• miyom o kadar sık ki. başınıza gelince öğreniyorsunuz ama 35 yaş üstünde her 5 kadından birinde var. miyomu olan hanımlarda en büyük korku bana ameliyat derlerse korkusu. niyeyse bu dünyanın sonu gibi algılanıyor. adı ameliyat olunca tabi korkmakta haklı bu hanımlar. hastalarımız operasyona gerek yok diyen hekimi daha çok sever ancak güvendiğiniz doktor size ameliyat diyorsa olmak lazım. bence myomda ameliyat korkusunun bir nedeni de ameliyat ile ilgili bilgilendirme yaparken rahminizi alabiliriz cümlesi. miyom ameliyatı yapmak için sizden izin alırken rahim alma olasılığı da size bildiriliyor. ameliyat sırasında miyom çıktıktan sonra kanama durmazsa hayati risk oluşur ve rahim alınarak kanama durdurulur. 20 yılı aşkındır bu ameliyatları yapıyorum daha böyle bir gereklilik olmadı. ama olmaz diyede birşey yok.

    bekar miyomu olan hastaya daha da dikkat edilir çünkü düşük ihtimalle de olsa rahim alınma gerekliliği oluşabilir. bekar miyomu olan hastayı mutlak büyükşehirde bir hastaneye veya üniversite hastanesine yönlendirmek gerek.
    google’a yazın miyom ameliyat diye mutlak görürsünüz açık ameliyat, kapalı ameliyat, olmadı robot. buna iyi karar vermek lazım. tabi bu karar doktora ait ama doğru bilgilendirmede çok önemli. biz mümkün olan her jinekolojik ameliyatı, kapalı (laparoskopi) yöntem ile yapıyoruz. ama son yıllarda doktorlar arasında miyomlarda kapalı ameliyat ile ilgili tartışmalar var.
    konu şöyle başladı: amerikada bir bayan doktor miyomu var ve yine amerikada laparoskopi ile miyom ameliyatı oluyor. bu miyomlu doktor hanımın ameliyatı harika geçiyor ama sonuç kanser çıkıyor. miyom kötü huylu yani kanser ise, ne şekilde olursa olsun 5 yılda ölüm çok yüksek. bu doktor hanım dava açıyor ve milyon dolarlar alıyor. ama kanserden de ölüyor.
    durum böyle olunca tartışmalar başlıyor. tartışma konusu ne derseniz kanser olan miyom için yapılan laparoskopi tekniği nedeniyle kanser yayılıyor mu?. bu soru halen cevaplanmadı. miyomlarda kanser çıkma olasılığı çok düşük ve bazı risk faktörleri var. önceden yapılabilecek testler biraz yardım ediyor. ama ameliyat bitip miyom incelemeye gitmeden kanser yada değil de denemiyor.
    bu tartışmalar ameliyat sırasındaki teknik detaya dayanıyor. kapalı veya açık veya robot farketmez. ilk olarak biz miyomu rahimden kesip alıyoruz. sonraki aşama olan miyomları dışarı çıkartma işinde kapalı veya açık ameliyatta durum değişiyor. miyomun karın dışına çıkarılması aşamasında laparoskopide karına yaptığımız kesiler en fazla 1 cm ancak miyom en az 3-4 cm belki 8 cm yada birden fazla sayıda. myom o küçük deliklerden çıkamayacak. işte bu aşamada küçültüp parçalayarak çıkartmak için motorlu bir alet kullanılıyoruz ki bunun adı morselatör. motorlu bir bıçak ve miyomları keserek parçalıyor. böylece miyomu küçük 0.5 veya 1 cm kesilerden dışarı çıkarabiliyoruz. morselatör miyomu parçalarken dokular hücre bazında veya daha gözle görülebilir şekilde karın içine yayılabiliyor. kanser varlığında bu yayılma kanserin ilerlemesine neden oluyor mu? işte bunu bilmiyoruz.

