• olabilecek en kötü durumdur bu. işler dağ gibi birikmiştir ama nerden başlayacağını bilemezsin. bir ucundan tutsan diğer tarafa yetişemeyeceğinden korkarsın. bu kararsızlık sürecinde zaman harcar, iyice sapıtırsın ne yapacağını.*

    birde bunun önemli anlarda başa geleni vardır ki evlerden ırak. (bkz: öss) (bkz: les)
  • yapılması hava kadar su kadar gerekli, yapılmaması karşısında yaptırımların çok büyük olduğu işlerde istisnasız her zaman başa gelen olay. murphy kanunu mudur nedir bilmem.
    (bkz: ödev yapmak)
    (bkz: sunum hazırlamak)
    (bkz: ders çalışmak)
    (bkz: ev toplamak)
    (bkz: itirafta bulunmak)
    (bkz: özür dilemek)
    bir de pat diye gelen "aaa o olay olurken emuncipation ordaymış, o anlatsın bize" ya da her türlü toplantının vazgeçilmezi "x konusu ile ilgili aktarım yapabilir misin acaba" lar vardır onlara cevap verirken de olur öyle.
  • "başlamak bitirmenin yarısıdır" olgusunu göz ardı etmektir. yani bir sahilde yavaş yavaş denize girerken "cup" diye birden sulara atlamak yerine "ıyyhh..ayyhh" diye gerim gerim gerilerek derinlere doğru istemsizce yürümektir.
  • kötüdür.
    pişmanlıktır en çok da.

    hele bir de içinde "gecikmişlik" barındırıyorsa... yapılacaklara, hayata, insanlara dair...
    başla başlayabilirsen... bu saatten sonra...
  • nerde bitireceğini bilmemekten kaynaklı sorun. yani bitimi planlasan başlangıcı her şekilde yönlendirirsin dı mı?
  • etrafında dönüp durduğunuz yere nasıl varacağınızı çözememektir.ilk sözcük ağızdan dökülünce gerisi kendiliğinden gelir aslında,derin bir nefes alıp anlatmak gerekir.anlatabilmek,ağlayabilmek,özür dilemek ya da her neyse başlangıcını bulamadığınız, sonucu daha kolaydır dürüstlüğe varır zira.
  • yeni başlayan bir ilişki için de hasıl olabilir pekala.

    karşınızdaki kişi sizi öyle seviyordur öyle seviyordur ki, bunu bütün benliğinizde hissedersiniz. ve bu epeydir alışkın olmadığınız bir şey olduğu için, nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. izin mi vermeli? uzak mı durmalı? ağırdan mı almalı? koyvermeli gitsin mi? yol yakınken dönmeli mi? yol nereye giderse oraya mı gitmeli? tadını mı çıkarmalı? korkmalı mı? önünden mi gitmeli, arkasından mı? yoksa ellerinden mi tutmalı?

    velhasıl, bir yerlerden başlamak lazım.
  • sebebi tembellik, üşengeçlik gibi görünse de alt metni çok daha derin olabiliyor bazen.
    gerçekten bilinemeyebiliyor yani.

    bir kendini sevmeme hali ve yoğun bir değişim ihtiyacı içerisindeyken örneğin: bir boşluğun hoyrat kucağındayken özetle...
    neyi değiştirmeliyim, neresinden başlamalayım törpüye, hangilerini kabullenmek, hangilerini geliştirmek durumundayım, artık tek başıma iki ayağımın üstünde nasıl duracağım... kararlar, kararlar...

    hiçbir şey yapmamak, hiçbir şey yapmamayı başarabilmek o kadar iyi biliyor ki aslında ne kadar zor olduğunu gizlemeyi...
    gerçekten bilinemeyebiliyor nereden başlanacağı... içinde bir kıpırtı, bir boşluk, bir "yapamama" duygusu büyüdükçe büyüyor...
    günler geçiyor, yıllar... geçiyor...

    içte bir yalnızlık büyüyor ve bir de hiçbir işe yaramıyor olduğunun tuhaf burgusu...

    gerçekten de bilinemeyebiliyor: bir başlangıç için -ne yazık ki- bazen esaslı bir bitişe ihtiyaç duyulduğu...
  • lisede edebiyat sınavlarında kompozisyon yazarken içine fazlasıyla düştüğüm ve düşülen durum.
hesabın var mı? giriş yap