• güneşle beraber uyanacaksın kahvaltı için. ama karnını doyurmak umrunda bile olmayacak. sırf o kahvaltıyı hazırlamak için kuracaksın saati. hazırlarken zeytine/peynire de ilişmeyeceksin. bu mevsimde bal çok pahalı mesela... öğleden sonra sinemaya gidebilmek için bal almayacaksın; sağlıksız besleneceksin gerekirse.

    sonra sevgiliyi uyandırmakta mesele... çok huysuzlanır kesin. hiç sevmez erken kalkmayı. olsun, küfür yemeyi göze alacaksın. hem öyle yatağa falan da getirmeyeceksin kahvaltıyı. sen romantizmi filmlerden öğrenmedin be oğlum/kızım. balkona kuracaksın sofrayı ki götünüz donarken her yudumda daha bir sevesiniz içtiğiniz çayı. komşu hacı amca cık cık'lanacak, "nispet yapıyor arsızlar" diyecek her öpüştüğünüzde.

    içeri geçtiğinizde mutlu olacaksınız soğuktan kurtulduğunuz için. öyle tatlı bir sohbete dalacaksınız ki televizyonun bozuk olduğuna şükredeceksiniz. ne vakitsiz uyandıran çöp arabalarının gürültüsü, ne de kapı komşunun gazetelerinizi çalan yaramaz çocuğu... hiçbir şey rahatsız etmeyecek sizi. bugün her şey o kadar mükemmel gidecek ki; gardrobunuzun kapağı asla kapanmadığı için parmağınızı dolaba sıkıştıramayacaksınız. ya da asla alamayacağınız dev ekran televizyonunuz üzerinize devrilemeyecek. kayıp terlik teklerinizin hepsi göz kırpacak muzurca kanepelerin altından. uzun süredir giymediğiniz bir pantalonu giymeye niyet edeceksiniz, cebinden para çıkacak. o para zaten sizindi ama olsun, deliler gibi sevineceksiniz.

    sabah kahvaltıda yiyemediğiniz balın parasının üstüne, pantalon cebinden çıkan parayı iliştirip sinemaya gideceksiniz sevgiliyle. "hangi filme gidelim"in telaşı da olmayacak. en az kuyruk olan gişeden alacaksınız bileti. birbirinize sırnaşmaktan filmin konusunu bile anlayamayacaksınız zaten. hatta sinemadan çıkarken filmin afişini görüp "johnny deep mi oynuyordu bu filmde?" diye aptallaşacaksınız.

    akşamüstü eve sahil yolundan döneceksiniz yürüyerek. bozukluklarla kaynamış mısır alacaksınız. paranız bir taneye yetecek ama olsun, o hepsini bitir(e)mez zaten.
  • -1 litre su
    -160 gram yağ
    -110 gram protein
    -15 gram şeker
    -10 gram tuz.

    yani kısaca beyin
  • hayatındaki bütün tersliklere rağmen sizi yarı yolda bırakıp gitmeyecek insanların hayatınızda olması. sizi olduğunuz gibi kabul edecek, iyinizle kötünüzle, hiper modunuzla melankolik modunuzla, kahkahanızla hıçkırarak ağlamanızla, ne olursa olsun, herkese sırt çevirmeyi bile göze alarak sizin elinizi tutabilecek ve geleceğe umutla bakabilecek insanların olması. size verdikleri "her zaman yanındayım sen raad ol" güveni.
  • albert camus'ye göre:
    açık havada yaşamak;
    bir insanı sevmek;
    her türlü ihtirastan uzak durmak;
    yaratmaktır.
  • kişinin hayattan beklentisine göre değişir. mutlu olmak; sevdiğin kişi veya kişilerin de seni seviyor olmasıdır. yapmak istediklerini yapıyor, yapabiliyor olmaktır. sahip olmak istediklerine erişebiliyor ya da bu yolda ilerleyebiliyor olmaktır. evet bu kadar basittir.
  • 200 gr kaliteli kaju. soğuk heineken. sevdicek.
  • güzel bi akşam yemeği sonrasında demli bi çay eşliğinde balkonda oturmaktır.basit olan güzeldir.
  • huzurla bir güne uyanmak
  • edith piaf'ın da demesi gibi; sev.
  • oleceginiz gune kadar guzel iliskiler kurabilecek kadar saglam bir karaktere sahip olarak yasamaya calismak. tum her seye ragmen gulebilmek kotulere inat. kader diyerek teslim olmamak. en ufacik sey icin heyecanlanmak. yasanilan kotu seylere guzel taraflariyla bakabilmek. basit yasamak. ciddiyetle basitlesebilmek. egoyu sifirlamak. evren uzerinde minicik bir madde oldugumuzun farkinda olabilmek. ve tabi maddi olan seylere tapmadan vererek cogalmanin hazzi alabilmek.

    zor gorunse de bunlari yapmanin cok basit seyler oldugunun farkina deneyerek varabilirsiniz. bir kucuk cocuga saygi duymaya basladiginiz zaman degerli ve mutlu olabilirsiniz.

    zaman zaman unutsak da hayat sevince güzel dusmanimizi bile.
hesabın var mı? giriş yap