    yukarda anlattığım amerikalı doktor hasta ile ilgili haberler ve davadan sonra, bilimsel veriler toplanarak miyomların kapalı cerrahi ile çıkarılmasının kanser varlığında hastalığın yayılımına katkıda bulunup bulunmadığına dair makaleler yazıldı ve amerikada morselatör kullanımı yasaklandı. halen de yasak. ancak avrupa ülkeleri halen kullanıyor. ülkemizde de kullanımı devam ediyor. bence etmeli de. ancak bu konu açıklığa kavuşana kadar, sizleri bilimsel veriler ile daraltmadan son bir cümle söyleyebilirim. 45 yaş üstünde tek bir miyomunuz varsa, önceden karnınıza radyoterapi aldıysanız, miyomun kanlanması arttı ise siz genede açık ameliyat olun.
  • 20 gün önce 8 cm'lik bir adedini ve yanında ekstradan bir adet yumurtalık kistini aldırmış bir insan olarak ameliyat öncesine nazaran baya bir rahatladığımı söyleyebilirim.

    ameliyat öncesindeki şiddetli karın ağrılarım son buldu ve herhangi bir ağrı kesici de kullanmıyorum. sanırım yıllardır çektiğim kansızlık sorunum da şu aşamadan sonra bitmiş olacak, çünkü miyomların vücuttaki kanı fazlasıyla emdiği biliniyor. şu anda ufak tefek yara sızılarımdan başka şikayetim yok ama o da çok normal. umarım tez zamanda o da geçecek.

    yalnız boyutu konusunda çekilen ultrasonlar doğru çıkmayabiliyor. benim 5 cm görünen miyomum ameliyat sonrası patoloji sonuçlarında 8 cm çıktı. bu da ameliyat öncesi çektiğim ağrıları açıklıyor sanırım. doktorların dediği gibi galiba o boyutta bir miyomla gerçekten de bebek sahibi olmam imkansızdı. umarım kendisinden kurtulduğum için artık böyle bir sorunla karşı karşıya kalmam.

