• evdeki düşman adıyla gösterime giren korku filmi. yönetmenliğini jaume collet-serra yapmış. filmin müzikleri; john ottman'a ait. oyuncularsa; vera farmiga, peter sarsgaard, ısabelle fuhrman, cch pounder, jimmy bennett, margo martindale ve karel roden.

    ödlek bir insan olduğum için almış olduğum korku filmi seyretmeme kararını, alçak arkadaşlarımın "biletler mavi fil'e valla." yalanıyla deldim, delmez olaydım. korku filmi severleri tatmin etmeyecek olsa da ben, ciddi anlamda, tam üç defa gerilerek oturduğum koltuktan havaya fırladım.

    --- spoiler ---
    onun dışında oyunculuklar iyi, iki çocuk oyuncu şeker mi şeker. senaryoda da yer yer açıklıklar. misal; max'in neden sağır olduğu flashback'lerle anlatılsa, annenin alkolik olma sebebi ve üçüncü çocuğunun ölümünün, kocasının kendisini aldatmasının kronolojisi verilse film çok daha net olabilir. ayrıca bariz bir şekilde the good son'dan etkilenilmiş, evlatlık kız esther'in "anne, ölmeme izin verme" dediği final sahnesi bile buradan aparılmış. ayıp olmuş.

    gözyaşları içerisinde hissettiklerini anlatan eşini duygu sömürüsü yapmakla suçlayan john ağabeyimizin, eşinin sözüne itimat etmeyip hakkın rahmetine kavuşmasına üzülmedim. azıcık akıllı olsaydı. daniel en yüreklileri çıktı, bravo. ayrıca kate'in, olayları anlamayı reddeden kocasına "senin için noktaları birleştirmekten yoruldum!" demesi de tokat niteliğinde bir sözdü; ama john abimiz anlamadı. ve filmin final sözü yine kate'den :

    -i'm not your fucking mother!
    --- spoiler ---

    tavsiye eder miyim? sanmam. benim vaktim boldu, bir de oyuna getirildim. o yüzden seyrettim.

    (bkz: korkudan uyuyamamak)
  • filmlerin türkçe isimlerini kimler, neden "orijinalinden olabildiğince alakasız olsun" diye değiştirmektedir? bu filmin ismini çeviren arkadaşın da "acıma yetime döner koyar götüne" düsturundan yola çıktığını düşünüyorum.
  • öncelikle, filmi izleyenler için söylüyorum, yok arkadaş bu hatun * şu fotoda kendi çapında ne kadar sevimli de dursa, gülümsüyo da olsa 2 saniye ciddileşse oracıkta altıma sıçarım, istisnasız söylüyorum.

    http://images.hitfix.com/…hrman_gallery_primary.jpg

    film türlerinden çokta farklı olmamakla beraber, en azından izliycek film bulamayan ben ve arkadaşım için eğlence aracı olmamıştır,olamamıştır, gerim gerim germiştir, tamam yine eğlendik bazı sahnelerde fakat oyunculuklar ya daisabelle fuhrman'ın oyunculuğu beni o kadar ikna etmiştir ki yine söylüyorum yolda görsem yukarıda yazdığım şey gerçekleşir.

    --- spoiler ---

    esther'ın akıl hastanesiyle bağlantısının ortaya çıktığı sahnede şu gelişememe hastalığı geldi aklıma, böyle bir hastalığın olmasının korkunç yanı kanımca, akıl yaşının büyümemesiyle birlikte fiziksel anlamda da hiçbir gelişme kaydedilememesi, eminim ki başetmesi zor bir hastalık allah sabır versin fakat ben korktum artık şu filmden sonra.

    --- spoiler ---
  • cok fazla gerdigi icin bayan bir film. yeter artik bu kadari bitsin artik diye dusunup duruyorsun kac defa. 110 dakika fazla olmus bence.
  • --- spoiler ---

    klişelerle dolu kötü bir korku filmi. film korkunç olsun diye alışılagelmiş korku filmi efektlerinin hemen hepsi gereksiz yere kullanılmış. hele bu tip filmlerin çoğunda bulunan ailedeki salak olarak seçilmiş babanın salaklığı o kadar abartılmış ki, aşmışlar olayı artık. halbuki güzel sayılabilecek bir konusu da var, iyi bir film çıkabilirmiş yazık olmuş.

    --- spoiler ---
  • sağır-dilsiz max'in süper sevimliliği ve oyunculuğu ve esther'in rahatsız edici korkutuculuğu dışında elle tutulur pek bir yanı olmayan film.

