• yüzdelik dilim kıyaslamasının bir halta yaramayacağı sınavdır, çünkü başarı sıranızla yüzdelik diliminiz geçen seneye göre alakasızlık gösteriyor. bunun sebebini kısaca şöyle açıklayalım:

    bu sene ea-2'den yaklaşık 20,000. olan bir aday yüzdelik dilim olarak %15'lerde. bu yüzdelik dilim geçen sene çok daha iyiydi. aynı durum diğer puan türleri için de geçerli (2. bölümler). bunun nedeni de şu: bu sene o kadar az adayın 2. bölüm puanları hesaplanmış ki, başarı sıralamanız nispeten iyi dahi olsa yüzdelik dilim yukarı kayıyor. bir başka deyişle, geçen sene yüzdelik diliminiz 500,000 kişi içinde hesaplanırken, bu sene 150,000 kişi içinde hesaplanıyor.

    basit bir hesap yaparak şöyle bir sonuca ulaşmış bulunuyorum. bu sene 154,400 adayın ea-2, 225,200 adayın söz-2 ve 107,600 adayın da say-2 puanları hesaplanmış. geri kalanının ya sadece 1. bölüm puanları hesaplanabilmiş, ya da hiç hesaplanamış. dolayısıyla olaya bu açıdan yaklaşıp tercih yapmak lazım anladığım kadarıyla.

    edit 1: nasıl hesapladın: bir forumda milletin vermiş olduğu yüzdelik dilim ve başarı sırası üzerinden. beli bir puan türü için (adamın başarı sırası*100)/yüzdelik dilimi yapınca bulduğunuz sayıdır yukarıdakiler. aynı puan türü için üç aşağı beş yukarı hep aynı sonuçları vermektedirler.

    edit 2: puanı hesaplanmayanlar yüzdelik dilime dahil değil mi? (in other words, yüzdelik dilim sadece puanı hesaplananlar içinde mi hesaplanıyor?) kesin bilgi sahibi olmamakla birlikte, puanı hesaplanmayanın yüzdelik dilime dahil edilmesi mantıklı gelmiyor. o zaman puanı hesaplanmayanlara da "%99.8'lik dilimdesin" demeleri gerekirdi ki böyle birşey yok. ayrıca %95'lik dilimde olan ve 214,000. olan bir adayın puanları var elimde, sanıyorum ki türkiyede 214,000 kişiden çok daha fazlası sözelden sınava girmiştir. dolayısıyla -sanıyorum ki, düşünüyorum ki, zannediyorum ki- yüzdelik dilim sadece puanları hesaplanabilenler arasında hesaplanıyor.

    edit 3: sıralamaya bakarak tercih yapma sayısalcılar için fazla problemli olmasa da, eacılar ve sözelcilerin işi daha kritik. örneğin geçen sene iyi bir bölümün 20,000. adayı ea'dan aldığını görebiliyorsunuz (burslu bir bölüm mesela) fakat burda şöyle bir durum var: bu 20,000 kişinin içinde aslında mühendislik tercihi yapan, ama soruları yaptığı için ea puanı da hesaplanan bir dolu sayısalcı vardı ve aynı amaç için yarışmıyorlardı. onlar mühendisliklere gittiler. dolayısıyla bu sene ea'da 20,000. olmak o bölüme girilebileceğini göstermiyor. geçen seneki sıralamadan sayısalcıları çıkarıp, aslında gerçekten kaçıncı ea'cıyı almış diye bakmak lazım ki, bu da şu an şahsımı aşıyor. data bulabilirsem bunları da ekleyeceğim. (aha buldum, bakınız edit 4.)

