• ustaca öğren. biraz zaman alır ama öğrenince gerisi çorap söküğü gibi gelir. mesafeli ama samimi ol. onların seni tanımasını bekle, acele etme. kimseye gereksiz iyiliklikler peşinde koşma. erken söylenmiş bir lütfen çalışan tarafından "yalvarma" olarak algılanabilir. ama lütfen diyeceğin zamanlar olacaktır. mutlaka dinlemeyi öğren, çalışanları genellikle kimse siklemez. hele ustalar tabiri caizse sikine sallamaz. sen de sallama pek ama dinle. sonra konuyu usta ile görüş. olumlu ya da olumsuz kararını hiyerarşik düzen içinde iletmeye çalış. çalışan ile ilgili olumsuz bir karar ya da değerlendirmen varsa karşına çıkması çok muhtemeldir. verdiğin kararı gerekçesi ile uzatmadan anlat. haklı olmak ile haklı kalmak bambaşka şeylerdir. aradaki fark senin saygıdeğer olup olmayacağını belirler. kimseyi küçümseme, ama ipleri de kaptırma. usta sınıfı "bir bok bildiği yok, her şeyi ben öğretiyorum." deme eğilimindedir. bazen cevabından emin olduğun sorular sor ve seni kandırmaya çalışanı ortalığa madara etmeden uyar. bu şekilde sorduğun sorulara karşı daha dikkatli olurlar. iş hayatı böyle malesef, vahşi doğa gibi düşün. zayıfken güçlü, güçlü iken zayıf görünmen gerekebilir ve zamanlama müthiş önemlidir.

    kendini çok önemseme, çalışma arkadaşların ile her an ayrılman daima en güçlü ihtimaller arasındadır. bu nedenle dışarıda gerçekten görüşmek istemediğin insanlara gereksiz samimiyet gösterme.

    her şeyden önemlisi insan olabilmekten geçiyor aslında. anlayışlı olmanın gerçekte hiç zararı yoktur. ölçülü ve yerinde olması çok önemli. çalışan sınıf, düzgün ahlaklı ve insani değerlere önem veren yönetici sorunu ile hayatı boyunca uğraşmak zorunda. diğer yandan kendileri de genel bir ahlaki çöküşün içinde ve en kötüsü bunun farkında bile değil.
  • turkiye'nin guc sevdalisi, balon egolu ve kibirli muhendislerinin altinda tepistigi baslik. size bakiyorum, turkiye'de calisan arkadaslarimin anlattiklarini dinliyorum "iyi ki yuksek lisansimi yurtdisinda tamamladiktan sonra turkiye'ye donup bu basit, ucuz ve kibirli insanlarin arasinda calisma karari almamisim" diyorum. cayci kadin adiyla hitap etmis. ya ne diyecekti be yarrak?
  • (bkz: hizmetçi kadın??)
    elinde koz olmasına gerek yok. bir adet " beyin " , bir tutam "görgü" , az biraz "adap" iş görür...
  • sanayi sitesinde çalışıyorum ve şahsen yanımda çalışan genç arkadaşlara bile büfenin yanından geçerken hava soğuksa çay götürüyorum. bir gün bir tanesi güldü, abi ne yapıyorsun dedi. geçerken sana da aldım dedim. fotoğrafını çekti bardağın. ne yapıyorsun dedim, "patronla çay qeyfi" yazıcam abi dedi. * prensip edinin ve kendi işinizi kendiniz yapın. ben sadece misafirim varken isterim görevliden.

    işin usta kısmı ise biraz daha farklıdır. öncelikle her sabah işe gittiğinizde ilk iş çalışan herkese "merhaba" diyip ellerini sıkmalısınız. karşınızdaki kişi ne olursa olsun tecrübesine ve bilgisine saygı göstermelisiniz. eğer bir işi yapmak konusunda istekliyse, öncelikle onun önerisini dinlemelisiniz. kendi önerinizi uygulayacaksanız da bu kararı neden verdiğiniz ile ilgili 1-2 cümle söylemeniz ona değer verdiğinizi belli edecektir ve saygısını kazanırsınız.

    amirleriniz varsa, sıkıntılı durumlarda onları koruyun. hiyerarşi yapısında onları korursanız, size olan aidiyet duyguları gelişir. şunu sakın unutmayın, bir işletmede yönetici ya da beyaz yaka kadar ustaların da önemi vardır; ve bir ustanın kasıtlı hareketiyle yeri geldiğinde yönetici değişebilir.

    itaat konusunda ise ciddi ve prensip sahibi olmalısınız. "x bey, şunu yapalım" demelisiniz. yapmaması durumunda, "x'i yaptınız mı? hayır mı? neden?" şeklinde sorgulayıcı olmalısınız. sesiniz titrememeli ve kendinizden emin konuşmalısınız. kırmamalısınız; ancak karşınızdakinin şımarmasına ya da bunalmasına da izin vermemelisiniz. şunu sakın unutmayın; herkes yönetici olabilir, ama lider olamaz.
  • mühendis değilim öncelikle. o nasıl bir meslek amına koyayım. neyse.

