• bugün itibariyle öğrendiğim ülkemin bir başka güzelliği.

    her şey gayet güzel başlamıştı. tek isteğimiz az masraflı, ucuza bir nikah kıyıp evlenebilmekti. kadıköy evlendirme dairesinden 660 lira verip günümüzü aldık. bugün öğrendim ki nikah dairesine fotoğraf makinesi almıyorlarmış ve bizim fotoğraf çekmemize izin verilmiyormuş.

    yapılan ihale ile bu iş efes fotoğrafçılık'a verilmiş. ve adamların şartları 450 tl veriyorsun (dikkatinizi çekerim nikah bile 660), ve bu 450 tl karşılığında size 1 adet video ve 20 adet basılı fotoğraf veriyorlar. dijital halini bile alamıyorsun anlaşmaları gereği ve çıkan çoğu fotoğraf da edinilen tecrübelere göre flu ve gerçekten çok kötü kalitedeymiş. bunun dışında gelen konuklar da isterlerse 10 tl ile kendi fotoğraflarını da alabiliyorlarmış. ama bu kişilerin dışında makine sokmaya çalışanları güvenlik uyarıyor dedi efes fotoğrafçılıktaki adam.

    şimdi, biz zaten profesyonel biriyle anlaşmadık. yani rekabet kanunu filan umrumda değil, ama bu adamlar benim babamın elinden makinesini alıp, hayır kızının fotoğrafını çekemezsin deme hakkına nasıl sahip oluyorlar? bu ilk sorum. profesyonel biri yok. anne baba var. makineleri var. ne yapacaklar kapıdan mı sokmayacaklar, çantaları karıştırıp makineleri mi alacaklar, nikahta çekerken görünce babamı dışarı mı atacaklar? yani böyle mafyavari durumlara nasıl hakları olabiliyor gerçekten aklım almıyor. ama kimle konuşsak evet makine alınmıyor diyor. bu da beni ayrıca deli ediyor. yahu mal mısınız nasıl hepiniz kabul ettiniz bu paraları mı ödediniz sadece 20 fotoğrafınız mı var diye hepsini sarsasım geliyor. bir de bu fotoğrafı çeken kimdir, nedir belli değil. ben hayatımda bir kez evleniyorum, bir kez gelinlik giyiyorum. benim footğrafımı kimin çekeceğine sen mi karar vereceksin yahu? tanımadığım etmediğim adama ben niye güvenip çektireyim. bir de düğün olur, beş saat içinde iyi bir fotoğraf çıkar. ama zaten 10 dakika nikah sen benim iki fotoğrafımı çekip güzel çıkmasını mı umacaksın.

    bulabildiğimiz tek çözümse sarı basın kartı. çünkü onları engelleyemiyorlarmış. artık basın özgürlüğüne el atamamışlar diye umuyorum ben de. basından bir arkadaş bulsam ona bir ücret versek ve bir saat fotoğrafımızı çekmesini rica etsek bile daha ucuza çıkarız. onu bırak bu adamlara para vereceğimize insan gibi birine veririz.

    ya da adam elinde makine olan arkadaşıma çık dedi, arkadaşım da çıkmıyorum ne yapacaksın, çok istiyorsan hakkını hukuki yollarla ara, gerekirse bana dava aç desin. ne yapacaklar? çıkmasın yanına da iki iri arkadaş koyarız. ne yapacak o zaman fotoğrafçı?

    bu olaylar nasıl bu noktaya gelmiş, nasıl tekelleşilmiş ve bu teşvik edilmiş akıl almaz. ama duyduğum beşiktaş'ta durumun iyice vahim olduğu, cep telefonu kamerasının bile yasaklandığı, anne babanın gelinin yanına yaklaştırılmadığı filan.

    bu durumun hiç duyulmamış olması, kimsenin sesini çıkarmaması da işin başka acı yanı. haydi yahu gelinler damatlar, bir sesinizi çıkarın bir şey yapın lütfen!

    edit: belediye ile görüşme aşamasındayım, başkan yardımcısı ile konuyu görüşeceğim. umarım genel işleyişin ne hale geldiği konusunun farkına varırlar.