    --- spoiler ---

    yine de kötülük yapan çocuk için şeytanın dölü açıklamasından başka bir açıklama yapmaları iyi olmuş. öte yandan senaryonun bence en zorlama kısmı 2 çocuğu olan ailenin kaybettikleri çocuklarının ardından ille de evlat edinmek için ısrar etmeleridir.

    --- spoiler ---
  • afişi kendisinden korkunç olan film. (http://img97.imageshack.us/img97/5373/orphan.jpg)

    demek ki öyle kanlı bıçaklı yaratıklı afiş kasmaya gerek yokmuş. 100 metre uzaktan görünce titredim. bu esther bu gece rüyamda yer beni hacı. uyuyamadım korkudan lan saate bak.
  • kucuk kizli korku filmi furyasinin en iyilerinden. ama germekten cok sinir bozuyor. gercekten cok agir bir konuyu islemisler ve oyunculuk fazlasiyla iyi.

    --- spoiler ---

    filmdeki esther karakterinin hastaligi hypopituitarism. onun disinda esther'in neden boyle oldugu ve estonya'da yasadiklari senaryodan cikarilmis. ha bir de evin yanmasini bekledim film boyunca, neden yakmadi hayret...

    --- spoiler ---
  • hamilenin gördüğü kabusla başlayan filmler listeme girdi bu da, 459. sıradan hem de. hemen aklımı kurcalayan asıl büyük problemden bahsetmem lazım; normalde kapanabilen bir çekmeceyi açtığınızda içindeki küçük kitaptan ötürü yeniden kapamaya çalıştığınızda başarısızlığıa uğradınız mı hiç? bu filmde uğrayan bir kadın var. dahası bu kadının,bir de dünyanın en tuhaf mimiklere sahip kocası var. 2.5 çocuktan sonra (ki ben aptal olduğum için bunların, ailenin öz çocukları olduğunu filmin bitmesine 25 dk. kala anladım; hani bebek ölünce bir daha çocuk yapmadılar da evlatlıkla yetindiler diye düşündüm vs. iyi kurarım.) ilk defa sevişmeye fırsatları oldu mutfakta, onda da esther'e yakalandılar. hayır, normal bir çocuktan bahsetmiyoruz. tıp literatürüne girl-woman adıyla giren hastalığa yakalanmış esther'in böylesine etkileyici bir sevişme sahnesini bozmuş olması tüm izleyenleri şok etti. "işte olması gereken kötü karakter bu" dedi herkes, avuç içleri patlayıncaya kadar alkış, kıyamet koptu.

    evimde, odamda sabah 6.45 seansında kendimle baş başa izlediğim bu filmde en heyecanlandığım ve en gerildiğim sahneydi, yalan olmasın. "güzel bir sevişme sahnesi ama maalesef bu bir gerilim filmi ve bunun 'psikopat çocuk' eliyle hiç edilme olasılığı söz konusu" diye içimden geçirmemle sevişmenin heder olması bir oldu. mutfakta seksin yarıda kesilmemiş olanı makbul, filmi gerilim filmi kılan da bu makbulenin bölünmüş olması oldu, yazık kere yazık. max birazcık cesur olsaydı bunların hiçbiri yaşanmazdı. hele ki daniel'in altına işeyecek kadar korkması, izleyenleri yerine mıhladı. abigail ismine herkes takıldı. bu isimde rahibeyle daha önce tanışmamış olanlar, avuç içleri kızarana kadar alkış tuttu. esther'e psikopat diyen yanılır; baş kadınımızın ölen bebeğinin küllerini saksıya ekip tozlaşmayla çiçek elde etmesi daha az psikopatlık içermiyor. öyle anaya böyle üvey evlat galiba. mimikleriyle ilgili konuştuğum john ise hatunun, kendi için aldığı şarabı diklemesine içti. gözü buğulandı, karşısına makyajlı ve yarı soyunuk gelen küçük üvey kızının niyetini anlamakta gecikti. herkes hatunun ruh doktorunun filmin sonunda gelip esther'i arkadan vurmasını bekledi, genelde öyle olur böyle filmlerde. ama olmadı.

