öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

• (bkz: xbox)'ın açılımı (bkz: directx) box'mış.
  
  ed frıes (head of first-party games) "ı got approached by these guys from the directx team. they had this idea that was the directx box, or xbox for short. what interested me about it was that as originally imagined, it was literally going to be a pc that was pretending to be a game console."
  
  kaynak
• uzaylıların varlığı çocukluğumuzdan beri tartıştığımız ve üzerine sürekli düşünüp, kafa patlattığımız ve bize eğlenceli gelen bir konudur.
  konu bu denli popüler olunca, komplo teorilerini, hikayeleri, mitleri de peşinden sürükleyen, filmlere kitaplara konu olan başlı başına büyük bir olay olmuştur.
  
  bu konuda okuduğum bir haber ise bana komplo teorilerinin dışında, "cidden ben bunu neden düşünemedim" dedirtti.
  
  olay şu; 2017 yılında, 2017 yılında, dünyadan 25 ışık yılı uzaklıktan güneş sistemine dahil olan, puro şeklinde bir gök cismine bir cisim keşfediliyor.
  ve bu cisme oumuamua ismi veriliyor.
  
  ee ne var bunda diyebilirsiniz ama burada anormal olan durum, cismin daha önce güneş sistemine dahil olan göktaşlarının güneşin çekim kuvveti dolayısıyla çevresinde hareket etmeye başladığı ancak bu cismin tam tersi güneşin çekim kuvvetinden hızla kaçarak uzaklaştığı gözlemlenmiş.
  
  yani? yanisi şu, bu cisim bizim uzun yıllardır düşlediğimiz bir uzay gemisi yaygın ismiyle ufo olabileceği yönünde.
  buna neden olan düşüncelerden birisi de şöyle bir örnekle açıklanıyor.
  
  eğer zamanda yolculuk yapmış olsaydık ve elimizdeki cep telefonunu düşürmüş olsaydık ve bunu bir mağara adamı bulmuş olsaydı, bu onun için hiç bir anlam ifade etmeyecekti, her gün gördüğü sıradan taşlardan biri gibi davranacaktı.
  
  dolayısıyla bizde şuan bu cismi anlamlandıramayıp hidrojen bulutu veya sıradan bir gök cismi olarak tanımlamamızın sebebi aslında uzaylılar ile tanışmamış ve onların teknolojisini kavramıyor oluşumuz.
  yani bir karınca için bizim ayakkabılarımız devasa bir dağ gibi görnüyorsa, pekala uzaylıların eşyaları ve atıkları da bize bambaşka şeyler ifade ediyor olabilir.
  
  dahası eğer uzaylıların varlığına ilişkin kanıtlar arayacaksak, buna doğrudan bir gezegen yada uzay aracı yerine, onların çöplerini aramak daha mantıklı olabileceği yönünde..
  
  şahsen bu teori bana çok mantıklı geldi. konuya ilişkin bir haber detayını da bırakıyorum.
  ilgili habermuhteşem bir şey bugün de ufkum katlandı.
• "yağı eriten ateş, yumurtayı katılaştırır"
  
  allport
• ateş olsa “cirmi” kadar yer yakar.
  
  cirim: hacim.
  cürüm: suç; yanlışlık, kusur.
  
  cürüm değil cirim olacak!
• maillerimizi, mesajlarımızı, herhangi bir bulut depolama sisteminde depoladığımız gereksiz verilerimizi ya da dijital çöp kutularımızı temizleyerek çevre kirliliğini önleyebileceğimiz gerçeğidir.
  ortalama bir mail, yaklaşık 0,3 ila 50 gram karbondioksit salımı yapıyor. yapacağımız küçük bir dijital temizlikle dünyaya bir faydamız olabilir!
  
  kaynak
• kazık yemek. ufku değil iki katına arşa çıkarır arşa.
• ortaçağda kilisenin en büyük saçmalıklarından biri de kedilere savaş açmasıydı. papa ıx. gregory'nin kedilerin "şeytanın ajanı" olduğunu öne sürerek kedilere savaş açılması gerektiğini ortaya atmasını müteakip birçok yerde kedi katliamları başladı. böylece etrafta fareleri avlayacak kedi kalmadı. kısa bir süre sonra ise yüzbinlerce kişiyi öldürülecek olan veba salgını patlak verdi. çünkü vebanın en büyük taşıyıcısı farelerdi..
• cocostar ın içindeki şeyin aslında hindistan cevizi değil de, hindistan cevizi aromalı beyaz havuç olduğu
• "dance macabre" yani ölüm dansı. veba döneminde italya'da semptonlardan birisi aşırı titreme olunca bu adı vermişler titremeye.
• alekte movik movik
  
  zihni’mde hep bu cümle kalmış yankılanıyor ara ara espiri olsun diye dile getiriyordum nereden geldi nasıl geldi fikrim yoktu taaa ki 2 gün önceye kadar. geçen gün kardeşime film açacaktım neftlix de dolanırken madagaskar çizgi filmini açtım filmin başında alt yazı ile beraber bir baktım alekte movik movik diye şarkı söylendi ee sonra alt yazıya baktım ne göreyim ‘ ı like to move it move it’ ufkum açıldı yani benim.