• ne içersen iç ulaşamayacağın bir kafadır.
    çok severim
  • şu videoda recep ivedik'i "yalnız" bir adam olarak tanımlayan, kemal sunal'la olan karşıtlığına dikkat çeken adam.
    tabii bu dikkat çekme girişimi acıklı bir çaba olarak kalıyor. çünkü cahil cesaretinden, hadsizlikten, pişkinlikten, kabalıktan ve yontulmamışlıktan başka hiç bir şeyi olmayan bu karakterin bunca allanıp pullanılmasına ve seri halinde film çekilmesine "yalnızlığı anlatıyoruz" demeye getirmek hakikaten çok ayıp.

    al bak tezgahın karlılığını gören biri yalnızlığı daha da iyi anlattı, recep ivedik denen soytarıya gerek kalmadı:
    (bkz: cumali ceber)
  • recep ivedik'le ilgili söylediklerine tamamıyla katılıyorum.

    cumali ceber'i yapan herif de tıpkı recep ivedik'i gömenler gibi, onun "kaba" taraflarını almış ve oradan yürümüş. bu şahan'ın da, recep ivedik'in de suçu değil. bir insanın gördüğü ya da duyduğu bir şeyden ne anladığı, nasıl bir çıkarımda bulunduğu tamamen o insanla ilgilidir. bu çok açık.
  • muhtemelen recep ivedik hakkında o filmi yapanlardan daha fazla kafa yormuş abimiz.

    söylediklerinden recep ivedik hakkında genellikle yapılan, onun "elit", eğitimli, zengin kesimlerinden intikam alarak alt kesimden insanlara katharsis yaşatan bir karakter olduğuna dair düşünceye katılmadığını anlıyorum.

    röportajın tamamı: https://www.youtube.com/watch?v=k6m0onmq39i
  • recep ivedik hakkında yaptığı yorum biraz sıkıntılıdır. zira filmleri izlemediğini belirtmiştir. filmleri izlemeden yorum yapmayı nereye koyuyoruz?

    kemal sunal mevzusuna gelince, kemal sunal genelde filmlerine yalnız başlar. kiracı, davalı, 100 numaralı adam ve saire... bahsettiği o sonda milleti arkasında toplama olayı da sıradan bir insanın extrem diyebileceğimiz durumlar karşısında gelişimi sayesinde olur. tabi bu bir genelleme, bundan farklı durumları da olur.
  • seviyorum kendisini. samimi, kasmiyor, yormuyor insani hem neselendiriyor hem bolca dusunmeye ve sorgulamaya itiyor filmleriyle. kesinlikle sinemasinda baska bir dunya yaratan bir yonetmen.onun dunyasini cazip gorene,merak edene actigi genis bir yelpazesi var. begenin ya da begenmeyin bu adamin turk sinemasina cok guzel katkilari var.
  • recep ivedik'i sen gömemezsin,ben gömerim.bana galası için bedava bilet gelmiyor,cebimden para verip gidiyorum.bir lokantanın yemeğinin kötü olduğunu söylemek için, aşçı olmama gerek yok.
    recep ivedik ile kemal sunal karşılaştırması ise tamamen aykırı olabilmek için yapılmış bir söylemdir.recep ivedik survivor yarışmasına katıldığında, bütün mahallenin sms oyları ile birinci olmuştur.son filminde ise bir telefonu ile beş tane adama ülke değiştirmiştir.
    kemal sunal ise bir çok filminde; ezik,yalnız, horlanan karakterleri oynamıştır.
  • son yorumu tam anlamıyla iş kazasıdır. aksi bir şey söyleyip de hadsizlik etmek istemem çünkü kendisinden mesleki anlamda ciddi bir ilham almakla beraber sonsuz saygı duyarım.

    şimdi esas meseleye gelecek olursak; recep ivedik'i gömmek sadece sinema ve sanatla haşır neşir insanların yapabileceği bir eylem değildir çünkü bu film sinemaya gitme, televizyon izleme potansiyeline sahip herkese hitap etmektedir. bu da izleyen herkese eleştiri hakkı tanımaktadır. sanatı icra eden kimse de "seviyeli" eleştir yapanların karşısına çıkıp ya "eserini" savunur ya da "sen kimsin benim filmimi gömüyorsun kardeşim" der. ikinci seçeneği pek tasvip ettiğim söylenemez.

    kemal sunal meselesine gelecek olursak; üç filmden örnek vermek istiyorum: yüz numaralı adam filmindeki şaban karakteri de son derece yalnızdır. elinden hiçbir iş gelmez, babası bile utanır ondan. keza atla gel şaban filminde de çocuklarının önünde eşi ve kayınvalidesi tarafından sık sık aşağılanan bir karakter vardır. hababam sınıfı serisinde arkadaşları tarafından her daim alay edilen "inek" lakabı takılan ve küçük düşürülen bir karakteri canlandırmıştır kemal sunal. hal böyle olunca meselenin yalnızlık ya da omuzlarda taşıma olmadığı az çok anlaşılır. keza recep; her türlü görgüsüzlük ve magandalığına rağmen (son film hariç hepsini seyrettim, son film de olan biteni de fragmanından tahmin etmek mümkün) gittiği oteldeki bellboy, yol kenarında yardım ettiği "güzel" kadınlar, tesadüf eseri uğradığı kamyoncular kulübü, otelin diskosundaki dj yani kısacası neredeyse herkesin sonsuz saygısına nail olmuştur. ikinci filmde de öyle (japonlar dahil), üçte de ve üstte yer alan bir entry de belirtildiği gibi dördüncü filmde de.... fragmandan anlaşıldığı üzere beşinci filmde de olimpiyatlarda ülkemizi temsil ediyor... yani recep'in yalnızlığı sadece "ben yalnızım" demesinden ibaret. çünkü her zaman arkasını kollayan ve ona yardım eden dostları vardı etrafında. inek şaban'a ise genellikle eşek şakaları yapılırdı.

    omuzlara alma meselesine de kısaca değinip sonlandırmak gerekirse doktor civanım örnek olarak verilebilir. kasaba ahalisini uyuz salgınından kurtaran, şehirdeki hastaneden ilaç getirip çocukları iyileştiren bir karakterin omuzlara alınması gayet olağan değil midir?
  • bugüne kadar izlediğim filmlerin sayısına güvenerek diyebilirim ki ben iyi film kötü film ayırt edebilirim. kimin iyi oyuncu , kimin kötü oyuncu olduğunu ayırt edebilirim. bu şahıs gibi insanları hiç bir zaman dinlemedim. twitter'da görünce meraktan açtım , dinledim. gerçekten ağır saçmalamış.
  • hala niye savunduğunu anlamadım ben anlarım filmciyim gömünüyosunuz ama bilmiyosunuz artistliği yapıyosa çok yanlış film seçmiş
hesabın var mı? giriş yap