    edit 4: "edit 3'te anlatılan sorunla karşı karşıyayım ne yapacağım?" valla iş biraz zor, sanırım bunun yaklaşık çözümü şöyle bulunabilir. geçen senenin tüm puan listesini alıp ea'yı ya da sözel'i (hangisini tercih edecekseniz) ayrı bir excel sheete taşıyın. tabloda puanlar ve bu seneki kontenjanlar da olsun (geçen senenin puanı ve bu senenin kontenjanını gösteren bir tablo var mıdır bilemiyorum). sonra bu listeyi puana göre (en yüksekten en düşüğe doğru) sıralamak lazım. sonra da ayrı bir kolona kümülatif kontenjanları hesaplayan bir denklem yazacağız. yani diyelim ki türkiye'de en yüksek puanla öğrenci alan bilkent işletme ve o 2 kişi alıyor. arkasından sabancı geliyor ve o 8 alıyor. bilkent'in yeni kolonunda 2 yazacak, ama sabancı'nınkinde 2+8'den 10 yazacak. onların arkasından boğaziçi geliyor ve 100 kişi alıyorsa, onda 110 yazacak. böylece herkes mantıklı bir seçim yapsaydı, bizim başarı sıramız hangi bölümler etrafında gezinecektiyi görebiliriz. tabii bu rational man varsayımı üzerine kurulu, hayvan gibi puan alıp ailesinden ayrılmak istemeyenleri, ya da hem ea hem de sayısal sorularını yapıp mühendislik yazmaya karar veren hayvanları dikkate almıyor. ama +- 3000 aralığında mantıklı olabilir, bilemedim.

    edit 5: kendimi sadık gültekin gibi hissediyorum, allah beni bildiği gibi yapsın.

    edit 6: 10 küsur sene önce öys'ye girmiş bi insanın yaşlı beynini bu kadar yoran sevgili kardeşimi de allaha havale ediyorum *
  • osym tarihinin en zor oss si olmuştur. oys ye geçişimiz kesinleşti sanki.

    kareler farkının rotasyonu ne demek ulan.
  • babalar gununde osymnin universite adaylarina alin babayi dedigi sinavdir.
  • kendisinden çıkıp da sudan çıkmış balığa dönen şahıslara şu tavsiyeleri verebileceğim sınavdır:

    - sınav zorsa herkese zordu ve yapılacak sıçış topluca olacak o bakımdan dert etme. bu bir puanlama değil sıralama sınavıdır. tercih yaparken de kesinlikle puanlamaya değil sıralamaya bakılmalı.

    - şu an sen bu satırları okuyosan ve öss nin üstünden en az 1 ay geçmemişse sana diyecek hiç bir lafım yok. sen yıllarca zaten bu sınavdan kurtulmak için bekledin. sınavdan çıktın ve hala sözlükte sınavla ilgili yorumları okuyosun. tebrik ederim..

    - bak hala duruyo.. çıksana dışarı!!
  • (bkz: bir gecede cahil kaldık)

    az önce "32 yaş" konusu ile alakalı olarak aklıma düştü, ne günlerdi be...

    lise 2 bittiğinde fizik defterini tek tek yırttıktan sonra sayfalarını birleştirip top yapmıştım da sınıfta oynamıştık. neticede "bir daha nerede işime yarayacaktı ki". dersaneyi %100 kazandığım için oraya da arada sınavlarına gidiyordum zaten, çünkü hocalar öss konuları yerine o yılki müfredatı anlatıyordu. "yea hocam ne gerek var, öss ye hazırlanalım işte" diye çatallı sesimle kaç kere denediysem de ikna edememiştim. ben de sikerler böyle işi diye vurdum itliğe haliyle. nasıl olsa dersler de iyi.

    hayatımın en güzel yılı lise 2'di desem yalan olmaz. arkadaşlıklar tamamen oturmuş, birlikte 3. yılımız, öss stresi henüz yok; dersler tıkırında; işimiz gücümüz age of empires'da (tabii ki conquerors) en verimli kombinasyonu bulmak, cod2 carentan'da en iyi yerlerde pusmak filan... bizim pek diğer okullardaki arkadaşlar gibi okuldan kaçıp küçükpark* ya da alsancak*'a gidecek fırsatımız olmuyordu da; zira okul urla'ya izmir'den daha yakındı (neyse bu başka konu).