    tipin önemli kardeşim. neden bunu kimse dile getirmiyor lan. kısa boylu, zayıf, gözlüklü, mühendis sakallı bir görünüşün varsa seni kimse siklemez. birilerine laf geçirmek için ya muhteşem bir akıla ya da üstün bir fiziğe ihtiyacın var.

    fizik dedim bakın. siz çözersiniz artık gerisini amına koyayım. ahaha.
  • mühendisim ben, hiçbir işçi sözümden çıkmayacak benim diyen yeni mezun arkadaşlar, yapmayın lütfen. öncelikle haddinizi bilin. 4 yıllık vasat mühendislik eğitimi sana o işi o ustadan daha fazla öğretmedi, 50 yaşındaki adama patronluk taslama yetkisi de vermedi. burada bile "hizmetçi kadın" diye bahsediyorsan kim bilir o insanlara nasıl davranıyorsundur, belli ki mavi yakalıyı hor görüyorsun. önce bundan vazgeç.

    amir olmak illa patronluk taslamayı gerektirmez, birlikte çalıştığın insanlardır onlar, işlerine ve emeklerine saygı göstererek onlara kolaylıkla iş yaptırabilirsin. hala daha problem çıkaranlar olsa da genelin saygısını kazanman yeterlidir.

    elinde kullanacağın bir koz aramaktansa o insanların senin için isteyerek çalışmalarını sağlamak uzun vadede sana daha fazla fayda sağlayacaktır.
  • muhendisin ancak yeterince bilgi birikim sahibi olmasi ile saglanacak durumdur.

    onu bilemedim abi

    eger muhendis kendi konusunda yeterince bilgi sahibi degil ise; o usta ve isci, tecrubesiyle yer adami.
  • 4,5 yıldır şantiyelerde çalışan biri olarak nacizane tecrübelerimi belirteyim.

    bu iş için iki yol var. ilk önce hiç tasvip etmediğim ve beceremediğim yolu yazayım. işçiye kötü davranmak. maalesef işe yarıyor. türk insanının özelliği mi dersiniz artık ne dersiniz bilmiyorum. ama genelde şantiyede bağıran, fırça çeken, gereksiz agresif kişilerin sözü dinlenir. saygı duyulur mu bilmiyorum. sevildiklerini hiç sanmıyorum.

    diğer ve tavsiye ettiğim yol ise bambaşka. eğer işçi ve ustalar sizi sallamıyorsa hem sizi sevmemiştir, hem de yetkin görmemiştir. yeni mezunsanız yetkinliğiniz bir yere kadar olacak. kendinizi sevdirmeniz lazım. bu nasıl olacak peki? kibar olacaksınız. hal hatır soracaksınız. sofralarına oturacaksınız. basit muhabbetler döndüreceksiniz. o varilin etrafında oturacaksınız. iki sohbete daldığınızda muhtemelen daha önceki harika başarılarından söz edecekler, yüzde 90'ı abartı da olsa dinleyeceksiniz vesaire. sizi seven insan size saygı da duyar. ayrıca, eğer işinizde yetkin değilseniz, bu eksikliğinizi ustalara ve işçilere göstermemelisiniz. öğrenecekseniz de çaktırmadan öğreneceksiniz.

    kısacası iş hiyerarşiden ziyade insan ilişkileriyle alakalı. kendinizi düşünün. sevmediğiniz, sallamadığınız insanlara neden öyle davranıyorsunuz?
  • rahmetli bülent ecevit'in başbakanlık yaptığı sırada odasındaki telefon çalar ve arayan kişi binanın içinden biridir, iki çay ister. bülent ecevit, odasının kapısına giderek çaycıya seslenir ve alt kattaki odanın ismini söyleyerek iki çay istiyorlar der. ikinci kez aynı şey yaşanmış mıydı hatırlamıyorum ama adam başbakanlık yaparken bile yanlışlıkla yapılan bir aramada "ben bu ülkenin başbakanıyım, kim oluyorsun sen?" dememiş, karşısındakini mahcup etmek yerine iki adım yürüyüp çaycıya seslenmiş.

    başbakan!
    insan!

    insan olduğu için hep hatırlanacak olan.

    git çayını kendin al. bir değer üretmese bile bizim insanımız önemli olmak istiyor. önemli olmak istiyorsan bir değer üret, o zaman saygı duyuyorlar.

    saygı duyulmak = hizmet görmektir bakışından da vazgeç.
    saygı duyulmak = itaat görmektir bakışına sahip insanları her gün tv'de izlemiyor muyuz?

    üzerinde bir unvan olmadan da değerli değilsen hayatında bir şeyi yanlış yapıyorsundur.
hesabın var mı? giriş yap