    edit: başkan yardımcısı hnm demiş ki, fotoğrafçıyla konuşursak izin verirlermiş, öyle davranmazlarmış. konuştum diyorum sizden önce tehdit etti, güvenlik sizi uyarır diye diyorum. ama siz konuşun diyor! sikecem böyle işi.

    edit: son durumu merak edenler, bir ümit dedik twitter'dan yazdık engellenmek istemediğimizi. belediyenin son olarak geldiği nokta ise elimizde belge varsa onlara bildirmemiz, aksi takdirde belediyeye iftira atmaktan hakımızda hukuki işlem başlatılacağı.

    bu da ankara'da dönen aynı saçmalık için change.org linki;
    https://www.change.org/…yrıyeten-ihaleye-verilmesin

    edit: beni twitter'da fake hesap açmakla ve fotoğrafçı olmakla suçlayanlar için, twitter'ı bir gezi zamanı kullanmıştım sonra da hesabı kapadım, o zamanlar yeniden açıp sadece haber alma amaçlı hiç tweet atmadığım hesabımı ise dün itibariyle kadıköy belediyesine yazmak için kullandım. durum bundan ibaret fake hesap açacak durum yok, burada entry giren arkadaşların çoğu bu durumu yaşamış, hepimiz fake'iz hepimiz tek kişiyiz o zaman.
    fotoğrafçılığınsa f'sini bilmem. bu duruma fake diyenler açsınlar da biraz önceki entrylerime baksınlar madem bu kadar özelime girdiler. twitter fakese bu hesap da mı fake sorarım?

    nikah sonrası edit: sonuç olarak belediyeden konuştuğumuz bir bey ilgilendi bizimle, arkadaşımızın çekmesine izin verildi. efes fotoğrafçılık da geldi, salonda ve kutlamalarda arkadaşın önüne filan geçerek engellemeye çalışsa da arkadaşımız çekebildi. efes de konuklara satmış çektiklerini. biz onlardan almadık, para da ödemedik. durum budur.
  • bundan tam 9 ay evvel, benim de başıma kadıköy evlendirme dairesi'nde gelen şey..

    hem de nasıl biliyor musunuz?
    nikah başlayacak, salon tıklım tıklım, abim elinde kamerayla içeri girip beni çekecek.. ağzı 5 karış mutluluktan, kardeşinin nikahını izleyip kaydedecek diye..
    haber geliyor bana, "içerde biri var kameralı sokmayız" diyorlar..
    "nasıl sokmazsınız abimi" diyorum, "kamerayla giremez" diyorlar..

    bakın bu muhabbet, ben evet demeden 5 dakika önce arka odada nikah memuru önünde gerçekleşiyor.

    adamlar "sokamazsın kardeşim! ya parasını verirsin ya da çektirmeyiz" diye üstüme yürüyor.
    "ulan ben sizden böyle bir bilgi aldım mı sokamayız diye? para vermek zorundamıyım şu halimde size" diye diretiyorum..

    adamlar bağırarak "çektirmeyiz" diyerek merdivenlerden yukarı çıkıyor ve ben bu esnada arkalarından laf atıyorum.. durduğum yer, nikah masasının arkasındaki kapı.. yani kapı açıldığı anda tüm davetlilerin karşısına çıkacağım.

    sinirden yüzüm kıpkırmızı, elim ayağım titreyerek kapıdan çıkıyorum.
    masaya oturuyorum.
    "evet" derken yüzüm o kadar eblekleşmiş ki, eşim bile "neden bu kadar üzgün evet" dedin diye üzülüyor..

    bağırış çağırış en mutlu anlarımdan birini sktiler.
    sizin rantınıza da paranıza da yazıklar olsun.

    yıllar sonra ekleme: nikahımıza dair düzgün video kaydımız yok.
  • düpedüz zorbalık ve en alışıldık şekliyle yani devlet eliyle yapılan bir zorbalık.

    nikahı zaruri kılan, nikahsız yaşamayı yasaklayan kim ? devlet.

    madem ki nikah bir zaruret, vatandaşına sunmakla yükümlü olduğu halde nikah hizmetinde para alan kim ? devlet.

    aldığı ücret ile yetinmeyen ve ocağına düşen vatandaşı bir de esnafın kucağına mahkum eden kim ? devlet.

    hangi devlet ? milletimizin baba diye nitelediği devlet. hani şu devlet baba

    her geçen gün biraz daha, alkolik babalara benziyor, biraz daha, kendisine duyulan bütün saygıyı yitiriyor.
  • nikaha gelenlerden 10-15 erkeğin (tercihen gençlerden ve yarmalardan) hep beraber fotoğraf makinesi sokmaya engel olan kişiye siktir çekerek aşabileceğiniz durum, tırsar vazgeçer. hakikaten babanın nikahı mı lan yasada kanunda böyle bir şey mi var? yavaş sokmasın. makineyle yürüyün geçin sizi tutup makinanızı gasp edecek hali yok ya.
  • hepinizin yazdıklarını okudum ve bu süreçte adımlar attım. evlendirme dairesini aradım. kadının tekine derdimi anlatırken kadın suratıma telefonu kapadı. onu yapmayaydı iyiydi, elim ayağım titreyerek yine aradım başka bir kadın çıktı. beni belediye nikah memuruna bağladı. çok kibar bir insan sağolsun. isim vermeyeyim şimdi sıkıntı olmasın. ki ben elim ayağım, sesim titreyerek, elimden geldiğinde kibar olarak kendisine derdimi anlattım. içinde "30 yıllık kadıköylüyüm, annem babam kadıköylü, yani onların en doğal hakkını nasıl ellerinden alırsınız, tabii ki kızları evlenirken fotoğraf çekmek istiyorlar" gibi cümleler kurdum. adamların tekel ve mafya olduklarından tehditle iş çözdüklerinden bahsettim. kendisi sizi dedi belediye başkan yardımcısına aktarayım. görüşün hatta gidin bir randevu alıp anlatın derdinizi. çok ilgili insanlardır, yardımcı olurlar haklısınız dedi.

    ben de belediyeyi aradım sekreter hanım da bana çok hak vererek diğer başkan yardımcısına aktardı olayı çünkü bu işlerle o ilgileniyormuş. ama en önemlisi kendisinin bağlı olduğu başkan yardımcısına da durumu aktaracağını söyledi. bu durumun tek kişiyi mağdur eden bir şey değil, genel işleyişteki bir sıkıntı olduğunu özellikle kendisi de sordu ve evet bu düzeltilmeli dedi. inşallah aktaracağını da umuyorum.

    daha da önemlisi bugün diğer başkan yardımcısı ile görüşeceğim. her şeyi açık açık söylüyorum tavırlarını, istedikleri fahiş fiyatları, yapılan haksızlığı ve saçmalığı. yani belki kendimi kurtarırım ama sorunun çok daha genel ve herkes için düzeltilmesi gereken bir durum olduğunu özellikle belirteceğim. eminim bu telefonlar çok artarsa değişikliğe gidilecektir. önemli olan sesimizi çıkaralım, susmayalım. detayları ve gelişmeleri de ileteceğim.
  • beyoğlu'nda yaşanmayan durumdur. çatır çatır herkes makinesiyle takılabiliyor. yeni evlendim oradan biliyorum.
  • önemlidir!!!

    arkadaşlar son durum şudur:

    nişanlım bu efes fotoğrafçılığı yeniden aramış. ben avukat "fake bir isim" sizi bilmem ne hukuk bürosundan atıyorum yetkili biriyle görüşebilir miyim diye. adamlar zaten tamam hemen filan deyip vermişler birini telefona.

    nişanlım: "bizim bu haftasonu nikahımız var ve içeri sizden başka birinin fotoğraf makinesi ile alınmadığı bilgisini aldık, sadece profesyonel değil, hiç çekime izin vermiyormuşsunuz, bunun yasal dayanağı nedir, sizin elinizde buna dair bir belge anlaşma var mı, bu konuda bilgi almak istiyorum." demiş.

    adam da, yani şimdi biz de işimizi yapıyoruz işte, tabii gelir arkadaşı bir iki fotoğraf çeker. filan ık mık etmiş. işte
    nişanlımi bir iki değil, istediği kadar çeker sizin elinizde bunu engelleyecek bir şey var mı demiş.

    sonuç olarak adam cevap verememiş, işte güvenlik uyarır filan demiş. tamam anladım hiçbiir yasal dayanağınız yok diyerek kapamış nişanlım da.

    yani buradan anlayacağımız, fotoğrafçımızı alıyoruz, gidiyoruz, güvenlik gelirse, abi buyur ben buradayım adım sanım bu, hukuki yollardan ara hakkını istersen deyip, çekime devam ediyoruz. ve bu adamları umursamıyoruz.

    he tabii bununla da kalmamak gerek. biz randevu alıp bunların böyle haksız hukuksuz herkese racon kesmeleri, mafyalık taslamalarını gidip belediyeye şikayet edeceğiz. ama bir şey çıkacağını sanmam iş danışıklı dövüş çünkü. ama biz yaşamadığımız için suç duyurusunda bulunamasak da bunu yaşamış ve mağdur olmauş insanlar savcılığa rahatlıkla suç duyurusunda bulunabilirler. çünkü bu mafyaların bunu yapmaya hakları yok!
  • nikahımı 08.08.08 de hatta yer yok denmesine rağmen uzun uğraşlar sonucu ** aldığımız randevu ve hızlıca yapılan nikahımızda başımıza gelen durum. o anki acelecilik mi diyelim yoksa aman sorun çıkmasın mantığı mı bilemiyorum aynı olay bize de yapıldı. 10 tane fotoğrafa ( normal boyutlu ) 250 tl gibi bir rakam ödemiştik. hiç bir akrabamızın makinası sokulmadığı gibi video kaydı da yoktu!
    (bkz: devlet eliyle soygun)
  • bazı oteller falan da yapıyor bunu düğün organizasyonlarında. kendilerine göre bazı sebepleri olabilir, beğenmezseniz düğünü orada yapmama gibi bir opsiyonunuz var. ama, eliniz mahkum, nikahı kıydırmak zorunda olduğunuz bir devlet dairesinde kesinlikle kabul edilemez bir durumdur.

    üstünden zaman geçti, şimdi daha saldırganlaşmışlar mıdır bilmem, 2009 yılında aynı nikah dairesinde nikah+kokteyl yapan bir arkadaşımın olayında, başından sonuna kadar şakır şakır fotoğraf çektim. oranın fotoğrafçısı birşey diyecek oldu, "profesyonel değilim, kendim için çekiyorum" deyince, peşimi bırakmak zorunda kaldı. inadına, onun çekmeye çalıştığı her toplu fotoğrafı aynı anda ben de çektim. tanıdık olduğumdan, insanlar öncelikle benim objektifime baktıkları için, benim fotoğraflarım esas fotoğraf oldu, herif her seferinde ofsayta düştü. sonradan fotoğrafları ayıklarken, bir fotoğrafta, arka planda sinirden makinenin sapını yerken kadraja giren bu arkadaşa gülmekten kendimi alamamıştım.

    bu, profesyonel geçinen vatandaşın elinde benimkinin iki model altı, full frame bile olmayan bir nikon vardı. hayatımın olayını böyle bir adama teslim edeceğim, elindeki boktan makineyle çekip, elime 3-5 fotoğraf tutuşturacak, bir ton da para alacak. çünkü, belediye ihale açmış, bu yetersiz adam kazanmış, öyle mi? hadi canım sen de!
  • insanların mutlu gününden faydalanarak kendilerine maddi menfaat yaratmak isteyenlerin yaptığı zorbalık.

    ben olsam nokia' nın 41 megapiksellik telefonunu alır öyle giderdim, sonra balayındaki fotoğraflarımı da onunla çekerdim. soran olursa da, "fotoğraf makinesi değil telefon bu, sıkıyorsa al elimden" derdim ve düğün esnasında çekilen fotoğrafların hiçbirini de almaz, özellikle de aldırtmazdım.

