• durup dururken aklıma takılmıştır. ilkokulda 5 sene boyunca hava gözlem kolu başkan yardımcılığı (ahhahahasfdsag!) yapmış biri olarak, hava ile ilgili yaptığımız tek şey; camları açıp, sınıfı havalandırmaktı. işte bu ibne kol yüzünden bulunduğum yerde durulmuyor şimdi. yaz kış istemsiz olarak açıyorum camları. lan hayatımda böyle amacı dışında kullanılan bir şey görmedim anasını satayım.
  • sınıf içinde iş bölümü oluşturmaktan çok hizipleşmeye neden olur.

    hatırlarım da en çalışkan veletlerden onur kolu gibi ne idüğü belirsiz bir kol yaratılırdı... eşitlik nerde? taze bitti... bu kolların adına ne cevherler kayboluyor, ne götler kaldırılıyor.
  • trafik kolu ve kızılay kolu en favorilerimdendi ilkokulda.

    trafik kolu, okulun önünde "dur/geç" tabelası ile öğrencileri ve arabaları yönlendirirdi. hatırlıyorum ilkokul 3'te falan, rastgele durduruyormuşuz arabayı, sonra öğrencileri geçiriyormuşuz hayret, rastgele olduğunu o zaman farketmemiştim. çok önemli bir işti o zaman benim için. öyle önemli bir karar mekanizması falan çalıştırdığımı düşünüyordum beynimde. oysa ne şeker görünmüşümdür arabadakilere. bir tarafı yeşil bir tarafı kırmızı bir tabelamız vardı ve öğrencilere geç demek için o tabelayı sallamak en zevkli işti. aaa bir de şapkamız vardı. süper bir şeydi o yaa. kolda da "trafik" yazıyordu kocaman kırmızı bezde.

    kızlay kolu ikinci favorimdi. çünkü eğer kolunda "kızılay" yazan kırmızı bez varsa, okulun koridorundaki ecza dolabının anahtarı sende demektir. yaşına bakmadan sana sorumluluk yüklemişler demektir. her arkadaşın dizi kanayınca sana gelir demektir. sen de önce tentürdiot * sürersin sonra yara bandı falan yapıştırırsın. günün kahramanı olursun. dolapta da gerçi tentürdiyot, bolca yara bandı ve pamuktan başka bir şey yoktu ama, doktor gibiydim vesselam.

    bir de "kooperatif" kolu vardı ama bu ortaokullu olduğumuzda seçilen bir kol haline geldi. çünkü kooperatif kolu, okulun kantininde amcaların simit satmasına yardımcı olmak ve günün sonunda kasayı teslim etmek demekti. ama pek tercih etmiyordu kimse bunu. sevimli değildi pek. yorucuydu..

    şimdi yazarken düşündüm de, yani ilk başlarda "bak ne güzel okuduğum okulda öğrencilere hep bir görev vermişler, sorumluluk sahibi olalım diye düşünmüşler" falan diyordum ama, yazının sonuna geldiğimde anladım ki bizi kullanmışlar. bayağı bayağı çalıştırmışlar lan. hatta nöbetçi olmak diye bir şey vardı ortaokulda. her binada nöbetçi olurdu. o gün derslere girmezdi nöbetçi. hatırlıyorum müdürün kapısının önünde de nöbetçi olurdu. sandalyede otururdu. müdür içerden düğmeye basardı "zrrtt" diye ötünce gider çay getirir, boşları değişir, hatta bahçedeki çeşmede bardakları yıkardık.

    ne sorumluluğu lan, ağzıma sıçmışsınız haberim yokmuş. it gibi çalıştırmışsınız lan. ne trafiği ne şapkası. ölseydim o yollarda, yağmurda çamurda. arabanın biri ezip geçseydi ya? orası burası kanayan çocuklar sizi rahatsız etmesin diye koluma kızılay yazıp saldınız ortalığa. ya kafasını çarptıysa o çocuk. ben tentürdiyot sürüp duruyorsam, ya öldürseydim bi' arkadaşımı.. benim üstüme atacaktınız di mi. ömrümü yemişsiniz haberim yokmuş bak şimdi farkettim. kooperatif ne lan? sonra da babam gelip saf saf soruyor "bu gençler niye anarşik oluyor ki?" al bak delirdim durduğum yerde. ömrüm okula hizmet etmekle geçmiş haberim yokmuş.
  • satranç kolu olanının gerçekten işe yaradığı müfredat dışı etkinliklerin yapıldığı kollardır.

    az bir şey satrançtan çakıyorsam önce babam, sonra ibrahim öğretmen'in yönettiği satranç kolu sayesindedir.

    her çarşamba, öğleden sonraki ilk ders saatinde diğer bütün kollar geyik yaparken biz mel mel satranç oynardık.
    yalnız hakikaten, hiç kız olmazdı bu kolda. bu yüzden, bir ara elişi koluna girmeye çalışmış olsam da ne yazık ki işe yaramamıştı. toplum makrume yapan, yapma çiçek tasarlayan bir ergen erkeğe henüz hazır değildi be sözlük.
  • yeşilay kolu başkanı ve iki yardımcısı toplam üç kişi kol toplantısından sonra okuldan kaçıp göl kenarında bira içmeye gitmemiz, benim ironi kavramıyla tanışmamla aşağı yukarı aynı döneme denk gelir. tek olayı buydu sanırım bu kolların.
  • ilkokuldakyen 5 sene boyunca temizlikkolu olmuştum her hafta cam kenarı silmek her teneffüste çöp kutusunun etrafını süpürmekten kendimi gündelikçi gibi hissederdim.bunu bana hissettiren ilkokul öğretmenimden yıllarca nefret ettim hala da ediyorum
  • 1. sınıfta temizlik koluna girince benimle "çöpçü mü olacaksın" diye dalga geçen arkadaşım yüzünden bir daha hep ismi havalı olanlarını seçtiğim ilkokulun en güzel aktivitelerinden biri. okulda eğitsel kol toplantılarının olduğu gün müthiş bir heyecan yaşanırdı. koridorlarda gönlümüzce dolaşıp, kendi kolumuzun toplandığı sınıfı bulmaya çalışırdık.
  • en sevimsizi ve katılmamak, seçilmemek için uğraş verileni temizlik koludur.
  • ikinci sınıfta çevrecilik koluna seçildiğim ilk gün o gazla bütün okul bahçesindeki çöpleri temizlemiştim. o günden beri nefret ederim bu kol olaylarından. biz de az mal değilmisiz gerçi.
hesabın var mı? giriş yap