• bir ismail yk parçası
  • insan istifleme aracı
  • turk sinemasinda yilmaz guney anadolu'daki anadolu insanini (yol, suru) anlatmada ne kadar ehil ise, tunc okan da avrupa'daki anadolu insanini (fikrimin ince gulu*, otobus) anlatmada o derece ehildir.. gectigimiz aylarda the terminal'i izlerken de bu film aklima gelmi$ti, zira yine bir yabanci, dilini hic bilmedigi bir ulkede mahsur kaliyor.. tabi biri i$in eglenceli tarafina egilirken, digeri ise caresizligin kotu ve agir havasini izleyiciye vererek huzun ruzgarlari estiriyor..

    $imdi benyazdim bey'in anlattigi konuya kisaca deginmek istiyorum.. evet, kapilari, camlari kapali, perdeleri cekilmi$ bir otobus istiklal caddesi'nde ya da taksim meydani'nda park edilmi$ halde bulunsa, elbette turk polisi ne yapar eder dalar iceri, bunda sanirim hic birimizin $uphesi yok.. otobus filminde ise isvec polisi'nin pek de durumu iplemedini, sadece gelip park cezasi kestigini goruyoruz.. fakat gercek hayatta isvec polisi bu kadar laylaylomdur, bu kadar mi vurdum duymazdir? maalesef buna pek ihtimal veremiyorum.. otobusun park ettigi yer oyle alelade bir meydan degil, sergels torg.. burada izinsiz ku$ bile ucurtmaz isvecliler.. lakin bu bizarlik tabiki filmde verilmek istenen mesaji sekteye ugratmiyor ama insanin da aklina takilmiyor degil..

    milliyetcilik konusuna gelince, bazi yabanci yapimlara bizi yanli$ tanittiklari icin kizarken, "tu kaka" derken, otobus tarzi filmlere gelince "toplumsal gercekcilik" demeye tabiki hakkimiz yok, lakin bir midnight express ile diger filmleri (ki ozellikle bu otobus filmini) ayri kefelere koymak gerekmektedir diye du$unuyorum.. yani olaylari bire bir ya$ayan ki$i (william billy hayes) bile filmin* abarti oldugunu kabul etmi$ken ve filmde sadece hapishane yonetimine, savciya, avukata, hakime sovulse tamam ama butun bir ulusa ana avrat duz gitmek, bogurup kusmak da neyin nesidir? nasil otobus gibi saf bir film ile bu kuduzca yazilmi$ filmi ayni kefeye koyariz?

    caresizligin ne demek oldugunu, bir kac saniye suren bir sahnede tuncel kurtiz o kadar iyi gosteriyor ki, ekrana ziplayip filmin icine girerek ona tercumanlik yapasi geliyor insanin.. bu arada iki sene arayla cekilen ve 70'li yillarin en cok konu$ulan turk filmlerinin ba$inda gelen suru ve otobus filmlerinde tuncel kurtiz'in oynamasi ise ho$ bir rastlanti olsa gerek..

    nerede okudugumu ya da duydugumu hatirlamiyorum ama zamaninda sanirim cetin altan bu film hakkinda, "hic gercekci bulmadim, oyle turk mu olur, benim bildigim turk hemen oracikta seyyar tezgahini acar durumleri, lahmacunlari satmaya ba$lar" demi$ti.. tama cetin abi iyi guzel de bunlar daha ankara'yi, istanbul'u, yani boyuk $eheri bile gormeden buraya getirilmi$ adamlar.. biraz insafli olmak lazim..
  • 1974 yapimi filmdir. tuncel kurtiz ve tunc okan'in mükemmel oyunculukları dışındaki oyuncular film için biçilmiş kaftan gibidir. 1974 yılında ufak bütçeyle çekilmiş olan bu filmi, tunc okan kadrajına hatasız yerleştirmiştir. 30 yıl geçmesine ragmen böylesine kaliteli çekim pek göze çarpmamaktadır. film avrupa medyasinda yer bulmuş, konu bütün çıplaklığıyla göz önüne serilmiş. tc pasaportuna yapılan muamele, açlıktan ve çaresizlikten çöp kovalarına saldıran köylü türkler.. bunun yaninda 30 yil önce isveçlilerin bu kadar azıtmış olacağını tahmin etmiyordum.
  • izlenesi en kotu olum sahnesinin oldugu , zihne ,ruha isleyen bir turk filmdir.
    bunca yildir boylesi bir filmden habersiz olusumun sucunu kime atacagimi bilemedigim , insanda ariza yapan hele yurt disinda bulunan kisilerin izlerken daha bir etkilenecegini dusundugum, objektifine imgesel anlatimini tam yerine oturtmus (cekilen fotograftaki yuz ifadeleri ve duruslar ,klasik muzikle pilic cevirme , yuruyen merdiven , olum sahneleri gibi )kare kare dondurup izlenesi, ruha kasveti yukleyip avrupadan, muhtacligin yarattigi acizlige kadar binbir dusunceyi beyninizde donme dolap gibi ceviren bir eserdir. *
  • tunc okan in ilk yonetmenlik denemesi olup , 7 ayri uluslararasi odullu vardir.sansur nedeniyle yasaklanip ve danistay karariyla gosterim izni alan, dis gocu kara mizah seklinde ele alir.1974 de cekilip ,doksan dakikalik olan basarili bir turk filmi.filmin toplam süresi 75 dakikadır