    burada olması gereken şey, size seçenek sunmaları ve kararı size bırakmaları. (gerçi bir itirafta bulunmalıyım; evliliğe dair hiçbir şey bilmediğim için bunu bir düğün salonu gibi düşünerek söyledim. herhalde belediyenin nikahla ilgili salonundan bahsedilmiş ve orada evlenebilmek için yatırılacak harçlara ek olarak bu ödemenin yapılması gerektiği söylenmiş. yani "fotoğrafçı istiyorsanız 450 lira, istemiyorsanız da 0 lira ama kimse fotoğraf makinesi ile girmeyecek"gibi bir seçenek olsaydı direkt "çıkarın nokia' ları" denebilirdi arkadaşlara. )

    resmen zorbalık. dayatma.

    -----

    bir de arkadaşların evliliğe dair hikayelerini dinlerken en çok tepki gösterdiğim şeyleri hatırladım. gelinlik için istenen paralar mesela. sadece 3 saat boyunca giyilecek bir elbise için ödenen 4.000-5.000 lira. mesela bir trekking, safari ya da dağ tırmanışı için kıyafet alacak olsanız o paralar verilebilir belki, gore-tex olsun, serin tutsun, sıcak tutsun veya terletmesin; sonra da defalarca kullanılabilsin diye. ben "do-it-yourself" adamıyım; beyaz bir elbise diktirip sonra onun beline uygun bir panel çerçeve hazırlatılır mesela sanayide, maksimum 20 lira tutar, iki üç lira da kaynakçıya verilir, sonra o kısım elbiseye oturtulup üzeri yine beyaz kumaşla ve tülle kaplanır. taş çatlasa elbise + 200 lira tutar.

    gelinlik ikinci kez giyilebilse hakikaten laf etmeyeceğim ama, üç saatlik gösteri için bir elbiseye bu kadar fiyat biçmeleri tamamen suistimal.

    bir de mesela araba süsleme ve gelinin çiçeği için verilen paralar. ben impreza wrx sti kullanıyorum, "araba süsleme" den anladığım da bodykit falan almak. çiçekçiye verilen parayla gider prodrive bodykit alırım. soran olursa da "arabayı süsletin demediniz mi" derim. audi kullansam abt, bmw kullansam hartge' nin bodykit' ini alırım. arabanın jantına çiçek, aynalarına tül takılmadı diye damatlıktan mı reddedecekler? bir de gelinin çiçeği. arkadaş evlendi yeni, gelinin çiçeğine 400 lira vermişler. "ne özelliği var o çiçeğin" dedim, "normal gelin çiçeği" dedi. 400 liraya 2 metrelik mavi ladin ya da 4 metrelik sedir alabilir, 20 metrekarelik alanı rulo çim, 100 metrekarelik alanı normal çim yapabilirsiniz. insaf! en kötü ihtimalle gidip 30 liraya güzel bir çiçek buketi yaptırın, eve gelince de gelinlik için aldığınız kumaş ile etrafını kaplayın. ne olacak, kim ne diyecek? çiçekçi gelin çiçeği yapınca içinden kuş mu çıkıyor?

    düğün konvoylarının önüne atlayan çocukların istediği paralar mesela. ben olsam zarfların içine öğüt yazarım, "hızlı gelen arabaların önüne abazan gibi atlarsan ölürsün" gibi. belki biri dinler de ileride hayatı kurtulur.

    bir de damat tıraşı. 200 lira istiyorlarmış. normalde zaten 10-15 liraya kesmiyorlar mı saçları? damat saçı olunca ne oluyor anlamıyorum, saçların çıkış açısının tanjantına göre mi kesiyorlar? evlendiğinizi söylemeyin, damat tıraşı olacağınızı söylemeyin, 15 lira verin, teşekkür edip çıkın, ertesi gün de evlenin.

    mutlu gününde insanları sömürmeye çalışanlara karşı ben bu şekilde tedbir almayı düşünüyorum. kimse kusura bakmasın, yapılan bir iş varsa onun karşılığı alınır. ticaret denilen şey insanların zaaflarından yararlanarak para kazanmak değildir.