    ağrısı, acısı, ameliyatı, riskleri her neyse de gerçekten bu hayat kadınlar için çok zor. erkekler için her şey bu kadar kolayken biz kadınların böyle şeylerle mücadele etmek zorunda kalması hakikaten de hiç adil değil.
  • ciddi bir büyüklüğe ulaşmışsa doktorların hemen ameliyat önerdiği ancak birçok kadının beslenme değişikliği ile kurtulduğunu iddia ettiği rahatsız edici oluşum.
    bu kadınların hiçbirini doğrudan tanımıyorum, hepsinin yazdıklarını internette okudum. arada tabi ki egzantrik bitkilerden yapılmış formüller önerenler de var, bilemiyorum belki işe yarıyorlardır. ama beslenme değişikliği bana daha inandırıcı geldi. ben bazı şeylere dikkat etsem de birebir uygulamayı beceremedim, ama birine faydası olur diye derli toplu bir şekilde yazmaya çalışacağım:
    temel tehlikenin dışarıdan alınan östrojen ve östrojen benzeri hormonlar olduğu söyleniyor. bunları da hayvansal gıdalardan alıyoruz. hayvanın kendi sentezlediği hormonların yanısıra endüstriyel hayvancılıkta dışarıdan verilen hormonları falan hepsini alıyoruz et yediğimizde ki bu ikinci grup az buz değil. gerçi küçükbaşlara dışarıdan hormon verilmediği iddia edilse de kurtulan kadınlar hiçbir hayvanın etini yememiş. tavuk da dahil.
    östrojen yağda çözüldüğü için tereyağı, süt ve peynir de yasak. (yağsız süt ve peynir tüketmeyi denedim bir süre ama kireç yesem daha iyiydi. yağsız yoğurt fena değildi ama)
    yumurta ise aşşırı yasak. sadece yukarıdaki sebeplerden dolayı değil aynı zamanda miyomlara sebep olanın epstein barr virüsü olduğu iddiası ile bağlantılı olarak da kesinlikle önerilmiyor.
    sadece balık, o da denizden tutulmuş balıklar tehlike arzetmiyor. ancak deniz balıklarının neredeyse yarısında mikroplastik bulunması düşündürücü çünkü plastiklerden gıdalara karışan parçacıkların, solventlerin falan da miyomlar açısından ciddi risk oluşturduğu biliniyor ama ben bu kısmı anlayamadığım için görmezden geldim açıkçası. zaten plastikten kaçmak uygulanabilir de değil. günde beş litre içtiğim suyu bile plastik olmayan bir şeyde satın alamıyorum sonuçta.
    herhangi bir başka diyetteki gibi şeker, kompleks karbonhidratlar falan da yasak. pirinç ve beyaz un yerine bulgur ve tam buğday öneriliyor. şeker ise hiçbir şekilde önerilmiyor.
    mısır da çok tehlikeli değil gibi anladım ben ama bundan o kadar da emin değilim.
    d vitamininin de miyomları küçülttüğü gösterilmiş. düzenli d vitamini almak ve güneşe çıkmak da yapılması gerekenler arasında.
    ayrıca karaciğer işlevlerinin düzenlenmesi de her zaman olumlu bir etki yapıyormuş. belki devedikeni veya enginar takviyesinden fayda görülebilir.
    önemli bir başka konu ise kahve. günde üç bardaktan fazla kahve içen kadınlarda miyomlara daha sık rastlanıyormuş. siyah çay da masum değil. ama yeşil çay ve papatya çayı özellikle öneriliyor.
    zeytin ve zeytinyağı da tüketilmesi gerekenler listesinde.
    meyvvelerden ise en çok muz önerilmiş.
    alkol de önerilmiyor. özellikle bira ve rakı tehlikeli. bir yerde kırmızı şarap önerildiğini duydum ama başka yerlerde tüm alkollü içeceklerden uzak durulması söyleniyor.

    özetle deniz balığı, sebze, meyve, baklagiller ve fındık fıstıkla beslenilmesi öneriliyor. (aklıma yeni bir şey geldikçe güncelleyeceğim)
  • myomlar, içlerinde düz kas ve bağ dokusu içeren iyi huylu (kanser olmayan) kitlelerdir. myomların çapı 2-3 mm’den 25-30 cm’ye kadar olacak şekilde değişik büyüklükte olabilirler. genellikle yuvarlak ve pembemsi renktedirler ve rahim içinde her yerde bulunabilirler.

    myomlar; tek bir tane olabileceği gibi sayılamayacak kadar çok da olabilirler.

    myomlar rahmin değişik yerlerinde görülebilirler. rahmin içinde, duvarında, dış yüzeyinde, ağzında veya rahme sapla tutunmuş şekilde karın içinde olabilirler.

    myom, rahimin en sık rastlanan iyi huylu tümörüdür. doğurganlık çağındaki kadınların % 20 – 25’inde görülür. 40 yaş ve üzerindeki kadınlarda bu oran % 45 ile 50’lere kadar çıkabilir.

    ergenlik döneminde görülmesi çok ender bir durumdur. östrojenin myomların büyümesine yol açtığı düşünülmektedir. gebelik sırasında daha fazla östrojen salındığından myomlarda büyüme görülür. menapoz döneminde hormon replasman tedavisi almayanlarda östrojen düzeyi azalır ve myomlarda küçülme görülür.

    birinci derece akrabalarında myom olan kişilerde gelişmesi şansı fazladır. siyah ırk olmak myom görülme şansını, beyaz ırka göre dokuz kat artırır.

    birçok kadın myomların farkında olmadan ömrünü geçirmektedir. doktorunuzun önerileri doğrultusunda hareket ettiğinizde, myomlar önemli bir problem oluşturmayacaktır.