    bu toprağın insanı düşünmeden edemiyor. polise nasıl laf anlatıyor bunlar anlamak mümkün değil. silah sende, kocaman kadınsın, içeride kocan ölmüş, hastanede kıza tokat atmışsın, kaynanan zaten sana alkolik muamelesi yapıyor. polis sanmaz mı ki, "bütün olan bitenden sen sorumlusun". yok sanmıyor, esther aslında kız değil de, kadınmış, böyleyken böyle diye anlatınca elin emniyet teşkilatı inanıyor. bizde olsa sırf mahkemesi 5 sene sürer. yediğin içtiğin zehir olur. bitiş jeneriği (jenerik denmez ona, kapanıştaki yazı akışı diyelim en iyisi) güzel sahnelerle dolu. bu da son dönem modası sanırım; sinemadan çıkmaya acele etmesin millet, kimmiş ışıkçısı, arkada görünen fügran gölgesi kime ait hepsini bilsin istiyorlar. ama bizde sinemanın ışığı yanınca, sanki uçağa yetişecekmiş gibi "kalabalığa kalmayalım, kapıda sığışma oluyor" diyerek yanındaki hatunu koltuktaki kola, şekerleme, çiklet, mısır, cips, çikolata enkazıyla baş başa bırakan erkekler var. kız montunu, süveterini, hırkasını, çantasını, varsa poşedini mi toplasın, filmin etkisinden mi kurtulsun ya da akan yazıyı mı okusun, bilemiyor haliyle. belki de en iyisi warez-bb.org'dan indirip izlemek, hele ki insan bazen kendine karşı bile esther'lik yapmaktan geri durmuyorsa, yorgunsa, daha makbul.

    marx biraz daha cesur olmalıydı bence.
  • arkadaşla izlerken adını türkçeye 'orhan' diye çevirdiğimiz film. bu şakacı, nüktedan girişten sonra filmdeki geri zekalı aile ve çevre hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.

    --- spoiler ---

    çocuk psikopat, orayı anladık. hatta çocuk da değilmiş. bunlar onun elinde olan şeyler değil. kızı kesinlikle suçlamıyorum. eğer ki etrafındaki insanlar az biraz hoşgörüden nasiplenmiş olsaydı mutlu mesut yaşarlardı. zaten kızın kimseye dokunacağı da yoktu.

    bir kere ailenin yamukluğu baştan belli. 2 tane öz çocuğu olan bir aile neden 9-10 yaşlarında bir çocuk evlat edinir? sıkıntıdan. vallahi de, billahi de sıkıntıdan. geçim derdi olmayan, rahatı yerinde, götü büyük kesim illa dert arar kendine. hayatlarına siyah da olsa bir renk katmak isterler. neymiş sözde, daha doğmadan ölen bebekleri için ayırdıkları sevgiyi edindikleri evlada vereceklermiş. miras mı bu lan? ortada vasiyet mi var? o sevgiyi kendi çocuklarına ekstradan göstersen olmuyor mu? ölen çocuk araf'tan gelip kulağına hayko cepkin şarkısı mı söyleyecek?

    yetimhanedeki rahibe ayrı yamuk. kızı resmen kakaladı. sanki elinde defolu mal var da bir an önce satmaya çalışıyor. insan o insan. dahası çocuk. ya başta söyleyeceksin durum böyle böyle diye, ya da susacaksın, ailenin aklını bulandırmayacaksın.

    peki daha o yaşta jr. bilkent piçi olarak dolaşan çocuklara ne demeli? daniel'e ne demeli? brenda'ya ne demeli? kız daha sınıfa girer girer girmez dalga geçiyorlar, ne mahremine saygı duyuyorlar, ne farklılıklarını kabullenebiliyorlar. kız daha eve geldiği anda şımarık, piç kurusu, ilgi orospusu daniel kıskanmaya başlıyor babası gitar hiro skoruna bakmadı diye. şimdi o kızcağız, o çocuğu parkta itti diye kim kızabilir? kendinden küçük kız höt dedi mi tırsıp kaçan çocuğa kim empati yapabilir?

    adamla kadın mutfağın ortasında çatır çatır sikişiyor, kız 'fuck' dedi diye 'psikoloğa mı göndersek' havalarına giriyorlar. böyle yarak külek paranoyalar yüzünden akıl hastası muamelesi yapacaksanız neden aldınız çocuğu? evcil hayvan alırken bile huyunu suyunu araştırır öyle alırsın. bir de şaşırıyorlar kazık kadar kız 'fuck' kelimesinin anlamını biliyor diye... hadi sonunda psikoloğa gidiyorlar. bu sefer de kadın, işini doğru yaptı diye psikoloğa küsüyor, bir daha gitmem diyor. çocuk lan bu.

    kaynana desen, kaynana profiline tam olarak uyabilmek için elinden geleni yapıyor. yani koca filmde max dışında insan gibi bir insan yok. böyle bir çevrede sağlam adam da delirir. en geç bir hafta içinde boğazlarına sarılır. isterdim ki esther, max dışında o ailenin kökünü kazısın. ama olmadı. illa mutlu son yaptılar.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap