• ya bir siktirin gidin hala bunlarn aç olduğuna inanan var mı amk. kafayı yemişssiniz siz.
  • bu iki şahıs dhkp-c cenazesine katılmıştır, geberen teröristin utanç dolu ailesi bunlara siktir çekmiştir ve cenazeden kovmuştur. çünkü evlatlarının beynini bunlar gibi kan emici teröristler yıkamıştır ve türkiye cumhuriyeti devletinin ve halkının üzerine salmışlardır. aile bunun farkında, devlet bunun farkında, kafası çalışan herkes bunun farkında... hal böyleyken bunları devletin okullarına niye yerleştirelim? devletin üzerine salmak için daha fazla militan yetiştirsinler ve üstüne para alsınlar diye mi?

    burada sık sık yazmış bazıları "dhkp-c'ye direkt üye değiller", "dhkp-c'li değiller" diye. bu işleri kıyısından köşesinden duymuş-görmüş herkes gayet iyi bilir ki böyle organizasyonlar katman katmandır. legal-yarı legal-illegal olarak katmanlara ayrılır. temiz sicilli partizanlar "legal" bölümde adam toplamak için kullanılır. bu departmandaki vatandaşlar tamamen kitabına uygun işler yapar, ılımlı bir hayat sürüp gençlerle konuşurlar ve beyinlerini yıkarlar. bir süre sonra baktı üç beş genç kıvama geliyor, hemen yarı legal bölümdeki kontaklarına paslar. o gençlere de "senin devrimci arzuların ve kabiliyetlerin beni aştı artık, bak git şuraya bilmem kimle görüş onlar senin hedeflerine ulaşmana daha çok yardımcı olur" vs. o yarı legal kısımda da "yaz kampları" adı verilen kamplara giderler. konsantre beyin yıkamasına tabii tutulur, gençlerin arasında sık sık ideolojik tartışma konuları açılır ve örgütün elemanları bu tartışmaları uzaktan seyreder, tartışan gençleri iyice gözlemler. bu gençlerin ciddi olmayanları ayıklanır, teoriyi yalayıp yutmuş olanları beyin takımına alınır. geriye ideolojiyi en ateşli savunanlar yani en aptallar kalır. onlar da "parlak devrimciler" gazlamasıyla pkk veya dhkp-c gibi tamamıyla illegal örgütlere silahlı terörist olarak paslanır. yani öyle direkt pkk'dan adam gelip seninle tanışıp örgütüne davet etmez.

    bu katıldıkları "ypg destek" eylemleri olsun, konuşmaları-sloganları ve en güçlü destekleyenleri olsun hepsi dhkp-c ve pkk'yı göstermekte. direkt üye olmalarını da beklemek ahmakça çünkü demin de anlattığım katmanlarda bunlar "ılımlı yaşayan, legal öğretmen" kategorisinde. yani işi kitabına göre uydurup örgüte eleman toplayan tayfa. resmi olarak "üye" olmamaları, organik olarak bağlı olmadıkları anlamına gelmez. kaldı ki devletin eli de armut toplamıyor. emniyet telefonlarını dinlemiş, siviller de uzaktan takip etmiştir. iyice deşifre edildikten sonra tek raporla ipleri çekilmiştir.

    tüm bunlar ortadayken böyle kriminal halk düşmanı tiplerin gençlerimizin beyinlerini yıkamasına ve bir de üzerine para almalarına ben bir vatandaş olarak razı değilim. kaldı ki hiçbir devlet senin iyi veya kötü amaçlarına sonsuz destek sağlayan saf melek bir organizma değildir. olmak zorunluluğu da yoktur. eğer bu devlete ve halkına düşmanlık besliyorsan siktir çekerler. bu kadar basit. göt üstü oturtulunca hazımsızlık yapmanın ve yaygara koparmanın bir faydası yok.
  • avukatları davaya 2 gün kala gözaltına alınmıştır.
  • 190 günlük açlık grevinde ilk kez duruşmaya çıkacaklar. avukatları iki gün önce gözaltına alınmıştı.

    "ikisi de kendi savunmalarını kendileri yapmak istiyor. ama durumun ne olacağı belli değil. duruşmaya çıkarıp çıkarmayacakları da belli değil. hâkim istemiş ama sonuçta doktorlar neye karar verecek, belli değil. tek istedikleri gidip ifadelerini verebilmek..."

    sultan özakça
  • dün bu çok masum! eylemciler adına thy'nin yunanistan'daki ofisine dhkp'ci itler tarafından saldırı yapıldı. teröristin devlet memurluğunda işi ne? işine dönmek için açlık grevi yapıyorlamış. hadi ordan!
  • "savunma hakkına yönelik engellerden biri; on sekiz avukatın gözaltına alınmasıydı. bu aynı zamanda mahkeme heyetine de örtülü gözdağıydı.

    on sekiz avukatın duruşmaya iki gün kala gözaltına alınması üzerinden, ilgili tüm kurumlara açık-örtülü mesaj verildi ve çerçeve çizildi.

    bu mesaj yerine ulaşmış olacak ki; etkisi kendisini nuriye ve semih'i mahkemeye getirecek olan jandarmada görüldü.

    ankara jandarma komt. mahkemeye "yeterli personelim yok" gerekçesini göstererek, nuriye ve semih'i duruşmaya getiremeyeceğini bildirdi.

    jandarma komutanlığı, aynı yazıda, "nuriye ve semih'in kaçırılabileceği"ni de öne sürdü. yazıda provokasyon ihtimalinden vs söz edildi.

    mahkeme heyeti şimdi ne yapacağını düşünüyor. çünkü; oturumun açılabilmesi için, tutukluların salonda olması gerekiyor.

    nuriye ve semih, duruşmaya getirilmezse yargılama da başlayamayacak. böylece iki öğretim üyesinin savunma / aklanma hakkı gasp edilecek!

    iki emekçinin "lekelenmeme hakkı"nın gaspı yetmedi akp iktidarına... avukatları gözaltına alındı! şimdi ise hiçbir inandırıcılığı olmayan gerekçelerin arkasına sığınılıyor ve savunma hakkı gasp ediliyor. nuriye ve semih'in 'terörist' olduğunu iddia eden akp; çağrım size: madem nuriye ve semih'i suçluyorsunuz; o halde yargılanmalarını neden engelletiyorsunuz! bir deliliniz varsa, gösterin bunu mahkemede!

    yoksa elinizde hiçbir delil olmadığı için mi "personel yok, kaçıracaklar" gibi gayri ciddi gerekçelerin arkasına sığınıyorsunuz?"

    barış yarkadaş
  • suçlu ya da suçsuz olup olmadıkları hakkında hiç bir fikrim yok, bu yüzden kendilerini savunmayı ya da yermeyi kendimde hak görmüyorum. ama merak ettiğim bi şey var, uzun süredir açlık grevi yapıyorlar, bugün duruşmaya çıkabildiler mi bilmiyorum ama çıksalar da kendilerini savunacak ya da ifade verebilecek durumda olabilecekler mi ? b vitamini alsalar da ne kadar işe yarayabilir en son yoğun bakımda olduklarını hatırlıyorum.

    suçlu da olsalar suçsuz da olsalar umarım ikisi de ölmeden bu iş çözüme kavuşturulabilir, bir gün ölüm haberlerini alırsak da bugüne kadar yapılan haksızlıkların devam edeceğinden hepimiz eminiz, kendilerine yazık ediyorlar.
  • bu iki insan khk ile işlerinden oldu. işlerini geri istiyorlar, alamadıkları için açlık grevindeler. çünkü zaten boğazlarından bir lokma ekmek geçsin diye o işi yapıyorlar, bildikleri işi. onu da yapamadıktan sonra, boğazdan lokma geçmesi neye yarar? bu iki insan sırf yapmak istedikleri iş için hayatlarından olacaklar ve ne onlar, ne avukatları, ne türkiye'deki hukuk, ne adalet, ne de bizler bir şey yapamıyoruz...

    homo sapiens homo sapiens olalı böyle aşağılanmamıştı herhâlde. o da yaşamak istiyor, sen de yaşamak istiyorsun; o da insan, sen de insansın; onun da hakları var, senin de hakların var; ama o haklarını kaybederken sen onun hakları için hiçbir şey yapamıyorsun, elinden gelmiyor çünkü, gelemiyor... hâlbuki insan, bir diğer insan için, onun yaşamı için dağları taşları yerinden oynatmaz mı? oynatamıyorsun işte, yetmiyor gücün, yetemiyor...
  • 1. silahlı eylem yapam bir grup ile bağlantılılar
    2. pek çok kişi ihraç oldu ama hiç kimseye bu kadar destek verilmedi, hiç kimse bunlar gibi "açlık grevi" gibi ilgi bekleyen şekilde hakkını aramadı
    3. olayı başka yerlere çekip, algı manüplasyonu yapmaktalar
    4. suçsuz iseler, neden sadece ikisi ihraç oldu ve onca yaygaraya rağmen geri dönemediler. işlerine geri dönüş yapan pek çok kişi olmasına rağmen

    kişisel görüşüm: her ne amaçla olursa olsun silahla mücadele içine giren her kim varsa insanlık suçu işlemektedir.
  • "...
    alnını dağ ateşiyle ısıtan dostum
    yüzünü kanla yıkayan dostum
    senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül
    benim yüreğimi harmanlayan isyan olsun
    şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik
    ellerimde patlamaya sabırsız mavzer olsun
    başını omzuma yasla
    göğsümde taşıyayım seni
    gövdem gövdene
    gövdem gövdene can olsun
    ..."

    (bkz: arkadaş zekai özger)
hesabın var mı? giriş yap