noksan

• sozleri yaklasik asagidaki gibi olan cen kerdem sarkisi.. ozellikle cenk beylerin arka vokali takdiri hakediyor.
  
  noksan
  kafandakı tahtalardan..
  inan bebegim,
  kafandaki tahtalardan pekcogu
  noksan..
  
  goruyorum ki cok bosluk var
  bu kadar bosluga
  biraz zorlasam
  su koca kafam sigar..
  noksan..
  olmasi gereken tahtalar
  noksan..
  bizi insan yapan tahtalar..
  
  noksaan- kafanda tahtalar
  noksaan- kafanda tahtalar
  noksaan- kafanda tahtalar
  noksaan- kafanda tahtalar
  
  [nooldu? hi? deme?}
  yaw yapma allahaskina suna biseyler soyle konuyu biliyorsun sen de, kirma beni
  
  neden bilmem sen hep [neden bilmem sen hep]
  boyle bos bakiyorsun [booyle bos bos bakiyorsun]
  onu dinlesen bile [beni dinlesen bile]
  malesef anlamiyorsun [hic mi hic anlamiyorsun]
  daha kac kere konusacam
  bu konuyu seninle [bu konuda daha ne soyleyeyim]
  adam param yok diyor, [yaw yok iste, param yok?]
  daha ne istiyorsun! [canimi mi vereyim ha, canimi mi vereyim ]
  
  noksaan- kafanda tahtalar
  noksaan- kafanda tahtalar
  noksaan- kafanda tahtalar
  noksaan- kafanda tahtalar
• birbirine ait olanın henüz bir arada olmayışı.
  
  bu güzel tanım heiddegger abimize ait. noksanlık eksiklik değil çünkü çok ince yerden yakalamış.
• varsa her şey eksik. bir de "her şeyim tamam da bir sendin noksan" var. (bkz: ya evde yoksan)
• cenk ve erdem beylerin roxanne yorumu...
  noksan
  kafandaki tahtalardan
  diye gider...
• noksan; eksik, eksiklik, kusur anlamalarına gelmektedir. her noksan bir şekilde tamamlanabilir ancak kullukta noksanlık, bizlere çok büyük bir zarar verir.
  
  cenâb-ı hak buyuruyor:
  bismillahirrahmanirrahim
  
  “…biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!” (şûrâ, 48)
  
  rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
  
  “şükür, imânın yarısıdır…” (süyûtî, ı, 107)
  
  hasan basrî şöyle demiştir:
  
  iki günün eşit olursa bil ki sen kullukta noksansın. ona “bu nasıl olur?” denilince şöyle demiştir: muhakkak allah bugün sana nice nimetler vermiştir. sen de bu nimetlere karşı şükrü artırmalısın. allah nemrut, firavun vb. bazı insanlara uzun ömür ve bol nimet vermiş, sonra onlar her gün nankörlüklerini artırmışlardır. sonuçta allah adâletle muâmele edip onları en feci bir şekilde helâk etmiştir.
  
  insan fıtraten öyle bir özelliğe sahiptir ki, allah onu nefsiyle baş başa bıraktığı zaman, allah’ın kendisine ihsan ettiği ilâhi nimetler, gaybî fetihler ve çeşit çeşit kerâmetlere şükretmez, ki allah o kimseye lutuf ve ihsânını artırsın. insan bütün bu nimetlere şükredecek yerde nefsine bakıp kendini beğenir, görsünler desinler hikâyesine düşerek sırrını insanlara ifşâ eder. sonuçta allah, açmış olduğu mânevi fetih kapılarını yeniden kapatır. (ismail hakkı bursevî, rûhu’l-beyan, 18. cilt, erkam yay.)
  
  hz. ali (ra)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:
  
  allah’a karşı en azından hiç olmazsa şu husûsa dikkat ediniz: o’nun nimetini o’na isyâna âlet etmeyiniz.
  
  bir nimete kavuştuğumuzda o nimete şükretmeyi ihmal etmeyelim ki; o nimetten mahrum, noksan kalmayalım.
• (bkz: mahrum).
• (bkz: eksik)
• eksik manasında kullanılan bir kelime.fakat ilkokulda bundan bi haber olduğumuzdan hoca yaptığım ödeve noksan dediğinde "way be,beşlik sistemde 90 aldım.kral adamım" diye düşünmüşlüğüm vardır : )
• ilk deneyimlerini boğaziçi dans topluluğu ile elde eden, sonra birkaç kişiden oluşan bir insiyatifin gruptan ayrılmasıyla yoldan çıkan, bir türlü çoğalamayıp azalan, noksanlaşan ama buna rağmen yollarına inatla devam eden çünkü tek isteği bütün olumsuzluklara rağmen dans etmek olan insanların kurduğu dans topluluğudur. 18 ekim'de galataperform'un düzenlediği görünürlük projesinde tiyatroz'de gösterileri vardır.
• gözümde eksikten farklıdır, eksik, sanki daha önce tamammış da sonradan eksilmiş, eksik olan, var olandan kopmuş. noksan öyle değil, noksan sanki hiç olmamış, hep yokmuş ve var olanı tamamlamayı bekliyormuş gibi bir kelime benim için.