• "kader, beyaz kâğıda sütle yazılmış yazı; elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı.”
  • hz. ali kitabının ilk yarısı çöle inen nur'un ilk yarısıyla neredeyse aynı gibi. ara ara hz ali'nin kutlu nebiyle bağına ve birlikteliğine dem vurulmuş. sonraki yarısı ise dört halife döneminin güzel bir özeti . hz. peygamber'in irtihalinden sonra sahabelerin çekişmeleri ve hatalarına analiz niteliğinde yorumlar da yapılmış, bu nedenle duygudan uzak ciddi bir kitap olmuş. çöle inen nur yazarın aynı zamanda şair olmasının etkisiyle şiirsel dille yazılmış bir kitaptı, bu nedene siyerler içinde de yeri ayrıdır.
  • takipçilerinin de en az kendisi kadar ağızı bozuktur. fikirsel kitapları rezalettir.

    bu ülkeye şiileri haricinde kattığı sàfi zarardır.
  • "geçti istemem gelmeni,
    yokluğunda buldum seni;
    bırak vehmimde gölgeni
    gelme, artık neye yarar?"
  • anlamak yok çoçuğum, anlar gibi olmak var;
    akıl için son tavır, saçlarını yolmak var...
  • elimde, sükutun nabzını dinle,
    dinle de gönlümü alıver gitsin!
    saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
    yaşlı gözlerime dalıver gitsin!
    yürü, gölgen seni uğurlamakta,
    küçülüp küçülüp kaybol ırakta
    yolu tam dönerken arkana bak da,
    köşede bir lahza kalıver gitsin!
    ümidim yılların seline düştü,
    saçının en titrek teline düştü,
    kuru yaprak gibi eline düştü,
    istersen rüzgara salıver gitsin!

    (bkz: veda)
  • başlıktaki edebiyat hariç her şeyin yazıldığı partizan yazıları okudukça daraldım. sol görüşlü yazarlar nazım'ı göklere çıkarıp necip fazıl'ın siyasi görüşünü/karakterini öne sürerek nefret kusmuşlar.
    hatta şairliğine/edebiyatçılığına da laf atmışlar.

    --- spoiler ---

    “şiirimize yeni bir ürperme getirmiştir. gelecek nesiller bu ürpermenin kudretini duyacak ve kaldırımlar şairine tapınacaklardır. tıpkı baudelaire gibi necip fazıl’ın da tesiri günden güne artacak ve isminin etrafında kopan velvele gittikçe çoğalacaktır.” (cahit sıtkı tarancı)

    ***

    “necip fazıl belki en büyük türk şairi değildir; fakat türk edebiyatının en kuvvetli şiir kitabı herhâlde ben ve ötesi’dir. ayak sesleri’ni, kaldırımlar’ı, otel odaları’nı, tabut’u, noktürnler’i ihtiva eden bu kitap insanı âdeta sarsıyor. (…) en büyük garp şairlerinin kitaplarını açınız, orada (…) mısraları kadar derin mısralara, pek ender, belki de hiç tesadüf edemeyeceksiniz.” (ziya osman saba)

    ***

    “her şiiri hayatından bir parçadır. bunun için şiirleri masa başında değil, yaşarken, kaldırımlarda, otel odalarında, kâğıtsız ve kalemsiz; çünkü evvelâ beyninin siyah tahtasına yazılmış, sonra kâğıda geçirilmiştir. her bir mısrası bir şiir mecmuasıdır.” (peyami safa)

    “ben, kendi hesabıma aşağıdaki altı mısraı, türkçede ritmin zaferlerinden biri tanır ve severim: kim bilir neredesiniz? / geçen dakikalarım, / kim bilir neredesiniz? / yıldızların, korkarım, / düştüğü yerdesiniz, / geçen dakikalarım.” (ahmet hamdi tanpınar)

    ***

    “necip fazıl kısakürek, ilk cumhuriyet nesli şairleri arasında en trajik veya daha uygun bir deyimle, en patetik olanıdır. bu bakımdan o, şiirlerinde bunalımlarını anlatan son kuşak şairlerine yaklaşır. (…) kaldırımlar’da gayri muayyen bir büyük şehirde tek başına kendi trajedisini yaşayan bir insanın ruh hâli bahis konusudur. türk edebiyatında ilk defa necip fazıl bu duyguyu dile getirmiştir.” (mehmet kaplan)

    ***

    “cumhuriyetten sonra da, şiirimize, necip fazıl’la, şehir insanı, aydın insan, eşyanın ötesini kurcalayan, gerçeğin peşindeki insan, insan mistisizmi girer. han otelle, bahçe odayla yer değiştirmiş, ‘atılmış elbiseler boğazlanmış bir adam’ şiirine geçilmiştir.” (sezai karakoç)
    --- spoiler ---

    tüm bu edebiyat ustaları ve niceleri bu yorumlarla şairi kutsamışken bizim dalyarak solcu ekşici sırf siyasi görüşlerinden dolayı hazzetmediğinden "o da şair miydi? yeaa" diyor.

    karakteri için yorum yapmak benim işim değil, zira ben adamın edebi yönünü seviyorum lakin o çok ayıla bayıla övdüğünüz nazım hikmet de öyle çok sağlam karakterde biri miydi tartışılır.

    sabahattin ali çok mu normal bir adamdı? veya yaşar kemal?

    bu saçma salak kişisel hezeyanlar ve nefret nöbetlerini geçersek bana göre türk edebiyatının en büyük şairlerindendir.
    ama gözümde hiçbir şair bir yahya kemal değildir orası ayrı tabi.
  • kalemi güçlü bir yazardır. kitapları kendini okutur. siyasi konularda diyeceğini doğrudan, dolambaçsız söyler. kitaplarında oldukça güzel betimleme ve anlatımlara rastlanır.

    tarih boyunca büyük mazlumlar isimli kitabında ağır hastalıklarda ölümden önce rastlanan geçici iyileşme halini "ölümün bayraktarı olan yalancı sıhhat hali" olarak tanımlaması bu müthiş anlatım gücünü gösteren örneklerden biridir.

    yine aynı kitapta ortaçağ ve rönesansla ilgili anlatımı da aynı derecede harikuladedir:
    "ortaçağ bir zulmet dehlizidir. içinde bütün garp dünyasının mahpus kaldığı, giriş ve çıkış yollarını kaybettiği bir tünel. rönesansa gelince, ellerinde akıl kazmaları, bu tünelin cidarlarından ışık sızdırmaya ve hayata yol aramağa çalışan insanların hamlesi."
  • ni-fak diye okunur...
hesabın var mı? giriş yap