    bazı kadınlardaki myomlar hiçbir şikayete neden olmaz ve muayene esnasında fark edilebilir. ancak, bazen de aşırı kanama, sancı, sık idrar ya da kabızlık gibi baskı hisleri, erken doğum, düşük yapma gibi şikayetlere neden olabilir.

    belirtiler;

    myomlar genellikle belirti vermezler. çok büyük olan myomlar bile bazen belirti vermeyebilirler. myomların belirtileri yerleşme yerine büyüklüklerine ve gebelik durumuna göre değişiklik gösterebilir. en sık rastlanan şikayetler şöyledir;

    * adet düzensizliği : adet miktarında artma ve süresinde uzama yapabilir. bunun yanında myomlarda adet öncesi lekelenme, ara kanamalar ve uzamış adet görülebilir.

    myom büyüdükçe endometrium dokusunu iter ve dolayısı ile bu dokunun yüzölçümü artar. kanamaya müsait alan fazlalaştığı için kanamanın miktarı da artar. başlangıçta kanamanın süresi değişmezken, sadece kaybedilen kanın miktarı fazlalaşır. daha sonra yavaş yavaş süre de uzamaya başlar. bu fazla kanamalar bir süre sonra kansızlığa yani "anemi"ye neden olur.

    * pelvik ağrı : myomlarda ağrı genellikle degenerasyonlara (yapısının bozulmasına) bağlı ortaya çıkar. yavaş yavaş artan kasık ağrısı olabileceği gibi akut bir ağrı olarak ortaya çıkabilir. bazen de hastalar kramp tarzında ağrıdan yakınabilirler. bel ve kasık ağrısı ve de kasıklarda dolgunluk hissi myomlarla birlikte rastlanan belirtilerdir.

    myom çekirdeği sanki yabancı bir cisimmiş gibi davranır ve rahim bu yabancı cismi atmak için kasılır. kişi bu kasılmaları ağrı olarak algılar. ileri derecede büyümüş bir myom etrafındaki dokulara ve sinirlere baskı yaparak da ağrıya yol açabilir. burada daha çok bel ağrısı tarzında yakınmalar görülür.

    * bası belirtileri : idrar kesesine bası yaparak sık sık idrara çıkma gibi üriner belirtiler, kalın bağırsağa bası yaparak kabızlık ve tenezm gibi yakınmalara neden olabilir.
    * karındaki belirtiler : bazen hastayı doktora getiren neden karnın şişmesi veya büyümesi olabilir. zayıf hastalar karnındaki şişliği farkedebilirler.

    * kısırlık : myomlar bazen kısırlık nedeni olabilirler. ancak diğer kısırlık nedenleri araştırılıp elendikten sonra myom kısırlıktan sorumlu tutulabilir.

    kaynak: http://www.fatihsendag.com/jinekoloji/myomlar
  • myom , leiomyoma uteri, uterin myom gibi isimlerle adlandırılan bu hastalık hakkında bilgi yazmadan önce, bir kaç hususa değineceğim. zira tedavi hususundaki farklı yaklaşımlardan ötürü jinekologlar da töhmet altında kalmaktadırlar.
    burada unutulmaması gereken en mühim husus, hastalığın kendisinden çok, vakanın kendisidir.
    ne demek istiyorum, myom bir hastalıktır, fakat myomun 40 yaşında 4 çocuk sahibi bir kadında oluşturduğu aşırı kanama ile 30 yaşında yeni evlenmiş hiç çocuğu olmayan bir kadındaki oluşturduğu kanama belki patoloji açısından aynı nedenlerle olabilir, ama hastalığa yaklaşımı belirleyen olguya vaka deriz. niçin, çünkü çocuk sayısını tamamlamış bir kadına tercih ettiğiniz cerrahi yöntemi 30 yaşındaki kadında tercih etmeyebilirsiniz. bu da hastalar ve yakınları nezdinde hekim hakkında kuşku yaratmaktadır. onun için şu retorik çok doğrudur, hastalık yoktur hasta vardır.
    bu girişi yaptıktan sonra yazıyı anlaşılır kılmak için bir takım türkçe kelimelerle uterusun bölümlerini yazacağım.
    uterus= rahim
    serviks= rahim ağzı, kanalı
    endometrium= rahmin içi. gebeliğin yerleştiği yer
    myometrium= rahim kas dokusu
    uterin seroza= rahmin en dış kısmını saran zar doku.
    kabaca uterusu bir armuda benzetirsek, armudu dikine kestiğimizi düşünelim. armudun ortasındaki çekirdeklerin olduğu boşluk endometrium, meyvesini yediğimiz beyaz etli doku myometrium, kabuğu da seroza olarak düşünün.
    şimdiii, uterin leiomyomları uterusun düz kaslarından köken alan beniğn( iyi huylu) neplazilerdir (kitle, ur).
    oluşumuna dair hipotez ise şu, düz kas hücrelerinin somatik mutasyonu sonucu kas hücrelerinin büyüme düzenlerinin bozulması sonucunda geliştikleri düşünülmektedir. bu mutasyonun tek bir hücrenin mutasyonu sonucu geliştiğini bunun sonucundada aynı uterusda multipıl dediğimiz birden fazla myomların oluşum açısından birbiriyle bağlantısı yoktur.
    uterin myomların ailesel kalıtımla net bir bağı kanıtlanamamıştır.
    herhangi bir nedenle myom sebepli olmayan histerektomilerde ( rahim çıkartılması) histopatolojik incelemede % 77 oranında myoma rastlanmıştır. bu da demek oluyor ki kadınların çok büyük bir oranında herhangi bir klinik bulgu vermeyen uterin leiomyoma bulunmaktadır.
    myomlar yaş aralığı açısından daha çok 45 yaş cıvarında en yüksek cerrahi müdahaleye sebep olmaktadırlar. abd'de yapılan histerektomilerin % 10 -15 'inden myomlar neden olmaktadır.
    myoma uteriyi aktive eden yada azaltan sebepler hakkında çok değişik görüşler ileri sürülmüştür. bunlar=
    paritenin ( doğum yapmanın) myomu azalttığı, iki tane doğum yapmışlarda myoma rastlanma oranının yarıya indiği söylenmektedir.
    ilginç olarak sigara içen hanımlarda myoma daha az rastlanmaktadır. bunun sebebinin de sigara tüketiminin vücuttaki estrojen hormonunu azaltmasıyla ilşkilendirilmektedir. bu ilişkiyi doğrular nitelikte zayıf kadınlarda, spor yapanlarda da estrojen hormon azlığına bağlı olarak myoma uteri bu kadınlarda daha az rastlanmaktadır. kilolu hanımlarda ise estrojen fazlalığına bağlı daha fazla myoma rastlanmaktadır.
    oral kontraseptiflerin içerdiği estrojen hormonuyla leiomyom oluşumu arasında bir bağ bulunamamıştır.
    myomların reprodüktif çağda ( doğurganlık) büyüdükleri, menapozla beraber küçüldükleri veya büyümelerinin durduğu gözlemlenmiş bu da estrojen ile açıklanmaktadır.
    etsrojenin bu ilişkisine rağmen ilginç şekilde progesteron içeren ajanların( bunun türkçesi yok) myomdaki mitotik aktiviteyi arttırdığı, anti progetan ajanların ( ru 486) myom boyutlarında küçülmeye neden olduğu gösterilmiştir.
    myomlar üzerindeki hormonal etkinin temelinde büyüme faktörleri üzerinden etki ettikleri gösterilmiştir.
    myom ile gebelik arasındaki ilişki myomların bir kısmının gebelikte özellikle ilk 3 ayda büyüyebildiğini göstermiştir.
    myomla sıklıkla karıştırlan, myomun klinik etkilerini taklit eden adenomyozis tamamen farklı bir yapıdır. myom uterus kasından oriijin alırken, adenomyozis endometrial epitelden( rahmin içindeki doku) köken alır. adenomyozis, endometrial dokunun uterin kas doku içinde yaygın çoğalmasına denilmektedir.
    şimdi bu arkadaş bu şekil bir hastalıkmış. bu zırtapozun uterusun neresinde yerleştiğine bakarak ona isimler veriyoruz.
    - eğer uterusun kas dokusu içinde sınırlı ise, intramural myom ( en sık görülen yerleşim)
    -uterus serozasının ( armudun kabuğunun) hemen altına yerleşmişse sub seröz myom). bunlar bir sapla uterusdan tamamen ayrılıp batın boşluğunda kendi başlarına takılıpi bazen komşu organlara yapışabilirler.
    - eğer endometriumun hemen yanında ( armudun çekirdeğinin olduğu boşluk) yerleşmiş ise, sub müköz myom olarak adlandırlır. çok büyürler ise endometriumu inceltip kaviteye çıkabilirler. buradan servikal kanal yoluyla vajene inebilirler ( vajene doğmuş myom).
    myomlar ne tür bulgulara, şikayetlere sebep olurlar?
    -dejenerasyon, nekroz ve enfeksion. bu ağrı, ateş nedeni oluşturabilir.
    -kanama, en sık rastlanan şikayet sebebidir. daha çok durmayan, aşırı, uzun süren kanamalara neden olmakla birlikte, ara kanamalar, veya uzun süren leke şeklinde kanamaya da neden olabilirler.
    -çevredeki komşu organlara baskı ve basınç.
    hangi organa bası yapıyor ise ona dair şikayetler oluşur. rektuma bası yapıyor ise kabızlık. mesaneye basıya bağlı sık idrar yapma veya idrar kaçırma. üreterlere basıya bağlı ilgili böbrekte genişleme. büyük damarlara baskıya bağlı varisler.
    - kasık ve karında kitle hissi
    -infertilite ( gebe kalamama). tubaya baskı veya endometrial kaviteye baskıya bağlı olarak gelişebilir.
    - gebelik komplikasyonları, erken doğum, düşük, gebelikte ağrı, normal vajinal doğumun engellenmesi.
    eveet durum bu...
    bu arkadaşa nasıl davranmalıyız? önce şunu bilelim, myomlar iyi huylu kitlelerdir. yani kanser değiller. nadiren myom zemininde kanser gelişir.
    pek klinik bulgu vermezler, sokaktan rast gele hiç bir şikayeti olamyan 40 yaş cıvarı kadın çevirip vajinal usg yapsak, yarısında değşik boyut ve lokalizasyonda bu arkadaşa rastlarız.
    yazının girişinde hatırlarsanız şöyle bir cümle kurmuştum, hastalığın adı önemli değil, önemli olan vakadır. yanisi, 40 yaşında ayşe hanım geldi, üç çocuğu var size geliş şikayeti de vajinal mantar, muayne esnasında intramural ( armudun yediğimiz dokusunda) 5 cm.lik myom tesbit ettiniz. hiç dokunmayın. yılda bir usg ile kontrol edin.
    şimdi başka bir vaka, bekar 30 yaşında veya evli çocuğu yok, 2- 3 sene sonra çocuk düşünüyor. 5 cm.lik intramural, endometriuma baskı yok ama yakın bir myom mevcut. alınsın derim.
    başka şikayet ile gelen iki farklı yaş gurubu olsun bu defa hikayemiz. aşırı durmayan adeti olan 46 yaşındaki hatice teyze, patolojisi temiz, 7 cm. myomu mevcut. buna yapacağımız şey, hormonlu bir spiral ile kanamayı 5 yıl durdurmak. sonrası, zaten menapoza gireceğinden, myomun oluşturduğu klinik şikayet ( kanama) ortadan kalkacak. 35 yaşında myom nedeniyle durmayan kanaması olan kadını ise menapoza kadar hormonlu spiral ile idare edemezsiniz. buna da myomektomi ( myomun cerrahi yoola çıkartılması) önerirsiniz.
    hülasa, myomun kendisinden ziyade, myom tesbit ettiğimiz hanımların meşrebi, yaklaşımlarımızı esas belirleyen faktör.
  • tam 1 ay önce açık ameliyatla 9 cm'lik olanından aldırdığım yaşam standardı düşürücü. ameliyat öncesi yaşadığım korkunç ağrılar ve 1,65 boy , 47 kilo olmama rağmen yaklaşık 5 aylık hamile sanılarak toplu taşımalarda kendisine yer verilen göbeğimden kurtuldum nihayetinde.

    ameliyatı yapacak hekimin bu alanda uzman bir cerrah olması en önemli kıstas. daha önce 3 ameliyat daha geçirmiş birisi olarak, doktor farkını net gözlemledim. bu arada ultrason boyutuna güvenmeyin, 5cm görünen cisim, 9 cm çıktı patalojide.
  • 30 aralık'ta miyom embolizasyonu oldum, dört gün hastanede yattım, dayanılmaz ağrılar çektim, 50 mllik morfinlerden günde dört tane yedim ama, rahmi kurtardık, çünkü normal cerrahi müdahalede rahim alınacaktı, çok sayıda ve büyüktü miyomlarım. başkent üniversitesi adana yüreğir hastanesi'nde 1000 lira farkla yapıldı ki, piyasaya göre sudan ucuz, en ucuz yer kapıyı 5-6 binden açıyor. ihtiyacı olan varsa düşünmesin derim! kadın doğumcu değil, girişimsel radyoloji uzmanına yaptıracaksınız bir de, unutmayın.

    not: bilgi almak isteyene seve seve yardımcı olurum, damdan düştüm sonuçta!
  • her ultrasona girişimde yeni bir tanesiyle daha karşılaştığım, ultrason görüntülerinin çıktılarından koleksiyon yaptığım, 2-3 sene içinde cerrahi müdahale olmadan hamile kalamayacağım gibi görünen doğal korunma yöntemi.

    arkadaşlar arasında büyüklükleri itibariyle fındık, erik, ceviz, kayısı, mandalina, portakal, kavun ve karpuz olarak anılırlar.
  • 5 cm çapında, bir adet tespit edilen ve doktorlar tarafından alınması gerektiği belirtilen oluşum. herhangi bir ağrı veya adet düzensizliğim bulunmamasına rağmen, sık sık kabızlık sorunu çekmem sebebiyle yapılan kontrollerde farkedildi. doktorlar ameliyatla alınmazsa hamile kalma şansımın çok düşük bir ihtimal olacağını belirttiler. ancak alınması sırasında da riskler mevcutmuş. rahime kalıcı hasar verilebilir diyorlar. iyi bir araştırmayla işinin ehli birisine ameliyat olmam gerekiyor.

    doktorlarla görüşmemden anladığım kadarıyla bu myomların büyüklüğüyle beraber, bulundukları yerde önemli. her myom ameliyat gerektirmiyor. bazı myomlar doğum sırasında da ( sezeryan olunduğunda, hazır açılmışken) alınabilir. benim ki maalesef çocuk sahibi olmak istiyorsam, önceden alınması gereken bir konumda. genç ve bekar olmam sebebiyle, farklı bir tedavi de uygulayamadıklarını ilettiler.
  • 3 adet nur topu gibi 7cm lik var bunlardan..
    3 gün sonra olacak olan ameliyat beni epey korkutuyor. aklımda bir sürü soru işareti..
hesabın var mı? giriş yap