    tabii ki neresinden baksan bir sene hemen geçti. yaz geldiğinde artık çalışmaya başlamak lazımdı zira kol gibi öss geliyordu. arkadaşla konuştuk en iyi konu anlatımlı fizik kitabı neyse sevgi yolu'na gidip alacağız ve sene başlamadan bir tur bitireceğiz. tabii bu konuştuğumuz öss, yani lise 1 fizik; ama kaderin başka planları vardı.

    3000 sms dönemleri, whatsapp halt etmiş. başparmak eklemleri "yiteer yiteeer, yabancı değiliz serdar" diye figan ediyor. şimdiki gençler bilmez, çaldırıp kapatma çağından yeni çıkmışız daha. işte sıcak bir yaz gecesi "yarın gidiyoruz de mi lan?" sms'ime "oğlum sistem değişmiş lan!" cevabını almam da bu zamanlara denk geldi.

    saat 00:30 civarı olayın şokuyla 01:00 haberlerini bekledim. "olur mu amk öyle şey", "olsa bile sonuçta bize değil, şimdiki lise 2'lere uygulanır değişiklik" diye kendimi avutuyordum. sonuçta biz "öss'de çıkmayacak" denen bir seneyi bitirmişiz, haksızlık olur yani. fakat burası türkiyeydi, burada her şey gerçekti...

    ünal yarımağan* çıktı ve bam bam bam vurdu suratıma acı gerçeği. yırtıp top yaptığım fizik defteri, laylaylom geçen tümden gelim'ler, hepsi suratıma bakıp sezercik'e gülen nihat ziyalan gibi "saydım mermin bitti hhhıııaaaaahahahahahahah" diye gülüyordu. o sırada arka plan müziği: https://open.spotify.com/…si=jfs0ndmtrngfzrz_nab4bq

    herkesin suratında ilkokula aşıcılar gelmiş gibi bir ifade; milyonlarca yürek, tek soru "ne yapacağız, nasıl yetiştireceğiz?". yemin ederim sene başında deneme sınavlarında "burada yılanlar var amk" diyenleri duydum, integral için. herkes tam şu amerikan filmlerinde felaketten kaçan figüranlar gibiydi. çığlıklar, yardım çığlıkları...

    tabii bir sene öncesi gibi o da gelip geçti neticede. herkes bir şekilde bir yerlere gitti, ben de zaten lise2'de de dediğim yere girdim ama yarımağan'ın gece 1'de izlediğim açıklamasını ömrüm boyunca unutamayacağım.
  • bu sınavı 2006 yılında hangi orospu çocuğu değiştirmek istediyse, adını, cismini öğrenmek istediğim sınav. gerçekten bir hayli girmiştir bana. istemediğim bir okul ve bir bölümde okumama neden olmuştur sırf bu sınav.

    mesajlarınızı bekliyorum.
  • -kimse girmesin bak bi daha yapıyolar mı?*
  • bu kötü geçerse hayatımın boka saracağını düşünürdüm. beklediğim kadar iyi geçmedi zaten. ama yine de gayet yüksek bir puan aldım. potansiyelimin daha da fazla olduğuna da inandığımdan veya inandırıldığımdan dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapabileceğime de inandım. oldukça zor ve eğer sahiden iyi değilsen sana hiçbir yönden tatmin sağlamayacak bir meslek seçtim. 1-2 kirshoff sorusu çözebiliyorum, çözelti yüzdelerini hesaplayabiliyorum ya da gerizekalı 2 türev alabiliyorum diye iyi bir bilim insanı olamayacağımı anlamam 3 senemi aldı. ben, dünyayı tek bir kişi için bile daha yaşanır bir yer yapamamış ben, dünyayı kurtarma potansiyeline sahip değildim. bunu kendime ancak 3 senede itiraf edebildim. ( bu itirafımdan bir sonuç çıkarmamışım ki bunu yazdıktan 5 sene sonra hala dünyayı daha güzel bir yer yapacağım diye debeleniyorum.)