    1975 sicilya taormina film festivali
    altin charybe buyuk odulu
    1975 karloyv vary festivali
    uluslararasi sanat,edebiyat ve sinema odulu
    dunya sinema kulupleri federasyonu don kisot odulu
    1975 strazbourg uluslararasi insan haklari film festivali ozel odulu
    1975 portekiz santarem festivali
    sinema elestirmenleri ozel odulu -buyuk odulu
  • (bkz: #304300)
  • tarihsel önem haiz olan bir film ama senaryosu da çok eksik kalmış bir film.. hikayesi çok iyi olsa da,yer yer abartıya kaçan ve tekrara dayalı olan bir serimi var. aynı hikayeye "daha çok mesele" sığdırabilirdi.. türklerin birbiriyle hiç konuşmamaları beni çok şaşırttı. tunç okan ın bence en önemli gol atma şansı olduğu bölüm tekraren ve kolaycı biçimde "boş boş" etrafa bakışlarını vermektense birbiriyle yapabilecekleri "nolduk biz" tahlilleriydi. en büyük eksiği bu filmin..
  • tunç okan'ın ilk yönetmenlik denemesi olarak karşımıza çıkan, kısa ama öz bir filmdir otobüs.
    ilginç bir yönü ise otobüste başlar ve otobüste biter. türkleri aşağılayan yanları olduğu açısından çok eleştirilen bir film olma özelliğini de barındırır içinde.
    ancak filmi izleyen insan * türklerin aşağılandığını görmekten ziyade avrupa insanın yabancılara * karşı tutumunu görür.
    bir türk gördüğü zaman aklına esrar gelmesi, eğlenti vakitlerinde baş köşede bulunması gereken ve kokona tavırlı gülüşler için gereklidir bir türk.
    giyim tarzı olsun, yaşayış olsun, kültür olsun illa ki farklıdır. farklı olmalıdır, olacaktır da. bu farklılık çok güzel verilmiştir otobus'te.

    anadolu insanının o saflığı, bir şey bilmezliği, olaylara bakış açısı vb. hepsini vermeyi başarmıştır tunç okan bu filmde. ayrıca repliksiz daha doğrusu tiratsız bir film olacağını da göstermiş bulunmaktadır izleyiciye.

    --- spoiler ---
    bir gün boyuncu otobüsün içinde aç, susuz ve dolu bir idrar torbasıyla bekleyen kahramanlar; havanın kararması ve ortalığın boşalmasıyla birden kendilerini dışarıya atarlar. metro binasının tuvaletine doğru yönelirler. ancak istanbulu bile görmeden gittikleri stockholm'de * telefon kulubesinde sevişen çifti görmeleri ve ve ardından onlar için bir müze olan şehri gezmeleri son derece akılda kalıcı sahnelerdir.
    ayrıca otobüs kahramanlarımız için bir sığınak olarak da gösterilmekte. polisten kaçtıkları zaman otobüsü aramaktalar. hatta ilk gece otobüsü bulamayan bir kahramanın trajikomik ölümü bu sebeptendir.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap