• sadece osmanlı'ya değil türk'ün yaşadığı her toprağa ve özellikle anadolu'ya bu ismin verilmesidir ki aslında bize tarihî açıdan birçok çıkarım yapma fırsatı da verir bu durum.

    meselâ;

    10. yüzyıl yunan ve bizans kaynaklarında macarlar için türkler denilmektedir.
    macar kralı birinci istvan'a gönderilen altın işlemeli bir ikonada " türkiya kralı geza'ya " ifadesi yer almaktadır. bu durum az da olsa çıkan " hunlar türk değildi! " gibi çatlak seslere karşı önemli bir savunma imkanı sağlamaktadır.

    tarihte türk ismini ilk kez kullanan devlet göktürk devleti olup daha sonraki devletlerin çoğu bu ismi kullanmamış olsalar da yabancılar bu devletlere " türkiye " demişlerdir.

    anadolu'nun ilk kez " türkiye " adı ile anılması ise 12. yüzyıla denk gelir ve italyanlar tarafından " turchia " şeklinde söylenmesiyle başlar.

    10. yüzyılda bizans imparatoru 7. konstantin de eserinde " türkiye " ifadesini kullanır fakat o da macarları kastetmektedir.
    fakat 1071 malazgirt savaşı'ndan sonra artık anadolu'ya türkiye denildiğini görürüz.

    meselâ meşhur gezgin marco polo, seyahatnâmesinde anadolu toprakları için; " artık buralara doğu roma ülkesi demek imkânsızdır. dağ taş türk ile doludur. her yerde herkes türkçe konuşmaktadır. sanırım artık buralara " türkiye "* demek daha doğrudur. " sözleriyle anadolu'nun artık türklerin yurdu olduğunu çok iyi şekilde anlatmaktadır.

    hemen hemen aynı tarihlerde araplar da türkiye ismini kullanmaya başlamışlardır ama farklı bir bölge için.

    suriye, mısır, filistin, hicaz bölgelerinde hüküm süren ve tarihte göktürklerden sonra ikinci kez türk kelimesini resmî olarak kullanan devlet olan ed-devletü't türkiyye, nâm-ı diğer memlükler sayesinde bu bölge de " turkiyya " şeklinde tanımlanmıştır. tabii daha sonra 19. yüzyılın sonlarına kadar da osmanlı imparatorluğu vesilesiyle bu şekilde anılacaktır.

    osmanlı imparatorluğu, kendisini " türkiye " yahut türklerin devleti mânâsına gelecek herhangi bir isimle adlandırmamıştır. fakat avrupalılar, osmanlı'ya her daim " türk imparatorluğu " demişlerdir.
    osmanlı imparatorluğu'nun resmî adı " devlet-i âliyye " olmuştur asırlarca.

    osmanlı kelimesine 19. yüzyılın sonlarına doğru rastlamaya başlarız. devletin imparatorluğu kalmayınca önce osmanlı sonra da türkiye ismini kabullenmiştir tabii.

    fakat bu durum elbette anadolu'nun " türkiye " ismini asırlar öncesinden aldığı gerçeğini değiştirmez. nitekim 13. yüzyıl seyyahlarından simon de saint'in eserinde de anadolu'ya " türkiye " demesiyle artık tüm avrupa bölgeyi bu isimle anmaya başlayacaktır.
    orta çağ ve sonrasındaki haritaların hemen hepsinde bölgedeki devletlerimize " türk devleti, türk imparatorluğu " denilmiştir.

    işin özeti şudur:

    türkler, tarihleri boyunca herhangi bir devletini kaybedip başka bir devletin boyunduruğu altında yaşamak gibi bir duruma düşmemişlerdir.
    meselâ sırplar, yunanlar, ermeniler, araplar için vs. bu söylenebilir fakat türklerin yaşadığı şey sadece hanedan ve rejim değişiklikleri olmuştur.
    dolayısıyla türkiye cumhuriyeti de yeni bir devlet değil; türklerin yeni kurdukları yeni bir rejimdir. devlet-i âliyye'nin adı türkiye olmuş, yönetim şekli de cumhuriyete çevrilmiştir. zaten kuruluş anayasamızda da yeni bir devletin kurulduğu değil, türkiye devleti'nin yönetim şeklinin değişip cumhuriyet olduğu yazar.
    dolayısıyla 1923'te kurulan türkiye cumhuriyeti, milattan önce 204'te kurulan büyük hun imparatorluğu'nun devamıdır. zaten türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı forsundaki devletler de büyük hun imparatorluğu ile başlar.

    aradaki devletlerimize türk devleti, hüküm sürdükleri bölgelere de " türkiye " denilmesi bu nedenle gayet normaldir.
  • bu cografyayi ve ulkeyi belirtmekte kullanilan isimleri kabaca ozetlersek...

    malumunuz 1071 hadisesinden sonra anadoluya yerlesen ve burada kurulan selcuklular, bu topraklara rumeli dediler. rumelinin manasi roma topragidir. hatta selcuklular da bircok defa bu terimi kendilerini tanimlamak icin kullanmislardir.

    daha sonra osmanli buyuyerek, sinirlarini genislettiginde, rumeli kavrami da biraz sulandi ve sonunda avrupada alinan yerleri belirtmek icin kullanildi, ki bu zamanlarda artik roma, bizans filan kalmamisti. "eski rumeli" ise anadolu oldu, yani yunanca anatole, dogu.

    bunlar devleti degil, toplumu degil, topraklari tanimlamak icin kullanilan terimlerdi. bu kesinligi olmayan terimler osmanli icin gecerliyken, avrupalilar da ummet yerine millet anlayisi baskin oldugu icin, osmanliyi turkler olarak ozetlediler ve turkler tarafindan ele gecirilen yerlere de turkey demeye basladilar. onceden belirtildigi gibi bu kelimeyi ilk italyanlar kullanmistir, turchia olarak.

    ama avrupalilarin bu daha pratik cozumune karsin, osmanlida hicbir zaman (en son donemleri haric) turkluk one cikmamis, topluluklar din bazinda ayrilmislardir. bu yuzden imparatorlugun birinci sinif vatandaslari olan ve yonetimde bulunan muslumanlar, ayni kurallara bagli tek bir topluluk olarak gorulmus ve fethettikleri yerleri de daru'l-islam, yani islamin topragi, evi olarak belirtmisler. bu topraklarda hukum suren devletin de resmi adi turkey veya osmanli degil, devleti aliyye (yuce devlet, ingilizce sublime state, hatta sublime porte de bununla alakali) olarak kullanilageldi. yine bir baska ismiyse memalik-i mahrusa yani "divinely guarded dominions" idi.
  • kesin bir yanılgı, ancak etkili bir yanılgı. öyle ki avrupa osmanlı'ya türk derken, türk olmak osmanlı'da beş para etmiyordu. hatta bence tarihin en türk kalabilmiş toplulukları * * osmanlı'nın en horlanan kesimiydi. osmanlı'da önemli olan müslüman olmaktı, milletten değil ümmetten beslenirdi osmanlı, ya da beslendiğini sanırdı. sonra bu coğrafya'da yaşayanları bu yanılgılar ve kaçınılmazlık, zorla türk yaptı. zira koca coğrafya milliyetçilikle yanıp tutuşurken bizimkiler hala hıyar gibi hicaz demiryolu yapıyorlardı, ki bi kaç yıl sonra araplar ingiliz dinamitiyle havaya uçuracaktı bu demiryollarını, türk askeri sefil olsun diye. kültürden değil de zorlamadan, batı modasından ve arapların terk etmesinden türk olmuştur bu coğrafyab o yüzden böyle güdük kalmıştır türk olmak, milliyetçisinin kültürel altyapısı yoktur, asıl türklüğü içinde taşıyanlar türkiye'nin düşmanı sanılır hala, bi de evlere şenlik bir türk-islam sentezi vardır ki bu entariye sığmaz onun sakat doğmuş bedeni.
  • ilk defa birinci haçlı seferinin kroniği olan gesta dei per francorum'da ortaya çıkmış bir sözcüktür türkiye ve bizansın eski anatolikon thema'sına "bizanslı"ların sadece takviye edilmiş kent ve kasabalar ile kalelerde kaldığını, kırsal alanın türk oymakları tarafından doldurulmuş olduğunu gören latinlerin icadı bir sözcüktür. (gerçi bizanslılar macarlara da türk demekteydi ve 10. yüzyıl'da ilk hristiyan macar kralı szent istvan'a (géza) hediye yollanan altın işlemeli bir ikonaya "türkiya kralı géza'ya" yazılmıştır) kezalik orhun anıtlarında dahi geçen türk sözcüğü ve onun imlediği etniye karşı kanamalı olanların çamurdan adem yaratılır gibi hiç yoktan anadoluda türk yaratıldığı hezeyanları arasında bu küçük ayrıntının muzdarip oldukları etno-kültürel epilepsiyi tetiklemesi anlaşılır birşeydir. günde bin miligram depakin üstüne tam doz mustafa akdağ ve reşidüddin tarihi iyi gelir.
  • bizans kronik*lerinde, göktürklerin gönderdiği elçinin geldiği ülkeye turchia denmektedir.
  • osmanlı'ya, balkanlara sahipken de türkiye denmesi.
    rejim değişikliğiyle ülkeyi ülke yapan vasıflar değişmez. toprak aynı toprak, dil aynı dil, insanlar aynı insanlardır. sadece rejim değişmiş ve yöneten sınıf tasfiye olmuştur. şaşırılacak bir şey yok yani.
  • bazi yabanci belgelerde ve haritalarda rastladigim durumdur. mesela en yakin olanini aktaracak olursam, gecenlerde amerikali bir arkadasim bit pazarindan* 1899 basimli bir atlas satin almis ve hemen ertesi gun beni gordugunde heyecanli bir sekilde bana atlastaki bir haritada osmanli devleti* yerine turkiye* yazdigini soyledi ve ben de atlasi getirmesini soyledim. hakikaten de simdiki bulgaristan'i ve yunanistan'in bir kismini icine alan bir cografya uzerinde "turkey" yaziyordu. insan bunu gorunce kendini bir garip hissediyor, farkli bir duygu. peki neden osmanli degil de turkiye yaziyordu? tabi ki turk ulusu, turk olgusu binlerce yildir var olan bir gercek, bunu kimse inkar edemez ama burda sozu edilen bir "dvlet" ismidir, irk-millet ismi degildir.. "turk" kelimesi dogal olarak daha osmanli devleti kurulmadan once de yabanci dillerde var olan bir sozcuktu ve bu sozcuk turklerin ikamet ettigi bu bolge (genel olarak anadolu) osmanli devri boyunca zaman zaman, cesitli kaynaklarda kullanilmi$ti.

    tamam, 1923'ten once de osmanli sinirlari icinde turkler yasiyordu tabiki ama bu durum ulkeye turkiye denmesini gerektirmez. eger bunu normal karsiliyorsaniz o zaman gunumuzde basilan haritalarda da turkiye yerine "osmanli devleti" yazisini gorurseniz sasirmamaniz lazim. olaya bir de $u acidan bakalim, malum polonya'ya eskiden lehistan deniyordu. ne zaman ki yeni bir devlet, cumhuriyet oldular iste o zaman adlari polonya oldu. bugun bir haritayi acip baktiginizda avrupanin ortasinda kocaman lehistan ismini gorurseniz "bu ne yahu" demez misiniz? ya da ayni sekilde 19. yy.'da basilan bir atlas elinize gectiginde polonya yazsa, ilginc olmaz mi?

    aslinda bu durumun falso bir durum oldugunu bizlere gosteren, aslinda hafiften de olsa $a$ilmasi gerektigini gosteren en guzel orneklerden biri imdb.com'da bizleri selamlar.. oraya girip, rahmetli me$hur yonetmen elia kazan'in dogum yer ve yilina baktiginizda $unlari gorursunuz:

    7 september 1909
    constantinople, ottoman empire [now istanbul, turkey]

    $imdi o zaman bu ne demek oluyor sorarim $a$irmayan entelektuel arkada$larima? dogrusu aslinda bu degil mi? istanbul'a resmi anlamda (uluslararasi andla$ma ve belgelerde) 1932'den once constantinople denirdi cunku resmi ismi buydu, taa ki biz bir kanunla ismini istanbul'a cevirene kadar.. konumuz olan "osmanli devleti" durumu da ayni.. 1923'te yeni bir devlet kuruldu ve bunun adi "turkiye cumhuriyeti" idi.. ondan once o topraklardaki egemen ve resmi devlet "osmanli devleti"dir.. o yuzdendir ki, elia kazan osmanli devleti'nde dogmu$tur, turkiye'de degil.. ha, illa ki turkiye'den bahsetmek istiyorsaniz o halde "elia kazan, gunumuzde turkiye cumhuriyeti topraklari olan osmanli devletine bagli istanbul $ehrinde (o zamanki adiyla konstantinopolis) dogmu$tur" da diyebilirsiniz..
  • "türkiye" adının yanı sıra batılılar "türk imparatorluğu" adını da kullanmıştır. haritalar ile devam edelim;
    imperium turcicum - 1720
    turcia turcicive imperii 1590
    turkish empire 1895
    turcicum imperium 1607
    "türkiye" adına örnek olarak; "the treaty of peace between the allied and associated powers and turkey signed at sèvres august 10, 1920" (bkz: sevr antlaşması)
    harita olarak ise;
    turkey 1823
    turkey 1850
    turkey 1861
    turkey 1812
  • anadoluya türkiye denmesi marco polo tarafından başlatılmıştır, bu bağlamda osmanlı devletine de avrupalılar tarafından "türkiye" denmesi tabiidir dedirten durum.
  • buna kanıt gösterilebilecek bir web sayfası için; işte size jack london'ın demir ökçe romanının 20. bölümü:

    http://www.marxists.org/…e/london/ironheel/ch20.htm

    "
    it was later in the day that he took me in his arms, manifesting great embarrassment and claiming polygamous emotions.

    ‘you are my avis,’ he said, and you are also some one else. you are two women, and therefore you are my harem. at any rate, we are safe now. if the united states becomes too hot for us, why i have qualified for citizenship in turkey.’
    "

    burda ernest, estetik ameliyat geçiren karısına diyor ki, "sen hem benim avis'imsin, hem de başka bir kadınsın, yani benim haremimsin. artık güvendeyiz, amerika birleşik devletleri bizim için tehlikeli olursa, türkiye'ye kaçabiliriz, orada güvende olurum, vatandaşlık hakkını kazanmışım nasıl olsa"

    burada yer alan dipnotta da "o yıllarda türkiye'de çok eşliliğe izin verilirdi" diyor. ancak çemişgezek kaymakamı jack london'un kitaplarını "vay efendim nasıl olur da bizim için 'çok eşliliğe izin veriyorlar' derler" diyerek yaktırmaya karar vermeden belirtelim, kitabın bu bölümleri kurmacadır. 1907'de yazılmış kitapta 1920'li yıllar anlatılmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap