• bu çilekeş insan, her şeyi kaçarak kovalar ve en nihayetinde daima kaçtığı yere varır.
  • nevrotik özne kırık aile romansı içinde o pis kokulu ödipik senaryo da mide bulanıran bir tekrarı yaşar.. eğer yazarsa, ki edebiyatın yüzde doksanbeşi nevrozdan doğar atalarımız, rüzgara dağa taşa herkese empati kurup hissederek yazar. eğer aşık olursa karşı tarafa hak vermekten boğulur ve kendini sollamağa başlar ve hemen bu ensest yasası karşısında aynılığa büründüğünden bırakmak ister.. psikoz oranini çoğaltmali derim.. daha kararlı ve bir o kadar seksi yüzlerde delici bakışlarla dünyayı umursamadıkça güzelleşen bir çocuk neşesinde karşı tarafa her zaman silahlı görünen yani her an gidecekmiş denli güzel ve ölümsüz olan
  • eğer kişi psikotik değilse nevrotiktir, öyle fazla atıp tutmanın anlamı yok. eğer deli değilseniz nevrotiksiniz rahat olun. tabii ki durumu kabul etmeyin; inkar etmek, bastırmak, yansıtmak nevrozun şanındandır.
  • nevrotiklik bir karakter bozuklugu degildir.

    cok basite indirgersek, bu iki durum sorumluluk bozuklugu olup, dunya ve onun sorunlariyla iliski kurmanin birbirine ters iki seklidir. nevrotik biri cok fazla sorumluluk ustlenir; karakter bozuklugu olan bir kisi ise cok az. nevrotikler dunya ile bir aykiriliga dustuklerinde otomatik olarak sucun kendilerinde oldugunu varsayarlar. karakter bozuklugu olanlar da sucu satsadanak dunyaya, cevreye v.s. ativerirler.

    nevrotikler ve karakter bozuklugu olanlarin konusma bicimleri bile farklidir;

    nevrotik birinin konusmasinda fazlacana su ifadelere rastlayabilirsiniz: yapmaliydim, mecburum, yapmamaliydim.. bu tur ifadeler kisinin kendisi ile ilgili imajini gosterir. daima yanlis secimler yapan, asla kendinden bekleneni veremeyen, iki eliyle bi siki tutamayan zavalli tip..
    halbusuki karakter bozuklugu olan biri konusmasinda surekli, yapamam, yapamadim, yapmak zorundayim, zorundaydim gibi ifadelere yer verir. bu tiplemeler kendilerini tercih hakki bulunmayan, davranislari tumuyle kendi kontrolu disindaki guclerce yonlendirilen biri olarak gorurler.

    ikisini kiyasla psikoterapi nevrotikleri daha cok sever. cunku onlar -belki fazlaca- sorunlu olduklarini kabul ederler, tedaviye meylederler. lakin bu karakter bozuklugu olanlara laf atamazsiniz; cunku sorun onlarda degil dunyadadir, degismesi gereken dunyadir.*

    bir insan bunlarin her ikisini de bunyesinde barindirabilir. bu tip insanlara da karakter nevrozlular denir ve ben cekip giderim bir nehir akip gider.
  • dıs etkisi, diger bir deyisle semptomuna gore cesitlenen, isim degistiren bir duygu- durum bozuklugu olan nevrozdan muzdarip kisileri niteleyen sıfat. soz konusu bozukluga anoreksi nevrozu (anorexia nervosa) ornegi verilebilir sanırım.
  • alter egosu ile süper egosu arasında sıkışıp kalmış, benini tırmalayan kişidir.. yazıktır, iyi davranın!
  • korkan insandır. o kadar çok korkar ki plansız ilerler, kaçmak için ilerler ve fakat sonunda büyük bir daire çizerek başladığı noktaya geri döner.
  • kaos gl dergisinin mayıs 1998'de yayınlanan 45. sayısında kırşehir'den sıtkı sıyrıldı rumuzuyla yazan kişi "yoksa ben nevrotik miyim, annem?" başlıklı yazısında psikoloji öğrencisi olduğunu belirterek arkadaşının söylediği bir sözü aktarmış:

    "bir akşam aynı sınıftan çok bilmiş bir arkadaşla tüm psikoloji ekollerini sil baştan yeniden kurarken geçen bir cümle bardağı taşıran son damla oldu (damlayan sular hep sinirimi bozar zaten): “bu kültürde eşcinsellerin nevrotik olmamaları imkansızdır” diyerek son noktayı koyan arkadaş aslında bilmeden bana koydu. önceleri duygusal (sonraları nevrotik olduğunu keşfettiğim) bir tepki ile karşı çıktım bu tespite ama o ısrarla fikrinde direndi."

    bunun üzerine "nevrotik" kavramı hakkında okumaya ve düşünmeye başlamış. okumalar sonucunda geldiği nokta şöyle:

    "bir de karen horney var (adı yaklaşık yazıldığı gibi okunuyor. ama siz amerika tahsili görmüş havası vermek isterseniz soyadını söylerken dudağınızın sağ üst köşesini yukarı kaldırıp höööniiii diye uzatarak okuyun. sizi temin ederim insanlar tarafından sempatik biri olarak algılanacak ve sevilmeye karşı duyduğunuz nevrotik gereksinimi bir nebze olsun tatmin ederek bu fakiri de hayırla yad edeceksiniz.) nevrotizmi anlatırken bu karı kadar ağzından akademik bal damlayan birini görmedim. cilt cilt yazdığı birbirinden değerli, nevrotiğin el kitaplarında yaptığı tanımları bir çırpıda okuyup hıfz ederek en büyük açlığımı onunla tatmin etmiştim. sonuç: nevrotik olmayan insan yoktu.

    eğer terapilere geç geliyorsanız bu ‘tedavi olmaya karşı geliştirilmiş’ nevrotik bir tepkiydi. eğer bu teşhisten dolayı, “ulan ben ne nankör bir adamım, şu terapist iyileşeyim diye bir yerlerini yırtıyor ben geç geliyorum, zaten adımızda çıkmış nevrotiğe” diye düşünüp erken gelmeye başlarsanız bu sefer de ‘başkalarının hayranlığını kazanmaya yönelik nevrotik gereksinim’ tutumunu sergilemiş oluyordunuz. “ya sabır, ya allah, nasıl bir şeye çattık ki ne yapsak teşhis oluyor” deyip tam vaktinde gelmeye başlarsanız dakikliğiniz nedeniyle ‘saygınlık kazanmaya yönelik’ nevrotik tutum sergilediğinizi anlayınca apışıp kalıyor, bir besmele ile allah’a sığınmaktan başka bir çıkar yol bulamıyor ve sessizce gelip gitmeye başlıyordunuz. suskunluğunuz dikkatlerden kaçamayacağı için ‘kusursuz olmaya ve eleştiriye karşı savunmaya yönelik nevrotik gereksinim’ tutumu sergilediğinizi bilmiyordunuz".
hesabın var mı? giriş yap