    evet, kötü geçseydi hayatım boka saracaktı. iyi geçti ve şimdi hayatım bundan fazla boka saramaz sanırım.

    bir düştü öss 2006. gerçekleştirdim sandım. yanılmışım.
  • ismi konusunda bile şimdiden tartışma yaratan sınavdır. kanımca tartışılacak en son şey budur. öss 2006 ya da öys 2006 ne önemi var ki? önemli olan 2006’daki sınavda (ismi her ne olacaksa) lise 2 ve lise 3 konularından da soru sorulacak olmasıdır. önemli olan budur. olması gereken nihayet olmuş ve çift sınav saçmalığından sonra ne ölçtüğü belli olmayan öss saçmalığı da nihayet sona ermiştir. yeniden öys’ye dönüş (hem de olması gerektiği gibi tek bir sınavla) sadece geçikmiş bir karardır. zira mevcut olan sınav vasat öğrenciyle iyi öğrenciyi, iyi öğrenciyle çok iyi öğrenciyi ayırt edebilecek bir içeriğe sahip değildir. puanların virgülden sonraki basamakları ile aynı düzeyde iki öğrenciden (ki farklı olduğunu kimse iddia etmesin) birinin yerleşip diğerinin açıkta kaldığı bir sınavın adilliğinden kimse bahsedemez! son 8 yıldır yapılan sınavda lise 2 ve lise 3 konularından soru gelmemesi zaten başlı başına bir saçmalıktı. üniversiteye öğrenci alırken kriter, ortaokul mezunu çok iyi bir öğrencinin bile yapabileceği düzeyde ve müfredatta soru sormak olmamalıdır. mühendislik okuyacak öğrencilere limit, türev, integral sorusu sormadan (ki sorulmadığı için çoğu okulda anlatılmıyor ya da öğrenci önemsenmiyordu) üniversiteye yerleştirmek hem onlara hem de oradaki akademisyenlere yapılan en büyük haksızlıktır. kimsenin gözünün korkmasına da gerek yoktur zira yapılacak sınav geçmiş yıllardaki öys örnekleri gibi olursa ayırt edici özelliği daha güçlü olacağından (yetenekle birlikte bilgi de ölçüldüğünden) iyi bir öğrenci için dezavantaj değil bilakis avantajdır.
    tabii olayın bir de olumsuz yanı vardır ki o da şudur: eğer böyle bir değişiklik yapılacaksa bunun 2 yıl önceden açıklanması gerekmekteydi. ve liseye yeni başlayan bir öğrencinin de bunu bilerek lise2’yi ve lise3’ü ciddiye alıp sadece sınıf geçmek adına değil de bu sınav için hazırlanmaları gerekirdi. yani bu durumda şu anda lise 2’den lise 3’e geçmiş ya da lise 3’den mezun durumuna geçmiş öğrenciler biraz mağdur olmuştur. gerçi biz bunlara da alışkınızdır; öys şimdiye kadar ne kurbanlar vermiştir bundan sonra da vermeye devam edecektir. ama en azından bu sefer atılan adım olumludur.
  • öss 2005'e girip de çok kasmayan, seneye istediğim kadar vaktim var nasılsa, uğraşır iyi bir yere girerim diyen öğrencilerin fena hâlde canını yakacak sınavdır.

    en iyisi öss 2008'e kadar bekleyip, liselerin 4 yıla çıkarılması nedeniyle nispeten az sayıda adayın gireceği bu sınavda başarılı olmaya çalışmak olabilir. lisansta okurken de, sınavlarınıza gözetmen olarak lise arkadaşlarınız girer artık.
hesabın var mı? giriş yap