    ------

    gelen bir mesaj üzerine ekleme: bir de "gelin başı" varmış ve 800 lira civarında para isteniyormuş. bir an düşününce gerçekten hayattan soğudum, ertesi güne bozulacak bir saç modeli için 800 lira!
    bir de "gelin başı" denilince komik geliyor, "geyik başı" gibi. bu arada türbanlıysanız ona bile çözüm bulmuşlar. ben olsam buna "suavi modeli" derdim mesela;

    http://www.gelinbasidizayn.com/…asi_kapali_0211.jpg

    http://images.beyazgazete.com/…on-u-kabul-etmez.jpg

    edit 2: bir de düğün salonlarında ekstra ücret ödenen "gelin yolu" diye bir şey varmış. sanki tarlanın ortasında evleniliyor ve gelin yolu olmayınca gelin düğün salonunda kayboluyor.

    edit 3: iyice çığrından çıktı işler. bir de "gelin ayakkabısı" ayrı satılan bir şeymiş. bir siteden alıntı yapıyorum; "gelin ayakkabısı fiyatları ise, kullanılan malzemeye göre 119 tl’den başlayıp 389 tl’ye kadar uzanıyor. uzun çizme gelin ayakkabılarından tercih edecekseniz, fiyatlar 590 tl’ye çıkabiliyor."

    kusura bakmasınlar da, hangi gelin uzun çizme gelin ayakkabısı giyer ki, çocuk havuzunun ortasında mı evleniyorlar?

    edit 4: "gelin hamamı" varmış. 1500 liracık. o da eksik kalmasın tabi. gelin nasıl yıkanacağını bilmediği için mutlaka hamama gitmesi gerek. daha neler...

    edit 5: tamam, bu gece uyku yok bana. "düğün pastası modelleri" diye arama yapınca fiyatları da görebilirsiniz. şunun fiyatı 3000 lira. normal düğün pastalarında da 50 kişilik olanlar için 400tl, 100 kişilik pastalar için 750tl fiyat çekiliyor. nasıl bir israf bu böyle! ben gider bir pastaneden 25 liraya 10 tane profiterollü pasta alırım, onu dağıtırım çok gerekiyorsa. hem daha hesaplı, hem daha lezzetli. dökme profiterol bile alınır hatta, kilosu 15 lira. yazık günah yani.

    edit edit diye gitmeyeyim, düğünde karşınıza çıkacak sıkıntıları şematize edeyim. belki birilerinin işine yarar.

    ---------ne-------------------normalde ne kadar-------------------------çözüm---------kar edilen miktar

    düğün fotoğrafçısı------------------450------------------------------------nokia----------------450---------
    gelinlik--------------------------------4000------------------------------elbise+terzi------------3000--------
    arabaya atlayan çocuklar---------100------------------------------öğüt içeren zarf---------100---------
    araba süsleme----------------------300------------------------------kendiniz süsleyin-------300---------
    gelin çiçeği---------------------------400-----------------------------buket alıp kaplayın------350---------
    damat tıraşı--------------------------200------------------------------normal tıraş olun-------175---------
    gelin başı-----------------------------800----------------------evleneceğinizi söylemeyin----750---------
    gelin hamamı------------------------1500------------------------------evde yıkanın-----------1500--------
    gelin ayakkabısı---------------------200-------------------------------converse giyin---------200----------
    düğün pastası-----------------------800--------------------------profiterollü pasta alın-----650----------

    toplam......................................8750.........................................................................7475..........

    buyrun buradan yakın. bu tür gösterişler için harcamayacağınız 7500 lirayla da gemi turuna çıkın. onu da araştırdım.

    http://www.etstur.com/…zmir-santos/oteller-fiyatlar

    izmir / istanbul / dubrovnik / venedik / valetta / barcelona / lizbon / funchal / tenerife / salvador / rio de janeiro.

    son bir şey daha. tur organizatörü ile de pazarlık yapın, tüm şu geziyi 6000' e falan ayarlayabilirsiniz. kalan 1500 lirayla da liman kentlerinde alışveriş yapın.
hesabın var mı? giriş yap