• kimileri icin olum dusuncesi, oyle kafa yorucu olur ki bu, delirmeye kadar gidebilir.fakat asıl sorun, insanın ileride bir gun yok olacagı korkusudur ki bunun nedeni, kisinin kendisini bir esyadan, ya da herhangi baska bir canlıdan ustun gormesidir.kisi, kendisi bu kadar "yuce" (her ne kadar kimse ilk basta bunu ustune almasa da herkes icinde bir yerde oyle oldugunu dusunur ya da birilerininin oyle oldugunu dusunmesini ister) bir varlık iken bunun bir sonu olabilecegine akıl erdiremez...
  • dusunce ile hal'olacak iş değildir aslında;

    (bkz: denemek lazim tanju)
  • intihara meyli olmus biri olarak bugun olume en yakin oldugum ani yasadim sanirim yaklasik yarim saat once.
  • eskiden ölüm düşüncesi beni rahatsız ederdi. yani öldükten sonra hayatın devam edeceği, başka bir deyişle filmin bensiz devam edeceği ve bu filmde başrol olmadığım düşüncesi beni rahatsız ederdi.

    ama artık etmiyor.
  • çoğunlukla zevk, dinginlik ve huzur verir.

    korku şöyle dursun, boyut değiştirmek, beşeri tantana ve sorumluklardan, hayhuydan uzaklaşacak olmak fikrini hep çok rahatlatıcı bulmuşumdur.

    ölümü çağrıştıran imgeler, karanlıklar, mezarlıklar, ıssızlıklar, sessizliğin sesi hep huzur verici gelmiştir.

    insanlar elektrikler kesilince huysuzlanırken, ben karanlıkta kalma ve buna dayanarak hiçbir şey yapmama lüksüne eriştiğim için erinç hissederim.

    sık düşündüğüm içindir belki dünyaya uyumsuzluğum. belki bu yüzden hep dalgınım. biri bir şey dediğinde hep uykudan uyanır gibi "hı? geldik mi?" minvalinde cevaplar veriyorum.

    bence ölümde, dolayısıyla "sona ermek" düşüncesinde mutsuzluk, korku gibi duygulardan ziyade sıfırlanıp yeniden başlayabilmenin, ara verebilmenin, bir başka yerde yeniden var olabilmenin heyecanı, mutluluğu, o kadar da önemli bir parça olmamanın sorumsuzluğu, aymazlığı, çocuksu neşesi var.

    karanlığın, yalnızlığın, yok olacak olmanın lezzeti belki de pek az şeyde var..

    memento mori
  • "n'eylersin ölüm herkesin başında.
    uyudun uyanamadın olacak
    kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
    bir namazlık saltanatın olacak.
    taht misali o musalla taşında."

    dizeleriyle cahit sıtkı'nın da kendisi hakkında düşüncelerini belirttiği kavram.

    kaçınılmaz bir gerçek olduğunu bilip çok da kendisine kaptırmamak lazım.
  • aklın bir köşesinde hep tetikte bekleyen , olmadık anlarda aklınıza gelen ve hiçbir şekilde kaçamayacağınız yegane gerçektir. ölüm bir bakıma zamandır. akışta olan zamanla yavaşça ölürüz, zamandır katilimiz . epiküros'un söylediği gibi "ben varsam ölüm yok ölüm varsa ben yokum o halde üzülecek ne var" sözleri aklıma geliyor; ama acı çeken sayısız insan hastane odasında ölümü beklerken bu söz onları ne kadar rahatlatır düşünmeden edemiyorum. üzülüyorum , susuyorum ve konuyu değiştiriyorum.
  • bu gece olduğu gibi gelir bazı geceler oturur kalır zihnimin orta yerine. uyutmaması yetmez bir de dipsiz bir karamsarlığa sürükler getirdiği belirsizlik hissisyle birlikte. böyle durumlarda hep geçmişi düşünürüm, mesela 1628 yılını ya da 1941 yılını, ne yapıyordum o zamalar? öyle acı falan çekmiyordum hatırlayamadığım kadarıyla. işte 2090 yılında da aynısı olacak, açıkçası şikayet edebileceğim bir tarafı yok. epikuros' un dediği gibi "ben varsam, ölüm yok; ölüm varsa,ben yokum". yaşamaya değer bir hayat yaşayıp yok olmayı kabullendikten sonra çok da rahatsız olmamak gerekiyor bu 'ölüm düşüncesinden'. neyse ben de uyuyayım artık.
hesabın var mı? giriş yap