu nedenle sürücülerin ölümüne yol acan 6 tibbi sebebi ogrenmek ve bunlarla nasil basa cikildigini veya cikilabilecegini ogrenmek onemli.

    1)`blunt force trauma:`manası kati bir cismin yüksek hızda vücuda çarpması ve deriyi delmemesi. genellikle kiriklar, morluklar seklinde kendini gösterir. araçlarından uçan pilotların sabit bir nesneye çarpması ilk dönemlerde çokça gerçekleşirken son dönemlerde bu olay havalanan tekerleklerin kaska çarpması* ya da havalanan bir araçtaki pilotun kafasının çevredeki sabit nesnelere çarpması şeklinde gerçekleşebilmektedir. özellikle erken dönemlerde emniyet kemerleri, yakın dönemde ise gelişen kask teknolojisi ve şasilerdeki koruyucu köpükler bu tip yaralanmaları, ölümleri önlemede etkin rol oynamaktadır.

    bu durumdan ötürü hayatını kaybetmiş bazı sürücüler;
    jim clark 1968'de hockenheim'da hayatını kaybederken çevredeki ağaçlara çarparak boynunu ve kafa tasını
    kırmış ve hayata veda etmişti.

    dan wheldon 2011'de las vegas'da aracı havalanıp seyircileri koruması için yapılan çite doğru ters dönmüş ve kafasını oradaki bir direğe çarparak hayata veda etmişti. kaza sırasında kafasına tam 250 g'lik bir kuvvetin uygulandığı araçtaki sensörler tarafından saptanmıştı.

    bu iki örnek dışında; gilles villeneuve, bruce mclaren, eddie sachs gibi isimler de bu sebeple hayatlarını kaybetmişlerdi;

    2)penetrating trauma: bu travma türü havada hareketli bir cismin ya da yine sabit bir cismin vücudu delerek ona hasar vermesiyle oluşur. bu tip yaralanmalar bir önceki örnekte olduğu gibi open wheel olarak adlandırılan açık tekerlekli yarış araçlarında daha çok görülür. yine bir önceki tanımızda olduğu gibi emniyet kemeri bu olayların, özellikle sabit bir cisme uçmanın önüne geçmiştir. bunun yanında kokpit tasarımları da daha az sivri malzeme yer alacak şekilde yıllar içinde değişikliğe uğramıştır.

    bu durumdan ötürü hayatını kaybetmiş bazı sürücüler;

    ayrton senna: belki de motor sporları tarihinin en önemli trajedisinin altındaki sebep süspansiyondan fırlayan bir parçanın senna'nın vizörünün içinden geçip kafa tasını delerek beyine zarar vermesidir. bu kazadan sonra araçların yanındaki kafa destekleri yükseltilmiş, 2009 yılında felipe massa'nın yaşadığı kazadan sonra da vizörlerin üst bölümüne ek bir destek konulmuştur.

    3)spinal cord injuries/base of skull injuries: türkçeye omurilik ve beyin kökü hasarı olarak çevirebileceğimiz yaralanma türü. bu yaralanma türü kafanın hızlı hareketi nedeniyle meydana gelmektedir, bunu önlemek için hans geliştirildi ve zorunlu hale getirildi ve bu aygıtla birlikte son yıllarda bu nedenle hayatını kaybeden sürücü hiç olmadı. bu tip sakatlanmalar özellikle amerikan serilerinde daha sıklıkla görülmekteydi.

    bu durumdan ötürü hayatını kaybetmiş bazı sürücüler;

    dale earnhardt: nascar tarihinin en büyük efsanelerinden biri kameralara çok sıradan görünen bir kazada hayatını kaybetti. hans'ın yokluğunun yanında efsanenin kasıtlı olarak gevşek bıraktığı kemeri, kafa hareketini daha da şiddetli hale getirerek ne yazık ki ölümüne sebep oldu.

    adam petty: amerikan yarış dünyasının en önemli ailesi petty'lerin dördüncü kuşak temsilcisi olarak 2000 yılında hans'ın geliştirilmesine sebep olacak ilk kazayı yapmıştı. bu kazadan yaklaşık 10 ay sonra earnhardt'ın kazası gerçekleşince hans zorunlu hale getirildi.

    bu tür bir yaralanmayla ciddi bir tehlike atlatan mika hakkinen'i de atlamayalım. kendisi 1995'te adelaide'ta yaptığı kaza sonrası ölümden dönmüştü.

    4)sudden deceleration ınjuries with ınternal organ disruption: bu yaralanma şeklini ikiye ayırabiliriz. bu tür yaralanmalar için etkili korunma yöntemleri pistlerin lastik bariyerlerle ya da farklı yavaşlatıcı ya da sönümleyicilerle desteklenmesi şeklindedir.

    a)race car driver deaths due to sudden deceleration ınjuries to the brain: ani yavaşlama sonucu beynin beyin sıvısı içinde hareketi yüzünden zarar görmesiyle oluşan yaralanmalar/ölümler.

    bu durumdan ötürü hayatını kaybetmiş bazı sürücüler;

    mark donohue: amerikalı isim avusturya'daki yarışta yaşadığı kazadan sonra hastanede kontrol edilip geri gönderilmişti. henüz gelişmemiş cat scan teknolojisi belki o dönem olsa kafa travması geçirdiği öğrenilecek ve müdahele edilebilecekti. ancak bu uygulama yapılmadı ve kendisi hayatını kaybetti.

    michael schumacher*: evet kendisi yarışta değil kayak yaparken yaralandı ama onun örneği de önemli. schumi kafasındaki kaskla bir kayaya çarptığında beyni kafa tası içinde hareket ederek iç duvarları çarparak önemli ölçüde zarar görmüştü. kendisinin felçli halde hale rehabilitasyonla uğraşıyor olması çok çok üzücü.

    jules bianchi*: o da schumi'ye benzer şekilde kafa tasının içinde hızla hareket eden beyni nedeniyle ağır şekilde yaralandı ve 2014 japonya gp'den beri halen komada. #forzajules

    race car driver deaths due to sudden deceleration injuries to the aorta and other solid organs: bu durumda da beyinde olduğu gibi ani yavaşlama sonucu iç organların vücut çeperine çarparak zarar görmesi ya da basınç yüzünden parçalanmasından dolayı oluşan ölümler.

    bu durumdan ötürü hayatını kaybetmiş bazı sürücüler;

    roland ratzenberger: kara hafta sonunun ilk ölümüydü onun kisi. duvara çarpma hızıyla basınçtan aortu parçalanmıştı avusturyalının.

    allan simonsen: le mans 2013'te hayatını kaybederken otopsisi yayınlanmadı ama ilk bulgularda diğer örneklerde olduğu gibi iç kanamadan şüphelenildi. üzücü bir ayrıntı da simonsen'in kendisine ilk müdahele eden ekip konuştuktan kısa bir süre sonra kendini kaybetmesi ve ölmesi.

    sean edwards: kendisi çok üzücü bir şekilde genç yaşta alakasız bir test seansında başka bir sürücünün yan koltuğunda otururken hayatını kaybetmişti. edwards kaza anında hayatını kaybederken sebep iç organlarının ağır hasar görmesiydi.

    5)fire as a cause of race car driver death: yani alevler yüzünden hayatını kaybeden sürücüler.

    bu şekilde hayatını kaybeden ve iç burkan ölüm roger williamson'ınkidir sanırım. david purley aracı ters dönmüş yanar halde görünce kenara çekip arkadaşına yardım etmek için canhıraş çalışmış, fakat pist kenarında yeterli pist görevlisinin olmamasından ve diğer yarışçılarında purley'i kaza yapan kişi zannedip aracını söndürmek isteyen bir sürücü zannetmelerinden ötürü başarılı olamamıştır. purley kazayı anlatırken roger'ın çığlıklarını halen duyabildiğinden de bahsetmiştir. williamson dışında lorenzo bandini ve riccardo paletti'de yanıklar ya da soludukları duman sebebiyle hayatlarını kaybetmişlerdir.

    6-) medical deaths: yani tıbbi ölümler, travmaya bağlı olmadan kalp krizi gibi sebeplerle sürücülerin hayatını kaybetmesi. bu tip ölümleri engellemek için de sanırım başvurulacak yol sık yapılacak sağlık kontrolleri olacaktır.
    bu konudaki en önemli örnek ise 1967 formula 1 dünya şampiyonu denny hulme, hulme 1992'de avustralya'da katıldığı bir yarış sırasında bir kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti.

    bu yazının esas kaynağı burasıdır;
    http://blog.parathyroid.com/…-causes-racing-deaths/

    yazıyı yazmaya bir yıl kadar önce başlayıp bitiremedikten sonra yavaş yavaş toparladım, ancak böyle yaparken çeviriden çok "okuduğumuzu anladık mı?" kompozisyonuna dönüştü, bunun için üzgünüm.
  • hemingway in de dediği gibi "boğa güreşi, dağcılık ve motor yarışları gerçek sporlardır, gerisi ise oyundur"

    *
  • bu alanda dünyada öne çıkamamış olmamız çok enteresan.

    adamlar trafikte 1(bir) arabanın önüne geçmek veya başkasının önündeki pozisyonunu koruyup yol vermemek adına 5 nascar, 3 formula manevrası yapıyor, bu işi o kadar içselleştirmiş ama biz türkiye olarak motor sporlarında zayıf kalıyoruz.

    devlet bu işe el atmalı.
  • türkiye'de acımasızca eleştirilen bir spor. selahattin duman'ın eleştirisini geçtim de tanıl bora gibi birinden hiç beklemezdim.

    tanıl bora'nın yazısı.

    http://www.radikal.com.tr/…anil-bora&categoryid=103

    biraz olumlu bakılsa aslında tam bize göre bir spor.

    http://mortingenstrasse.blogspot.com/…n-sevmek.html
  • bence 80 li yılların kutsal üçlüsü şudur;

    senna'lı formula1
    vatanen li, paris dakar
    kankkunen'li wrc

    ayrıca ek olarak şunlar da 80'lere damgasını vurmuştur;

    camel trophy
    pikes peak
  • (bkz: aerobik) (bkz: step)*
  • bir f1 pilotunun bir futbolcudan çok daha fazla efor harcadığını bilmeyen birisinin kötülediği spor tipi. harcanan yoğun fiziksel eforun yanı sıra pek çok sporun içermediği mühendisliğe kadar gidebilecek kadar zihin yorulması da ayrı bir nokta. örneğin bir atlet koyun gibi koşar yada gülle atar ama bir pilot hayvani bir g yer (üstü açıkkken 300 km’yele giden araçlardan bahsediyoruz), zihni son dikkat yarışta olmalıdır (yaşam tehlikesinden bahsediyoruz) ve pist koşullarına göre devamlı olarak düşünmek zorundadır (1 tur başına 50 civarı vites değişiminden bahsediyoruz). yağmur altındaki yarışlara vs. hiç değinmiyorum bile.
hesabın var mı? giriş yap